Paylaş
(I)
Emekli vaiz Mehmet Akyüz uyarıyor:
Hırsızın zekâtı,iftarı haramdır
Mehmet Akyüz, bir din bilginidir. Eski Of vaizidir. Din tacirlerine karşı yıllardır mücadele vermektedir. Şimdilerde İstanbul'da yaşamaktadır. Televizyonlarda gösterilen iftar yemeklerini görünce dayanamayarak, bu yazıyı kaleme aldığını söylüyor:
‘‘Bu insanları bir türlü anlayamıyorum. Müslümanlık adı altında bir sürü herzeler yumurtluyorlar.
İslam dini yevmi mahşerde uçan zerrelerden hesap soracaktır.
Oruç ayı gibi mukaddes bir ayda, iftar sofraları düzenleyen kurumlar, şahıslar, alayıvala ile çadırlar kurup iftar ettiriyorlar, bir kısım insanları... Bu insanlar, Allah için aç duruyor, ibadet ediyor, akşam iftarı gibi orucun meyvesi olacak iftarda, helal olup olmadığı bilinmeyen bir taamla orucunu açıyor.
Helal midir, bunların verdiği yemek?
İmamı Azam, ‘‘Yediğin bir lokmanın helal veya haram olduğunu bilmezsen, o güne kadar yaptığın bütün amellerin havaya gider’’ der.
Ey Allah için oruç tutan din kardeşlerım... Bugünün zenginlerinin ne zekatı alınır, ne fitresi alınır, ne de verecekleri iftar yemeği yenir. Ne de bunları yaptıkları camilerde namaz ve dua kabul edilir.
Zekat; helal, temiz maldan verilir kirlenmemesi için...
Yoksa gayrimeşru bir servetin tamamını versen, zekat yerine geçmez. Helal olmaz...
Ey Müslümanlar.... Çektiğiniz açlığın sonunda alacağınız sevabı, bunların haram lokmaları ile heba etmeyiniz.
Riya ile amel olmaz, gösteriş için yapılan ameller şeytana ibadettir.
Bu fakir milletin hakkını yiye yiye zengin olan bu melanet zimandarlarının değil iftar yemeklerini yemek, akıttıkları çeşmeden su içilmez, kurdukları köprüden geçilmez, açtıkları eğitim müesseselerinde feyiz olmaz.
Lütfen... Lütfen bunlardan uzak durun. Bu melanet ordusu sizin sırtınızdan zengin oluyor ve bu haram birikimlerini kendilerince helale çevirmek için yine sizi kullanıyor. Ne bunlar cennet yüzü görür, ne de bunların bilerek ekmeğini yiyenler....
Aklımızı başımıza alalım, fuzuli açlık çekmeyelim.
Ben anladığımı anlatmaya çalıştım. Allah şahidimdir ki bunları anlatmasam sorumlu olurum. Gerisi sizlerin bileceği.’’
Sevap işleyeceklere duyurulur.
Belediye vakfı trafikten ayda 250 milyar topluyor
Vakıflar, kamudan para kaçırmanın aracı oldular...
EMİNÖNÜ Belediyesi'nin gösterişli iftar yemekleri TV'lerde yayınlandıktan bir gece sonra Kent TV'de Cemil Özyıldırım'ın gözler önüne serdiği ilginç araştırmasıyla insan irkiliyor.
Eminönü Belediye Başkanı Doç. Dr. Ahmet Çetinsaya, göreve geldikten sonra Eminönü Hizmet Vakfı'nı kurmuş, başkanı da kendisi olmuş. Belediye asli görevini bırakmış, hizmetlerini vakfa/vakfına devretmiş!
Avukat Hasan Bilgeç diyor ki:
‘‘Atasay, sivil kimliğiyle vakfın başkanlığını yürütemez. Yasaya aykırı şekilde trafik işgaliye resmi veya vergisi alamaz. Bir belediye, imar planlarında otopark olarak gösterilemeyen alanları para toplansın diye bir vakfa, kişiye kiraya veremez. Hepsi suçtur.’’
Bilgeç'e göre, vakfın kasasına her gün 250 cadde ve sokaktan, 35 bin araçtan saat başı 200 lira giriyor.
Vakfın 25 çekicisi de bulunuyor. Trafik polisleri de, bu araçlarla dolaşıyor. (Çekme parası 2.5 milyon) Araçlar da, bir de Belediye'nin arması bulunuyor.
CHP'li Belediye Meclis üyesi Yılmaz Yıldırım da, ‘‘Bu vakıf ayda 250 milyar toplar, belediyenin kasasına ancak 2-3 milyar lira girer. Eminönü'nün cadde ve sokakları gasp edilmiştir. Bırakın turistleri, hamallar bile sokaklarda yürüyemez hale gelmiştir. Toplanan paralar nereye gider, kimse bilmez. Mülki amirler, Eminönü'yü yönetmiyor.’’
