Paylaş
Partilerin imar rant koalisyonu
İmar yolsuzlukları nedeniyle DGM'de yargılanacak olan Maltepe Belediye Başkanı Bahtiyar Uyanık'ın görevden alınmasından sonra yeni başkan uzun pazarlıklardan sonra 27. turda seçilebildi. ANAP'lı inşaat mühendisi Sinan Gedik, Uyanık'ın iki dönemdir yardımcılığını yürütüyordu. Aynı zamanda Büyükşehir Belediyesi İmar Komisyonu üyesi.
Maltepe metanetli bir ilçe; rantı büyük, imar kaçağı inanılmaz boyutta; bu nedenle de mafyası güçlü. Seçim bunun için çetin geçti.
1999'de DSP'den Belediye Başkanlığı'na soyunan Nuri Erkoç'un başına gelmedik kalmadı, işyeri iki kez bombalandı. DSP, 37 Meclis üyesi bulunan Maltepe'ye 12 üyeyle girdi; ancak ikisi daha önce ANAP'a 'transfer' edildi. 10 üye bu seçimde partilerinin adayına blok oy verdi. Ancak son turda Tanıl Ermiş ve Ahmet Güngör, pazarlıklar sonucunda ANAP adayına yöneldiler. Şimdi ya DSP'den istifa edecekler ya da ihraç. Gedik'i asıl bu makama oturtan FP'liler oldu. O da, FP'ye iki başkan yardımcılığını sundu. Diğer adaylar Selim Eke (ANAP) ile Yusuf Koçhan (DSP) neler döndüğünü ah bir açıklasalar...
KADIKÖY GAZETESİ'nde 'Siyasetin fendi hukuku yendi'' başlıklı ilginç bir haber okuduk. Özel Acıbadem Hastanesi'ne mahkeme kararına karşın Kadıköy Belediye Meclisi ek inşaat izni vermiş; başkan Selami Öztürk ile CHP, ANAP ve FP'li üyelerin oylarıyla... DSP yönetimi de, 'yasaların üstünlüğünü dikkate almamaları' nedeniyle 9 üyeyi; Ahmet Şerifoğlu (İmar Komisyonu Başkanı), Mustafa Yavuz (İmar Komisyonu ropörtörü), Oktay İmir, Hasan Gökpınar, Hülya Elsine, E. Kemal Oruç, İlhan Ekal, R. Erhan Çoban ve İlhami Yavuz'u partiden istifa ettirmiş. DSP Meclis Grubu'ndan bir üye yürütmenin durdurulması için yargıya gitmiş. DSP, daha önce de adları bazı yolsuzluklara karıştığı öne sürülen Müştak Nakipoğlu ve Işın Akpala'yı partiden uzaklaştırmıştı.
Belediyeci partililer, rant uğruna koalisyon-moalisyon dinlemezler.
Haliç otopark mı
Hasan Bayraktar adlı okurumuz, Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna'ya sesleniyor: Balat'taki vapur iskelesinin önünde bulunan gezi parklarına her gün 20'si büyük, toplam 30 otobüs çekiliyor. İnsanlar burada dolaşıp, yürüyüş yapamıyor. Bunu size ve özel kalem müdürünüze defalarca ilettik. Gereğinin yapılacağını söylediniz. Ama otobüslerin Albayrak'a ait olduğunu öğrendiğinizde hiçbir işlem yapmadınız. Burası garaj mı? Bu firmayı neden koruyorsunuz?''
Biliyorsunuz Albayrak Grubu'nun Büyükşehir Belediyesi ile büyük işleri var. Son olarak FP'li Gebze Belediyesi'nde yapılan operasyonda; belediye, 1100 konutluk toplu konut ihalesini usulsüz bir şekilde bu grubun Sistem İnşaat'ına vermekle suçlanıyor.
Tahsisçi izlemeci oldu
Bir sümerbank çalışanı, Genel Müdür Cevdet Erkanlı'nın dünkü açıklamasına açıklık getirmek istiyor. ‘‘Personelle ilgili işlerde acaba ne kadar objektif davranılıyor’’ diyor. Örnek olarak Sümerbank'ta geçen ve personel arasında tepki yaratan bir olayı anlatıyor:
‘‘Bankaların kredi işleri esasen iki departman tarafından takip edilir. Bunlardan biri Kredi Tahsis, diğeri Kredi İzleme departmanlarıdır. Her ikisi de ayrı ayrı tahsis konusu oluşturur. Bu departmanlarda çalışanlar ana hatları dışında birbirlerinin işini pek bilmezler.
