Paylaş
Tarım alanlarında kuraklıkla ilgili ciddi sorunlar yaşanıyor. Bize göre, Türkiye son 70 yılda böyle bir kuraklık görmedi.
Barajların su seviyesi geçen yıla göre yarıya yakın düşük... Yeraltı sularının seviyesi de tehlikeli biçimde; bazı bölgelerde 200-300 metreye kadar düştü.
Biz zeytinin de kuraklıktan nasibini aldığını vurgulamak istiyoruz.
Türkiye’nin hemen hemen her zeytincilik bölgelerinde susuzluktan dolayı zeytinin meyvesi gelişmedi.
Geçen yıl yağmurların erken ve çiçeklerin tozlaşması esnasında düşmesi zaten verim düşüklüğüne neden olmuştu. Bu yıl da susuzluktan verim düşük... Türk zeytinciliği için ciddi bir olumsuzluk. Üreticilerle konuşurken zeytinin yoğun bir zeytin sineği saldırısı uğradığını anlatıyorlar. Çünkü sinek taneyi çürütüyor; bundan çekilen zeytinyağı da ağır kurtlu bir ‘tat’a dönüşüyor.
Geçen yıla bakarsak... İstikrarlı bir fiyat politikası uygulanamadığı için çiftçi tarlasına küstü.
AKP’nin tarım politikalarının da bunda esas etken olduğunu açık açık anlatıyorlar. Zeytinyağı fiyatlarının yükselmiş olması bahçesine küsmüş olan çiftçiyi heveslendirdi ama ‘kuraklık’ her şeyi altüst etti. Mazot ve gübre desteği ile emeksiz para kazanmaya alıştırılmış üretici umudunu yine yitirdi. Çeşitli dallardaki desteklerle yaklaşık 500 lira geliri olsa da çiftçi ‘üretim hırsı’ndan uzaklaşmış oluyor. Doğrusu, ürünle doğru orantılı olması gerekir teşviklerin... Yani teşviklerin ürün kalitesine ve miktarına bağlı olarak verilmesi gerekir. Teşvikler çalışanların cebine girmelidir.
Milas’a hafta sonu zeytin hasadına gittiğimizde öğrendik bunları... Milas’ın ‘memecik’ türü zeytiniyle bir dünya markası olmayı hedefliyor. Bu yıl üçüncüsü yapılan etkinliğin Ayvalık, Edremit, Akhisar, Mut ve Gaziantep gibi bölgelerin önüne geçtiğini söylersek hayli mesafe aldıklarına göstermiş oluruz.
Ama bir şart gerekli... Zeytinde öncü olabilmek ve marka yaratabilmek için köylüsü de zeytinyağı sanayicisi de kodekste yazılı, tüm dünyada ulaşılabilir değerler üzerinden hareket edilmeli; yoksa tağşiş, hırsızlık varsa hiçbir yere varılamaz.
Bir de kentin (Milas) kaymakamının (Fuat Gürel), belediye başkanının (Muhammet Tokat) ve Ticaret ve Sanayi Odası başkanının (Reşit Özer), ilçenin bağlı olduğu büyükşehirin (Muğla) belediye başkanının (Dr. Osman Gürün) ve valinin (Amir Çiçek) bölgenin bu değerli ürününü ‘sıvı altın’a dönüştürmek için gösterdikleri çabalar... Ailesinin misyonuna uygun olarak yıllardır Milas zeytinyağının uluslararası standartların üzerine çıkması için yaptığı yatırımlarla kentinin hem lideri hem de geleceğe yönelik umutların kaynağı olan Ali Osman Menteşe... Ve Zeytin Dostu Derneği’nin temsilcileri Feridun Kaykı, eşi Nurdan Nimet Kaykı ve eczacı Atilla Totoş... Ne diyorlar biliyor musunuz? “Memecik aroması yüksek bir yağdır!” Hürriyet/Kelebek yazarı Yonca Tokbaş hasat şenliğinin en renkli aktivistiydi; “Zeytin ağacı açısından zengin ve bereketli olup bu kadar az zeytinyağı tüketen toplum olmamıza içerledim” demesi doğru bir tespitti.
Milas ve yağını yazmaya devam edeceğiz.
SÜBYANCILIK HEM AYIP HEM GÜNAHTIR
TÜRKİYE İstatistik Kurumu verilerine göre... Son 10 yılda 482.908 kız çocuğu evlendirilmiş. Bu rakamın sosyal hayata tercümesi; 2015 yılı toplam evlilik oranında, ‘kızlar bakımından’ % 5.2 ‘çocuk/kız’ çocukluktan kadınlığa, sahte/göstermelik evlilikler ile geçmiş demektir.
