SADECE kıyılar değil, abuk sabuk, dağ taş yarım kalmış yapılarla dolu. Bir bölümü satamadığı için iflas eden kooperatif evleri, bir bölümü, nasıl olduysa izin almış, ancak mevsimden dolayı ara verilen inşaat kalıntıları. Manzara çirkin.
Bodrum. Eğlencesiyle, deniziyle, çarpık yapılaşması ve bin türlü çelişkisiyle Bodrum. İki haftalık tatilde, Bodrum’da gördüklerimin özeti çok yalın.
Bodrum santim santim çöküyor. Deniz olarak, kent olarak, eğlence dünyası olarak, insan ilişkileri olarak ve turizm olarak.
BEŞ EURO ÖNERİSİ
Yılın başından beri, turizm haberleri tatsız. O tatsızlık sürüyor. Turizm gelirleri bu yıl tepe taklak.
Ankara’dakiler de farkında, ama pembe tablolar işlerine geliyor. Oysa, pembe tablolar gerçeği değiştirmiyor.
Geçen aylarda, üç yıldızlı otellerde yarım pansiyon fiyatı yabancılar için kişi başına beş Euro’ya kadar düşüyor. Akıl alacak gibi değil. Bazı tur operatörlerinin önerdiği fiyat bu. Bu fiyatı duyan otel sahibi, o tur operatörünü kovalıyor.
Beş yıldızlı otellerde bile, her şey dahil, fiyat bir ara 25 dolara kadar düşüyor. Tam bir turizm felaketi.
Denizden ya da karadan, Bodrum’da nereye baksanız, mutlaka bir dizi inşaat. Kimi izinli, kimi kaçak, kimi bilmem ne.
Resmi verilere göre, Bodrum’da tam 22 bin yeni konut yapılıyor. Dağda, taşta, ama asıl kıyılarda mantar gibi türeyen konutlar. Yapılıyor da, ne oluyor?
Pek satılmıyor. Bu yılsatılan konut sayısı sadece 1870.
Neden satılmıyor? Ya yerinden ya fiyatından. Dişe gelir satılık evler 200 bin dolardan başlıyor. 150-200 bin YTL’den daha ucuz ev yok. Onlar da, eski ve kıyıda, köşede kalanlar.
MUSLUK SUYU TUZLU
Yeni yeni başgösteren bir diğer hastalık, musluktan akan su, o su tuzlu, deniz suyu karışıyor.
DSİ uyarıyor, yeraltı sularını kullanmayın diye. Ama, dinleyen yok, herkes kuyu açıyor. 60 metre derinlikten sonra, Bodrum’da kalker tabakası var. Kuyudan tatlı suyu çekince, kalker sünger gibi, boşalan yere deniz suyunu emiyor, tatlı suya deniz suyu karışıyor. Musluklardan tuzlu su akıyor.
Çöp, ayrı bir dert. Bodrum’da çoğu belediye kolayı buluyor, çöpleri yakıyor.
Balık çiflikleri ise, Bodrum koylarının yine cehennemi.
Şarkılardaki gibi, Bodrum, Bodrum. Yok, pek öyle değil. İnişe geçen bir Bodrum var artık. Yine de, vur patlasın, çal oynasın.
İspanyol hukuk büroları
Bodrum’da, başta İngiliz ve Hollandalılar, konut satın alıyor.
Ancak, satışlarda önünden, arkasından mutlaka bir sorun çıkıyor. Ya fiyat anlaşmazlığı ya ödeme koşulları ya zamanında teslim edilmeyen evler, vs. Tam rakamı bulamıyorum, ama yabancıların Bodrum’da konut satın alma ilgisi eskiye göre yüksek.
Satın alma işlemleri sırasında o kadar çok sorun çıkıyor ki, sonunda İspanyollar Bodrum’da hukuk büroları kuruyor. Bu bürolarda Türk avukatlar da var, yabancı avukatlar da. İspanyol hukuk bürolarında asıl ihtisas, Medeni Hukuk ile Borçlar Hukuku’nda.
İspanyolları gören İngilizler, benzer girişim içinde.
Trafik kontrolü nanay
SABAHA karşı, sürücülerin çoğu alkollü. Gündüzleri de, her yerde olduğu gibi, Bodrum’da da deli gibi araba kullanan az değil.
Onca trafik canavarına karşı, trafik kontrolleri çok az.
Kural basit. Trafik polisi kontrol etse, kimsenin içki içmemesi gerek. Ama, içki olmadan, gece kulüpleri ve barların kar etmesi mümkün değil.
O nedenle, içkili şoförlere göz yumuluyor. Trafik kontrollerini azaltarak.
Bir konser 350 YTL
EĞLENCENİN bin hali var Bodrum’da. Eğlence, pratiği en yaygın iş.
Barlar, gece kulüpleri, konserler. Konserlere giriş, 100 YTL’den başlıyor, 350 YTL’ye kadar. Eski birimle, 100 ile 350 milyon lira arasında.
Asgari ücret net 380 YTL. Konsere giriş, kişi başına yaklaşık asgari ücret kadar. Bu fiyata yemek dahil değil. Sadece içki.
Ben gitmiyorum. Asgari ücret kadar giriş, Madonna mı, Michael Jackson mı, dinlemeye gidiyor bu insanlar, bu fiyata?
Merak ediyorum, bu fiyatların ödendiği bar ya da gece kulübü ne kadar vergi veriyor? Orada sahne alan sanatçı ne kadar vergi ödüyor?