Bir silah pazarlığı izledim

KONUK Bulgar Savunma Bakanı Ankara’da kaldığı yerden yola çıkıyor, bizim Milli Savunma Bakanlığı’na doğru yaklaşıyor. Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül ile randevusuna dakikalar var.

Aynı dakikalarda Meclis’te Unakıtan için verilen gensorunun oylaması var.

Biri resmi ziyaret, öteki parti içi konu. Bu sıkışıklık içinde Vecdi Gönül ciddi bir zaman ayırıyor, Alman silah sanayicileri ile buluşuyor. Bir rastlantı, o buluşmayı ben de izliyorum.

Avrupa Evi Derneği ve Türkiye Araştırmalar Merkezi Vakfı işbirliğinde, Ankara’da bir sempozyum düzenleniyor. Sempozyumun konusu Türkiye’nin AB Güvenlik ve Savunma Politikasındaki Konumu ve Savunma Sanayiinde İşbirliği Olanakları.

Toplantının adı bu kadar uzun ve genel. Ancak, katılımcılar Almanya’dan gelen tank, top, helikopter ve benzeri silah firmalarının temsilcileri. Firma temsilcileri dışında, Alman Savunma Bakanlığı eski müsteşarı.

Sekiz on kişilik toplantıda Türk tarafını Bakan Gönül ile Savunma Sanayii Müsteşar Yardımcısı Faruk Özlü temsil ediyor.

DAHA İLK RAUND

Toplantı öncesinde, ayakta kahve içilirken, Alman temsilcilerden biri Bakan Gönül’e geliyor, firmasını tanıtıyor ve:

"Bizim helikopterleri alırsanız, en iyi seçimi yapmış olursunuz."

Belli ki, toplantı hızlı geçecek. Vecdi Gönül, "Bilmiyorum, henüz karar yok" diye geçiştiriyor.

Ayakta silah pazarlığının ilk adımları. Pazarlık öyle işportaya dökülen türden değil. Dünya ve Türkiye silah sanayiileri, silah ticareti üzerinde karşılıklı bilgi alışverişinin yapıldığı bir sempozyum çerçevesinde.

KLASİK ALIŞVERİŞ YOK

Toplantıya geçiliyor.

Açılışta Vecdi Gönül NATO ve AB’ye dayalı savunma anlayışı ile Türkiye’nin rolünü dile getiriyor:

"Türkiye, NATO çerçevesinde bugüne kadar 28 askeri harekata katıldı. Dünyada bu kadar çatışma varken, NATO bizden vazgeçemez. Ama, bunun en iyi formülü AB üyeliği ile birlikte yürümesidir."

Gönül
, silah temsilcilerinin asıl duymak istedikleri konuya geliyor:

"Türkiye Almanya’dan iki milyar dolarlık silah satın aldı. Alırken, bazı kolaylıklar tanıdık."

Ne var ki, Bakan Gönül’ün en vurucu cümlesi:

"Türkiye kendi silahını kendi üretmek istiyor. Klasik alışverişten çok, ortak üretim istiyoruz. Bilim ve teknolojiyi paylaşmak istiyoruz."

Bakıyorum, Almanlar’da hafif bir hayal kırıklığı. Gönül, Bulgar meslektaşını karşılamak üzere, salondan ayrılıyor.

ÖZLÜ AYNI YÖNDE

Gönül
’den sonra söz alan Müsteşar Yardımcısı Faruk Özlü aynı netlikte:

"Almanlarla biz ortak projeler üzerinde çalışıyoruz. Tank, helikopter, denizaltı, hava ve füze savunma sistemleri. Ancak, dünya pazarı çok geniş ve alternatifler var. Klasik alıcı-satıcı ilişkisi artık mümkün değil. Eskisi gibi bakarsanız, hayal kırıklığına uğrarsınız."

Bu sözler çok açık. Türkiye savunma sanayii anlayışını değiştiriyor.

Özlü, Türkiye ile Almanya’nın ortaklaşa 30 helikopter ile 160 askeri nakliye uçağı ürettiğini belirtiyor. Güney Kore, Ukrayna ve İsrail’in, biz de dahil, dünya silah pazarına büyük iddialarla girdiğini vurguluyor.

Alman firma temsilcileri Özlü’ye teknik sorular sorarken, silah pazarlığı toplantısından ayrılıyorum.

3.3 milyarlık alım

TÜRKİYE’nin dünya silah pazarındaki durumundan bir özet.

Türkiye toplam on milyar dolarlık savunma harcamasıyla, dünyada 14. sırada.

Şu anda 3.3 milyar dolarlık savunma ithalatı yapıyor. 200 milyon dolarlık savunma ürünü ihraç ediyor.
Dolayısıyla, dünya silah sanayii için iyi bir pazar.

Dünyada en büyük savunma harcamasını 450 milyar dolarla Amerika yapıyor. Bu rakam, Türkiye milli gelirinden üçte bir daha fazla.

Dünyada toplam savunma harcamaları şu anda bir trilyon dolar. Dünyada en çok savunma ürünleri ihracatı yapan ülke Rusya. Yıllık ihracatı 27 milyar dolar. Bunu 26 milyar dolarla ABD, 6 milyar dolarla Fransa’nın ihracatı izliyor.

Rakamlar, onca savaş, onca kanın dolar karşılığı.
Yazarın Tüm Yazıları