Paylaş
Sen beklemekle bizi kurtardın...
Beni bekle, hep döneceğim
Ölümlere karşı çıkanlara da döneceğim
Sen beklemekle beni kurtardın
Çünkü sen bekledin.
Oysa ki hiç kimse beklemedi...
Ünlü gazeteci Terry Anderson, Konstantin Simanov'un bu gibi dizelerinin yer aldığı kitabını, Saray Cezaevi'nde Işık Yurtçu'ya verdikten sonra ona sevgiyle sarıldı. Ve dedi ki: ‘‘Bu çabalar hepimiz için.''
80 mahkûm ve tutuklunun bulunduğu Tekirdağ Saray Cezaevi dün ‘‘Gazeteciler Bayramı''nı yaşar gibiydi. İlk kez gazeteciler, demir parmaklıklar arasından Işık Yurtçu'yu selamladılar. Ona, Gazetecileri Koruma Komitesi, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü ve Uluslararası Basın Enstitüsü ‘‘Uluslararası Basın Özgürlüğü'' ödülü verilirken, içerdeki alkışlarla dışarıdaki alkışlar birbirine karışıyordu.
Beyrut'ta 7 yıl tutsak kalan Anderson, Yurtçu'yu cezaevinden çıktıktan sonra New York'a davet ederken, ‘‘Cezaevine alışmak kadar, özgürlüğe alışmak da zordur. Onun için gel New York'ta istediğin kadar kafanı dinle. Ondan sonraki görevimiz dünyada cezaevindeki gazetecileri özgürlüğe kavuşturmak olsun'' diyordu.
Yaşar Kemal, Işık Yurtçu'yu Adana'dan çocukluğundan tanıyordu. ‘‘Işık, birlikte 12 yıl gazetecilik yaptığımız Çoban Yurtçu'nun oğludur. Babası aydın bir öğretmen ve gazeteciydi. Işık'ın cezaevinde bulunması bana çok ağır geliyor. Biz antidemokratik lekeyi Türkiye'nin alnından sileceğiz.''
Yaşar Kemal, bir anısını şöyle anlatıyordu:
‘‘Dünyayı gezerim, ancak mahkûm olduğumu söylemeye utanıyorum. Türkiye söz özgürlüğünden insanlarını mahkûm edecek bir ülke olmamalı. İnşallah önümüzdeki yıllarda biz de, demokrasi için böyle heyetleri başka ülkelere göndereceğiz.''
İLGİNÇ TARTIŞMA
Sözlerinin bir yerinde ‘‘Seni mahkûm eden yargıçlara 'Ben de sizi ve devleti mahkûm ediyorum' dediğini'' nakledince, bu ziyareti organize için Adalet Bakanlığı tarafından görevlendirilen Ceza ve Tevfik Evleri Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Yargıç Necati Nursal, ‘‘Hâkimlere taş atıldığı'' gerekçesiyle ‘‘Ben de bir şey söyleyeceğim'' dedi. Yargıç, İngilizce olarak şöyle konuştu:
‘‘Her demokratik ülkede olduğu gibi, Türkiye'de de yasaların suç saydığı fiiller cezalandırılır. Böyle bir eylem suç kabul edildiyse, her hukuk devletinde olduğu gibi, o suç cezalandırılır. Yaşar Bey'in sözleri karşısında hâkimler adına bana cevap hakkı doğdu.''
Yargıç Nursal, Yaşar Kemal'in fotoğraf çektirme önerisini nedense kabul etmedi. Ancak Saray Cumhuriyet Başsavcısı İhsan Karaca, cezaevi kütüphanesi demirbaşındaki ‘‘İnce Memet-3'' kitabını imzalatmayı ihmal etmedi.
Işık Yurtçu, Amerikalı meslektaşlarının armağan ettiği fotoğraf makinesi ile konukların resmini çekerek gazeteciliğini unutmadığını gösterdi.
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Genel Sekreteri Robert Menard Türkiye temsilcisi Nadire Mater'in getirdiği pijamayı Yurtçu'ya verirken, ‘‘Dilerim bunları cezaevinde giymeye vakti kalmaz'' diye takıldı.
Işık Yurtçu oldukça heyecanlanmıştı. Bir ara gözleri doldu ve demir parmaklıkların arkasından bahçedeki meslektaşlarına el sallayarak ‘‘Sadece ben değil, bütün düşünce suçlularının özgürlüklerine kavuşmasını diliyorum'' dedi.
CNN'in ünlü savaş muhabiri Peter Arnett'in Türk meslektaşlarına mesajı açıktı: ‘‘Türk gazetecilerin gayretinden gurur duydum. Umarım Yurtçu'ya bu desteğiniz dünyadaki tüm gazetecilere örnek olur.''
Işık'ı geride bırakarak Saray'ın CHP İl Belediye Başkanı Erdoğan Kaplan'ın ‘‘Koru'' Restoran'da verdiği öğle yemeğinde şerefine ‘‘Tekirdağ rakısı'' içtik, ve Işık'ın tahliyesinde buluşmak üzere vedalaştık...
Ve bir saltanat çöktü: Ümit Utku KTHY'den azledildi
Geçenlerde Ankara'da bir grup parlamenter ile sohbet ediyorduk. Devlet Bakanı Güneş Taner, DSP İzmir Milletvekili Ahmet Priştina'ya Ziraat Bankası'nın şubelerini satarak 2 milyar kaynak yaratacağını anlatıyordu.
Priştina, Meclis KİT Komisyonu'nda THY-KTHY hesaplarının görüşüldüğü toplantıda, Ümit Utku'nun yolsuzluk ve usulsüzlüklerini gündeme getirmiş ve Utku'nun KTHY'yi nasıl tokatladığını belgelere dayanarak ortaya koymuştu. Priştina, yüksekokul mezunu olmayan Utku'nun son genel kurulu iki kez mahkemeden aldığı kararlarla ertelettiğini hatırlattı.
‘‘Ne olacak Utku'nun hali, bu adamı görevde tutacak mısınız?'' diye sordu.
Güneş Taner'in o sırada pürosu ağzındaydı. Eliyle makas işareti yaptı. Demek ki, kafası koparılacaktır. Utku yıllarca THY yönetimi ile oynadı. Sorumlu birçok kişiyi korkuttu, onları lekeledi. SHP/CHP'sinden, RP'lisine, ANAP'lısından DYP'lisine kadar herkesi kullandı. Her konuğunun yanında, ya Türkeş, ya Demirel veya Özer Çiller'le konuştu! Bu yalanlarından biriydi.
Önceki akşam Gülümsün-Ercan Saatçi'nin düğününde THY'nin yeni Yönetim Kurulu Başkanı Cem Kozlu ile karşılaştık. Bize ne dedi biliyor musunuz?
‘‘Sayın Başbakan'dan bugün (dün) Ümit Utku'nun azledilmesi yolunda bir talimat aldım. Gereğini yerine getireceğiz.''
Ne diyebilirdik... Son bir yıl içinde bir sürü yazı yazdık, hiçbir siyasetçinin kılı bile kıpırdamadı. Utku da hiç endişelenmedi. Hepsini bağlamasını biliyordu.
Utku, 1980 öncesinde THY murakıbıydı.
Onu KTHY Yönetim Kurulu Başkanlığı'na 1992'de Demirel getirdi.
Müjdeler olsun, Utku artık Demirel ile Denktaş arasında bir utku değil.
Paylaş