Paylaş
Özel olarak en büyük endişemiz, yani “Cemaat’in CHP desteği ile yeniden ülkemize tasalluta devam tehlikesi ortadan kalktığına” göre, keyifli olmamız gerekir. Bu soruyu hukukçu Hakan Hanlı’ya sorduk; o da dedi ki:
Oysaki değiliz. Değiliz, çünkü artık kaşarlanmış olmaları gereken Türk politikacılarının, politika bilimcilerinin, siyaset yazarlarının hâlâ Türkiye’deki muhalefeti yanlış yönelttiklerini görüyoruz.
Daha dün BBC, “AKP’nin zaferini işçi ve dindar kesimin desteğine bağladı.”
Bu düşüncenin artık değişmesi gerekir.
SEÇMENİN oy tercihi: (Din faktörü) Cumhuriyet tarihinde, demokratik seçimlerin başladığı yıllardan beri, oy tercihlerinin iki yönde kutuplaştığını gördük: DP temsil ettiği; ekonomide liberal, ama ahlaki değerlerde muhafazakâr görüş ile CHP’nin seçtiği; ekonomide devletçi ve muhafazakâr, ama milli değerlerde değişimlere açık görüş.
Bunun dışında, ‘din faktörünün’ tahmin edildiğince belirgin olmadığına eminiz.
Hiç unutmayız, N. Erbakan başbakan iken, dolup taşan Erdemir’deki camide düştüğünün ertesi günü, 3 kişi ile cuma namazı kılındığını!...
İKTİDAR ve muhalefet: (Oy Dengesi) Yapılan her seçimde ve her halkoyu yoklamasında (‘hayır derseniz Menderes asılacak’ denen 1961 Anayasası için yapılan seçim sloganı hariç), sandık bizlere daima göstermiştir ki, oran şöyledir:
DP % 55-60, CHP % 25-30, DİĞER % 12-18
Ancak, çok özel rüzgârları arkasına alan kontekslerde, o da kısa ömürlü olarak, farklı neticelere rastlanır.
Bugün, bu muhafazakâr/liberal oylara AKP hâkimdir. Muhalefet, bu aidiyeti kıramamıştır.
Genel kanı, ‘AKP’nin karşısındaki muhalefetin yetersizliği’ şeklindedir. Bu da doğrudur.
İktidar, ülkeye kazandırdıklarını ve projelerini anlatırken, muhalefet “karşı-seçmene neler yapacağını” anlatacağına, “neleri yıkacağını” anlatır olmuştur!
Kara mizah olacak ama istisnai olarak, M. Sarıgül İstanbul’a yapacaklarından bahsetti ve “E5’in altından metro geçireceğini” söyledi! İnsanın güleceği geliyor...
Sonuç: Ne yapılmalı?
Muhalefetin hedefinin ciddi bir şekilde, eski Demokrat Parti’nin oylarına ortak çıkması gerekir. Bu da, CHP ile olmaz! Ayrıca CHP, yılların kaybedeni olarak, yaşlandıkça yarışı kazanacak enerjisi kalmamıştır.
MHP, bu oyların bir kısmını zaten çekmişse de, mazisinden dolayı kendisine hiçbir şekilde oy vermeyecek kemikleşmiş bir muhalefeti vardır.
Kısaca, kendini evvela kabul ettirebilecek ve arkasından da oyları çekebilecek, ciddi bir merkez/orta sağ partiye ihtiyaç olduğu açıktır.
S. Demirel bu şekilde politikaya girmişti, T. Özal da böyle yapmıştı.
Sol partiler mevcuttur ve birleşme imkânları yoktur. ‘Merkez/orta sol’un ise, seçmeni dağılmıştır. Bunda, CHP’nin de sorumluluğu inkâr edilemez.
Ama biz, AKP’nin günlerinin de sayılı olduğunu düşünüyoruz...
Tarih göstermiştir ki, demokrasiden diktatörlüğe geçişlerde, baştaki en tantanalı günlerinde yakınları tarafından hançerlenir.
R. T. Erdoğan’sız bir AKP de, herhalde tabanını muhafaza edemez.
Ezcümle, AKP sadece belediye seçimlerini değil, genel seçimleri de kazanacak, ama dönemi tamamlayamayacaktır!
GÜNÜN SÖZÜ
“Neden adam olamıyoruz? Çünkü kışlaya, camiye, karakola, okula kitap girmiyor... Ne kölen ne efendin olmayacak.”
