BELGRAD HİÇ biri mutlu değil. Üstelik, eskiye göre daha yoksul.Belgrad’ın en eski ve en lüks lokantalarından biri. Bir zamanlar sadece Yugoslavya’nın değil, dünyada bağlantısız ülkelerin lideri Tito’nun sık sık uğradığı bir lokanta.
Yemekte sekiz kişiyiz. Belgrad’ın siyasi olmayan, saygın kişileri ile birlikte.
Sırbistan Balkanların en önemli ülkesi. Türkiye Avrupa-Asya hattında en önemli ülke.
Türkiye ile Sırbistan arasındaki köprü bütün bölgeyi kapsıyor.
Şu sıralarda o köprünün altından her zamanki su akmasa bile.
DOKUZA DOĞRU Bir Yugoslavya’dan yedi ayrı ülke doğuyor.
Sırbistan, Hırvatistan, Slovenya, Bosna-Hersek, Karadağ, Makedonya ve son olarak Kosova.
Buna iki yenisinin daha eklenebileceği konuşuluyor.
Voyvodina ve Sancak.
Dolayısıyla, parçalanmanın, bölünmenin, etnik kapışmanın sonuçlarını en iyi yaşayan yerlerden biri Sırbistan’ın başkenti Belgrad.
Tam yedi ayrı ülke, inanılmaz.
Böylesine bir bölünme insanlarda nasıl bir ruh hali yaratıyor?
Bölünmeden sokaktaki insan nasıl etkileniyor?
Onlara ne kalıyor?
Bölen ve bölünendeki ruh hali nedir?
HANGİ MUTLULUK Yemekte uzun uzun bunlar konuşuluyor.
Yukarıdaki soruları masadaki üç profesör yanıtlıyor:
"-Yugoslavya bir bütün iken, hepimiz mutluyduk. Şimdi hiç kimse mutlu değil."
-Büyük ve bütün kalmak insanlara daima güç veriyor. Şimdi kolumuz, bacağımız kopmuş, dişlerimiz dökülmüş. Güç mü kalır?
-Farklı kültürlerin bir arada yaşaması zenginliktir, diye bir söz var. Bu sözün ne kadar doğru olduğunu şimdi yaşayarak öğreniyoruz."
Zenginliğe katkıda bulunan bir başka gerçek daha var.
Bölünmüş ülkelerde yaşayan insanların yüzde yetmişi birbiri ile evli.
Karısı, kocası, halası, dayısı, biri orada, biri burada. Hangi mutluluk?
KÖTÜ YÖNETİMLER Bölünme en sert etkisini ekonomide gösteriyor.
Bir bütün iken, geniş bir ekonomik pazar var.
Büyük pazar herkesin lehine işliyor.
Bölünme ile birlikte hepsinin tek tek ekonomik refahı geriliyor.
Küçülen, ayrılan ülkeler ayakları üzerinde durmaya çalışıyor.
Bir bütün iken, kişi başına düşen gelir 3000 dolar.
Şimdi ayrılan ülkelerde bunun yarısından az.
Bölünmenin tam ortasında yaşamış, ikisi fen, diğeri sosyal bilim dalından gelen profesörler soruyorum "O halde bölünme neden?"
İlk anda sıradan gibi gelen, çarpıcı bir yanıtta birleşiyor üçü de:
"Kötü politikacılar yüzünden bölündük. Çünkü kötü yönetildik"
Kötü yönetimlerin faturasını halk ödüyor.
BİZE UZAK Belgrad’a inince, havaalanından kent merkezine giderken, hemen fark etmek mümkün.
Evet, burası Avrupa. Osmanlının eski eyaletleri ama, her yönüyle burası Avrupa.
Yeşili, onca soruna rağmen huzuru, sokakta sıradan insan davranışları ile burası Avrupa. Bölünmüşlüğün verdiği bir hüzün var.
İnsanın içine işliyor.
O hüzün insan davranışlarına, dikkat olarak yansıyor.
Kendi halindelik olarak yansıyor.
Evet, burası Avrupa.
Bize çok uzak.
3600 terörist grup
DÜNYA Bankası bir araştırma yapıyor.
Dünyanın çeşitli bölgelerinde 3600 terörist grup var.
Bunlar terörizme farklı amaçlarla yöneliyor.
Kimi etnik, kimi dini, kimi ideolojik nedenlerle.
Soygun ve çete anlamında, adi terör yaratanlar da var.
3600 içinde halen 84 faal terörist grup var.
Yine dünyanın farklı coğrafyalarında.
Yaşadığımız yüzyılın en büyük gerçeklerinden biri terör.
Bu kadar yaygın olduğuna göre, terörle mücadelede ülkelerin aslında bir birine dayanması gerek.
Ne yazık ki öyle değil.
Terör ne kadar gerçek ise, terörle mücadelede dayanışma o kadar eksik.