Zorlu, Cevahir’in 6 katı büyüklükte

BOĞAZ sırtlarındaki Karayolları arazisi satılma süreciydi.

Haberin Devamı

Kadir Topbaş’ın da ilk başkanlık dönemindeydi; kendisine karşılaştığımızda “Karayolları arsasına nasıl imar izni verirsiniz?” diye sormuş, şöyle devam etmiştik:

“Boğaz Köprüsü’-nün yanında Boğaz’a iki cruise gemisi hacminde bir kütle koymak İstanbul’a cinayet değil midir? Yazık, günah değil mi?”
Başkan Topbaş da elini uzatarak, “Bana para ver” dedi. “Ne yapacaksınız?” diye sorunca; “Metro kazılarını yapacağım ve İETT’nin borçlarını ödeyeceğim” dedi.Taraf’tan Bülent Onur Şahin’ın, “Zorlu Grubu 232 bin metrekare izinle
başladığı arsaya 615 bin metrekarelik bina dikti” haberiyle yukarıdaki sohbeti hatırladık.
Topbaş’la o tarihten beri konuşmuyoruz. Daha doğrusu soracağımız sorulardan çekiniyor ki, bizden uzak duruyor Topbaş...
Şahin yazısında, “Türkiye’de bir araziye en yüksek bedeli vererek, İstanbul Zincirlikuyu’daki Karayolları arsasını Özelleştirme İdaresi’nden 800 milyon dolara alan Zorlu Grubu, yatırımının karşılığını imar planlarını altüst ederek, yasal boşlukları zorlayarak fazlasıyla çıkardı” diyor.

Haberin Devamı

BAŞBAKAN KÜSER Mİ

Toplam inşaat alanı, İstanbul’un en büyük Avrupa’nın sayılı AVM merkezleri arasında yer alan Cevahir AVM’nin 6 kat büyüklüğündeki Zorlu’nun içinde rezidans kulelerinin yanı sıra bir konser salonu ve Cevahir büyüklüğünde 105 bin metrekarelik bir AVM yer alıyor. Başbakan Erdoğan’a bu konuda bir soru dolaşıyor: Başbakan, İstanbul’un siluetini etkileyen 16/9 isimli kulelere gösterdiği tepki gibi Zorlu’ya da küser mi?
Boğaz’da 232 bin metrekare olarak projelendirilen ancak 615 bin metrekare inşaat yapılan ve uzmanlar tarafından her seferinde Boğaz’da yapımı uygun olmayan, şehrin hem havasını bozacak hem de o noktada trafiğin felç olmasına sebep olacak ‘Zorlu Center’ için ne diyeceği merak konusu. Boğaz sırtlarında 4 cruise hacminde 4 yapı yer alıyor.

Hangi dönemde başladı

-‘BÜLENT Arınç, biraz da Gediz Ovası’na bakar mı?’ başlıklı dünkü CHP Manisa Milletvekili Hasan Ören’in yazısına, Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu, basın müşaviri aracılığıyla bir açıklama yaptı:
“Manisa Turgutlu Çaldağı mevkisindeki nikel madeni ile alakalı süreç Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu’nun bakanlık döneminden önce başlamıştır. (Osman Pepe dönemi demek isteniyor.)
Manisa Turgutlu Çaldağ mevkisi nikel madeni aranmasına dair ilk izin 764 hektar alan için 12.10.2005 tarihinde verilmiştir. 01.01.2006 tarihinde ise ÇED olumlu kararı verilmiştir. ÇED Olumlu Kararı’na ilişkin işlemin yürütülmesinin durdurulması ve iptali talebi açılan dava, Manisa İdare Mahkemesi tarafından incelenerek reddedilmiştir. Bilirkişi heyeti raporunda, inşa edilecek sülfürik asit tesisi projeye entegre olarak değerlendirilmiş ve ÇED raporu olumlu ve yeterli bulunmuştur. Bu süreç devam ederken Prof. Dr. Veysel Eroğlu tarafından ilgili tesisin işletmesine ayrıca ek çevre önlemleri alınması konusunda bazı mükellefiyetler yüklenmiştir. Bu mükellefiyetlerin yerine getirilmesi üzerine gerekli izinler verilmiştir.
Kesilecek toplam ağaç adedi 168.986 olup karşılığında dikilecek ağaç adedi ise 547.800’dür. Planlanandan daha fazla ağaç kesilmesi söz konusu değildir.”