Aynı yıl resmi kayıtlara geçtiği kadarıyla kız çocuklarda, 15 yaş altı doğum yapmak zorunda olanların sayısı; 244.
Medeni Kanun’a göre, erkek ve kadın 17 yaşını doldurmadıkça evlenemez, hâkim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple 16 yaşı doldurmuş erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir.
Bu maddeye göre, tecavüz nedeniyle, evliliğe hâkim tarafından izin verilmesi mümkün görülemez. Hiçbir hâkim, Ceza Kanunu tarafından suç sayılan bir eyleme, velev ki, evlilik birliği kurulması amacı ile de olsa izin veremez, Ceza Kanunu’nca suç sayılan küçüklerin cinsel istismarını meşrulaştıramaz.
Sonuç olarak cinsel istismardan mahkûm olmuş bir kişi hakkında -üstelik de keyfi bir tarih aralığı bakımından- evlenme ile cezanın ortadan kaldırılması mümkün değil.
Gece yarısı ‘torbalama önergeler’ ile Anayasa’nın eşitlik ilkesi dahil bütün iç hukuk düzenini (CK, MK) ve imzacısı olduğumuz çocuk haklarına dair uluslararası sözleşmeleri ihlal edip, ‘sübyancılara’ yol vermek, hem ayıp hem de günahtır.
CHP’nin talebi üzerine teklifin görüşülmesinin bugüne ertelendiğini hatırlatalım.
KADIN VE ÇOCUK...
TÜRKİYE Kadın Dernekleri Federasyonu 1976 yılından beri kamuoyu faydası gözeterek çalışıyor. Başkan Canan Güllü bir bildiri yayınladı; “Mutlak surette demokrasiden ve darbe(ciler) ile mücadeleden yanayız. Ancak bu meşru mücadeleyi yürütürken alınan her türlü önlemin insan hakları hukukuna uygun olması gerektiğine inanıyoruz” dedi ve özetle şunları söyledi:
“Bu ülkenin kadınları olarak Cumhuriyet’e, demokrasiye, barışa, özgürlük ve laikliğe bağlılığımızı bir kez daha tekrarlıyor, bu yoğun ayrımcı uygulamaların insan haklarının özünü etkileyip yargı denetimini erozyona uğratarak hukuk devleti ilkesini tehlikeye attığını hatırlatıyoruz.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü’nün yaklaştığı bu zamanda, ülkede yükselen şiddet ortamının ve anti-demokratik uygulamaların kadınların üzerindeki baskıyı artırdığını, süregelen hukuksuzluğun kadınların kamusal alandaki varlığını görünmez kıldığını ve kadına karşı şiddeti tetikleyen bir mahiyette olduğunu kamuoyuna hatırlatıyor, barışın ve özgürlüğün hüküm sürdüğü, eşitlikçi, laik ve demokratik bir Türkiye mücadelesinden vazgeçmeyeceğimizi tekrarlıyoruz.”
UTANCIN ACI HALİ
BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme 20 Kasım 1989’da kabul edildi, 20 Kasım Çocuk Hakları Günü olarak kutlanıyor. Av. Fikret İlkiz bir not göndermiş. Diyor ki:
“20 Kasım Dünya Çocuk Günü’nden önce cinsel istismar suçlarının affedilmesi için “mağdurla failin evlenmesi”ni araç/çare olarak Meclis’e getirmek; tarihin, utancın en acı halidir.”
BİLİYOR MUSUNUZ?
- ÇORLU Ortak Akıl Platformu’nun eski Çorlu Ortaokulu ve Lisesi mezunlarının yıllık geleneksel yemekli toplantısının 26 Kasım Cumartesi günü (12.00-17.00) Çorlu Shiva Restronanı’nda yapılacağını (ayhan@kentyaşam.com); 53 gün önce kaybettiğimiz Çorlulu gazeteci Erdal Özcan’ın, gazeteci-yazar Yaşar Sevinç’in arşivinden Erdal Özcan Fotoğraf Sergisi’nin Tekirdağ Tekira AVM’de aynı gün 14.30’da açılacağını...
m AZİZ Nesin Vakfı’nın, 16 Aralık Gayrettepe’de Dedeman Oteli’nde 19.00’da, Nükhet Duru eşliğinde Aziz Nesin’e bir kez daha ‘İyi ki doğdun’ etkinliği düzenleneceğini açıkladığını (Davetiye için Didem Duygu Beyarslan ‘halklailişkiler@nesinvakfı.org’)...
Paylaş