Paylaş
Açıklamalar
Prof. Cem'i Demiroğlu: Prof. Bülent Berkarda'nın belirttiği 20 yıla yaklaşan yöneticilik hayatımda çok büyük bir kuruluş olan İstanbul Üniversitesi ve ona bağlı birimler, çok çeşitli kişilerden, şirketlerden birçok mal alım satımında bulunmuştur. Bunların hepsini ve özellikle Metsan adlı şirketi bilmem ve hatırlamam mümkün değildir. Bildiğim tek şey vardır; o da bu satıcıların hiçbiriyle Berkarda'nın yaptığı gibi ortak bir şirket kurmadığımdır. Her konuda her kendisine yöneltilen eleştiride beni içine sokmak çabası gösteren Berkarda'nın esas amacı, emekliliğine üç ay kala yeniden Rektör olma hırsına gem vuramamasından kaynaklanan ve şahsım karşısında bir cephe yaratma taktiğini başarmaktır. Kamuoyuna saygı ile sunulur.
PROF. FİKRET BAYKUT: Yazdıklarınız iftiradır. Avrila ilaç, 1991'de kanunlar çercevesinde kurulmuş bir şirkettir. Amacı geniş olmakla beraber, esasta hastaların korkunç fiyatı yüzünden alamadıkları bazı ilaçları ülkemizde ucuz bir şekilde üretmekti. Bu maddeler arasında Carboplatin, Cisplatin, Mitoxantrone gibi önemli anti-kanser ilaçlar mevcuttu. Yani sizin yazdığınız gibi Novantron formülünden yola çıkarak yerli bir ilaç üretmek komedisi değildi. Ancak şirketin ürettiği ve dünya standartları üzerinde safiyeti olan ilaçlar Sağlık Bakanlığı tarafından kabul edilmedi. Sonuçta, 1994 yılında Avrila ile ilgimi tamamen kestim. Bu şekilde Ertaç Tinar'la hiçbir ilişkim kalmadı. Sözleşmeli çalıştığım, Biyometal Mühendisliği Araştırma ve Uygulama Merkezi'ndeki laboratuvarlarında öğrenci faaliyetleri dışında sadece bilimsel gaye için sağlık üzerinde pozitif etkisi olan türlü orijinal maddelerin sentezini yapmaya çalışıyorum ve elde edilen ürünlerin aktivitelerini anlamak için ABD'nin en büyük kanser araştırma merkezi olan National Cancer Institute (NCI) ile bilimsel ve uygulamalı işbirliği yapmaktayım. Bu arada 1995'te kanser prevention'ı üzerinde ben, Prof. Berkarda ve asistan arkadaşlarımız Dr. H. Koyuncu Dr. G. Soybir ile yaptığımız bir araştırma, seçkin bilim adamlarının katıldığı uluslararası bir kongreye sunulmuş ve 25 ülke arasında birincilik ödülünü almıştır.
Ayazağa'nın hesabı kimlerden sorulacak?
Ayazağa'da sel baskının yol açtığı trilyonluk zararın ardından Recep Tayyip Erdoğan'ı canlı yayında, Gülay Atığ'ı da helikopterde birbirlerini suçlarken görüyoruz.
Erdoğan, kaçak yapı sahiplerini, bu arada bunlara izin veren Şişli Belediye Başkanı Atığ'ı suçluyor. O da onun, baraj kapaklarını açmakla felakete yol açtığını savunuyor.
Bazı okurlarımız kim haklı diye soruyorlar.
Dünyada doğal dengenin bozulduğunu bilim adamları söylüyorlar. Ama bizim de hiç suçumuz yok mu? Hem de hepimizin var.
Prof. Dr. Nurettin Sözen döneminde Şişli Belediyesi sınırlarındaki Kağıthane'de kaçak olduğundan 1993'te yaktırılan fabrikalara daha sonra nasıl imar izni verildi? Belediye'ye, Evyap'tan encümen kararıyla 'karşılıksız' 1 milyar lira bağış alındı mı? Yoksa, CHP Şişli İlçe Başkanı Dursun Çatlı'nın öne sürdüğü gibi '2020 Kentsel Dönüşüm Projesi= Ayazağa felaketi'nin habercisi miydi?
Tarım alanlarının yağmalanmasına göz yumanlar, kaçak yapıya cüret edenler ve bunlara bağış karşılığında çanak tutanlardan kim hesap soracak?
Nüfus cüzdanında anlamsız cezalar
Bilindiği üzere, nüfus cüzdanını kaybedip yenilemek isteyen vatandaşlara yılları itibariyle para cezası kesilmektedir (1997 için 800.000 TL). Kesilen cezalar nüfus müdürlükleri tarafından aylık olarak ay sonu itibariyle vergi ve mal müdürlüklerine tahsili için bildirilmektedir. Nüfus cüzdanını yenileyen bazı duyarlı vatandaşlarımız kesilen cezayı hemen ödeme talebinde bulundukları halde, bilmem hangi yılda ve ne amaçla yayımlandığı anlaşılmayan İçişleri Bakanlığı genelgesine takılmaktadır. Yetkili kişiler, bu anılan genelge doğrultusunda haklı olarak cezasını ödemek isteyen vatandaşa, 'Peşin ödeyemezsin, biz Maliye'ye bildiririz, Maliye de size tebligat çıkarır, tebligattan sonra gider Maliye'ye ödersin' denilmektedir.
Anlaşılacağı üzere, dürüst ve duyarlı vatandaş cezasını ödemek istiyor. Fakat ne acıdır ki, söz konusu genelge vatandaşı caydırmakta ve devletin gelirini sürüncemede bırakmaktadır. Bu tebligat 300.000 TL'dir. Buna harcanan işgücü ve kırtasiye giderini de eklersek, ortalama 400.000 TL liraya çıkmaktadır. Bazen yapılan tebligat adres değişikliği nedeniyle geri gelmekte ve tebligatların sayısı bazen 3-4'ü geçmektedir. Tahsil edilmek istenen meblağın iki katı kadar da masraf yapılmaktadır.
Maliye ve İçişleri bakanlıkları ve diğer yetkililer bu konuya el atarak, amacı belli olmayan genelgeyi yürürlükte kaldırılmalıdırlar.
Hüseyin TOPÇU - Kalkandere/RİZE
GÜNÜN SÖZÜ
‘‘Doğal afet kader değildir. Yapılan bütçe kısıntıları, bilimsel çalışmaları, araştırma, etüt faaliyetleri sonucunda elde edilecek bilgi birikimlerini engellemekte, meydana gelen can ve mal kayıpları siyasilerin hamasi açıklamaları ile geçiştirilmekte, yeni bir afete kadar unutulmaktadır. Bir an önce ilgili kurumlar, meslek odaları ve üniversiteler işbirliği halinde önlemler geliştirici çalışmalara başlamalıdır.''
(Enerji-Yapı Yol Sen Genel Başkanı Cengiz Faydalı)
Paylaş