Bir TV programı, bir mektup bir hastane, bir organ bağışı Kurtulan bir hayat

İrfan Yalçın askerlikten sonra, Antalya’da bir şirkette muhasebeci olarak çalışıyor.

Üç ay sonra bir trafik kazasında bir gözünü kaybediyor. İşini kaybediyor. Ameliyatın bedeli de altı bin YTL. Zaten günde tek bir simitle idare ederken nereden bulacak İrfan Yalçın altı bin YTL’yi?

O arabaya keşke binmeseydim. O geziye keşke gitmeseydim. Araba keşke biraz daha hızlı gitseydi. Hayır, keşke biraz daha yavaş gitseydi. O insanlarla keşke hiç konuşmasaydım.

O keşkeler olmasaydı, o kaza olmayacaktı./images/100/0x0/55eaa710f018fbb8f88e0e57

Her kazada mutlaka, ama hayatımıza yön veren her olayda olduğu gibi, kabusa dönüşen o keşkelerden kurtulmak mümkün değil. Tıpkı İrfan Yalçın gibi.

İrfan Yalçın Antalya’da oturuyor. Afyon Kocatepe Üniversitesi Maliye Bölümü’nü bitiriyor. Ülkede o sırada yine terör var. "Ülkemi seviyorum" diyerek, askerliğini Isparta Komando Okulu’nda yapıyor. Sınır içi ve sınır dışı operasyon eğitimi alıyor.

Komando Okulu sonrasında Van Başkale ile İran sınırı arasındaki komando taburuna asteğmen rütbesiyle katılıyor. 426-427 sınır taşlarının bulunduğu bölgede görev yapıyor.

Çatışmaya girmiyor. Ama, sınırda arama tarama, sınır güvenliği, üç gün aralıksız süren gece nöbetleri. Gece yarıları, sabaha karşı makineli tüfek sesleri. Kovalarken, İran’a kaçan teröristler.

Askerlik bittikten sonra, Antalya’ya dönüyor. Bir şirkette muhasebeci olarak çalışmaya başlıyor. Üç ay sonra, o keşkelerle dolu trafik kazası.

Bir gözünü kaybediyor. Oysa, yaptığı muhasebe işinde, göz nuru dökmek gerek. İşi sona eriyor. İsyan ediyor, ama çaresiz. Ona kimse iş vermiyor.

BÜTÜN FELAKETLER ONU MU BULDU?

Eve kapanıyor. Tam bunalım dönemi. Sokağa çıktığında, sanki herkes ona bakıyor. Sanki herkes, onun bir gözünün görmediğini biliyor. Sanki, herkes birbirine onun öyküsünü anlatıyor.

Evde de durum parlak değil. Annesi ve üvey babasıyla birlikte oturuyor. Annesi, babasından, o küçük yaşta iken ayrılıyor. Bugün 28 yaşında, on beş yıldır babasını hiç görmüyor, bilmiyor. Bugün görse, babasını tanıması bile mümkün değil.

Evde başka bir dert daha var. Annesi kanser. Sanki bütün felaketler gelip onu buluyor.

Bir, iki arkadaş ya arıyor ya aramıyor. Geceleri uyku tutması imkansız. Tam yalnızlık. Tam kendine dönüş. Zindana dönmüş bir hayat.

Günün birinde, yalnızlığını paylaşabileceği tek bir kişi çıkıyor karşısına. Genç bir kız. Hayatı o genç kızın çevresinde dönüyor.

Evde sadece televizyonla avunuyor. Bir gün TV’de bir programda, göz hastanesinden, göz ameliyatlarından söz edildiğini duyuyor. Hastaneye hemen mektup yazarak durumunu anlatıyor.

Hastane onunla ilgili. İstanbul’a hastaneye geliyor. Doktorlar bakıyor, kornea nakli gerek. Ameliyat için altı ay beklemesi gerek.

Yeniden Antalya. Bitip tükenmek bilmeyen altı ay. Aynı huzursuzluk. Ama bu kez hiç olmazsa bir umut. Yeniden görmek umudu. Yeniden iş bulmak, hayata karışmak umudu.

ALTI BİN YTL’Yİ NASIL ÖDEDİ?

Altı ay sonra cebinde sadece 120 YTL ile İstanbul’a geliyor. Bütün parası, malı, mülkü bu. Valiz değil, çantasında bir gömlek, bir pantolon.

Ameliyat altı bin YTL. Ne, altı bin mi? Zaten günde tek bir simit ya da hastaneye uğradığında, orada bir öğün yemek fırsatı. Nereden bulacak İrfan Yalçın altı bin YTL’yi?

Hastane anlayış gösteriyor. Kazadan sonra belki de, önünde açılan ilk kapı. Hastanenin muhasebe servisinde işe başlıyor. Sadece fatura kesecek. Başka işe karışmayacak. Olsun, yine de bir iş. 45 gün sonra 550 YTL tutarında ilk aylığını kazanıyor.

"Çalışır, ameliyat parasını öderim" diyor. Hastane önce ameliyatın yarı parasını istiyor, sonra ondan da vazgeçiyor. Hiç para almıyor. Bu nedenle kendisine çok yardım eden hastane sahibi Eray Kapıcıoğlu’nu şükranla anıyor. Ameliyat başarıyla geçiyor. İrfan Yalçın bugün eskisi gibi görüyor.

Hastanede yalnız kalıyor. Ailesi İstanbul’a gelemiyor. Ama, gelen biri var. İşte, o genç kız. Bugünkü eşi. O genç kız, kendisine yapılan baskılara aldırmıyor, "Bununla evlenme, bir gözü görmüyor, psikolojisi bozuktur onun" laflarına kulak asmıyor. Bir de çocukları oluyor.

Bir TV programı, bir mektup, bir hastane, bir organ bağışı. Kurtulan bir hayat.

Binlerce öyküden sadece biri.
Yazarın Tüm Yazıları