Paylaş
İstanbullular derin uykuda!
İstanbul Boğazı'nı felaket bekliyor.Hazar petrolleri, Rusya'nın Karadeniz'deki Novorosisk limanına geliyor önümüzdeki günlerde... Buradan tankerlerle Boğaz'dan geçerek dünya pazarlarına çıkacak. Rusya'nın Boğazlar'dan başka çıkış yolu yok.
Zaten, Boğazlar'dan şu anda yılda 32 milyon tondan fazla Rus petrolü geçiyor.
Hazar petrolünün önümüzdeki yıllarda 150 milyon tona ulaşması bekleniyor.
Türkiye buna karşı diplomasi alanında mücadele veriyor, Boğazlar bu yükü çekemez diye.
Rusya da Boğazlar üzerinden petrol çıkışını saklı tutmak, çıkış serbestisi kazanmak istiyor.
Hazar petrolünü taşıyan ilk tankerin 8 Aralık'ta yüklenmesi bekleniyor. Bu erken üretim önemsiz ama iki-üç yıl içinde kapasite 150 milyon tonu bulacak.
DÜNYAYA NASIL DUYURACAĞIZ
Boğazlar bu kapasiteyi kaldırabilir mi? Mümkünü yok!
Türkiye, bunun önünü kesmek istiyor. Bakü-Ceyhan boru hattını tek seçenek olarak bastırıyor.
Moskova, Montrö Anlaşması'na göre, ‘‘Türkiye bunu engelleyemez’’ diyor. Boğazlar'da güvenli bir radar sistemi kurulursa hiçbir tehlikenin olamayacağını savunuyor.
Sadece Ankara'nın diplomatik girişimleriyle Türkiye'nin bu haklılığı dünya kamuoyuna nasıl duyurulacak? İstanbullular böyle bir tehlikeye karşı neden duyarlı olmuyorlar.
SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ NEREDE?
Prof. Dr. Atila Sesören, bu tehlikeyi ilk kez 29.7.1997 tarihinde köşemizden ‘‘Tanker taşımacılığı, İstanbul'un ölüm fermanı’’ diye vurgulayarak şöyle demişti:
‘‘Ben çocuklarımla gece gündüz korku içinde yaşamak istemiyorum. Petrol devlerinin karşısına dikilerek vakit geçirilmeden bir 'halk hareketi'nin başlatılması gerekmektedir. Neredesiniz sivil toplum örgütleri, insan hakları savunucuları... Gözümüzü açalım.’’
Aynı şekilde Yeni Yüzyıl'dan Suat Taşpınar, geçenlerde Moskova'dan İstanbullulara seslenerek, ‘‘Boğaziçi'nin mavisine, petrolün siyahı astar olacak. Son martıların leşini seyre dalacaksınız. Ne vapurlar çalışacak, ne de sisli günlerin kurtarıcısı motorlar. Hayat felç olacak. İstanbullular neden kılını kıpırdatmıyor. Bergama köylüleri, 'tatlı canlarını kurtarmak' için Köprü'yü işgal ederken, neden İstanbullular denize dökülüp, 'başka Boğaziçi yok' diye eylem yapmıyor’’ diyordu.
PANAMA KANALI OLMAMALI
Esenyurt Belediye Başkanı Dr. Gürbüz Çapan, cuma akşamı Kanal 7'de ‘‘Ne İstanbul Belediye Başkanı, ne de hükümetin sesi çıkıyor’’ diyerek gelmekte olan tehlikeye işaret ediyor ve şu sloganı ortaya atıyordu:
‘‘İstanbul Boğazı Panama kanalı olmamalı’’
Dün arayan bir okurumuz da, ‘‘Gerçekten İstanbul'a neden sahip çıkmıyoruz?’’ diye sorarak, petrol şirketlerine karşı ortak tavır alınmasını istiyordu.
İstanbullular!.. Tanker facialarının olmasını mı bekleyeceğiz uyanmak için...
Yargıyı rahat bırakın!
Yargıya gereksiz ve haksız hücum etmeyelim, insanların güvenini sarsmayalım, haklarını mahkeme yerine başka yollardan aramaya özendirmeyelim. Yoksa ortaya çıkacak kargaşa, hepimizi yakıp kül edecek, bindiğimiz dalı kestiğimize çok pişman olacağız. Kaybeden sanık veya yargıç değil, toplum olacaktır.
Musaffa DERMAN-Karşıyaka / İZMİR
Korkusuz polis!
Boğaz Köprüsü'nde 26.11.1997, saat 07.15'te emniyet şeridine girmek için benden yol isteyen 34 MKL 33 plakalı Beyaz Renault 9'a yoğunluktan yol veremedim. Bunun üzerine arabasından inip camdan bana şu güzel sözleri haykırdı: ‘‘Seni arabadan aşağı indirip ağzını burnunu kırardım. Yanındaki insanlara dua et!’’ Bunları söylerken de, erkekliğini ispatlamak istercesine elini belindeki silaha attı.
Anladım ki, kendisi bir sivil polisti.
Bu nahoş olayın şokunu atlattıktan sonra sorumlu bir vatandaş olarak İst. Em. Md. Yrd. (Anadolu) Hamdi Divaver Bey'e gidip şikâyetçi oldum. Kendisinden aldığım yanıt, olay bölgesinin Üsküdar Altunizade olduğundan Üsküdar Em. Md. Zeki Bal'a gitmem oldu. Bal'a gittim, kendilerinin herhangi bir şey yapamayacağını, mahalli karakolu başvurmam gerektiğini söylediler.
Soruyorum; sizler de köprü trafiğinden muhakkak nasibinizi alıyorsunuzdur. İnsanlar birbirlerinin yollarını işgal ediyor, haksız geçişler yapıyorlar. Sinirlendiğinizde arabanızdan inip önünüzdeki vatandaşa çatıyor musunuz?
Bu insan bir polisse, o silahı eline almak kolay ama, ya sonrası!..
Yaptığım şikâyete ciddi gözle bakılıp hiçbir işlem yapılmadı.
Bugün de -28.11.1997- kendisini Boğaz trafiğinde yine emniyet şeridini kullanırken gördüm. Demek ki, böyle alışmış, korkusuz bir kişi!
Ayhan ALTINDAĞ-KIZILTOPRAK
TRAFİK SAYGISIZLARI VE YÜZSÜZLERİNİ TANIYIN... YARINDAN İTİBAREN...
Paylaş