Paylaş
Yabancılar içeri Türkler dışarı
ÜLKEMİZ ne kadar sahipsiz kalmış. Bu ülkenin insanları yoksulluk sınırının dibine gelmiş. Bir bakıyoruz; Antalya turizm sektöründe kaçak işçi cenneti olmuş. Turizm eğitimi verdiğimiz gençler otel ve tatil köylerinde çalışamaz olmuş.
Antalya'da 15 yıl önce İstanbul'dan gelip, turistik yerlerde orkestrasıyla çalışan 'müzisyen' okurumuz, kendi açısından bu 'kaçak işçi' olayını acı bir dille anlatıyor.
‘‘1988-92'ye kadar işler iyi ve tatil köylerinde çalışabiliyorduk. Ta ki, en başta Ruslar'ın sonra da tüm Türk Cumhuriyetleri'nin sözde müzisyenlerinin istilasına uğrayana kadar... Açlıktan kendini Türkiye ve bilhassa güneşi bol Antalya'ya atan yabancılar yalnızca karın tokluğuna tüm tatil köylerine müracaat ederek, ne yazık ki Türkler'in elinden müzik işlerini aldılar. Son yıllarda Türkler işsizlikten inlerken Azeri, Gürcü, Rus, Türkmen, Bulgar, Kazak müzisyenler buralarda çalışıp haksız bir rekabet ortamında Türk müzisyenlerimizin işini, dolayısıyla benim de işimi bitirmişlerdir.
Otelciler bu bedava avantaya balıklama atlamışlardır. Türkler'in fiyat standardı daha yüksektir. Türk müzisyenler bu sıralarda perişan durumdadır. Benim gibi hasta annesine bile bakamamaktadır.
RUS, MÜZİSYEN OLDU
Düşünebilir misiniz, örneğin Mısır'a tatile gittiniz ve tatil köyünde müzik dinlemek istediniz, karşınıza sarı saçlı-mavi gözlü tipler çıktı ve Almanca şarkılara başladı:
- Nereli?
- Efendim Alman orkestrası.
Allah, Allah yahu Mısır'da müzisyen mi kalmadı? Halbuki insan en azından kıyafeti ve tarzı ile -yine Batı müziği çalsınlar- rengi, tipi otantik bir iki enstrümanı ile Mısırlı müzik grubunu seyretmek, dinlemek ister.
Niye Alman?
İşte durum bizde aynı böyle. Sanki bunca konservatuar mezunumuz, bunca piyasada çalışan müzisyenlerimiz kalmamış gibi bizim tatil köylerinde Rus, Moldovyalı, Azeri, Türkmen ve Gürcüler - ve hatta Ermeniler- çalışmakta, Türk sanatçılar işsizlikten aç kalmaktadırlar.
Hatta geçenlerde Belek'te bir otelde tuvaleti sorduğum garson kız ‘‘Da... niyet’’ gibi bir şeyler söyledi.
O da Rus imiş.
Hayret ki, ne hayret. Yahu garson olup çalışma ihtiyacında olan Türk genci yok mu? Tonlarca, hepsi işsiz.
Yaşar Okuyan, Erkan Mumcu ve Sadettin Tantan bu yazıyı okur mu?
Çalışma Bakanlığı bu kişilere izin vermemeli. Turizm Bakanı, durumu kültürel yönden denetlemeli. İçişleri Bakanlığı, jandarma vasıtası ile bunlar kaçak mı, göçek mi denetlemeli.
Hakeza bu arada kaçan vergiler de bir hayli.’’
(İsmimin yazılması otelcileri çok kızdırabilir. Çünkü onlar bu bedeva hizmet için göbek atmaktadırlar. Benim de son iş beklentilerim bitebilir. Telefonumu ancak isteyen ilgililere verebilirsiniz.)
