Paylaş
Başörtüye taviz verilemez
ARALARINDA ANAP'lı Ediz Hun'un da bulunduğu ANAP, MHP ve DYP'li 9 milletvekili TBMM Başkanlığı'na bir önerge vererek 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu'nda değişiklik yapılarak türban yasağının kaldırılmasını istemektedir.
MHP, ANAP, DYP ve FP'ye mensup milletvekillerine ben bazı sorular sormak istiyorum. Sorularım şunlar:
Yasağın ana gerekçesi türbanın siyasi bir simge haline getirilmesiydi. Acaba, türbanın simge olma durumu sona erdi mi?
Sona erdiyse birkaç üniversiteden türbanlı kız öğrenciyle bu milletvekilleri ortak bir basın toplantısı yapsınlar. Kız öğrenciler bu toplantıda; ‘‘Bizim dini esaslara dayalı bir devlet kurmak diye bir amacımız yoktur. Günümüzde dini esaslara dayalı bir devlet kurma isteği yanlıştır. Toplumu geriye ve kargaşaya götürür. Laik sistem devam etmelidir’’ diyebilecek midir?
Türban konusu devlet ile irticai unsarlar arasında güç gösterisi haline gelmişken, devlet adına verilecek tavizler irticai unsurları güçlendirmez mi? Başka konularda da örneğin İmam Hatip Lisesi mezunlarının polis ve askeri okullara alınma isteğini gündeme getirmez mi?
Ben Türkiye'nin daha kültürlü, daha bilgili insanlara ihtiyacı olduğu düşüncesindeyim. Aile, çevre, tarikat baskısıyla başını kapatan ya da din devleti amacı için aynı şekilde hareket edenlere verilecek taviz, devletimiz için olduğu kadar genç kızlarımız için de olumsuz sonuçlara neden olabilecektir.
Samet KARATAŞ-ANKARA
MHP yanlış yapıyor
SAYIN Bahçeli yine esip gürlemiş, isim vermeden Sayın Derviş'i kastederek ‘‘Mucize ticareti yapan, milletin temel değerleri ve çıkarlarından beslenmeyen projelerin ve faaliyetlerin, Türkiye'ye hizmet edemeyeceğini’’ buyurmuş...
Sayın Bahçeli'ye sormak lazım; Sayın Derviş'in ağzından bir kere bile 'mucize yarattık' sözünü duymuş mu? Ben duymadım; hatta Sayın Derviş o kadar şey yapmasına rağmen her konuşmasında ‘‘Bu yapılanlar daha hiçbir şey değil, yolun başındayız’’ diyerek halkın ve siyasetçilerin rehavete kapılmalarına izin vermemektedir.'
Sayın Bahçeli, ‘‘Halkın desteği olmadan bu işler başarılamaz’’ demiş, Sanırım kamuoyu yoklamalarında Kemal Derviş'in arkasında halk desteğini görmüyor. Peki bu arada MHP nerede; barajın altında... Nedenini hiç düşündü mü? Hastanelerde başhekimlerle kavga eden bakanları, kongrede aday olan kişilerin dövülmesi, ortak olduğu hükümetin milletin sırtına ek olarak 600 $ yüklemesi, bazılarının çıkıp 'Tarkan eşcinsel olmasaydı onu daha fazla severdim' demesi, Kemal Derviş hakkında ileri-geri konuşulması ve inanılmaz kadrolaşma... MHP'nin devlet ve siyaset anlayışı bu herhalde. Çıkıp başkalarının neler yapmadığını söyleyeceğine, ortak olduğu hükümetin ve başında bulunduğu MHP'nin neler yaptığını anlatsa daha iyi olur. Tabii yaptıkları hayırlı bir iş varsa.
Mutlu MENTEŞE
Gönüllülük Zirvesi
KOBE Depremi'nin ardından Japonya'nın önerisi ve Türkiye'nin de aralarında bulunduğu 123 ülkenin desteğiyle BM, 2001 yılını 'Gönüllüler Yılı' ilan etme kararı aldı.
Toplumumuzda, giderek unutulmaya yüz tutan 'İmece' geleneğinin özü olan yardımlaşma ve dayanışma kavramları, günümüzde gelişmiş ülkelerde 'Gönüllülük' adı altında değerlendiriliyor.
