Paylaş
Sağlık Bakanlığı, hasta hakları konusunda hâlâ adım atmadı
Alemdaroğlu'na düşen görev...
Annem F. Macide Tardü'nün 30.05.1995 tarihinde Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi'nde baş sorumsuzluğunda yapılan, teknik açıdan son derece basit ‘‘fıtık’’ ameliyatı sırasında ve rezalet kokan tüyler ürpertici olaylar zinciri sonucunda hayata gözlerini yummasının üstünden tam 19 ay geçti.
Dünyada salt Türkiye'de yürürlükte olan 1906 yılından kalma ‘‘Memurin Muhakematı Kanunu’’ gereğince İÜ tarafından kurulan Ceza Soruşturma Komisyonu nihayet 11.12.1997'de karar alabildi. Doç. Dr. S. Karaca ve Dr. Tuğhan Utku hakkında son soruşturma kararı verdi.
Baş sorumlu ve ihtar cezası verilen Prof. Dr. Erhun Eyüpoğlu ise, şiddetle karşı çıktığım bu kararla nerede ise işin içinden sıyrılmak üzere. Olacak şey değil!
Bu aşamada elimdeki yazılı belgelere dayanarak, Cerrahpaşa Fakültesi'nde ve İÜ'de gizlenen, sizlerin ve benim ulaşamadığımız nice bilinmeyene ışık tutabilecek olaylar zincirini açıklamak durumundayım. Nefretimi sizlerle paylaşmak istiyorum:
1) Prof. Eyüpoğlu'nun Hastaneler Kanunu 43. maddesi gereği, ameliyattan önce ameliyat ekibini titizlikle kurması ve her türlü önlemi alması gerekirken, kurduğu ekipte buji -tüp boru- uygulamasını yapacak uzman yok. Ameliyat sırasında görevli anestezist Dr. Cem Sayılgan uzman olmadığını belirterek buji uygulamasını reddediyor. 2) Eyüpoğlu'nun talimatı ile Sayılgan'ın ameliyat esnasında anestezist bulmak üzere, masayı terk etmesi isteniyor. 3) Sayılgan o gün izinli olan ve uzman olmayan T.Utku'yu çağırıyor. 4) Utku, kadro beklediğinden hayır demiyor. Daha önce hayatında bir defa bile Maloney bujisini oral yoldan yerleştirmiş değil. 5) Eyüpoğlu bunu bildiği halde Utku'yu kabul ediyor. Eyüpoğlu'nun bu uygulama esnasında oluşacak komplikasyonlardan haberi yok. Çünkü, yalan ifadesinin tersine, buji uygulamasına sadece bir defa tanık oluyor. 6) Koskoca Cerrahpaşa Fakültesi'nde sadece bir ebatta buji var. 7) Utku bujiyi iterken dirençle karşılaştığını ameliyat ekibine ifade ediyor. 8) Eyüpoğlu ona ‘‘Böyle şeyler olur, siz bujiyi daha ilerletin’’ diyor. 9) Pulmoner arterin yırtılması ve kalbin yaralanması sonucunda oluşan ağır kanamanın yerinin tespiti için, rijit endoskopi masa başında yok. Sonradan getiriliyor.
Ve rahmetli annem bu şahsın kurbanı oluveriyor. Ve ben bu şahısları 19 ay sonra, hâlâ mahkeme önüne çıkartamıyorum.
Ve Ceza Kurulu, ‘‘Aneztezistin uzman olmadığı tarafımızdan sonradan öğrenildi’’ demek cüretini gösterebilen Eyüpoğlu'nu kayırabiliyor.
YAKANIZI BIRAKMAM
Açıklayın sayın rektör. Şahsınızda Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunmuştum. Umarım bu yazı, sayın savcının dikkatini çeker.
Açıklayın: Nasıl olur da Prof. Köse tarafından açılan disiplin kovuşturmasında adı bile geçmeyen Doç. Dr. Karaca'ya damdan düşer gibi son soruşturma kararı verilebilir? Orada olması gereken, ama olmayan uzman Karaca mıydı? Eğer böyle ise, Dr. Tuğrul İpek tarafından düzenlenen ameliyat raporunda ne işi var? Ve yine bu kuşkum doğrulanırsa...
Yakanızı bırakmam...
Hak aramaya gelen vatandaşa cebinden Amerikan çalışma kartını -yeşil kart-, kovboy tabancası çekercesine çıkartabilen eski Cerrahpaşa Dekanı Prof. Nafi Oruç hakkındaki kararı da savcılığa iletmediniz henüz.
Yakanızı bırakamam.
(Not: Bütün bunlar eski Rektör Prof. Bülent Berkarda döneminde oldu. Belgeleri dikkate almadı, soruşturmayı savsaklattı... Yeni rektör Prof. Kemal Alemdaroğlu, bu dosyayı her zaman elinin altında tutmalı.)
Doç. Dr. Sedat TARDÜ-
Grenoble Üniversitesi öğretim üyesi-FRANSA
Bize göre yılın doktoru Üstün Ezer...
Ben ve lösemi hastası çocuğum -Ersin Kilimci- bu hastalık uğrunda aklınıza bile gelmeyecek çileli yollarda ıstırap çekmekteyim. Gün oldu kan bulamadım, gün oldu yüce Allah'a bile isyan ettim bu hastalığı verdi diye... Kan tahillerinde, kuyruklarda, koştum durdum. Yüzlerce lösemili çocuk var. Bunların hepsinin derdini tek başına, insan üstü gayretle halletmeye çalışan Ankara SSK Çocuk Hastanesi'nde görevli Üstün Ezer adında bir kan hastalıkları doktorumuz var. Her birimize menfaat beklemeden koşturan, gece-gündüz evinden arasak hemen hastaneye gelen çocuklarımızın moral kaynağı Dr. Üstün Amcalar...
Hastanenin bir sürü eksiğine rağmen tek başına bu hastalığa karşı koyan bu doktor, parası olmayana para verir, derdi olanı dinler, bir çocuğumuz ölünce bizimle ölür. Onun ne kadar zor bir iş olduğunu kanserli çocukla uğraşmanın ne demek olduğunu bizler biliyoruz ama siz de öğrenin istiyoruz. Biz lösemili çocuklar ve 'Lösemeli Çocuk Aileleri Birliği' üyeleri Ankara SSK doktoru Üstün Ezer'i yılın doktoru ilan ediyoruz. Bunu sizin de duyurmanızı istirham ediyoruz.
Ceylani KİLİMCİ- Yenimahalle Öz Sok. No: 4, Akşehir
MESAJ PANOSU
ACI TABLO... DİE uzmanlarından Güzin Erdoğan'ın araştırmasından. Bir kişinin Türkiye'de yoksulluk sınırını geçebilmesi için günde en az 200 bin lira kazanması gerekiyor. Ancak, araştırmada Türkiye'de nüfusun % 15'i yani yaklaşık 9 milyon 300 bin kişi, günlük 200 bin lira dahi gelir elde edemiyor. Yani yaklaşık 9.3 milyon kişi açlık sınırında yaşıyor.
GÜNÜN SÖZÜ
‘‘Yaptığımız araştırmalara göre, tüketici, alışverişte, en çok aç, yorgun, hasta ve keyifsiz zamanlarda aldanıyor. Yeterli kadar pazarlık edemiyor, seçme şansını kullanamıyor ve kaliteyi arayamıyor.’’
(Samsun Tüketiciyi Koruma ve Dayanışma Derneği Başkanı Dr. Hüseyin Serdaroğlu)
Paylaş