Yeter!Söz milletin

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

Siyasi irade isterse üç dava biter

Manisalı gençlerin davası önceki gün, Afyon'daki Metin Göktepe davası ise dün yapıldı, bugün ise Trabzon'da Gazi olayları davasına devam edilecek. Bu davalar Türkiye'nin gündemine damga vuracak yeni yılda.

Kamu vicdanını rencide eden, yürekleri sızlatan bu üç davanın hâlâ sonuçlanamaması, Türkiye'nin sırtında bir kambur... Olay ortada, suçlular belli, ama siyasi iradenin hiçbir gayreti yok.

Keşke bu yılı Türkiye için bir ‘‘hukuk yılı’’ ilan edip dersler alsaydık.

Keşke Göktepe davası paket gibi ilden ile taşınmasaydı, iki yıldır hâlâ sürmeseydi, bizler de 11 aydır her ay Afyon'a taşınmasaydık.

Keşke yargının, ‘‘polis olan yurttaşlarla polis olmayan yurttaş’’ arasında ayrımı olmasaydı,.

Keşke ‘‘çirkin’’ politikacılar, bu davaya ellerini bulaştırmasalardı.

Türkiye'de ‘‘Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’’ diye bağırabilseydik keşke.

Afyonlular, ürkek ve huzursuz olmasaydı.

Ama bu dava şunu gösterdi: Faili meçhul cinayetlerde öldürülenlerin aileleri, avukatlar, Sabri Ergül ve Ercan Karakaş gibi duyarlı milletvekilleri, aydınlar ve genç gazeteciler, ‘‘haksızlığa karşı hesap sormayı, birlikteliği, dayanışmayı, demokrasi gücünün nasıl oluştuğunu...’’

Metin Göktepe'nin öldürülmesinin üzerinden iki yılı aşkın süre geçerken, geçen şubattan beri 13. duruşma dün yapıldı. Kimler gelmemişti yine... Afyon Spor Salonu'nda ilk duruşmada salonun ortasına çıkıp yargı heyetini selamlaması tartışmalara yol açan Belçikalı avukat George Henri Beauthier'den tutun, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü'nden Philippe Guerrier'e, Japonyalı bir gazeteciden, duruşmayı ‘‘Başbakan Blair adına izlediğini’’ söyleyen İngiliz diplomata kadar...

İstanbul'da 5 Ocak'ta yapılan keşif raporu, aradan geçen 17 güne karşın, hâlâ yazılamamıştı.

Tutuklu Emniyet Amiri Seydi Battal Köse'nin, daha önceki itirafları kargaşa yarattı. Sanık avukatları, ‘‘Basına yanlış aksettirildi’’ derken, Köse'nin söyledikleri diğer sanık meslektaşlarını olayla ilgili olarak tam yerlerine oturtmuştu. İfadesindeki bazı sözcükler zapta geçirilen Köse, yanlış anlamalara yol açtığını belirtti. Bazı düzeltmeler yapma gereğini duydu. Aslında, bu ifadelerinden sonra cezaevinde ayrı bir odaya alınan Köse, iddia edildiği gibi ‘‘kıvırtmamıştı’’.

SİYASİ SORUMLULAR ORTADA YOK

Yoksa, beyanları maksadı aşan şekilde mi büyütülmüştü?

Yargıç Mustafa Birışık, savcının ve her iki tarafın avukatlarının hiçbir istemini yerine getirmedi. Çünkü, keşif raporu gelmemişti. Keşif raporunun krokisinin çizilip Eyüp'ten gönderilmesi duruşmanın bırakıldığı 13 Şubat’a yetişecek mi?

Bu davanın çoktan bitmesi lazımdı. Bugün Ankara'da Özer Çiller için ifade verecek olan CHP Milletvekili Sabri Ergül, ‘‘Bir keşifin iki yılda yapılması ve yargının ağır yürümesine rağmen bu ölümün cezasının verileceğine inanıyoruz’’ derken, Ercan Karakaş şunları söyledi: ‘‘Maalesef, bu işin siyasal sorumluları ortada yok, uygulayıcıları yargılanıyor. Onlar da görevi ihmalden yargılanmalıdırlar. Çünkü bakanın, valinin, emniyet müdürünün yanlış beyanları vardır. Bazı müdürler bu işi saklamışlardır.’’

