Yeter! Söz Milletin

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

Alman Elçisi iyi okusun

Türkiye sınırları içinde yaşayan, ırkı ne olursa olsun bütün insanlarımız Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıdır.

Bu toprakları değil Türkiye içinde; dışarıdan herhangi bir güç, herhangi bir ülke bölmeyi hayal dahi edemez. Ve olur olmaz konuşan Almanya Büyükelçisi Sayın Herr Joachim Vergau'nun da benim topraklarım hakkında ‘düşünme’ hakkı bile olamaz. (Büyükelçi cuma günü AA'da yer alan açıklamasında, 'Güneydoğu sadece Türkiye'nin değil, bizim de sorunumuz... Almanya'da da Kürtler var' demişti.)

Şurasını da Sayın Büyükelçi ve Türkiye üzerine hayaller geliştiren Bonn'daki yetkililer unutmamalı ki; şu anda Almanya'da 2 milyonun üzerinde Türk vatandaşı yaşıyor...

50 sene sonra 10 milyonun üzerinde Türk olacağız; Alman vatandaşı olsak da fark etmez.

Anavatanlarını taciz ederek Almanya'daki Türk toplumunu kendilerinden uzaklaştıranlar, zaman içinde acaba ne gibi sakıncalara sebep olacaklarını düşünüyorlar mı?

Bu yüzden doğabilecek olumsuz sonuçlar karşısında Alman hükümeti ne diyecek?

Yoksa, bizim de Bosna gibi mi olmamızı istiyorlar?

Buna asla razı olmayız.

S.A. POTAMAS-BERLİN

GÜNÜN SORUSU

‘‘Ocak 1999 için emeklilere düşünülen zam oranı ne olacak? Bu konuda IMF'nin kararını mı bekliyorsunuz? Üç beş kuruş maaş ile yaşam savaşı veren milyonlarca emekli ölüme mi terk edildi acaba?’’

(Emekli işçi Bekir Arda-İSTANBUL)

Yerli malı, herkes kullanmalı...

ULUSAL Sanayici ve İşadamları Derneği (USİAD) Genel Başkanı Kemal Özden, ‘‘Yerli Malları Haftası, bugünlerde sadece nostaljik bir anı. Artık moda yabancı marka yalakalığı’’ diyor.

Mustafa Kemal'in ulusal sanayi yaratma arzusu ile başlatılan Yerli Malları Haftası önceleri okullarda öğrencilerin fındık, fıstık, portakal yeme törenlerine dönüştürüldü, sonraları yani bugünlere doğru ise tamamen unutturuldu. Bu unutturma sürecine gönüllü katkıda bulunanlar, ulusal sanayi yıkıcısı hainlerdir.

Bugün İngiltere ve ABD'de hâlâ çok güçlü bir şekilde, kendi ürünlerini satın al kampanyaları yapılırken, ekonomimiz sözü geçen ülkelerin ekonomilerinin çok gerisinde olmasına rağmen, ulusal sanayimizi desteklemek amacıyla kutlanan yerli malı haftalarının unutturulması sadece 'müstemlekecilik' ruhuyla anlatılabilir. ABD hükümeti ülke dışındaki firmalarına ‘‘bulunduğun ülkede öncelikle Amerikan firmasından veya Amerikan ürünleri satan firmalardan ürün alacaksın’’ genelgeleri yayınlamaktadır. Bizim tutumumuz en hafif deyimle hovardalıktır.

Unutturulmak istenen ‘‘Yerli Malı haftası’’nı, 12-16 Aralık tarihini hatırlamalı, yıllar öncesinden kalan sloganımızı o günlerdeki ulusal coşkuyla tekrar söylemeliyiz.

‘‘Yerli malı yurdun malı, herkes onu kullanmalı.’’

Meyve ve sebze ithalatı hemen durdurulsun

‘Üreticinin feryadı’’ başlıklı geçen günkü yazıya üretici olarak bazı ekler yapılması gereğini duydum. Üretici, ürününü ağaçta çürütüp borcunu ödeyemezken, Güney Amerika, Avrupa ve diğer ülkelerden yapılan yaş meyve ithalatı hemen durdurulmalıdır. Birkaç ithalatçının cebi para dolarken üretici mağdur olmakta, tüketici de pahalı tüketime devam etmektedir.

Avrupa ülkeleri, kendi ürünü piyasaya çıkmaya başlamadan önce gümrük fonlarını yükseltip gerekli tedbiri almakta, çiftçisini korumaktadır.

Bizede ise sınır ticareti maskesi altında İran'dan Edirne'ye kadar elma, kivi, patlıcan vs. getirilmesine göz yumulmaktadır.

Üretici perişan olurken, Türkiye'nin tarım ülkesi olduğu unutulmaktadır.

Ziraat Odaları ve bölge milletvekilleri ne zaman uyanacaklar?

Ahmet Feridun Sözmen-MERSİN

TGRT'de geçen cumartesi Sibel Can Show'u izlerken gözlerime inanamadım. Polis tarafından bırakıldıktan sonra ‘‘Ben iki çocuk annesi, namuslu bir insanım, iftiraya uğradım’’ diyen, kocası Hakan Ural'ın omzunda ağlayan, moral bulmak için Londra'ya gelen Sibel Hanımefendi değildi sanki; şen şakrak ve fıkır fıkır tavırlarıyla... Sonunda klarnetin kıvrak nağmeleri karşısında tahrik oldu ve göbek atmaya başladı. Ne çabuk iyileşmişti? İşte tam o sırada ekranın altından geçen bir elektrik süpürgesi reklamı çok anlamlıydı: ‘‘Kirler, tozlar temize havale...’’ Kim koyduysa o reklamı eline sağlık.

Hasan CANYILDIZ-LONDRA



Yazarın Tüm Yazıları