Açıklama

Haberin Devamı

-‘STAR Wars’ (13.08.2013) yazısında Yıldızlar ve Yıldırım Holding kuruluşlarının isimlerinin karıştırılması üzerine şu bilginin gerekli olduğunu düşünüyoruz.
1- Yıldızlar Holding, 2007’de Elazığ Maden’deki Ergani bakır sahalarını satın alan firmadır. Firma sahibi Sebahattin Yıldız’dır.
2- Yıldırım Holding, 2004’te Elazığ Ferrokrom Fabrikası’nı ve krom sahalarını satın alan firmadır. Firma sahibi, ’Mr. Krom’ olarak bilinen Robert Yüksel Yıldırım’dır. (Not: Rus madencilik devi Mechel, Rusya ve Kazakistan’daki krom varlıklarını Yıldırım Grup’a bir süre önce 425 milyon dolara sattı.)

Biliyormusunuz?

-CHP Mersin Milletvekili Vahap Geçer’in, Kadir Topbaş’ın Gezi olayları için “Elimizde kayıt var” sözleri için Başbakan’a “Topbaş, bu kayıtları devletin ilgili birimleri ile paylaşmış mıdır? Kayıtlar İstanbul Valisi, Emniyet’i ya da ilgili istihbarat birimlerinin elinde bulunmakta mıdır? Bulunuyor ise kamuoyuna neden açıklanmamıştır? Bulunmuyor ise sözü edilen kamu kurumlarında bulunması gereken kayıtların İBB Başkanı’nın elinde bulunması ne anlam taşımaktadır? Siz bu kayıtlardan ne zaman haberdar oldunuz; kayıtlar kim tarafından çekilmiştir” diye sorduğunu...
-CHP İstanbul Milletvekili Kadir Gökmen Öğüt’ün, 2013’in Ocak-Haziran döneminde İstanbul’da 30 bin 947 adet arsanın el değiştirdiğinin kamuoyuna yansıdığını belirterek, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’a ”İstanbul’da el değiştiren söz konusu arsaların ilçelere göre dağılımı nedir; hangi ilçelerde kaç arsa satılmıştır?” diye sorduğunu...

Haberin Devamı

Böyle çocukları harcamayalım...

TUNA Akın henüz 8 yaşında ve çok zor şartlarda doktor olmuş babasını çok küçük yaşta kaybediyor. Bir süre sonra anne evleniyor ama evlendiği kişi maddi olarak çok yetersiz. Çocuk baba maaşı ve annesinin öğretmen maaşı ile yaşıyor. Darüşşafaka’nın sınavlarını kazanıyor. Ama bir süre sonra Darüşşafaka’nın “....” maddi durumunuz yeterli o yüzden çocuğu buraya alamayız’ gibi bir prosedürü ile karşılaşıyor.
77 yaşında Müeddet Akın’ın maddi imkansızlıklar içinde bu vatana bir doktor, bir veteriner, iki öğretmen ve bir de pompa operatörü kazandıran bu kadın Tuna Akın’ın babasını, babasız bir şekilde, tıp fakültesinde okuttu. (Diğer çocuklarını da tabi ki, üstelik bunlardan üçü aynı dönemde üniversitedeydi.)
Hayatta payına düşen buydu ve hayat mücadeleden ibaretti.
Mümin Akın, ailenin doktor oğlu hastalandı.
Annesine “Anne bana bir şey olursa annesi Tuna’ya bakamaz...” dediğinde anne, sözünün bitmesini beklemeden:
“Hayır yavrum hiç öyle şeyler söyleme. Sen iyileşeceksin. Yavrunu da kendin büyüteceksin” der.
Cümlenin tamamı hiçbir zaman bilinmez. Ama bu konuda bir kaygının olduğu gerçektir. Kaygının sebebi Tuna’nın bebekliğinden beri farklı ve özel bir çocuk olmasındadır. Darüşşafaka’nın sınavında 15. oldu.
Bugün mali nedenlerle kayıt yapmadığınız çocuğun babası okusun diye, annesi inek bakıp sütünü sattı, süt paralarıyla (bildiğiniz bozuk paraları kast ediyorum) bu vatana bir doktor verdi. Kaç kişi , aynı anda üç çocuğunu üniversitede olmak üzere beşini de “süt paralarıyla” okutmuştur. Şimdi o çocuklardan biri yok, Tuna’nın ‘babasından aldığı maaş onun engelidir’, diyorsunuz. Okumaya, öğrenmeye müthiş meraklı, okula hiç gitmemiş, okumayı çocuklarıyla birlikte öğrenmiş 77 yaşında bir kadının torunuyla hayallerine ulaşmasının, mucizevi mücadelenin içinde mutlu olmasının önüne geçiyorsunuz.
Tuna’nın babasından aldığı bir maaşı, memur olan annesinden de bir desteği var evet ama Tuna’nın babası yok! Diğerleri gibi... Lütfen Tuna’yı farklı ve özel oluşuyla, başarısıyla tekrar değerlendirin.
Bunu sizden Müeddet Akın adına istiyorum. Mümin Akın adına istiyorum. Mezarı başına gidip “rahat ol , Tuna’nın hiçbir şeye ihtiyacı kalmadı” dediğim için istiyorum. Dönüp Tuna’ya “sen bir sınavı değil geleceğini kazandın” dediğim için istiyorum.
Cemiyetin 25.06.2013 tarih 38 sayılı yönetim kurulunda kabul edilen 4 kişilik aile için aylık gelir tavanı 3.400,00 TL. olup görüleceği üzere aile geliri bu tavanın oldukça üstündedir.
Tuna’nın halaları Fatma ve Tuna Aka