(Fikret Özalp-E.Dz.Tbp.Alb.)
Beşiktaş’a ‘ada’ yakışır
BUGÜN göreve başlayacak olan Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar dün ‘Günün Söz’ünde yer alan ‘Beşiktaş’a Boğaz’da ‘ada’ konusunda şu açıklamayı gönderdi: “Galatasaray’ın adası varsa, Beşiktaş’ın da olacaktır. Beşiktaş İskelesi’nin karşısına Beşiktaş Adası yaptıracağım” mesajını seçim çalışmalarım sürecinde herhangi bir noktada kullanmadım. Çalışmalarımız sırasında paylaştığımız mesaj; halkın da beklentisi yönünde “Beşiktaş Kulübümüze yakışır bir tesisin Beşiktaş sahilinde hayata geçmesi için gereken tüm çalışma ve girişimleri gerçekleştireceğiz” ifadesi idi.
Hazinedar, seçimden önce spor yazarlarına verdiği bir yemekte bu konuya değiniyor. Biz de bu konuyu Beşiktaş yazarımız İsmail Er’den duyduk; iznini alarak yayınladık. Başkan haklı olarak böyle bir niyeti sunabilir, samimi bir ortamda söylenmiştir. Bundan rahatsız olunmamalı.
Ama yazı yankı uyandırdı; bazı okurlarımız Beşiktaş’ta, Başbakanlık Konutu olarak kullanılan yer ile Kızkalesi’nin Beşiktaş’a yakışacağını söylediler.
Başbakan Erdoğan, yakında Kuleli Askeri Lisesi’nin arkasındaki Abdülhamid’in Av Köşkü’nde yapılmakta olan Başbakanlık Konutu’na taşınacak. Ahmet Hamoğlu’nun işlettiği Kız Kulesi’nin de ekonomik zorluklar nedeniyle iadesi söz konusu.
Afiyetle kemirmişler
KEDİ bilerek ve isteyerek yani taammüden trafo merkezine girmiş (!) çünkü uyanık fareler kediye paralel tuzak kurmuşlar. Bu sayede hem kediden kurtulmuşlar hem de karanlıktan istifade torbalarda ne buldularsa(!) afiyetle kemirmişler!Kazım ÇİLOĞLU
Kazanan herşeyi alır!
SANDIK sonuçlarının izin verdiği ölçüde bir hukuk söz konusudur, sandıktan çıkan, hukukun da üstündedir. AKP‘yi destekleyen aydınlar, ileri demokrasi kavramını icat ettiler, bugün, ileri demokrasinin ayrı bir hukuku olduğu gerçeği ile karşı karşıyayız, Abba grubunun efsane olmuş şarkısı, ileri demokrasimize tıpa tıp uyuyor, “The winner takes it all”, kazanan her şeyi alır, hukuk dahil... yeni hukuk düzenimiz ve ileri demokrasimiz ülkemize kutlu ve hayırlara vesile olsun...Necla İZLEYEN
Ege ve Trakya iktidar nimetlerini reddediyor
MUHALEFETİN seçim taktiği yolsuzluklar üzerine kurulunca, çıkan sonuç, ahlaki kaygıların ve siyaset etiğinin seçmen davranışlarını etkileyeceğini düşünen kesimlerde hayal kırıklığı yarattı. Başbakan’a biat halinde olan kesim, bu sonuçlardan sonra kesin biat haline geçerek, intikam yemeğini sıcak sıcak servise koymak isteyebilir. Başbakan da balkon konuşmasında işaret fişeğini patlattı.
Dindar/muhafazakar seçmen, iktidarın tarif ettiği, kendine özgü değerler üzerinden siyasi davranış gösteriyor, yolsuzluk iddiaları konusunu değerlendirmeye almıyor, kendine gelen hizmete bakarak ve lidere bağlılık inancıyla hareket ediyor. Sonuç olarak, bir başka muhafazakar görünümlü cemaat gurubunun Başbakana komplo yaptığını kabul edip, Başbakanın yanında tercihini yaptı.
MHP, kritik illerde belediye başkanlıklarını kazanarak mevzilerini koruyor. Bahçeli, yolsuzluklara vurgu yapıyor ama aklanma yolunun yargıdan geçtiğini söyleyerek, Başbakana adeta bir çıkış kapısı aralıyor; yargıya güveniyor ve çıkacak kararı kabul edeceğini dolaylı olarak beyan ediyor.