Almanya Cumhuriyetçi Avukatlar Birliği adına açıklama yapan bir Alman avukat, çok ilginç bir değerlendirmede bulundu: ‘‘Uluslararası duyarlı çevreler olmasaydı, dava bu noktaya bile gelemezdi.’’

Yargı görevini ağır aksak yapmaya çalışıyor da, ah o engelleyiciler, görgü tanıklarına baskı yapanlar yok mu?

Kan, kan getirir

Sakarya Taraklı, Hakkari ile Elazığ Maden beldesinin -bayan- belediye başkanlarının hayvanlara karşı işledikleri cinayetleri gördük. Ve nihayet sıra evlerdeki hayvanlarımıza geldi. Antalya'daki Muharrem Bekar ile hem de mahkeme ile attırma yoluyla... Ülkemizde bu kadar sorun varken, hayvanlarla uğraşmak bence ne derece doğru bilemiyorum? Ama bir şeyi çok iyi biliyorum; Avrupa'nın bizi neden istemediğini... Zira aslımızı, bizden daha iyi irdelemiş vaziyetteler. Küçük şeyleri sevmesini ve korumasını bilmeyen toplum, işte bugünlere gelenlerdir, yani bizleriz. Hukukçularımızın da sevgisiz insanlarla bir oldukları sürece mutlu bir sona ulaşmamız mümkün değil. Lütfen hayvanlarımıza kıymayalım. Bu acımasızlığa ne dinimiz izin veriyor, ne de biz duyarlı insanların vicdanları... Lütfen bizimle beraber olun, biçare hayvanlarımızı koruyalım. Onlar insandan daha dost. Bunları yapanların, Çevre Bakanımız Sayın İmren Aykut tarafından şiddetle kınanıp cezalandırılmasını diliyoruz. Deniz ARCA-BURSA

MESAJ PANOSU

Bir posta memuru yazıyor: ‘‘Posta İşletmesi'nde 16 yıllık devlet memuruyum. Cumartesi-pazar da çalışıyorum. Elime geçen 58 milyon lira. Gelin görün ki, mektup dağıtımı -çaktırmadan- özelleştirilince, bu işi yapan taşeronlara devlet dağıtıcı başına 80-100 milyon ödemeye başladı. Böyle bir şey dünyanın neresinde görülmüştür? Devlet nereye gidiyor? Bence devlet yönetiminde, üsttekiler aşağıya, alttakiler de yukarıya geçmeli. Bu gidiş başka türlü düzelmez.’’

Adı saklı-İSTANBUL

İSTANBUL'da 25 Aralık tarihinde bir otomobil alan, ancak o günden beri ruhsat çıkartamayan okurumuzdan: ‘‘Çifti 5.200.000 TL'den satılan motorlu araç tescil ve trafik belgeleri neden yok acaba?’’

BAKIRKÖY Lisesi'nde kız çocuğu okuyan bir veli soruyor: ‘‘Okul idaresinin isteği üzerine ekim ayında 5 milyon lira gönderdim. Kızıma para verirken makbuz almasını özellikle tembihledim. Ertesi gün kızım ‘‘Makbuz verilmeyecekmiş’’ dedi. Makbuzun daha sonra verileceği söylenmiş. Bakırköy Milli Eğitim Müdürlüğü'nü aradım, ilin elinde makbuz olmadığını bildirdiler. Sonuç olarak bugüne kadar hâlâ bir makbuz verilmedi. Söz konusu para hangi ihtiyaç için toplandı? Para toplanırken gösterilen acelecilik makbuz verilmesine geldiğinde neden gösterilmiyor?’’

GÜNÜN SÖZÜ

‘‘Eğer (M. Ali) Ağca, Maltepe'den kaçırıldıktan sonra gidip Papa'ya suikast girişimi yanlışını yapmasaydı, (Abdullah) Çatlı ile beraber onu Susurluk'ta bulacaktık.’’

(Eski İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş)














Yazarın Tüm Yazıları