Paylaş
Planlanan eylem burada. İngilizleri tünelde sıkıştırmak için hazırlık var. Aslında her takım için benzer eylem planı var. Dünya Kupası öncesinde Brezilya hükümeti skandal korkusuna kapılıyor.
Protestolar beş yüz kişi ile başlıyor, bin, on bin ve milyonlara ulaşıyor. Brezilya’da halk Dünya Kupası’nı protesto için günlerdir sokaklarda.
Önümüzdeki perşembe Brezilya’da Dünya Kupası başlıyor, Dünya Kupası’nı organize eden hiçbir ülkede, bugüne kadar kupaya böyle bir tepki yok. Futbol ve samba ülkesinde dünyanın en büyük futbol organizasyonuna tepki dinmek bilmiyor.
‘ÜLKENİN ANNESİ’
Dilma Rousseff 60’lı yıllarda diktatörlüğe direnen yeraltı örgütünde militan. Yıllar sonra enerji ve sanayide öne çıkan Rousseff ekonomik mucizeyi gerçekleştiren Lula’dan sonra başkan seçiliyor, “Ülkenin Annesi” sıfatıyla. Ama, “anne” çocuklarını iyi emziremiyor.
Ulaşım, gıda fiyatları katlanıyor, kiralar üçle çarpılıyor, okul ve hastane hizmetleri kötüleşiyor, üretim düşüyor, büyüme hızı düşüyor, Lula zamanında başlayan büyük yatırımlar yerinde sayıyor, harabe halinde, üstüne üstlük su kıtlığı ve trafik keşmekeşi. Elektrik sürekli kesiliyor, maçlar oynanırken kesilirse sürpriz olmaz.
Bunlara karşı ücretler yetersiz. Halk öfkeli, kupa harcamalarının vergilerinden karşılandığını düşünüyor.
9.9 MİLYAR EURO
Brezilya’da hayat zorlaşırken, yeni statlar yükseliyor. FIFA kendi ölçülerine göre, yeni stadyumlar istiyor. Brezilya yapıyor, tahminen 2.7 milyar Euro’ya, kupanın toplam maliyeti ise 9.9 milyar Euro dolayında. Ekmek bulmakta zorlanan halk, stadyumları görünce çıldırıyor, milyonlar grevde ve gösterilerde.
Buna karşı Rousseff “anne şefkatini” unutuyor, yeni antiterör yasası getiriyor. Eylemde yakalanan herkes terörist sayılacak, ceza katlanacak. Halk iyice çılgına dönüyor.
Her kentte, her gün yeni bir eylem. Hayatı durdurmak, maçları oynatmamak için kupaya direniş komiteleri kuruluyor. “Caçando Elefantes Brancos” (Beyaz Fil Avı) başlatmak üzere, statları avlayacaklar, eylem statlarda. Kupaya değil, sanki savaşa hazırlık.
MARACANA
Halktaki bir başka tepki, hatta hüzün, hatta acı efsane stat Maracana nedeniyle.
1950’de on bir bin işçinin inşa ettiği Maracana, Brezilya’da ayrı bir yere sahip. Sadece iki yüz bin kişilik dünyanın en büyük stadı değil, diktatörlüğe ve ırkçılığa karşı bir simge.
Yedi yıl önce 105 milyon Euro’ya yenilenmişken, şimdi 400 milyon Euro’ya yeniden düzenleniyor. Eskiden düşük para ödeyerek girdikleri Maracana’da şimdi bilet fiyatları artıyor. Çünkü statlar özelleştiriliyor, insanlar maçlara gelemez oluyor. Kültürel cinayet gibi, samba ve futbol birlikteliği tarihte kalıyor. Hüzün, çünkü bir zamanların Pele’si, Romario’su, Garrinca’sı, Didi’si gibi efsane futbolcuları favelalarda, Brezilya’nın varoşlarında doğuyor, Maracana’da dünya sahnesine çıkıyor. Maracana artık localarıyla, barıyla, yüksek gelir gruplarına ait.
HER YER BREZİLYA
2007’de bu yılın Dünya Kupası organizasyonunu aldığında halk seviniyor, metrolar, yeni caddeler, yeni kanalizasyon şebekeleri, 49 yeni büyük proje devreye girecek. Ekonomik kriz fena vuruyor, pek çok proje erteleniyor ya da başlamıyor.
Direniş komiteleri hep bir ağızdan haykırıyor, “Nao vai ter Copa do Mundo no Brazil” (Brezilya’da Dünya Kupası olmayacak). Önümüzdeki perşembe gününden itibaren maçlardan çok TV’lerde “Beyaz Fil Avlarını” izlersek şaşmamak gerek.
Kulaklara küpe, yok Dünya Kupası, yok olimpiyatlara talip olmak, önce paçayı düzeltmek gerek, yoksa dünyaya rezil olmak da var.
“Brazil e nosso”, (Brezilya bizimdir). Bizdeki deyimle, “Her yer Brezilya”.
Not: Bu yazıda 12.05.2014 tarihli Der Spiegel’den yararlandım.
Paylaş