Paylaş
Üniversitelilere 60-120 milyon burs
BUGÜNE kadar kurumlardan ve vakıflardan burs alarak öğrenimlerini sürdürmeye çalışan üniversite öğrencilerinden biz yeteri kadar yararlanamıyoruz. Karşılıksız burs vererek bu gençlerimize aslında kötülük ediyoruz. Verdiğimiz para zaten kendilerine yetmiyor.
Sivil Toplum Örgütleri'nin çoğu burs vermektedir.
Ancak burs verdikleri gençleri tanımayan, sadece parayı verip kurtulan sayısız sivil toplum örgütü vardır.
Bunu aşmamız ve üniversiteye girmiş öğrencilerimizden yararlanmamız lazım. Öğrencilerimizi örgütleyerek hem para kazanmalarını, hem de faydalı olmalarını sağlamamız lazım. Bu nasıl olacak? Çok basit.
Kendinizi ele alın. Çocuğunuz orta veya liseye gidiyor olsun. Her gün muntazam ders çalıştığını söyleyebilir misiniz? Çalışmıyor. Siz meşgulsünüz uğraşamıyorsunuz. Anne zaten ev işleriyle uğraşıyor ve hele çalışıyorsa çilenin en büyüğünü çekiyor. Ama hepimiz çocuğumuzun üstüne titriyoruz. Okuması için dershanelere gönderiyor, tonlarca para harcıyoruz. Bir türlü başarılı olmasını sağlayamıyoruz.
İsteğimiz şu:
Benim çocuğum her gün bir saat ders çalışsa başarılı olur, ama çalışmıyor.
Sivil toplum örgütlerine şunu öneriyorum:
Üniversite öğrencilerine burs vermeyin. Onlara saatine 2 milyon para vererek, çalışmayan öğrencilere ablalık ve abilik yapmalarını sağlayın.
ABİ VE ABLALIK
Üniversite öğrencisi her gün bir öğrenciye bir saat 'ablalık' ve 'abilik' yapsın, onunla ders çalışsın. Ay sonunda da gelsin 60 milyonunu alsın. Aynı öğrenci bir saat de yan komşunun çocuğuyla ders çalışsın ve ayda 120 milyon kazansın.
Şimdi işi biraz daha ciddiye alalım.
Üniversite öğrencilerini 10'ar kişilik gruplar halinde şirketleştirelim.
Bu öğrenciler yine 'ablalık' veya 'abilik' yapmaya devam etsinler. Kazandıkları para bir havuzda toplansın. Ay sonunda toplanan paranın % 50'si eşit olarak dağıtılsın. % 25'i fazla ders verenlere prim olarak ödensin ve geri kalan % 25 de 10 kişi adına bankaya yatırılsın, repo yapılsın, her ne yapılacaksa yapılsın ve değerlendirilsin.
Dönem sonunda bankada mecburen biriken para da üniversite öğrencilerimizin yaz tatillerini güzel geçirmeleri için yine puanlarına göre bölüştürülsün. Böylece üniversitede okuyan çocuklarımız para kazanmayı öğrensin, birlikte çalışmaya teşvik edilsin.
Bedava burs, gençlerimizin işine yaramıyor, ayrıca hayal güçlerini de öldürüyor.
BURSA ALTERNATİF
Bu sistemle hem ortaöğretimde kalite artmış olur, hem de çocuklarını okutabilmek için çırpınan anne ve babaların yükü hafifler...
Yalnız bu sistemde 'şirketleşme' şart.
%25'i bankaya yatırmak ana koşuldur. Yoksa piyasada bazı benzer uygulamalar yapılıyor ama kurumlar ve vakıflar hálá burs vermeye devam ediyor.
Özet olarak bu sistem, sadaka gibi verilen bursu ortadan kaldırıyor, üniversite öğrencilerine hak ettikleri değeri veriyor.
Bu öneriye Milli Eğitim Bakanlığı sıcak baksa çözüm daha da kolay olur.
Lise müdürleri, velilere abi ve abla tayin eder, üniversitede okuyan çocukların parasızlık sorunu da ortadan kalkar. Çocuğunun ders çalışmadığından şikáyet eden veliler de kurtulur, öğrenciler de kurtulur, öğretmenler de kurtulur...
