UÇUŞ izin talebi sivil uçak. Normal. İzin talebini isteyen, bir Amerikan firması. Bu da, normal.
‘Sabiha Gökçen’e ineceğim, yakıt alacağım’ diyor. Bu da, normal.
Ancak, yakıt alıp gitmiyor, CIA uçağı o gece İstanbul’da kalıyor, ertesi gün yoluna devam ediyor.
Normal olmayan bu.
Bakü’den kalkıp, İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanı’a inen uçağın CIA uçağı olduğunun anlaşılması sonrasında, CIA’nın benzer uçuşları Türkiye dahil, tüm Avrupa ülkelerinde, hem de epey sık yaptığı ortaya çıkıyor. Ne var ki, Avrupa buna yeni uyanıyor. Hollanda, Norveç ve Almanya ayağa kalkıyor. Hatta, Norveç ve Hollanda soruşturma istiyor.
BİZDEKİ DURUM
Sabiha Gökçen’e ‘yakıt alacağım’ diye inen uçağın personeli bir gün İstanbul’da kalıyor.
İstanbul’da terör eylemlerine karışan İslami örgüt üyelerinden ikisi İzmit’te F tipi cezaevinde tutuklu. Onların avukatı çıkıyor ve ‘CIA uçağından inenler, İzmit’te cezaevinde bu tutukluları sorguladı’ iddiasında bulunuyor. Adalet Bakanı bu iddiayı yalanlıyor.
İyi de, bu adamlar bir gün İstanbul’da neden kalıyor ve ne yapıyor?.. Bu açıklanmaya muhtaç bir soru.
Şu anda inceleme sürüyor. Hatta, uçak personelinin pasaportları inceleniyor. Bakü’den de, onların pasaport kayıtları isteniyor.
BİN LADİN UÇAĞI
Geçmişte benzer bir olay yaşanıyor.
2002’de, 11 Eylül New York saldırısından kısa süre önce, yine Amerikan tescilli bir firma, bir uçak için izin istiyor. Uçak Antalya ve İzmir’e iniyor. Sonradan bu uçağın Bin Ladin’e ait olduğu iddiaları ortaya atılıyor.
Ama, o iddialardan da bir şey çıkmıyor. Belki, o sırada Bin Ladin ile ABD’nin arası iyi olduğu için, Ankara bunu soruşturmaya gerek duymuyor.
MISIR’DAN KALKAN UÇAK
Geride kalan günlerde, bir başka dikkat çeken uçak Mısır’dan kalkan, Antalya-Afyon-İstanbul rotası üzerinden Türk Hava Sahası’nı terkeden uçak.
Bu uçak için izin isteyen bir Alman Charter firması. İlginç olan, bu uçak Türkiye’ye girdikten sonra, hiç bir telsiz bağlantısı kurmuyor. Onunla hiç bir haberleşme yok.
Bu durumda, olayın Türk Hava Kuvvetleri’ni ilgilendirmesi gerek. Ama, bu esrarengiz uçağı kimse izlemiyor.
Sanıyorum, şimdi bu uçağın neden izlenmediği de, ayrı bir inceleme konusu.
Oysa, geçmişte benzer durumlarda, bu tip uçakların indirildiği kayıtlarda yer alıyor. Ülke güvenliği için, başvurulan yollardan biri.
Türk Hava Sahası’nın bu kadar başı boş bırakılması hiç hoş değil.
Rapor yırtan bildiri okuyor
SEKİZ bin Türk aydını imzasını taşıyan yeni bir bildiri yayınlanıyor.
Bildiri ulusalcı çizgide. Tek devlet, tek millet, tek bayrak, tek başkent, tek dil ilkelerinden hareketle, ülke bütünlüğünü vurguluyor. İmza edenler arasında emekli generaller, emekli yüksek yargı organları üyeleri hemen göze çarpıyor.
İyi, güzel. Ancak, insanı yadırgatan olay, bu bildiriyi okuyan kişi. Bildiriyi, daha önce Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu’nun Azınlık Raporunu yırtan Büro Sen Genel Başkanı Fahrettin Yokuş okuyor.
Sekiz bin kişi içinden, bildiriyi okuyacak başka kimse çıkmıyor, bu görev rapor yırtan birine veriliyor.
Bu ince, ama önemli ayrıntı sekiz bin kişinin gözünden mi kaçıyor, yoksa, ‘aksini düşünenlerin raporlarını biz yırtarız, bizim dediğimiz dediktir’ gibi, kaba bir tavır bile bile mi sergileniyor?..