Paylaş
Dericilik sektörü mevzuata sıkıştı
‘DELİ Dana delisi geliyor’ (11.4.2001) başlıklı, 'deli dana' ve şaplı derilerin İspanya üzerinden Türkiye'ye sokulacağını anlatan yazımız büyük yankı uyandırdı. Türkiye Deri Sanayicileri Derneği Başkanı Turgut Koşar, bu tür haberlerin Türkiye'nin 10. büyük sanayi sektörünü sıkıntıya soktuğunu belirtti. Koşar'a göre; Türkiye ham deri ihtiyacının % 75'ini dışarıdan karşılıyor. Toplam üretimin % 24'ünü ihraç ediyor. Sektörde 3000 firma faaliyet gösteriyor ve deri sanayiinin toplam cirosu içpazar ve bavul ticareti dahil yıllık ortalama 10 milyar dolar.
Koşar, Fransa ve İngiltere başta olmak üzere görülen 'deli dana' ve şap hastalıklarına yakalanmış hayvanların kesinlikle yakılarak veya vurulup gömülerek yok edildiğini, derilerinin ticaretinin söz konusu olmadığını söylüyor:
‘‘Bilinmesi gerekir ki şap virüsü 5-6 günde kendi kendine ölmekte ve kesinlikle insana bulaşmamaktadır. İngiltere'de enfeksiyon görülmeyen mezbahalarda yapılan kesimlerden elde edilen derilerle mevcut stok deriler, tekrar dezenfekte edilmekte ve 7 gün bekletilip virüsten arınan derilere Avrupa Konseyi'nin kabul ettiği yeni tip Sağlık ve Veteriner Sertifikaları ile satışına ve sevkıyatına izin verilmektedir. AB mevzuatının imkán verdiği bu uygulamaya ülkemiz mevzuatı izin vermiyor. Ancak rakibimiz İtalya ve İspanya bu derileri kullanabilirken, ülkemiz tabakhaneleri çaresiz kalıyor. Aracı ülkeler kullanmak yerine mevzuatın aşılarak derileri İngiltere'den benzer şekilde direkt alabilmek, maliyet açısından daha da uygun olacaktır. Meclis'te sıra bekleyen 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu'nda yapılacak değişiklik tasarısının yasallaşması halinde bu sorunlar çözülecektir.’’
Devlete bu kazığı kim attırdı
TDÇİ'ye, bürokrat-siyasetçi ihmalinden 350 trilyon tazminat geldi
HASANÇELEBİ (Malatya) Belediye Başkanı Mehmet Şerif Yıldırım, bölgesindeki demir cevherinin çıkartılması konusundaki önerilerini aktarırken, kamuoyunun pek bilmediği Türkiye'nin en büyük borç davasını da açıklamıştı.
Yıldırım, ‘‘Bölgeme hizmet için bir yıl süre ile Div-Han AŞ.'de yönetim kurulu üyeliği yaptım, keşke yapmaz olaydım’’ diyerek, konuyu anlatmayı sürdürüyor:
‘‘6.7.2000'de EM Export Dış Tic. AŞ. adlı şirketinin Türkiye Demir Çelik İşletmeleri'ne (TDÇİ) karşı açtığı davalara, bu yönetim kurulu üyeliğim nedeniyle ben de muhatap oldum. Konuyu araştırırken şu durumla karşılaştım: İsdemir, TDÇİ'ye bağlı bir kuruluşken 2.3.1998'de özelleştirme kapsamına alınması sırasında var olan ve doğacak tüm borçlar TDÇİ Genel Müdürlüğü'ne bırakılmış. (TDÇİ Genel Müdürlük binasının dışında elinde kalan tek işletme Divriği ve Hekimhan tesisleri-işletmeleri ve maden sahalarının işletme ruhsatlarıdır.) İSDEMİR de, 1983 yılında dönemin müdürü Şinasi Altıner -ANAP/DYP'li eski Enerji Bakanı- döneminde EM Export AŞ. ile yurtdışından cevher getirilerek fason kütük demir yapımı anlaşması, yapılan 74.000 ve 86.000 ton cevherler ile üretim için harcanacak kömürün parası firma tarafından İSDEMİR'e verilmiş, ancak İSDEMİR bilançolarında ne cevher, ne de para gözükmemektedir. Bu durum mahkeme ve Başbakanlık Denetleme Kurulu raporları ile de tespitlidir. 1984'te TDÇİ Müdürü Fikret Kuzucu tarafından Irak'a yüklü miktarda kütük demir satışı yapılıyor, ama bu da İSDEMİR bilançolarında gözükmüyor. Burada bazı kuşkular olduğu ileri sürülüyor.
