Eller insanı ele veriyor

Ellerden hareketle, o insanın karakterine uzanan çizgiyi merak ediyorum.

Diyebilirsiniz ki, idrardan karakter tahlili gibi bir şey. Ama, deneylerim beni pek yanıltmıyor. Eğer o insanın elleri bana güven veriyorsa, ben o insana daha sıcak yaklaşıyorum.

Oynayan eller. Konuşan eller. Gören eller. Yardım eden eller. Müşfik eller. Sevgi aşılayan eller. Ürküten eller. Çıldırtan eller. İmdat çağıran eller. Koruyucu eller.

Güçlü eller. Zayıf eller. Nasırlı eller. Yaralı eller. Aç eller. Tok eller. Köşeli eller. Yalın eller. Sereserpe eller. Zengin eller. Yoksul eller. Hasta eller. Savaşan eller. Kimya deneyindeki eller. Güven veren eller. İtici eller. Etli eller. Kemikli eller.

Müzisyen elleri. Piyanist elleri. Sporcu elleri. Boksör elleri. Hekim elleri. Rahibe elleri. Tüccar elleri. Bilim adamı elleri. Kunduracı elleri. Sihirbaz elleri. Manken elleri. Dansöz elleri. Politikacı elleri. Ressam elleri. Cellat elleri. Şövalye elleri. Anne elleri.

Hepsinin ayrı bir anlamı var. Hepsinin ayrı bir yapısı var. Hepsinin ayrı bir dili var. Hepsinin ayrı bir anlatımı var. Hepsinin bize verdiği farklı bir mesaj var.

Daha lise çağlarında okuduğum bir kitap, beni ömrüm boyunca etkiliyor. Stefan Zweig'ın ünlü kitabı Kumarbaz. Zweig, bu kitapta bir kumarbazı anlatıyor. Kumar masasında ellerini nasıl kullandığını, elleriyle nasıl kazandığını anlatırken, ellerin analizini yapıyor.

Kitabın etkisi altında kalıyorum. Öyle ki, ömrümde ilk kez gördüğüm bir insanın, önce ellerine bakıyorum ister istemez. Gözlerim, o insanın önce ellerine kayıyor. Sanki psikoloji testi!..

Ellerden hareketle, o insanın karakterine uzanan çizgiyi merak ediyorum. Diyebilirsiniz ki, idrardan karakter tahlili gibi bir şey. Ama, deneylerim beni pek yanıltmıyor. Eğer o insanın elleri bana güven veriyorsa, ben o insana daha sıcak yaklaşıyorum. Çünkü, eller insanı ele veriyor!..

Sadece ele vermekle kalmıyor, o insanın yaşamı, mesleği, görüp geçirdikleri hakkında da fikir veriyor. Düşünsenize, uç bir örnek, işkenceden geçmiş eller var karşınızda!.. O insanın hayatıyla ilgili bir ipucu değil mi?.. Ya da, bir deri, bir kemik kalmış eller. Demek ki, ya bir hastalık, ya açlık ya da sefalet türü bir olay geçiyor başından.

Bir dokunma. Bir tutma. Bir biçimlendirme. Bunu nasıl yapıyor?.. Bunu yaparken elleri hangi biçimi alıyor?.. Sert mi tutuyor, yumuşak bir kavrama mı, itiyor mu, sarılıyor mu? Herhangi bir olay karşısındaki tavrını hem sergiliyor, hem karşısındakine mesajını veriyor. Küçük bir el hareketiyle.

Tarihte ve sanatta ünlü eller var. Simgeleşmiş eller. Örneğin, İngiliz Başbakanı Churchill'in, İkinci Dünya Savaşı sırasında, elinde purosuyla zafer işareti yaptığı elleri. Ya da Jakond tablosundaki o muhteşem, kadife eller. Ya da Afrika'da açlık sınırı altında yaşayan çocukların elleri. Bir zamanların dünya ağır sıklet boks şampiyonu Muhammed Ali Clay'in müthiş rakibi Liston'ı bir dakikada deviren yumruğu ile simgeleşen elleri. Bunlar farkında olmadan, belleğimize birer birer kazınıyor.

Bir süre önce, yurt dışında iken bir kitap görüyorum. Vitrindeki Almanca kitap beni hemen cezbediyor. Kitabın adı H„nde. Yani, Eller. Karl Gröning adında bir yazara ait. Bol ve birbirinden ilginç fotoğraflarla elleri anlatıyor. Tarih boyunca ve her durumda ellerin serüveni.

Türlü türlü eller. Bunlar ellerin dıştan görünüşü. Avuç içindeki çizgiler, o çizgilerden yola çıkarak bakılan fallar, kader yolculukları işin ayrı bir faslı. Ben orada değilim. Ben doğrudan ellerin dış görünüşüne takılıyorum. Oradan yola çıkarak, insanı ele veren elleri izliyorum.

Ben önce ellere bakıyorum.
Yazarın Tüm Yazıları