BATI Dünyası'nın Türkiye'ye verdiği ‘örnek İslam ülkesi’ etiketini Doğu Dünyası içine sindirmişe benziyor.
Ayrıca, hızla gelişen bir ülke olarak gördükleri Türkiye'den, beş Asya ülkesinin ciddi yardım talebi var.
Bu iki özellik birleşince, Türkiye Asya'nın pek çok ülkesinin gözünde ağabey gibi duruyor. Zaten gittiğimiz ülkeler de, Türkiye'ye öyle davranıyor.
Beş günde 24 bin kilometreyi aşkın yol yapıyoruz. 33 saat uçuyoruz. Beş günde, beş ülkeyi dolaşan Başbakan Erdoğan'ın gezisinde en çok neler dikkat çekiyor?..
ÇANAK TUTMUYOR
Önce genel gözlemim: Türkiye globalleşen dünyanın içinde yer alıyor. Gittiğimiz yerlerde karşılaştığımız tavır, insana, ben dünya vatandaşıyım, dedirten türde. Bu duyguyu yaşatıyor.
Bunun resmi görüşmelere ve özel sohbetlere yansıyan yanı ise şöyle: İslami kimlik ön planda!.. Karşı tarafın bakışı olarak. Ancak, ilginç nokta şu.
Erdoğan bu bakışa çanak tutmuyor!.. Bu sanki geride bırakmak istediği kimlik!.. Bunun da somut, belirgin göstergeleri var. O ülkeler, İslam sohbetine girdikçe, Erdoğan konuyu değiştiriyor, başka siyasal sorunlara, gezinin nedenine ve yardımlara getiriyor. Dolduruşa gelmiyor.
Özellikle yardım talepleri konusunda, bol keseden atmaya uygun bir ortam varken, bunu yapmıyor. Geçmişte, Başbakan Erbakan'ın tam bu ülkelere yaptığı geziyi anımsıyorum. Neydi o, tank ve motor fabrikaları palavraları, G-8'lere karşı D-8'ler zırvaları, İslam Ortak Pazarı hezeyanları?.. Çabuk unutuyoruz.
Şimdi Erdoğan'ın ayakları yere basıyor. Aynı kökten geldiği halde.
BİR TEHLİKE VAR
Değişiyor, değişmiyor tartışmaları arasında ve bıraktığı olumlu bir izlenim sonrasında, bir bakıyorsunuz zina, bir bakıyorsunuz yine türban tartışması!.. İçerde zikzaklar çiziyor, ama dışarda öyle değil.
Asıl tehlike başka yerde. Erdoğan'ın zayıf bir yönü var.Eleştiriye hiç tahammülü yok!.. Daha kötüsü, bu tatsız tavrı, her geçen gün artıyor.
Çevresi!.. İki ayrı çevresi var. İlki, ‘aman efendim, siz şöylesiniz, siz böylesiniz, keramet buyurdunuz’ tuzakları arasında, kendisine her zaman kırmızı halı döşemeye hazır bir gurup.
İkincisi, tam tersi, çevresinde sayısı sınırlı, gerçekçi ve mantıklı bir ekip, dar bir çemberin kıskacına çekiliyor. Yani, Erdoğan'ı uyarabilecek olanlar tu-kaka!..
Değişim gelgitlerinin tepedeki iki sivri ucu.
Çevre bir yana, elbette, asıl kendi iradesi!.. Asya gezisindeki gibi, kendine güveni ve ayakları yere bastığı sürece, Türkiye için iyi. Aksi, kendisi için kötü.
Başbakan orada basın burada
BAŞBAKANLIK Protokol aynı herzeyi hemen her gezide yemek adetinde!..
Erdoğan'ın katıldığım bir çok gezisinde, aynı olaya hep tanık oluyorum. Son Asya gezisinde yeniden.
Başbakanla basın arasında müthiş bir kopukluk yaşanıyor. Örneğin, Maldivler'de kaldığımız akşam Erdoğan bir adada, basın bir başka adada. Başbakanın ne yaptığından kimsenin haberi yok, olamaz da.
Ya da Sri Lanka'da Erdoğan Kızılay'ın bir etkinliğine katılıyor. Başkentin yüz kilometre kadar ötesinde. Sadece TRT ve Anadolu Ajansı var, yani devlet!.. Onca gazete ve TV'den kimse yok. Başka kim var?.. O sırada, orada bulunmakla hiç bir işlevi yerine getirmeyenler...
Erdoğan'ın çevresinde yer alan aklı başında danışmanlar da durumdan rahatsız. Her gezide basın sonda geliyor, güçlük çekiyor. Garip, bu iki yıldır böyle.
BABASI Başbakan. Öldürülüyor. Annesi Başbakan. Öldürülüyor. Kocası politikacı. Öldürülüyor. Kendisi bir saldırıda bir gözünü kaybediyor.
Yılmıyor. Mücadeleden yine de vazgeçmiyor. Arada Başbakan oluyor. O şimdi Cumhurbaşkanı:
Sri Lanka Cumhurbaşkanı Chandrika Bandaranaike Kumaratunga.
1945 doğumlu. Paris ve Londra'da hukuk, gazetecilik, siyasal bilimler okuyor. Siyasetle aile boyu içli, dışlı bir ailenin kızı.
Politikada annesi ve babası gibi, merdivenleri hızla çıkıyor. Asya ülkelerindeki geleneğe bağlılık ve saygının da katkısıyla, partisinin lideri oluyor. Babası ve annesinin oturduğu Başbakanlık koltuğuna oturuyor. 1994'te daha da tırmanıyor. Cumhurbaşkanı seçiliyor. 2000'de Cumhurbaşkanlığı seçimini ikinci kez kazanıyor.
Annesi bir dönemin efsanesi. Dünyadaki ilk kadın Başbakan Madam Bandaranaike. Yaşadığı dönemde, dünyada kendisinden en çok söz ettirenlerin başında geliyor, o dönemin Demir Leydisi. Şimdi kızı efsane olma yolunda.
Ne var ki, ülkesi Sri Lanka güç durumda. Önceki gün başkent Kolombo sokaklarında dolaşırken, sefalet bangır bangır bağırıyor. İşsiz, güçsüz kalabalıklar, amaçsız insan seli. Birebir ilişkide, insanı mahcup edecek ölçüde saygılı ve mütevazı insanlar.