Bu alışverişle ilgili ilk dava, firma tarafından 1990'da ticari faizlerini de içerecek şekliyle İSDEMİR'e açılmış. İlk parti olan 74 bin ton için açılan dava, 30.5.2000'de 18.6 trilyon olarak kesinleşmiştir.
Bu dava Yargıtay'ca onanmış olup, ikinci dilim 86 bin tonluk bölümden de kararın böyle çıkması beklenmektedir. Bu borcun 1990 yılına kadar doğacak ticari faizleri ile birlikte 350 trilyon, 2000 yılı sonu itibarıyla 20 katrilyon olacağı, hesap uzmanlarınca iddia edilmektedir.
Türkiye'nin en büyük borç davası olan bu davadan, 10 yıllık zamanaşımı nedeniyle o günkü idareciler kurtulurken, bizler mi hesap vereceğiz?’’
ERDEMİR, İSDEMİR, KARDEMİR özelleştirme kapsamına alınırken, nedense TDÇİ ile buna bağlı tek kurum olan DİV-HAN alınmamış. (1.1.2001'de alınmış) Bürokrasi ve siyasetçilerin ihmali nedeniyle sözleşmeye aykırı davranıldığı için de EM Eksport bu davaları açmış, kazanmaya da başlamış.
‘‘DİV-HAN benden önce kurulmuş’’ diyen Devlet Bakanı Safder Gaydalı'dan bu rezaletin bir başka cephesini önümüzdeki hafta anlatacağız.
Bakalım bu olayın sorumlularını Hüsamettin Özkan ve Yüksel Yalova nasıl ortaya çıkaracaklar?
Sobacı, hangi sütü emdi
TBMM çok saygın bir kurum. Bekir Sobacı (FP) gibilerin girmiş olması TBMM'nin saygınlığını azaltmaz. Vekiller, millet adına söz alırlar. Söz haklarını hakaret için kullanamazlar. Milletin saygın kurumlarına ve millete sütü bozuk diyemez. Beyefendiye (!) sormak gerek; Tokat'ta sizin gibi düşünen kaç kişi var? Herkes biliyor ki, bir kendisi var. Sözlerini Tokat'a ve Tokatlılara mal etmeye kalkmasın.
Her insan gibi onun annesi de saygın bir sütveren. Onun sütü bozuk değil, sözleri sapık düşüncenin ürünüdür. Bu sapıklık kendisine yakışmıştır. Konuşmasını şiddetle kınıyorum.
Yaşar HANGÜN-İSTANBUL
Krize öneriler
OKURLARIMIZDAN çeşitli tasarruf önerileri alıyoruz. Artık 'ayağını yorganına uzat' dönemi başlıyor.
YAVUZ Yavuzcan (İstanbul) Pek çok araç sefere çıkmadan önce dakikalarca motorlarını rölantide çalıştırıyorlar. Bu da yakıt israfına yol açıyor. Halbuki çalıştırılmazsa epey bir tasarruf sağlamış olacağız.
Yavuz YAVUZCAN İSTANBUL
TÜRKİYE'de çoluk çocuğun dahi üzerinde döviz bulunursa tabii bu hale geliriz. Bu nedenle herkes 50 dolardan fazla dövizini TL'ye çevirmelidir. Ayrıca, devlet tasarruf için satacağı lojman ve arazilerle Telekom, THY ve TEDAŞ gibi özelleştirmelerde önceliği Avrupalı Türklere sağlamalıdır.
BAHÇELİEVLER Belediyesi'nde, 'káğıdın arkasını çevir ve kullan' uygulaması başlatıldığı açıklandı.
Özet...
DURUMUN adı stagflasyondur. Reel sektör, enflasyon azdırılarak canlanabilir. Bunun yolu devletten maaş alan ve yaklaşık 17 milyon kişiyi geçindiren, 3.5 milyon memur, işçi, emekli, dul ve yetimin gelirlerini yükselterek piyasaya bol likit girmesini sağlamaktan geçer. Enflasyonun azmasının bir sonucu da, iç borçların reel olarak azalmasıdır. Başka çare yoktur. Reel piyasa tam kapasiteye geçince enflasyon mücadelesi başlayabilir.
Sadi ATASAYAN ANKARA
GÜNÜN SÖZÜ
‘‘Hakça bir düzenin yolunu açacağız.’’
(Başbakan Bülent Ecevit)
MESAJ
TARSUS Kaymakamı Ali Ülger'e... e-mail'den gelen bir notta ‘‘Yolsuzlukların en büyüğü taşrada yapılıyor’’ denildikten sonra açığa alınan THK Tarsus Şube Başkanı Ahmet Turhan Koçak'la ilgili ciddi iddialar ortaya atılıyor. Koçak'tan hesap sorulmayacak mı? Kendisini siz mi koruyorsunuz? Yoksa birileri size baskı mı yapıyor?
Paylaş