Paylaş
“Bırakın yargı işini yapsın, akla kara ortaya çıksın” derken, yargı çevresini işaret edince, yargıya saldıran Erdoğan’ı beslemekten vazgeç. “Polisim kahramanlık destanı yazdı” diyen Erdoğan’ı, polis çevresini gözaltına almaya başlayınca, karakol basıp polislere hakaret ederken ve polisleri eşkıyalıkla suçlarken, “Gezi Halk Hareketi’nde insanları katlederken neredeydin?” diye sorgula. Balyoz ve Ergenekon operasyonlarıyla askerleri tutuklayan ve müebbetle cezalandıranları alkışlayan ve operasyonun ülke geleceği ve demokrasisi açısından zorunluluk olduğunu söyleyen, fakat çevresi operasyona uğrayınca, kumpas var, askere de kumpas yapılmıştı diyen Erdoğan’ı lütfen tanı ve halka anlat. Halk Bankası senin bankan, yani halkın bankası, çünkü % 49’u sana/halka açık, fakat % 39’u yabancılara satılmış. Durum bu iken, Erdoğan diyor ki, “Operasyon dış mihraklıdır, amaçları, Halk Bankası’nı batırmaktır”; bu söylediklerine inanıyor ve gerçekleri görmüyorsan makarnacı (bir pakete oyunu satan) kendini kesin bir psikoloğun kollarına at. ‘Babamın oğlu olsa, evladım olsa yolsuzluğa prim vermeyiz’ diyen Erdoğan, 17 Aralık operasyonunun ikinci ayağını başlatmak isteyen savcıya, “Sen kimin savcısısın? Dur, seninle daha çok işimiz var!” diyerek yargı bağımsızlığını tehdit ediyorsa ve sen de hâlâ buna inanıyorsan, oy kullanan ellerini dondur veya alçıya al. Savcı geniş bir yolsuzluk dosyası hazırlıyor, çoğu yakını işadamı olan kişilerin evlerinin aranması ve gözaltına alınması için mahkemeden karar çıkarıyor, fakat başsavcı dosyayı savcının elinden alıyor, basına bilgi verdi bahanesiyle, peki; Ergenekon, Balyoz, Odatv, Şike, KCK ve benzeri davaların hepsinde bilgiler basına verildiğinde neden hiçbir savcı soruşturmadan alınmadı ve de mahkeme kararıyla polise verilen ev arama ve gözaltı kararlarını neden emniyet uygulamadı? Tüm bunları bir düşün lütfen... Ha şu alanlardaki kalabalığa da inanma, çünkü hepsi sanal bir kurgu. Düşün, evindeki çocuğunu bırakıyor ve alanlara koşuyor, zaman kaybetmeksizin de ön sıradaki yerini alabiliyor, benim bacım? Bu kalabalıkların ‘taşımalı siyaset’in paralı organizasyonu olduğunu gör artık. Alanlardaki kitlenin ilk 3 paragrafının bayrakları dalgalandırmasını görüyorsun, peki hemen arkasındaki kalabalığın hareketsizliğine ne diyorsun? O kalabalıkların fotomontaj olduğunu algıla lütfen. “Ne istedi de vermedik?!” diyerek suçladıği Fetullahçıları; ‘Keser ile sap ve de hesap döndüğünde’ “Bunların inlerine gireceğiz, çünkü bunlar devlet içinde çeteler” diye suçlayanları, ve sonradan dönüp “Hocam artık Türkiye’ye dönün, bu fitneyi ancak sen önlersin” diyerek, ortak silahlarını yine halka çevirmeyi ve “Durmak yok, yolmaya devam” etmeyi düşünenleri gör be kardeşim!
Adamlar resmen sivil darbe yapıyor, sen hâlâ askeri darbeden dem vuruyorsun; belli ki sen 2014’ü başlamadan harcamışsın... Tüm bunları göremeyenlere “Geçmiş olsun” demek lazım?!
Şevket ÇORBACIOĞLU
Memura 146, işçiye 30
BANKA promosyonunda umduğunu alamayan işçi ve Bağ-Kur emeklileri bu kez de zammın hayal kırıklığını yaşıyor.