Yurdumuzda da 'gönüllülük' kavramının yaygınlaştırılması; özel sektör, STK ve devlet arasındaki uyumun geliştirilmesiyle azımsanmayacak boyutlarda toplumsal yararların elde edilebileceği açık.
Devlet, özel sektör, STK ve akademik kurum temsilcilerinin 'gönüllülük'ün toplumsal bir hareket haline getirilmesi konusunu kapsamlı olarak ele alacakları Türkiye Gönüllülük Zirvesi, 26.5.2001 Cumartesi günü Ataköy Olimpiyatevi'nde; Devlet Bakanı Hasan Gemici, MEB Müsteşarı Bener Cordan, Kızılay Başkanı Ertan Gönen, 3. Sektör Vakfı Başkanı Zekai Baloğlu, Leyle Umar, Yavuz Baydar, Nuri Çolakoğlu ve Dilek Sabancı gibi isimlerin katılımıyla düzenlenecek. (0212-231 13 88)
Revan ERGEZEN Uluslararası Gönüllüler Yılı-2001 Türkiye Komitesi
Trafik Vakfı
İSTANBUL Trafik Vakfı ile ilgili olarak valilikçe geniş bir soruşturma yaptırıldı. Açığa alınan 10 personelin durumu belirsizliğini korudu. İddialar için soruşturma sonunu beklemek gerekti. Vali Erol Çakır dün arayarak, vakfın ulusal bir görev yaptığını belirterek, ‘‘Hiçbir vali yardımcısına araç tahsis edilmediğini’’ söyledi. İçişleri Bakanı Tantan'ın hassasiyetini bildikleri için her şeyin didik didik araştırıldığını anlattı. Bu arada Vali Yardımcısı Hüseyin Ece yaptığı açıklamada, vakıftan eşine araç tahsis edildiği yönündeki iddiaların asılsız olduğunu bildirerek, ‘‘Kızım hastalandığı zaman bile şahsıma tahsis edilmiş olan hizmet aracımla değil, ticari taksiyle 10 gün boyunca hastaneye gidip gelmişizdir. Eğer böyle bir şey ispat edilirse bundan böyle kesinlikle hizmet aracıma da binmem. Bu konularda hassas birisiyim. Valiliğin tahsis ettiği cep telefonunu bile kabul etmedim ve kendi telefonumu kullandım; faturasını valilik değil ben ödüyorum’’ dedi.
Bu hemşire haklı değil mi?
BEN bir üniversite hastanesinin hemodiyaliz ünitesinde hemşire olarak çalışıyorum. Sağlık Bakanlığı hemodiyaliz, yoğun bakım gibi bölümlere ek döner sermaye katkı paylarını arttıran yasal düzenlemeler yapınca çok mutlu olduk. Ne var ki; bu yasanın biz üniversite hastanesi elemanlarını etkilemediğini, YÖK'ün kanunlarına takılı kaldığımızı öğrenince hayal kırıklığı yaşadık. Ülkenin en iyi, en kapsamlı hizmet veren üniversite hastaneleri ve bünyesindeki ameliyathane, hemodiyaliz gibi önem taşıyan üniteler için Sağlık Bakanlığı'nın idrak ettiği ve verdiği bu hakkı bizler hak etmiyor muyuz? Ayrıca gözümüz yok ama öğretim üyeleri döner sermaye oranlarını maaşlarının % 120'inde alırken, neden biz maaşın sadece % 20'sini alıyoruz. YÖK Başkanı ve Sağlık Bakanı'na soruyorum bunlar adil mi?
Nazan IŞIK-ANKARA
Bir öneri
ERMENİ iddiaları konusunda bugüne kadar yapılmış tek etraflı çalışma Esat Uras tarafından 1950'de yayınlanmış olan ‘‘Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi’’ adlı bir kitaptır ve o tarihten bugüne kadar yapılmış olan hemen bütün çalışmalar maalesef bu kitaptan makaslanmışlardır. Esat Uras'ın şimdi sadece arada bir mezat salonlarında rastlanan bu eserinin yeniden basımını konunun ilgilileri acaba neden düşünmezler? Tek kaynakları herkes tarafından rahatça okunabilecek diye mi?
Hüseyin ERYILDIRAN / ANKARA
HAYATIN KIYISINDAN
‘‘Çok çalışırsam çok yaşayacağıma inanıyorum. Hayat benim için titrek bir kandil değil, kudretli bir meşaledir.‘‘
(Loren Eiseley)
Paylaş