Peki Sümerbank'ta nasıl olmuştur da Kredi Tahsis departmanında çalışanların kadrosu bir gecede Kredi İzleme kadrosuna çevrilmiştir. Hemen arkasından da gerçek Kredi İzleme çalışanları eleman fazlası bahanesiyle işten çıkarılmıştır. Nerede kaldı tecrübe, mesleki yeterlilik!
Sayın Erkanlı hiç olmazsa objektif kriterlerden bahsetmeli. Zira bugün Sümerbank'ta iş akdi feshedilen pek çok personelde bu kriterlerin hiçbiri gerçek anlamda kullanılmamıştır. Bayan arkadaşlarımız sırf çocukları var diye komik bir gerekçeyle, bazıları sırf hamile olduğu gerekçesiyle işini gerçekten son derece iyi yapan iyi yetişmiş pek çok arkadaşımız falanın ya da filanın adamı olmadığı için işten çıkarılmıştır.’’
Siyasiler devleti durduruyor
Antalya Defterdarı Hasan Yaman'ın (18.4.2001) bir sözünü 'Günün uyarısı' olarak köşenize almışsınız.
Bu çağrıda sahillerin yasadışı kullanımına izin verilmeyeceği, ilgililerin uyarması halinde sahillerden serbest yararlanılması için gereğinin yapılacağı bildirilmektedir. Oysa bu uyarıda sadece askeri bölgelerin değil Kemer İlçesi'nin de istina kapsamında tutulması gerekirdi. Çünkü İçişleri Bakanlığı, Defterdarlık ve Kaymakamlık dahil hiçbir kamu kurumundan sorunun çözümüne ait adım atmamıştır. Mahalle sakinlerinin yıllardır süren yakınmalarına kayıtsız kalınması nedeniyle Sayın Defterdar'a yanıt vermek gerekti.
Kemer ilçemizin 10 ada 1, 2, 3 numaralı parseller güzel turizm beldemizin sahilinde tek günübirlik alan olup kıyı yasası kapsamı içinde kalmasına rağmen, gerek imar yasasına gerekse kıyı yasasına aykırı biçimde her biri yaklaşık 1000 metrekare genişliğinde ve 6 metre yüksekliğinde üç diskotek yapılmış, kıyı ve günübirlik alan işgal edilmiştir.
Bir numaralı parselin Kemer Belediye Başkanı'nın, 3 numaralı parselin geçen dönem Belediye Başkanı'nın kuzeninin olması maalesef bu çarpık uygulamayı sürdürmektedir. Bu yasadışı yapılar tüm meskun alanın güneyini kapatmış olması bir yana, belediyenin Encümen kararına dayalı olarak da sabah saat 04.00'e kadar disko müziği sürdüğü için çareyi Kemer'i terk etmekte bulduk. Ama terk edemeyen yüzlerce aile çaresizlik içindedir.
Hiç kimse diskoteğe, eğlence ve müziğe karşı değildir. Ama Kemer'in en geniş meskun alanının içinde ve kıyıyı işgal ederek yapılan uygulama da sadece bize özgüdür. Meskun alan dışına taşınmaları ise son derece kolaydır. Ama hukuksuzluğun, halka saygısızlığın ne önemi var!
Başta hukuku, huzuru ve sahili yok ederek turizmi geliştireceğini zanneden kafalar Kemer'i yok ettiklerinin farkında değiller. Sayın Defterdar'ın duyarlılığını biliyoruz ama siyasi engellerin devleti durdurabilmesi vicdanımızı kanatıyor.
Hasan SUBAŞI-Antalya eski Belediye Başkanı
Ödenekler kime gitti?
Ankara'dan 'bir grup bakanlık memuru' imzasıyla gönderilen bir yazıda çeşitli iddialar yer alıyor. Sadece bir bölümünü aktarıyoruz:
‘‘2000 yılında Turizm Bakanlığı tarafından belediyelere gönderilen altyapı ödenekleri listesi açıklansın. Bu listede görülecektir ki, belediyeden % 90'ına 3-5 veya 10 milyar gönderilmiş, sadece Yalvaç Belediyesi'ne 2 trilyon, İsparta Belediyesi'ne de 1 trilyon gönderilmiştir.’’