Memur emekli aylıklarındaki 146 liralık artışa karşılık, en düşük işçi ve Bağ-Kur emekli aylıklarına yapılacak 30 liralık zam burukluk yaratıyor.
İşçi ve Bağ-Kur emekli aylıklarına 1 Ocak’tan itibaren son 6 ayda gerçekleşen enflasyon oranında, yani yaklaşık % 3 zam yapılacak. Bu da en düşük aylıklarda ortalama 30 lira artış sağlayacak.
Buna karşılık tüm memur emekli aylıklarında ise yine 1 Ocak’tan itibaren hükümet ile Memur-Sen arasında daha önce bağıtlanan toplu iş sözleşmesi gereğince net 146 lira artış olacak.
Özellikle 2008 yılından sonra işçi ve Bağ-Kur sigortalısı olanların aylıklarında, emekli hesaplama yöntemlerinden dolayı büyük düşmeler yaşanıyor, memur emeklisi ile aralarındaki makas günden güne açılıyor. Bu da var olan eşitsizliği ve adaletsizliği daha da artıracak.
Şükrü KARAMAN
‘Sayın Bakanım, hesabı siz yapın’
MALUM, milletvekillerine yılbaşı günleri yüzlerce kutlama mesajı gelir. CHP Ankara Milletvekili Gülsün Bilgehan’ın cep telefonuna gelen bir mesaj, dikkat çekiciydi. Çünkü mesaj, AKP delegesi olduğunu yazan bir vatandaştan geliyor ve “Sayın Bakanım” diye başlıyordu. Bilgehan, mesajın, Başbakan Yardımcısı, Ankara Milletvekili Ali Babacan’a gönderilmek istenirken kendisine gelmiş olabileceğini düşünüyor. Mesajın içeriğine bakılırsa yolsuzluk ve yoksulluk, iktidar partisine oy veren yurttaşları da vuruyor. İşte o mesaj: “Sayın Bakanım, mademki sizler bizim vekilimizsiniz, mademki garip gurebanın yanındasınız; patates 50, tüp 83, elektrik 70, kira 250, su 25, okul 60, işe gidiş dolmuş 90, zeytin 30, yumurta 20, ekmek 90, deterjan 20, bebeğe bez 40, pirinç 30, şeker 15, helva 15, aylık sebze 50, meyve 15, balık 20, odun 30, tuz, sıvıyağ ve margarin 35, makarna şampuan ve bulaşık deterjanı 15, süt 15 lt. 30, toplam 1140 TL; ya ben geçinebileceğim hesabı yapamıyorum ya da hesap bilmiyorum, ya da asgari ücretlerle geçinmenin hesabını bana açıklar mısınız? AK Parti delegeniz 3 çocuk babası R.D.”
Yanlışa doğru deyip kul hakkı yemeyelim
SERMAYE piyasası kurulu Gezi olaylarında, Başbakan’ın sözünü ettiği faiz lobisi kışkırtmasını bulamadı. İftira olduğu anlaşıldı.
Gezi olayları sırasında, göstericilerin çocuklu kadını dövdüğü ispatlanamadı. iftira olduğu anlaşıldı.
Gezi olayları sırasinda camide içki içildiği iddiası ispatlanamadı. İftira olduğu anlaşıldı. Gezi gösterileri sırasında iftiranın günah olduğunu bilerek konuşunca, İslam kuralını çiğnemiş olmuyor mu? İmam Hatip’te öğrenmiş olması lazım. Gezi gösterileri sırasında Taksim’deki binaların, dükkânların yakılıp yıkıldığı ispatlanamadı. Zaten öyle bir şey yoktu. Müslümanım diyen Başbakan, Nisa suresi 112. ayette iftiranın büyük günah olarak bildirildiğini bilmiyor mu? Yukarıda Allah var. Tarafsız olalım.
Yanlışa doğru deyip kul hakkı yemeyelim. Günaha girmeyelim gerçek Müslümanlar.
Dinçer ÖNAL
Beykoz’dan açıklamalar ve neler oluyor
GEÇEN hafta İstanbul’da CHP ilçe aday adayları konusundaki yazımızın (28.12.2013) arasında
Beykoz’daki çekişmeye de yer vermiştik.