MOPAK sözünde dursun
ANKARA'dan Ali Asker Erman, káğıt firması MOPAK'a tepkili: ‘‘MOPAK Ocak ayında stoklarını eritmek için kampanya düzenledi. Siparişlerimiz karşılığında, 9, 10, 11 ay vadeli çekleri bizden topladı. Mallarımızı teslim edeceği hafta malum kriz patlak verdi. Çekini aldığı bizlere ait olan malı teslim etmedi. Kriz bahanesiyle çeklerimizi iade etti. Mallarımıza el koydu. Bahanesi, girdi fiyatlarının artması. Bu doğru olmayan bir iddia. Bize vereceği mal üretimi yapılmış, stoktaki malıdır. Bize sattığı mal zaten elinde var olan bir maldır. Girdileri bahane ederek haksızlık yapmıştır. Bu krizden küçüğünden büyüğüne kadar herkes etkilendi. Ama her zaman en çok ezilen ve haksızlığa uğrayan küçük esnaf oldu. MOPAK firmasının yaptığı kampanyanın, verdiği sözün arkasında olmasını istiyoruz. Adalet yerini bulana kadar MOPAK mallarına hayır!’’
Sümer Holding, 200 milyarımı vermiyor
SÜMER Holding'den 200 milyar alacağımı, iki aydır alamıyorum. Bu kuruma 18 senedir mal satıyorum. Ara sıra kriz yaşadığımız oldu ama bu sefer çok uzadı; aynı zamanda beni bunalıma itti. Alacağım paranın hepsi şahsıma ait değildir. Ödemelerim ve kredi kartı borçlarım var. Sorunumu kimseye anlatamıyorum. İki gündür evime ve işyerime haciz geliyor. Anlayacağınız ticaret hayatım bitmek üzere... Eve ekmek alamayacak durumdayım.
Artık beyin olarak çok yoruldum. Yanlış şeyler düşünüyorum, beynime hükmedemiyorum.
Abdurrahman YAZICI-İSTANBUL
Helal olsun
HAVA Kuvvetleri kuruluş törenleri için yapılan harcamaları eleştiren Yavuz Karahan'ı, Ankara'dan bir başka okurumuz, Ahmet Gerekli yanıtlıyor:
‘‘Ben de sizin gibi kamu kurumlarında yapılan israftan en fazla şikáyetçi olanlardanım. Fakat ülkemizin evlatlarının 90 yıllık emeklerini halkımızla paylaşmak için yaptıkları harcamaları israf olarak nitelemenin biraz haksızlık olacağı kanısındayım. Örneğin, Türk Yıldızları Timi'nin gösterilerini siz de mutlaka izlemelisiniz.
Ses hızındaki bir savaş aracının, ülkemizin evlatları tarafından, fizik kurallarına ve insan fizyolojisinin sınırlarına inat, nasıl ustalıkla kullanılabildiğini izleme gururunu her yurttaşımızın yaşaması gerektiğine inanıyorum.
Bu gösterinin; zeka ve eğitimi birleştirerek makineye hükmeden insanları yetiştirmeyi teşvik etmenin en güzel yollarından biri olduğuna inanıyorum.
Bu gösteriyi izledikten sonra bu kahramanlara ve onları yetiştirenlere harcadığımız her kuruş helal olsun diyeceğinize eminim.’’
Fil ve karınca
FİL ile karınca evlenmişler. Düğünlerinde bütün hayvanlar eğlenmiş; sabah da kutlamaya gitmişler.
Bakmışlar, fil ölmüş; karıncanın iki gözü iki çeşme, ağlıyor.
‘‘Ne oldu’’ demişler, ‘‘Niye ağlıyorsun?’’
Karınca; ‘‘Niye ağlamayayım, iki dakikalık zevk için ömür boyu çukur kazacağım...’’
Millet sandığa gidip, iki dakikada oyunu veriyor.
Sonra da ömür boyu gözyaşı döküyor.
Kıssadan hisse.
MESAJ
1999 yılını kurak olarak geçiren ilçemiz, Bakanlar Kurulu kararıyla çiftçilerimizin tüm tarımsal kredilerini bir yıl faizsiz ertelemişti. Fakat aldığımız bilgiye göre Hazine, TİGEM'den çiftçilerimize dağıtılan tohumluk buğdayın parasını Ziraat Bankası'na yatırmadığından dolayı banka da mağdur olan bizlere bir duyuru yapmadan tahsili için Maliye'ye bildirmiştir. Bu borçlar şimdi faiziyle çalışmaktadır. Ayrıca zirai kredi faizleri hálá % 110'la devam ediyor. Bu yanlışların düzeltilmesini bekliyoruz.
F. Rüştü Zorlu TURANLI
Kahta Ziraat Odası Başkanı.
Paylaş