Paylaş
Yine Emlakbank yine batak kredi
Siyasilerin kapatmak mı yoksa birleştirmek mi gerektiği hususunda bir türlü karara varamadıkları Emlakbank'ın, deşildikçe nasıl soyulduğu daha doğrusu nasıl soyulduğumuz bir bir ortaya çıkıyor.
Hatırlayacaksınız, birkaç gün önce Adana Emlakbank dosyasını açacağımızı yazmıştık. Ancak biz daha dosyayı açmadan yerel Ekspres Gazetesi dosyayı açmış, olayları kamuyona aktarmış bile.
Adanalı okurumuz Cabbar Ağa da yememiş içmemiş haberlerin çıktığı Ekpres'i bize fakslamış.
Belgeler de bize bir gün sonra ulaştı.
Aktarıyoruz:
Adana'da faaliyet gösteren Coşkunlar, Coşkun Tuncel Pamuk Sanayi ve Ticaret A.Ş'ye dönemin Emlakbank Çukurova Bölge Başmüdürü Ahmet Özlü ve Genel Müdür Yardımcısı -Eski Bölge Başmüdürü- Turgay Bilgin tarafından 1.5 milyon dolar kredi verilmesi sağlanır. Ahmet Özlü tarafından hazırlanan ön istihbarat raporunda, bu kredinin adı geçen firmaya verilmesi halinde 'firmadan en üst düzeyde yararlanılacağı' belirtilir. Ayrıca kredinin vadelerinde ödeneceği, herhangi bir risk taşımadığı da vurgulanır. Özlü'ye göre, 'krediler için şahsi kefaletleri alınacak olan Yaşar Coşkun Tuncel ile Fethi Coşkun Tuncel iş konularında deneyimli, söz ve edimlerine bağlı kişilerdir.'
Oysa anılan kişilerin ve firmalarının batık kredisi vardır. 1993 yılında Denizcilik Bankası'ndan aldıkları kredileri geri ödememişlerdir. Bu durumlarından dolayı Adana Emlakbank Şubesi'nden almak istedikleri kredi, dönemin şube müdüresi Neval Ersan tarafından reddedilir. Ancak siyasi baskılara dayanamayan Ersan'ın bankadan ayrılması ve yerine Yeni Sebze Hali Şubesi Müdürü Turgay Bilgin'in atanması ile işler değişir. Ahmet Özlü de aynı şubede, kredilerden sorumludur. Ve geri alınamayacağı biline biline bu şirkete istedikleri krediler verilir.
Tabii krediler ödenmez ve takibe girişilir.
Firma borcunu gerçek değerleri düşük, bilirkişi raporları ile şişirilmiş bir takım gayrimenkullerle öder.
HORTUMLAMA
Dosya kapatılır. Ama Turgay Bilgin, Adana Şube Müdürlüğü'nden Genel Müdür Yardımcılığı'na, gerisinde Hazal, Etitaş ve Birel Kağıtçılık gibi firmalara bankanın paralarını kaptırmış olan Ahmet Özlü de, Atatürk Caddesi Şube Müdürlüğü'nden, Adana Şube Müdürlüğü'ne atanır.
Ve aynı oyun burada da oynanır. Coşkunlar firmasına bu sefer de 1.5 milyon dolar kredi verilir. Bugünkü değeri ile 1.300 trilyon olan bu kredi de ödenmez.
Kredinin ödenmeyeceğini gören Ahmet Özlü, krediyi arttırıp, vade uzatmasına gitmek isterse de bunu başaramaz.
İşte size bir kamu bankasının üstelik çalışanlarının işbirliği sonucu nasıl 'hortumlatıldığını' gösteren bir örnek daha.
Şimdi Adanalı soruyor:
AK-İŞ Tekstil ve Real isimli firmaların ortakları Melda Dinçer ve Nurettin Özlü müdür? Bu firmalara Emlakbank'ça kredi verilmiş midir?
Bu firmaların Aksantaş (Eski Sümerbank) Yönetim Kurulu üyesi ve Melda Dinçer'in eşi Cengiz Dinçer isimli şahsa genel vekaletname verdikleri ve aynı zamanda Aksantaş'ın ürünlerini pazarladıkları doğru mudur?