Bunun da yanıtını Yalvaçlı Erkan Mumcu'nun 'müsteşar-üstü' yetkiyle donattığı hemşehrisi Salim Bayar verebilir mi?
Uyan Gökçek!
Sabah işe geliyorsunuz yolda trafik kazası... Kanlar içinde bir kadın hareketsiz yatıyor. Düşünüyorsunuz, bir alt-üst geçit yapılmadığı için aynı yerde yatan bu kaçıncı cansız beden? İnsanlar tepkisiz, insanlar sıranın bir gün kendilerine gelebileceğine kayıtsız.
Melih Gökçek'in Büyükşehir Belediyesi, Meşrutiyet Caddesi'ne 4 tane üst geçit yapabiliyor ama her hafta birilerinin yaşamını yitirdiği Eskişehir Yolu- Etimesgut yol ayrımını görmüyor.
Merak ediyorum acaba bu ölümlerin istatistiği herhangi bir yetkiliyi ilgilendiriyor mu? Bu bir vurdumduymazlık değil mi?
Cengiz GÜVEN-ANKARA
Durmuş, kardeşini kurasız atadı
Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir bakanlıkta müsteşar ve müsteşar yardımcıları ve danışmanı topluca istifa ediyor. Açıkladıkları gerekçeyle demek bir şeylere veya yapılan yanlışlara ortak olmak istemiyorlar.
Normal bir hükümetin başbakanı, bunun hesabını o bakandan hemen sorar ama bizde işler böyle yürümüyor.
Bir diş hekimi aradı:
‘‘Sağlık Bakanlığı'na diş hekimi alınacaktı. Ben de başvurdum. Başvuru sayısı ihtiyaçtan fazla olunca kura çekilmesine karar verdi. Kurada kazanamadım; sağlık olsun. Fakat Sağlık Bakanı'nın kardeşinin kuraya sokulmadan atandığını öğrenince beynimden vurulmuşa döndüm. Siyasetçilerin bu tür haksızlıklarından bıktım artık.’’
Hangi bakanlıklarda bakanların yakın akrabaları var, bir açıklansa...
Kemal Durmuş, Osman Durmuş'a karşı ne yapsın artık?
Tanıyın
İstanbul'dan T.D. imzasıyla gönderilen bir not, Susurluk Davası'nın açıklanan gerekçeli kararıyla başlıyor.
İstanbul 6 No'lu DGM tarafından açıklanan kararda Türkiye'nin kimlere teslim edilemeyeceği belirtilirken, ülkemizde bir dönem nasıl bir yasadışılığın hüküm sürdüğü şöyle vurgulanıyor:
‘‘Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ve yüce Türk milletinin iç ve dış güvenliğinin katillere, uyuşturucu kaçakçılarına, kumarhane işletmecilerine emanet edilmesi, bunlardan medet umulması affedilemez, kabul edilemez.’’
Bu karar bize kurduğu holdingin başında iken Türkiye'de işlettiği 'casino'larla ve sonradan kurduğu siyasi parti ile politikaya atılan kişiyi hatırlattı. TV ekranlarına çıkıp tarihi gerçekleri çarpıtıp, Cumhuriyet'in temel değerlerine hakaret ediyor. Son olarak 'vegi haraçtır' diyerek halkı tahrik ediyor. Dinime küfreden bari Müslüman olsa.
Usulsüz işlemlerle sahte faturalar düzenleyerek 'Vergi Usul Kanunu'na muhalefet eden bu 'politikacı'yı tanıdınız mı?
Mesaj
EDİRNEKAPI Sakızağacı Şehitliği bu kadar sahipsiz olamaz. Mezarlar hırsızlar tarafından açılıyor. Burayı kim korur, askerler mi belediye mi? Lütfen ölülerimize saygı gösterin. Biçare ilgilileri bir keze de siz uyarın.
Halit KELEŞ-İSTANBUL
ADANA'dan bir okurumuz bir not düşüyor. Konu, yine Emlakbank, yine soygun... DGM Savcılığı, Adana Emlakbank'ı mercek altına almış, soruşturmada ilginç isimler ortaya çıkmış. 90 milyar borcunu ödemeyen firmaya 1.5 milyon dolar daha verilmiş. Bu parayı veren bölgedeki idareciler de terfi ettirilmiş... Bakalım altından hangi siyasetçiler çıkacak?
Paylaş