Paylaş
Blok liste aleyhinde benzer sözler. Kim söylüyor bunları?
Deniz Baykal.
Genel başkan iken, son yıllardaki kurultaylarda hep blok liste yapan, blok listeyi savunan Deniz Baykal.
Blok liste yanında, ayrıca partiyle ilgili tek başına aldığı aldığı kararları, Parti Meclisi ya da Merkez Yürütme ve Karar organına haber bile vermeden, parti kararı olarak açıklayan Deniz Baykal.
Bütün bunlar Baykal genel başkan iken, geçerli ve demokratik, o zaman blok liste ayrıştırmıyor, ama şimdi partide ayrışmaya neden oluyor.
Çok ayıp Deniz Bey, size hiç yakışmıyor.
İLGİLİ VE DİKKATLİ
Deniz Baykal’ı yıllardır tanıyorum. Bir ara aramız çok iyi, sık sık bir araya geliyoruz, yemek sohbetleri, kitap alış verişi, kısa süreli tatiller.
Bir ara aramız çok kötü, ben onu eleştiriyorum, çünkü o hep seçim kaybediyor ama, yine genel başkan olarak kalıyor. O da benim aleyhimde kulis yapıyor, mahkemelere kadar gidiyor ve kaybediyor, filan falan.
İnsan olarak, entellektüel olarak Baykal elbette önemli bir siyasetçi. İnişli çıkışlı görüşmelerimize rağmen, Baykal’ı sever ve sayarım. Yine de, bir sıcak insan yanı var. İnsan olarak ilgilidir, dikkatlidir.
Genel başkan iken, hiç bir hatasını kabul etmiyor, şimdi yola başka hatalarla devam ediyor.
ÇARŞAF VE BLOK
Blok liste şu: Genel Başkan kendine göre bir liste yapıyor, kurultayda delegeler o tek listeye oy kullanıyor. Başka liste yok. Demokratik değil.
Çarşaf liste şu: Genel başkanın yaptığı liste dışında, isteyen delegenin Parti Meclisi’ne girmek için aday olabileceği, bütün adayların yer aldığı ortak liste. Delegeler o listedeki isimleri seçiyor. Demokratik.
CHP’de 1998 ve 2000 yıllarındaki kurultaylarda çarşaf liste var.
Baykal seçimlerde başarılı olamayınca, partide egemenlik ilanı için Tüzük Kurultayına gidiyor ve bugün “partiyi ayrıştırır, böler” dediği blok liste hegemonyasına başvuruyor. Ve sonra hep blok liste yapıyor.
KILIÇDAROĞLU’NA DESTEK
Şimdi Kemal Kılıçdaroğlu’na güçlük çıkartmak için vaktiyle kendi yaptığının tam tersini savunuyor.
Dün CHP tabanının nabzını yokluyorum. Baykal fena eleştiri alıyor. Taban Kılıçdaroğlu’ndan yana. Baykal’ın tezi geri tepiyor.
Blok liste demokratik değil, Kılıçdaroğlu bunu biliyor. Sorumluluğu üstlenerek, seçimlere giderken, birlikte çalışmak istediği arkadaşlarını blok listeyle seçmek istiyor. Bu onun bir seferlik hakkı olabilir.
CHP içinde muhalefetin sırası değil, herkesin Kılıçdaroğlu çevresinde kilitlenmesi şart. Baykal’ın da.
Silah meselesi, kalan sağlar bizimdir
HERKESE beş silah. Sorgusuz sualsiz, herkesin rahatlıkla silahlanmasına, silah reklamının yapılmasına imkan verecek yasa tasarısını geçen hafta bu sütunda ayrıntılarıyla yazıyorum.
Dün aynı haber Hürriyet’in manşetinde. Ben bugün devam ediyorum.
Alt komisyonda CHP Adana milletvekili Hulusi Güvel AKP’lileri uyarıyor:
“Biliyorum, bu yasayı çıkarmak için baskı altındasınız, ama herkesin silahlanmasına yol açacak bu tasarı bu haliyle çıkarsa, bunu kimseye anlatamazsınız”.
Güvel’in bu sözlerine AKP’den çıt yok. Kimlerin baskısı altında?
Komisyonda tartışmalar sürerken, silah tüccarları merak içinde sonucu bekliyor. Tasarı gerçekten bu haliyle çıkarsa, silah tüccarları zil çalıp oynayacak.
Daha çok insan ölecek, olsun, kalan sağlar bizimdir.
Bir de olayın, ruhsat için para yatırma kısmı var. O paranın bir bölümü doğrudan ruhsat için devlete gidiyor, daha büyük bölümü de Polis Vakfı’na.
Mehmet Barlas uzağa gitme
SİYASAL düşüncelerimiz uyuşmasa da, yaptıklarını her zaman onaylamasam da, Mehmet Barlas’ın yazılarını dikkatle izlerim, arkadaşım ve meslekdaşım olarak severim.
İyi okur, çok okur. O kadar okumasına rağmen, nasıl olur da, savunduğu o düşünceleri taşır, merak ederim. Neyse, kendi bileceği iş.
Gazetecilikle ilgili yorumunda haklı olarak dün şunu yazıyor:
“Gazete köşeleri zaman zaman birbirlerini mesleki değil de, siyasi rakipler olarak görüyorlar. ‘Bugün ben kimi yerin dibine batırayım’ diyerek, sabahları gözlerini açan ve seri katillere özenenler bile var meslekte.”
Mehmet çok haklısın, ama uzağa gitme. Aç gazeteni bak, iki kişiyi hemen göreceksin. Seri katil iyi benzetme, adamlar yazı yazmayı küfür etmek olarak bellemiş, ikisi de terbiye yoksunu. Hele biri zıvanadan tam çıkmış durumda.
Gerçi, sen sorumlu değilsin ama, senin “başyazar” olduğun gazetende hâlâ yazabiliyorlar.
Paylaş