Yeter! Söz milletin

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

Buğday ve fındık üreticilerinden hükümete acı gerçekler

Buğday üreticisi aldatılıyor

Yetiştirdiği üründen başka geliri olmayan çiftçinin halini kamuoyuna ve ilgisiz yetkililere duyurarak bir kamu görevini yerine getirmeniz dileğiyle yazıyorum.

Tahıl üreticisinden ‘‘Haftalık ödeme yapıyoruz’’ diyerek mahsul alan TMO, çiftçinin parasını ödemiyor. TMO Ankara Bölge Müdürlüğü'ne -Güvercinlik- 5 Eylül 1998 tarihinden itibaren mahsul vermiş olan çifçinin parası henüz ödenmemiştir.

Takdir edersiniz ki, 50 gündür sattığı ürünün bedelini alamayan çiftçi son derece güç durumdadır.

İç Anadolu'da tohum, 10 Eylül-20 Ekim tarihleri arasında ekilir. Ekim için gübre, mazot, ilaç ve tohumluk gerekir. Bunların hiçbirini temin edemiyoruz. Tarım Kredi Kooperatifi ve Ziraat Bankası'na olan zirai borçlar genelde eylül ayı vadelidir. Henüz biçim -biçerdöver- kirasını ödeyememiş çiftçilerimiz vardır.

Size kendimden örnek vereyim: Ben henüz 20 yaşındayım. A.Ü. Ziraat Fakültesi'nde okuyan genç bir mühendis adayıyım. 30 ziraat mühendisinin işsiz olduğu ülkemizde size tuhaf gelse de, ben bu mesleği ilk ve tek tercih olarak seçtim. Geçen yıl köyümde kiraya verenlerden kirası hasat sonu ödenmek üzere arazi kiraladım. Köyümün tüm gençlerini de özendirdim. Arazisini dışarıya kiralayan ailelerin gençleri işe el koydu. Köyümde artık gencecik insanlar çalışıyor ve üretiyor.

İlk ürünümü bu yaz kaldırdım. Hükümetin beyanlarına kandım ve götürüp TMO'ya 9.9.1998 ve 12.9.1998 tarihlerinde teslim ettim. Neredeyse iki ay oldu, paramı alamıyorum. Dolayısıyla, arazi kiralarını ödeyemiyorum. Tohum, mazot, ilaç alamıyorum.

Geçen hafta itibariyle TMO'nun, üreticiye olan tüm borçlarının kapatılacağını TV'de söyleyen Sayın Mustafa Taşar, genç bir müteşebbis olarak burukluğumu anlayabilir mi acaba?

Yaşıtlarımız sabahlara kadar babalarının paralarıyla gece kulüplerinde, barlarda içkilerini yudumlarken, gecenin ayazında nadas yapan, tohum eken ve nasırlaşmış elleriyle yedikleri ekmeği üreten bizlerin burukluğunu ve kızgınlığını anlayabilir mi?

Lütfen gerekeni yapsın ve alın teriyle üreten insanları mağdur etmesin.

Önder Kafkas ÖZDEMİR-ANKARA

Alivera-dalavere

HER yıl fındık üzerinde sahneye konan ve hep üreticinin kaybedip ihracatçının kazandığı oyundan kısaca bahsedeceğim.

Daha fındık taban fiyatı açıklanmadan bazı fındık ihracatçısı, her sezon öncesi belli bir fiyattan fındığı Avrupa'ya satıp parasını peşin alır. Bu satışa halk arasında 'Alivera' satış denir. Aslında bu 'dalavere' satıştır. Yurda gelen bu para çeşitli safhalardan geçerek, fındıktan başka geliri olmayan fakir üreticiye faizi de katlanarak ulaşır.

Bu parayı alan köylü, mecburen fındığını bu ihracatçıların belirlediği fiyattan, ihracatçıların anlaştığı tüccarlara satmak zorunda kalır. Çünkü avans almıştır. Eğer satmazsa icraya verilir. Bu yılki devletin alım fiyatı 630.000'den başladı, ama tüccar piyasası ise 480.000 liradan başladı. Birtakım üretici her şeyi göze alarak fındığını Fiskobirlik'e sattı. İlk alışlarda Fiskobirlik'ten parasını peşin aldı, borçlarını ödedi. Tabii bu fiyat farkından ve peşin devlet ödemesinden dolayı istediği fındığı alamayan ihracatçı, devlete baskı yaparak ödeme yapmasını engellediler. Bunun başka sebebi olamaz. Çünkü Fiskobirlik, 50 gündür para ödemiyor. Para ödenmeyince de elinde ürün olan köylü, fındığını tüccarın sıkıştırması ve borçlarından dolayı tüccara, tüccarın istediği fiyattan satmak sorunda kaldı. İhracatçı da fındığı ucuz alarak Avrupalılar'a taahhüdünü yerine getirdi.

Sonuç olarak, her zaman olduğu gibi sermaye-devlet işbirliği sonucu kaybeden yine üretici...

Tural APAYDIN-İSTANBUL

Bir hatırlatma!

ADALET BAKANI'NA.... Sedat Peker'e cezaevi keyfi yaşatanlar hakkında soruşturma talimatını kim verecek? İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Ferzan Çitici'nin, ‘‘Bayrampaşa Cezaevi'nde birlik, dirlik, eşitlik olması için azami gayret gösteriyoruz’’ demesine inanıyor musunuz? İnanıyorsanız, bu işler nasıl oluyor?

Mustafa’m

‘‘Elsiz-ayaksız bir yeşil yılan/Yaptıklarını yıkıyorlar Mustafa Kemal!/Hani bir vakitler, Kubilay'ı kestiler/Çün buyurdun! Kesenleri astılar/Sen uyudun. Asılanlar dirildi/Mustafa'm! Mustafa Kemal'im.

(Attila İlhan)



Yazarın Tüm Yazıları