Eğitime de seviye gelir...
Sinan TANYILDIZ-ADANA
Vali: Öncüpınar tam kontrolde
KİLİS Valisi Aslan Kütük, dünkü ‘‘Öncüpınar'da yine bir şeyler var’’ yazısı üzerine şu açıklamayı yaptı:
‘‘Gümrük mevzuatımız açısından ihracat-ithalat işlemleri gündüz mesai saatleri içerisinde yapılmak zorundadır. Dolayısıyla Öncüpınar Gümrük Kapısı'nın 20.00-08.00 saatleri arasında kapatılması ihracat-ithalat işlemlerini engellememektedir. Ayrıca Suriye makamları, Türkiye'den Suriye'ye ihracat-ithalat yapan firmaların araçlarını günde bir defa saat 14.00'te konvoy halinde gidecekleri yerlere ulaştırmaktadır. Valiliğim ve Suriye makamları arasında yapılan görüşmelerde bu uygulamanın kaldırılması yönünde taleplerimiz olmuş ancak olumlu cevap alınamamıştır. Bundan da anlaşılacağı gibi ihracat-ithalatı geliştirmek temel amacımız olup bu yöndeki gayretlerimiz de devam etmektedir.
Öncüpınar'ın 28.4.2001 tarih 20.00-08.00 saatleri arasında kapatılmasında, Öncüpınar Gümrük Kapımızda 'Paraşüt Operasyonu'ndan sonra kimi gümrük personelinin açığa alınması, kiminin de tutuklu olması sebebiyle buraya yeni görevlendirilen personelin geçici ve sayı olarak yetersiz olması da etken olmuştur. Personel eksikliğinin giderilmesine çalışılmış, 1.5.2001 itibarıyla yeni personellerin göreve başlaması neticesinde Öncüpınar Gümrük Kapımız 24 saat esasına göre giriş-çıkışa açılmıştır.’’
Bu köy nasıl ilçe yapılmış
OKURLARINIZA seslenmek istiyorum. Öyle sokaklarda yürüyüp, gösteriler yapıp, kendinizi ve güvenlik kuvvetlerini tehlikeye sokmayın. Bu ülkede hiçbir şeyi değiştiremezsiniz.
Geçen gün Sıvas'a bağlı Doğanşar diye yeni ilçe yapılan köye gittim. Köyün girişindeki tabelada 3000 nüfuslu olduğu yazılıydı. Orada değil 3000 kişi 300 kişinin dahi yaşadığını sanmıyorum. Bu zavallı devlet orada kaymakamlık, adliye, ilçe tarım müdürlüğü, nüfus müdürlüğü vs. gibi tüm teşkilatlarını kurmuş ve orada onlarca memura maaş veriyor. Üstelik bir de belediye teşkilatı kurulmuş ve o köyde ortalıkta bir sürü resmi makam aracı dolaşıyordu.
Ben işte o anda bu ülkeden ve devletten ümidimi kestim.
Sorun binlerce. Hangi biri ile başedeceksiniz. Boş yere polisle çatışıp, kavga edip dolaşmayın.
Halkbank kıyıyor
HALKBANK'ın esnaf kredilerine ilişkin uygulayacağı faiz oranlarını düşürdüğü haberini bütün Türkiye duydu. Ancak banka müdürlerine yaklaşık bir ay önce verilen bu karar -faiz oranları- yazılı olarak bildirilmediği için bankalar hálá yüksek faiz oranlarıyla kredi ödemelerini istiyorlar. Esnaf bu durumda şoke oluyor.
Burada kelime bulmakta ifade etmekte güçlük çekiyorum. Türk vatandaşı olarak yalan haberlere, vaatlere yeterince alışkın ama daha fazla aşağılanmak istemiyorum. M.Hakan KARATAŞ-ANTALYA
Çavlı olsaydı
MESLEKTAŞIMIZ, dostumuz Yıldırım Çavlı, aramızdan ayrılalı tam beş yıl oldu. Sevgili eşi Ümran Çavlı, çocukları Emin ve Oğuz ve yakınları onu kabri başında andılar. Çavlı bugünleri görseydi kim bilir neler yazardı; kimlerin arabasına çomak sokardı. Bunu düşünmek bile istemiyoruz. Bugün soyguncu, vurguncu, hırsız ve sahtekára şöyle seslendiğini duyar gibi oluyoruz:
‘‘En güzel yaşam dürüst yaşamdır.’’