Konuşmacılar, Eminönü Hizmet Vakfı'nı 'Ahmet Çetinsay'ın Örtülü Ödenek Vakfı' diye nitelendirdiler. Ayrıca bu konuda Danıştay'ın bir kararı hatırlatılarak, bunun uygulanması gerektiğini söylediler.
Şişli Belediyesi'nin de ŞİPA'sı bulunuyordu. Onun üzerinden ne paralar geçti? Hala ortaya bir şey çıkarılamadı. Gülay Hanım da hesap veremiyor.
Vali Kutlu Aktaş, artık İstanbul'u tanımış, kimin ne yaptığını öğrenmiş olmalıdır. Belediye'nin ne hizmet üreteceğini bilir. Ama...
(NOT: Vakıf olayı Türkiye'de çığırından çıkmış durumda, vakıflar üzerinden vurgun yapanları tanıyorsunuz... Bu konuda meslektaşımız Müşerref Seçkin, 'Pırlanta'da bakın ne yazıyor: ‘‘(Vakıflarda) Gönülsüz 'bağış' kalkacak. Ucuza kapatılan vakıf mallarının ardından kamu ve özel vakıflara da çeki düzen veriliyor. Yükümlü olduğu hizmet karşılığında ayrıca 'vakıf' adına trafikte, tapuda, hastanede toplanan 'bağış' ortadan kalkacak, trilyonlar 'rolex saat' olmayıp cebimizde kalacak. Aile vakıflarında da bazı 'teknik' düzenlemeler kapıda’’ diyor. Gürdere inşallah bu yasayı bir yıl içinde düzenler de, vatandaş zoraki bağışlardan kurtulur diyelim.)
VAKIF UYARISI!
‘‘Vakıflar, çok yüksek paralar topluyor. Devlet olanakları ile vakıf olmaz. Olmaz böyle şey. Vermek zorunda olduğun hizmet için vatandaştan ikinci kez para almak çok ayıp. Devletin binasında, devletin memurunu kullan, elektriğini kullan, sonra da vatandaşa vermek zorunda olduğun hizmet için 'bağış' diye para topla. Vakıf yöneticileri aklı başında adamlar ama onlar da keyfi harcama yapabiliyor. Bu çok yaygın. Bu işe bir dur demek lazım.’’
(Vakıflardan sorumlu Devlet Bakanı Metin Gürdere)
(II)
Emekli vaiz Mehmet Akyüz uyarıyor:Hırsızın zekâtı,iftarı haramdır
Mehmet Akyüz, bir din bilginidir. Eski Of vaizidir. Din tacirlerine karşı yıllardır mücadele vermektedir. Şimdilerde İstanbul'da yaşamaktadır. Televizyonlarda gösterilen iftar yemeklerini görünce dayanamayarak, bu yazıyı kaleme aldığını söylüyor:
‘‘Bu insanları bir türlü anlayamıyorum. Müslümanlık adı altında bir sürü herzeler yumurtluyorlar.
İslam dini yevmi mahşerde uçan zerrelerden hesap soracaktır.
Oruç ayı gibi mukaddes bir ayda, iftar sofraları düzenleyen kurumlar, şahıslar, alayıvala ile çadırlar kurup iftar ettiriyorlar, bir kısım insanları... Bu insanlar, Allah için aç duruyor, ibadet ediyor, akşam iftarı gibi orucun meyvesi olacak iftarda, helal olup olmadığı bilinmeyen bir taamla orucunu açıyor.
Helal midir, bunların verdiği yemek?
İmamı Azam, ‘‘Yediğin bir lokmanın helal veya haram olduğunu bilmezsen, o güne kadar yaptığın bütün amellerin havaya gider’’ der.
Ey Allah için oruç tutan din kardeşlerim... Bugünün zenginlerinin ne zekâtı alınır, ne fitresi alınır, ne de verecekleri iftar yemeği yenir. Ne de bunları yaptıkları camilerde namaz ve dua kabul edilir.
Zekât; helal, temiz maldan verilir kirlenmemesi için...
Yoksa gayrimeşru bir servetin tamamını versen, zekât yerine geçmez. Helal olmaz...
Ey Müslümanlar.... Çektiğiniz açlığın sonunda alacağınız sevabı, bunların haram lokmaları ile heba etmeyiniz.
Riya ile amel olmaz, gösteriş için yapılan ameller şeytana ibadettir.
Bu fakir milletin hakkını yiye yiye zengin olan bu melanet zimandarlarının değil iftar yemeklerini yemek, akıttıkları çeşmeden su içilmez, kurdukları köprüden geçilmez, açtıkları eğitim müesseselerinde feyiz olmaz.