Haberin Devamı

17 Ağustos 1999’u unutma

17 Ağustos depreminin yıkımından bu yana 14 yıl geçti. Başta İstanbul olmak üzere ülkemizin birçok kenti deprem tehlikesi altında bulunduğu gibi, yapı stokumuzun taşıdığı riskler de giderilemedi. Deprem tehlikesi ve yapı stokumuzun taşıdığı risklerle ilgili olarak bugüne kadar çok şey yazıldı, çok şey söylendi.
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Başkanı Cemal Gökçe, bu kapsamda yürüttüğü çalışmaların sonuçlarını yarın açıklayacak... Başta İstanbul olmak üzere Mevcut Yapı Stokumuz yaşanacak bir depremde ayakta kalabilir mi? Sonuçları neler olur? Kentsel dönüşümle ilgili olarak çıkarılan yasa ve yönetmelikler yeterli mi? Yeni üretilen yapıların deprem ve yangın güvenlikleri var mı? İmar ve Mühendislik alanında gereken değişiklikler yapıldı mı? Neler yapılmalı? Yapı denetim uygulamaları yeterli mi? TMMOB ve Meslek Odaları neler yapıyor, neden dikkat çekiyor?
Açıkçası milat olarak kabul edilen 17 Ağustos 1999 depreminin yıldönümünde neler yapıldı, neler yapılamadı konularına açıklık getirilecek.

Haberin Devamı

16 MİLYON ÇATI RİSKLİ

Bu vesile ile 11 yıldır faaliyet gösteren Çatıder’in başkanı M. Nazım Yavuz’un uyarılarına kulak verelim. Ülkemizde 81 ilin 55’i birinci derece deprem bölgesinde ve nüfusumuzun yüzde 95’i deprem tehdidi altında yaşıyor. Bu yüzden deprem gerçeğini görmezden gelmek yerine onunla yüzleşmemiz gerekiyor. Ülkemizdeki konutların 12 milyona yakını gecekondu ve kayıtsız konutlardan oluşuyor. Konut stoğunun %60’ını 20 yaşın üzerindeki binalar oluşturuyor. Bir de gözardı edilen çatılar var. Çatılar bina içinde depremi en çok hisseden kısım. Ve buna rağmen Türkiye’de yaklaşık 16 milyon binanın çatısı depremle yüzleşmeye hazır olmayan, geleneksel uygulama metotları ve malzemelerle yapılmış eski usul çatılar. Çatılar nasıl yapılmalı: Depremde yıkılmayacak, parçalar çevreye savrulmayacak şekilde projelendirilmeli.

Yazarın Tüm Yazıları