Gerideki ailen ve dostların seninle övünç duyuyor sevgili Çavlı.
Azlettim
YAŞAR Hongun, DSP'den istifa eden milletvekili Nezire Karakuş'a diyor ki: Hortumcular, soyguncular, çeteler, Hizbullahçılar, PKK'lılar yakalandıkça hep onur duyduk, sıkıntılarımızı unuttuk, gelecek günler daha güzel olacak dedik. Bu ortamda istifa ederek DSP'yi güçsüz duruma getirmekle kime hizmet ediyorsunuz? 3. bölge seçmeni olarak sizi vekillikten azlediliyorum. Lütfen milletvekilliğinden istifa ederek vekaletimi bırakın.
Tepe yağmalandı
ORHANTEPE Mahallesi, Yücel Sitesi arkasındaki 5. katta oturan Recep Yılmaz yazıyor: Mutfak penceresinden Dragos Tepesi'ndeki ağaçların sabah güneşini altın bir gülümsemeyle kucakladığını izlemişimdir zaman zaman. Bundan bir süre önce yine baktığımda sanki tepeye doğru ağaçlar azalıyor da yeni binalar yapılıyor gibi geldi. Güneydeki villalara uyumlu gibiydi. Tam dikkat etmemişim. Bu sabah anladım. Sabahın erken saatlerinde hazır beton kamyonları iniyordu tepeden ve artık tepe ağaçlık değil. Ucube iki-üç katlı kaçak binalar görüntüsündeydi... Ucuz kurnak insanlar tepeyi yağmalarken güneydeki villa sahipleri neden farketmiyor? Bu inşaatlar yasal mıdır? Hangi belediye ne karşılığında bu yağmaya göz yumuyor. Artık çıban deşildi, ülke düzeltme yolunda derken bu gözü dönmüşlük niye! (Hangi belediye bu?)
(Not: DRAGOS Doğayı Koruma Derneği Başkanı Hülya Göksel, 'çimeni çimentoya ezdirmemek' için cumartesi günü 11.30'da Yasemin Sokak'ta Kartal Belediyesi ile birlikte 'Ağaç ve Temizlik Kampanyası'na yeşile gönül verenleri bekliyor.)
Osman ABIDEBİLlLİ-TOKAT
MESAJ
AYDIN'dan iki yıllık Meslek Yüksek Okulu, elektrik bölümü mezunu genç soruyor: Devlet memurluk ve işçi sınavını kazandım. Ama maalesef yüksek okullarda tekniker yetiştiren devlet, kendi kurumlarında bu kadroyu açmıyor. TEDAŞ yüzlerce eleman alımı yapıyor. Ama hepsi Teknik Lise ve Endüstri Meslek Lisesi mezunu. Şu ana kadar kamu kurumlarına bir tek YO mezunu alınmadı. Devlet memurluğu tercihlerinde de aynı durumla karşılaştık. Bizlere ayrılan kadrolar çok kısıtlı. Madem işe alınmayacaktık, bizleri niye sınavlara aldılar, boşuna bizlerden para topladılar?
GALLERİA otoparkında arabamın kapan yüzünden lastiğin yırtıldığını gördüm. Tekeri değiştirmek bana 67 milyona maloldu. Söz vermelerine rağmen masrafımı karşılamadılar. Beyanımın doğru olmadığını söylemelerine üzüldüm. Özürleri kabahatinden büyük. Ben psikiyatristim, doğru söylememek için nedenim yok. Herkesi uyarmak istiyorum; dikkat Galeria otoparkında tuzak var.
Uz.Dr. Murat ERTEMİR-İSTANBUL
FLORYA'dan Çengelköy'e taşınırken Soyak taşıma şirketi ile anlaştım. Ama 4 yaşındaki oğlumun, çoğu yurtdışından getirdiğim tüm yazlık giysilerinden hiçbirinin olmadığını gördüm. O zaman eşyaları neden sigortalı taşıdığınızı ilan ediyorsunuz.
Oya İLGÜN-KADIKÖY
Paylaş