Lütfen... Lütfen bunlardan uzak durun. Bu melanet ordusu sizin sırtınızdan zengin oluyor ve bu haram birikimlerini kendilerince helale çevirmek için yine sizi kullanıyor. Ne bunlar cennet yüzü görür, ne de bunların bilerek ekmeğini yiyenler....
Aklımızı başımıza alalım, fuzuli açlık çekmeyelim.
Ben anladığımı anlatmaya çalıştım. Allah şahidimdir ki bunları anlatmasam sorumlu olurum. Gerisi sizlerin bileceği.’’
Sevap işleyeceklere duyurulur.
Belediye vakfı trafikten ayda 250 milyar topluyorVakıflar, kamudan para kaçırmanın
aracı oldular...
Eminönü Belediyesi'nin gösterişli iftar yemekleri TV'lerde yayınlandıktan bir gece sonra Kent TV'de Cemil Özyıldırım'ın gözler önüne serdiği ilginç araştırmasıyla insan irkiliyor. Eminönü Belediye Başkanı Doç. Dr. Ahmet Çetinsaya, göreve geldikten sonra Eminönü Hizmet Vakfı'nı kurmuş, başkanı da kendisi olmuş. Belediye asli görevini bırakmış, hizmetlerini vakfa/vakfına devretmiş!
Avukat Hasan Bilgeç diyor ki:
‘‘Atasay, sivil kimliğiyle vakfın başkanlığını yürütemez. Yasaya aykırı şekilde trafik işgaliye resmi veya vergisi alamaz. Bir belediye, imar planlarında otopark olarak gösterilemeyen alanları para toplansın diye bir vakfa, kişiye kiraya veremez. Hepsi suçtur.’’
Bilgeç'e göre, vakfın kasasına her gün 250 cadde ve sokaktan, 35 bin araçtan saat başı 200 lira giriyor.
Vakfın 25 çekicisi de bulunuyor. Trafik polisleri de, bu araçlarla dolaşıyor. (Çekme parası 2.5 milyon) Araçlar da, bir de Belediye'nin arması bulunuyor.
CHP'li Belediye Meclis üyesi Yılmaz Yıldırım da, ‘‘Bu vakıf ayda 250 milyar toplar, belediyenin kasasına ancak 2-3 milyar lira girer. Eminönü'nün cadde ve sokakları gasp edilmiştir. Bırakın turistleri, hamallar bile sokaklarda yürüyemez hale gelmiştir. Toplanan paralar nereye gider, kimse bilmez. Mülki amirler, Eminönü'yü yönetmiyor.’’
Konuşmacılar, Eminönü Hizmet Vakfı'nı 'Ahmet Çetinsay'ın Örtülü Ödenek Vakfı' diye nitelendirdiler. Ayrıca bu konuda Danıştay'ın bir kararı hatırlatılarak, bunun uygulanması gerektiğini söylediler. Şişli Belediyesi'nin de ŞİPA'sı bulunuyordu. Onun üzerinden ne paralar geçti? Hala ortaya bir şey çıkarılamadı. Gülay Hanım da hesap veremiyor. Vali Kutlu Aktaş, artık İstanbul'u tanımış, kimin ne yaptığını öğrenmiş olmalıdır. Belediye'nin ne hizmet üreteceğini bilir. Ama...
MESAJ PANOSU
KADIKÖY, Hasanpaşa'dan Turgut Denizli: Ömerli Barajı'ndaki bakım çalışması, elektrikle çalışan su pompalarını devre dışı bıraktı ve su kesintisinin faturası vatandaşa çıkartılıyor. İSKİ, AKTAŞ'ı sorumlu gösteriyor, AKTAŞ'ta da sorumlu bulamıyoruz. Ramazan ayında canımızdan bezdirmeye yemin etmişler sanki!
KAVACIK Mahallesi sakinlerinden: Beykoz-Mecidiyeköy otobüsleri aşırı yoğunluktan Kavacık durağında durmuyor. Acaba İETT bizlere ayrı bir Kavacık-Mecidiyeköy hattı veremez mi?
VAKIF UYARISI!
‘‘Vakıflar, çok yüksek paralar topluyor. Devlet olanakları ile vakıf olmaz. Olmaz böyle şey. Vermek zorunda olduğun hizmet için vatandaştan ikinci kez para almak çok ayıp. Devletin binasında, devletin memurunu kullan, elektriğini kullan, sonra da vatandaşa vermek zorunda olduğun hizmet için 'bağış' diye para topla. Vakıf yöneticileri aklı başında adamlar ama onlar da keyfi harcama yapabiliyor. Bu çok yaygın. Bu işe bir dur demek lazım.’’
(Vakıflardan sorumlu Devlet Bakanı Metin Gürdere)
Paylaş