İşin bir gazete patronuna yönelik'şantaj ve rüşvet' iddiası ile bir milletvekilinin adının karıştığını gösteren boyutları da varmış; bunlar da aykı bir hikaye.
O her şeyi bilen bir adam
Ne zaman Turizm Bakanı Erkan Mumcu'dan söz etsek telefon ve fakslar artıyor. ANAP Bakırköy İlçe Kongresi'nde, Aydın Ayaydın ile arasında geçen tartışma için arayan yerel bir gazeteci, ‘‘Az yazmışsınız, tartışma o kadar sertti ki, neredeyse birbirlerine gireceklerdi. Milletvekili bir kadın da Apaydın'a saldıracaktı. Tarafların birbirlerini şaibeli olmakla suçlamaları da entresandı.’’ dedi. Bir başka okurumuz, ‘‘İçişleri'nden sorumlu Turizm Bakanı mı ki, teröristlerle pazarlık yaptığını açıklayıp, medyada propaganda yapıyor. Her şeye hakim olduğunu gösterip; yeni kabinede yerini mi garantilemek istiyor’’ diye konuştu. Akatlar'dan Hüseyin Denizci de, 21.4.2001 gecesi TRT2'deki turizm programındaki Mumcu'yu anlatıyor:
‘‘Bir rektörün, turizm öğrencilerinin sorunlarını anlatan ve alkışlanan konuşması karşısında öğrencilere dönen Mumcu, sert ve alaylı bir tarzda 'Siz serbest rekabet ekonomisinden yana mısınız? Yoksa birilerinin size torpil yapmasını mı istiyorsunuz?' gibi gereksiz ve isabetsiz bir soru yöneltti. Oysa öğrencilerin keyfi ve yanlış uygulamalardan şikayeti vardı. Mumcu'ya düşen, bu haksız uygulamaları belirleyip engellemekti. Davranışına bakılırsa turizm çalışanlarının sorunlarından bilgi sahibi olduğu görünmüyordu. O her şeyi herkesten çok iyi biliyordu.’’
Kemik
Kültür eski bakanlarından Fikri Sağlar ve Ercan Karakaş, 'Kemik' adlı kitabımın toplatılması konusunda açık bir protesto tavrı sergiledi; Talat Halman övgü dolu görüşlerini yazılı iletti. Şimdi İstemihan Talay'dan bu konuda acilen tavrını net olarak ortaya koymasını diliyorum.
Hiç kimsenin gücü insan beynini 'püreye' çevirmeye yetmeyecektir.
Bedri BAYKAM İSTANBUL
Dansöz
‘‘MİŞLİ geçmiş zamanlarda pek çok beyaz adam ‘Kızılderilileri yok etti...' Şimdiki zamanlarda pek çok beyaz adam ‘Çingeneleri'; yanim ‘siyah derilileri yok saydı.' Bir gün bir masalcı, masal dinlemeye meraklı eş-dostuyla toplaşıp; ‘Hadi filmini yapalım bu masalın' dedi ve onları ‘gaza getirdi!'
‘‘İşte ‘Dansöz' filmi, işte bu gaza gelmişlerin imecesidir’’ diyor filmin rejisi, senaryocusu ve oyuncusu Savaş Ay; Türkiye'deki sinemaseverlerin bu filmi kaçırmaması gerektiğini söylüyor.
'A be'ler buyrun seyredin 'Dansöz'ü, gerçekten seveceksiniz.
Di mi be Koftiler?...
Karpuz kavgası giderek büyüyor
Sınır ticareti üzerine feryat
‘KAÇAK karpuz geldi’ (22.4.2001) başlıklı yazınızı okudum. İlimizde 1987'den bu yana başlatılan sınır ticareti uygulaması dolaylı olarak bölgede sayıları milyona varan insanlara istihdam kaynağı oluştururken, ne yazık ki 57. hükümetin ani bir kararı ile sınır ticareti daraltılmış ve yapılamaz hale getirildiği için milyonlarca insanın işsiz bir şekilde sokkalara düşmesine sebep olmuştur.