Önce açıklamaları verelim, sonra da Beykoz’da aday adayları arasında neler oluyor.
Önce iki açıklamaya yer verelim:
“Temiz siyaset yazınızı okudum; sizi tebrik ediyorum. Ben yazınızda söz ettiğiniz görüşmeleri yapan Chp Beykoz Eski İlçe Başkanı Nagahan Akan’nım. Benim dışımda tarafsız davranarak yazdığınız yazı konusu 26.12.2013 tarih ve 10.00-02.00 saatleri arasında CHP Genel Merkezi’ne giderek parti büyüklerime anlattım. Yanımda yazınızda bahsedildiği gibi Süleyman Çelebi işi olduğundan dolayı yanımda bulunmamıştır.
Daha sonrasında Umut Oran, Binnur Tamaylıgil ve Perihan Sarı’ya durum hakkında bilgi sundum ve mahkeme kararını ilettim.”
ADAY SEÇİLEN NE DİYOR
Aynı yazıya CHP İlçe Başkanlığından Belediye Başkan adaylığına soyunan müteahhit Hızır Yılmaz da bir açıklama gönderdi. Yılmaz özetle şunları söyledi:
“Nagihan Akan tarafından tarafıma açılan herhangi bir tazminat davası bulunmakütadır. Olayın aslı şudur: Benden önce Nagihan Akan ilçe başkanıyken, bulunduğumuz ortamda ir tartışma oldu.. Tartışmayı yaratanların benim arkadaşlarım olduğunu kastıyla orada kendisine s3. kişilerin sarfettiği sözleri ben sarfetmişim gibi hakkımda ‘hakaret’ davası açtı. Dava sonunda hakim hükmün geriye bırakılmasına geri bıraktı. Dolayısıyla bu dava ile ilgili aldığım bir ceza yoktur. Bir tazminat davası olmadığı gibi cezası da yoktur.”
Bu arada İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi de, Nagihan Akan’ın Ankara’ya beraber gittikleri ve parti yetkililerine görüşme sağladıkları yönündeki beyanlarının doğru olmadığını savundu ve “Negihan Hanımı ilçe başkanıyken belki görmüş olabilirim. Hiçbir yakınlığım ad yoktur. Bunun dışındaki beyanlar ya hayal ürünüdür, ya da kasıtlı olarak benim adaylığımı engellemeye dönük çabalardır.”
YILMAZ: ÖNÜMÜZÜ KESEMEZLER
Hızır Yılmaz’dan konuyu açmasını istedik.
“Beykoz’da ilçe belediye içerisinde en sorunlu belediyedir. 2B mağdurları çoktur. Belediye gayrimenkulleri diğer belediyelere göre, kat kat fazladır. İlçe Başkanlığım döneminde, AKP iktidarının çıkardığı 2B yasasını bir ‘sürgün yasası’ olarak ilan edip, 10 bin kişi ile Beykoz’da miting yapabilen bir ilçe başkanıyım... Geçen yıl ramazan bayramında ilçemize protokol bayramlaşmasına gelen Egemen Bağış’ın, ‘Tunceli’nin 3-4 mk ötesinde PKK ile piknik yapan milletvekili’ sözüne karşı ‘PKK ile piknik yapan da, Oslo’da pazarlık yapan da şerefsizdir” sözlerini söyleyecek kadar ve CHP’nin hukukunu koruyacak kadar bir mücadele adamıyım... Miletvekilimiz Mahmut Tanal bunlara tanıktır. AKP ve bazı işbirlikçileri, Hızır Yılmaz’ın adaylık yolunu keserek Beykoz’un gayrimenkullerinin yandaşlara peşkeş çekmek için büyük çaba içerisindedirler. Dıştaki düşmanları net ve açık görüyoruz ama içteki düşmanların ne yapmak istediklerini anlamıyorum. Partiiçi iddia ve tartışmalar parti tüzüğümüze göre, örgüt içerisinde görülür. Ben elimdeki bilgileri yeni ilçe başkanımız Bahadır Yavuz’a ilettim. Kamuoyu önünde partim ve partilimi konuşmak istemem.”