CHP, her ne kadar başarısız bir muhalefet yapmakla suçlansa da, yolsuzluklara yaptığı kuvvetli vurgu ile, soruşturma ve kovuşturmalara olan güvensizliğini de oraya koyuyor. Başbakanın mevcut sistem içinde aleyhindeki iddialardan aklanmasının mümkün olmadığını ileri sürerek hüküm veriyor.
TRAKYA İKTİDAR
NİMETLERİNİ REDDEDİYOR
Başbakan için dile getirdiği hüküm cümlesini hukuki bir kalıba sokarsak, “şaibeli’den başbakan olmaz” iddiası, seçim sonuçlarına göre, “... cumhurbaşkanı olabilir?” ihtimaline geldi. BDP, etnik bir parti olarak bölge dışında, ortak bir Türkiye değeri benimseme kaygısı olmadığı için giderek bölgeye sıkışma istidatı taşıyor. Bölge içinde de siyaset çoğulcu bir hal aldıkça, kitleleri domine etmesi zorlaşacak, HDP projesi, başından itibaren muvazaalı bir siyasi oluşum olarak ilgi çekmedi, silahlı örgütün, Suriye örneğine özenerek, kantonal bir yapı üzerinden özerklik inşaası hayalleri de, ne olduğu tam anlaşılamayan çözüm süreci ile dahi uyuşmuyor. Ege ve Trakya, etnik ve bölgesel bir iddia taşımadan ilginç bir örnek olarak kendini gösteriyor, şimdilik CHP üzerinden blok halinde bir siyasi tavır sergiliyor, Cumhuriyet değerlerini ‘kerteriz’ alarak, iktidar nimetlerini reddediyor.
S.Ö.
Sarıyer’in MHP oyları CHP’ye kaydı; Şükrü Genç 2. kez makama oturdu
SARIYER’de, CHP adayı Şükrü Genç’in ‘başarılı’ bir çalışma ile tekrar bu göreve geldiği düşünülmemelidir.
Sarıyer’de bir partilinin anlattığı ‘yorum’ gerçeklerin başka olduğunu gösteriyor.
Diyor ki:
“Belli bir noktasına vurgu yaptınız dün... Geçen dönem Sarıyer’in köyleri ilçeler için oy kullanmamıştı; sadece Büyükşehir için kullanıldı. Yeni yasa ile birlikte İstanbul’un kuzeyindeki alanlar Sarıyer’e bağlandı. Aslanda bir ihanet... Köprüler, havaalimanları ve kanallar; yağmaya hazırlandı.”
Bir soru yöneltiyor bize: CHP’li Sarıyer Belediye Başkanı yine nasıl kazandı? Dedi ki:
“Şükrü Genç’in büyük bir başarısı yok... İyi ki karşısına AKP’den Sedat Özsoy gösterildi; yoksa kazanamazdı.
Sedat Özsoy daha önce ANAP’dan Sarıyer Belediye Başkanlığında bulundu.
Geçen dönem MHP’den aday oldu, Şükrü Genç’e yenildi.
Bu dönem de MHP’den adaylık bekliyordu; ancak ne olduysa oldu; hangi pazarlıklar yürütüldeyse bir anda
AKP’den adaylığı açıklandı Özsoy’un..
AKP mi kendisini kandırdı, yoksa MHP’ye ihanet mi etti?
Halbuki güçlü bir ‘isimdi’...
Ama cezasını ağır şekilde gördü Özsoy; geçen dönem 41.843 oy almıştı MHP’den. Bu kez ise
11.205’e düştü oyu.
Partilerin oylarını 2009’a göre kıyaslarsak, CHP’nin oyu 57.043’den 108.069’a çıktı; AKP’nin oyu 52.898’den 82.683’e çıktı; MHP’nin oyu da 41.834’den 11.205’e düştü.
CHP Genel Merkezi’nden bin siyasetçi bize şu yorumu yaptı:
“Şükrü Genç ikinci kez başkan oldum diye sevinmesin... Bir yıl içinde iktidarın her türlü tertibiyle karşı karşıya kalabilir... Başbakan’ın Sarıyer ve Arnavutköy sevdası biliniyor.”
Sarıyer’i çok iyi tahlil etmek gerekiyor.
Paylaş