Sınır ticareti uygulamasının en önemli sebebi fakirlik sınırının altında yaşayan bölge insanına ucuz yaş sebze ve meyve yedirmek, çiftçiye ise rekabet edilebilmesi için ucuz mazot temin etmektir.
Ancak yaş sebze ve meyvenin ülke üreticisinin sıkıntıya sokmaması için, hasat mevsiminin sağlıklı bir şekilde belirlenip, izin verilmesi gerektiğinin de altını çizmek gerekir. Örneğin; kapruz Çukurova'da Mayıs başında piyasaya sürüleceği için İran'dan Şubat, Mart, Nisan aylarında ülkeye yasal yollarla gümrüğünü, vergisini ödeyerek karpuz girdiğinde kime ne zararı olacak? Devlet hem vergisini alacak, hem de sınır ticareti yoluylakarşılığında mal satacak, ülkeye döviz girdisi asğlaycak, bu arada yasal zemin oluşturulacak.
Ancak sınır ticareti daraltıldı ve bakın sonuçta ne oldu:
Hükümetle bire bir ilişkisi olan rantçı kesim çoğaldı. Şimdi feryat eden üretici 2000 yılında doğu kapılarından hiç karpuz girmemesine rağmen yine de karpuzlarını satamayıp eylem yaptılar. Bölgedeki kapılara uygulanan radikal karalar neticesi, bahse konu kaçakçılık türemiş ve aradaki komisyoncular büyük kar elde etmiştir. İran'da karpuzun kilosu 100 bin liraya alındığı halde ülkemizde yazıldığı gibi 1.5 milyona satılmaktadır.
İşte hükümetin araştırma yapmadan uygulamaya koyduğu bu gibi kararlar ve aldığı tedbirler sonucu hem Çukurova üreticisini sıkıntıya soktuğu gibi, buraları da sınır ticaretine getirdikleri kısıtlama ile işsizler ordusu haline getirmişlerdir. Kazançlı çıkan iki kesim; kaçakçılık ve rantçılıktır.
Uygulama sürdüğü sürece bölgede işsizlik artacak, kaçakçılık ve rantçılık çoğalacaktır.
Biran önce küreselleşen dünyada, sınırların kalktığı serbest pazar ekonomisinin gereği olan ticarette kısıtlamanın çağdışı olduğunu, onlarca yazdığımız raporların, dosyaların bir tanesini dinlemeyen yetkililere 'Yeter Söz Milletin' köşesini okumalarını hatırlatıyorum.
Kayhan TÜRKMENOĞLU
Van Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı
GÜNÜN SÖZÜ
‘‘Dikensiz gül bahçesi isteyenler, dikensiz gül bahçesinin olmadığını bilmeyenlerdir.’’
(Kime uygularsanız veya kim aklınıza gelirse yakıştırın)
Mesaj
TÜNEL'deki Prof. Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi'ndeki ‘Çarşamba Toplantıları'nın bugün 18.00-20.00'deki konuğu, Dr. Nur Özmel Akın'ın sunuşundan sonra, Dünya Bankası eski Başkan Yardımcısı Dr. Attila Karaosmanoğlu, yeni ekonomik programı değerlendiriyor.
KIZILTOPRAK'ta bir dükkanım vardı. Seher Altay adında bir bayan dükkanımı 3 milyona kiraladı. Birkaç ay kira bedelini ödedi, daha sonra her şey aksadı. Şimdi benden İSKİ 2 milyara yakın para istiyor. AKTAŞ'a 300 milyon borç birikmiş, 9 senedir çöp vergisi de ödenmemiş. Kiracımın 15 aylık borcu da var. Ben şimdi ne yapacağım? Ayser KEMARLI-KADIKÖY
ADANA Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak'a, okurumuz Sema Oğuz soruyor:
METRO inşaatının iki yıl daha devam edeceği söyleniyor. Buraya kadar herşeyi normal görüyorum. Ama 6 aydan fazladır raylı sistem araçları Mersin Limanı'ndan alınıp demiryollarına ait boş bir arazide tozun, yağmurun ve güneşin altında bekliyor, garanti süreleri sona eriyor. Bu araçlar burada çürüyeceğine inşaatın yapımı hızlandırılamaz mı?
Paylaş