Beykoz’da olanları daha çok yazacağız galiba...
Pendik’te adaylığa ‘sulanma’
CHP Pendik örgütü bir haftadır diken üstünde...
1 Aralık’ta eğilim yoklaması yapılan Pendik’te, Tuncer Özyavuz 1894 oyla ve diğer yedi adayın aldığı toplam oydan fazla oy alarak birinci olurken, ikinci aday Bayram Bekar 708 oyda, üçüncü Bilal Gündoğdu 368 oyda kalmıştı. İkinci olan Bayram Bekar, yarıştan çekildiğini, örgütün kararına saygılı olacağını belirtmişti.
Birinci gelen avukat Dr. Tuncer Özyavuz, bizim okurlarımızın da yakından tanıdğı bir isim. Büyükşehir Belediye Meclis üyesi olup, AKP’nin imar yolsuzluklarına karşı büyük mücadele veren, açtığı davalarla birçok imar yolsuzluğunun önüne geçen Özyavuz, aynı zamanda akademik kişiliği ile de tanınıyor. Anayasa hukuku doktoru olan Özyavuz, Marmara Üniversitesi ve Okan Üniversitesi’nde dersler veriyor.
Özyavuz’un genç, eğitimli, partili ve çalışkan kimliği ile Pendik’te olumlu karşılandı.
Ama ne olduysa bir hafta önce, yerel basında Gülen cemaatine yakınlığı ile tanınan ve parti ile hiçbir ilgisi olmayan Vedat Eryetiş’in “Sarıgül’ün ısrarı ile adaylık başvurusunda bulunduğu ve aday gösterileceği” yönündeki haber, CHP Pendik örgütünü karıştırdı.
Partililerin yoğun tepkisini çeken ve sosyal medyada yapılan yorumlarda “20 yıl sonra Pendik’te belediyeyi almak için ayağımıza gelen fırsatın tepildiğini, böyle bir hata yapıldığında bırakın Pendik Belediyesi’ni almayı, büyükşehir belediyesinin de alınmasının tehlikeye gireceğini, pişmiş su katılmaya çalışıldığını” belirtiliyor.
Temayül yoklaması komedisi!..
YEREL seçimlere 3 aydan az zaman kalmasına rağmen başta İstanbul olmak üzere büyükşehirlerdeki CHP’nin ilçe belediye başkan adayları henüz belirlenmedi. Merak ediyorum ne zaman adaylar açıklanacak da bu adaylar ilçelerinde çalışmaya başlayacaklar.
CHP Genel Merkezi son yıllardaki seçimlere örnek bir çalışmada bulunarak mevcut belediye başkanlarının olmadığı yerlerde temayül yoklaması ile aday adaylarını örgütlerine sordu ve bu ilçelerde temayül yoklaması seçimlerine gitti. Demokrasilerin olmazsa olmazı diye baktığım örgüte sorulma fikri çok doğru. Fakat CHP Genel Merkezi yine yaptı yapacağını ve PM’de temayül yoklaması yapılan yerlerdeki adayları belirlerken dışarıya bilgi sızdırıldığı gerekçesiyle (basından öğrendiğimiz kadarıyla) aday belirlemeyi durdurdu ve Genel Başkan Sayın Kemal Kılıçdaroğlu adayları ben anket yoluyla belirleyeceğim dedi. (Bu da basına yansıyan tarafıyla).
Şimdi merak ediyorum temayül yoklamasında en yakın rakibi 300 küsur oy amışken 1.600 küsur oy alan bir aday adayının bu işte bir suçu var mı? Temayül yoklamasında örgütü tarafından tam destek verilen bir aday adayının dışında başka bir adayın gösterilmesi belediye başkanlığı seçimini riske atmaz mı?
Bu arada bu yazıyı yazarken Kılıçdaroğlu’nun temayül yoklamaları ile ilgili açıklamalarını okudum ve şaşırdım.
Madem temayül yoklamalarında sakınca oluyor niye o zaman bu zamana kadar vakit geçirildi?
Y.Ç.
Paylaş