Paylaş
Descartes, ‘‘Düşünüyorum, o halde varım’’ demiş. Bugün Türk aydınları çok acı içindeler. Prof. Ahmet Taner Kışlalı da, menfut bir cinayete kurban gitti. Şimdi herkes, bilhassa devletimizi idare edenler, üzüntülerini beyan ediyorlar. Ama ne çare! Türk milleti önemli bir fikir adamını daha kaybetti. Burada esas acı olanı, son 25 yıldır Türk milletinin buna benzer çok sayıda aydınını aynı menfur cinayetlere kurban vermesidir.
Hep Atatürkçü, çağdaş bilim adamları öldürülüyor.
Güvenlik güçlerimiz sınıfta kalmıştır. Uğur Mumcu ve diğer aydınların failleri yakalanamamıştır.
Bu durum, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni küçük düşürüyor. Zaten devletin gücü de mağdurdan yana olmakla ölçülmez mi? Devletimiz çelişkiler yumağı içerisinde; bir yanda yazarımız, düşünürümüz fikrini beyan etti diye onları hapse atıyor. Bir yandan da katilleri, ırza geçenleri, devleti soyanları, çete kurup haraç kesenleri affetmek için çaba harcanıyor.
Yazık, yazıklar olsun, devletimizi bu hale düşürenlere...
Son 40, 50 yıldır Türkiye'yi yönetme şansını yakalayanların birçoğu ne yazık ki ilkesiz, bilgisiz ve vizyonsuz kimseler olmuştur.
Biz devletimizin güvenilir, saygın ve güçlü olmasını istiyoruz.
ÊMecit DURSUN-E. Kur. Albay-ANKARA
Susun diyorlar, ama susmayacağız
SİZ hiç Atatürkçülerin, Atatürk düşmanlarını öldürdüklerini duydunuz mu? Duymadım ben... Teröre uzaktır Kemalistler. Karanlık insanları bombalamayı uslarından bile geçirmezler. Böyle olması da doğaldır.
Çetin Emeç, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Muammer Aksoy derken Ahmet Taner Kışlalı da katledildi.
Tam bağımsızlığı, barışı, özgürlüğü, bilimi, Türkçe'yi, sanayileşmeyi, laikliği savunmak yürek işi oldu. Atatürk ve Atatürkçülüğü savunmak zorlaştı.
Türkiye'de Atatürkçüler'in can güvenliği yok. Verilmek istenen ileti açık; susun diyorlar Atatürkçüler'e... Atatrük'ü anlatmayın, bağlarınızı koparın diyorlar.
Öldürülmek istemediğim için Atatürk'ten vazgeçiyorum! Varsın gericilerin olsun meydan.
Özgür, Özlem, Yeşim, Atılım, Hasan ve Şahin...
Öldürülmek istemiyorsanız eğer, sizler de Atatürkçülükten vazgeçin.
Süleyman EKİM Bolvadin-AFYON
İnsafsız TELEON...
TELEON'un aylardır beklediğimiz dekoderlerinin geldiğini duyduk; bayimize gittik. Yıllık maliyeti 2.250 DM olduğunu öğrenince şok oldum. Nasıl olur? CINE 5'in geçen yılki kirasından dört misli fazla. 550 DM bile çoktu. Zaten krediyle ödemiştik. Arzu ederseniz Citibank yetkililerine sorabilirsiniz.
Almanya'daki vatandaşın haber alma özgürlüğünü çok gördünüz. Dünyanın her yerinde, örneğin Almanya'da maçlar cuma ve cumartesi olmak üzere sadece iki maç paralı verilir. İşte bizdeki durum!..
Her şeyi kendi menfaatimize yontuyoruz.
Almanya'da paralı kanal digital olmasına rağmen TELEON'dan dört misli daha ucuz. Devlet kanalları, milli maçları parasız yayınlar; bunlara kupa maçları da dahildir.
Türkiye'deki maç biletleri de Almanya'yı solluyor.
'Baba'mız ben ‘Devletin babasıyım’ diyor ama cinayetlere, yolsuzluklara dur demesini bilmiyor.
İşte memleketin çarkı böyle dönüyor.
Almayacağız dekoderlerinizi, sizin olsun. Maç seyretmesek ölmeyiz ya...
Asker izni
GENELKURMAY Başkanlığı Genel Sekreteri Tümgeneral Atila Işık ‘‘Gölcük'teki asker izin bekliyor’’ (14.10.1999) başlıklı yazıya şu açıklamayı gönderdi:
‘‘Bölgedeki erbaş ve erlerin Türk Silahlı Kuvvetleri'nde personelin izinlerini düzenleyen kanun, yönetmelik yönerge ve talimatlar doğrultusunda yıllık, mazeret ve hafta sonu izinleri aksatılmadan kullandırılmaktadır. Buna ilave olarak talepleri halinde ihtiyacı olan erbaş ve erlere günlük izin verilmektedir.
Ailesi ve birinci derecede yakınları afetten etkilenen askerlerimize felaketin hemen sonrasında yasaların öngördüğü 45 günlük afet izni verilmiş, yine yasaya bağlı olarak ihtiyaç duyanlara talepleri halinde ilave 15 gün daha izin verilmesi sağlanmıştır. Yazıda yer alan ‘‘Moral İzni’’ adı altında bir izin verilmesi yasal olarak mümkün değildir.
Deprem neticesinde Gölcük ilçe merkezinde imkánların yetersiz hale gelmesi nedeniyle, erbaş ve erlerin hafta sonu izinlerini otobüslerle gönderildikleri İzmit'te geçirmeleri sağlanmaktadır.
Gölcük bölgesinde görevli Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu bütün personelin yüksek bir moral ve gayretle depremin yaralarını sarmaya çalıştığını bilmenizi isterim.’’
GÜNÜN BİLDİRİSİ
‘‘Acılar paylaşıldıkça azalır, diyen Ahmet Taner Kışlalı; bu defa acılar azalmıyor, artıyor... Bilinmelidir ki Kemalist devrimler 2000'li yıllara ışık tutmaya devam edecek. Aydınları yok etmekle bu ülkenin aydınlığı karartılamayacaktır.’’
(Kadın Araştırmaları
Derneği-İSTANBUL)
Nükleer santral'a evet mi hayır mı?
‘‘Allah'tan başka kimse beni durduramaz.’’
Başbakan Yardımcısı ve Enerji Bakanı Cumhur Ersümer böyle konuşuyor.
Biliyorsunuz Akkuyu'da bir nükleer santral kurulması söz konusu. Ersümer'e sorum şu: ‘‘Niye bu kadar duyarsızız, bu santralın kurulmasına neden izin veriyoruz.’’
Greenpeace, Boğaz Köprüsü'nde bu projeye karşı bir protesto düzenledi. O yarısı yabancı uyruklu kişiler bizden daha fazla düşünüyorlar. Tüm gelişmiş ülkeler bu nükleer enerji pisliğinden kendilerini kurtarmaya çalışırken, biz yeni bir proje başlatıyoruz. Niye gelişmiş ülkelerin aldığı derslere bakıp bu projeden vazgeçilmiyor anlayamıyorum.
Bir şeyler yapmalıyız. Bu işler artık öyle imza toplama ile filan olmuyor. İnternet'te bir dosya açalım; istiyor muyuz, istemiyor muyuz diye...
Tunç ALTINBAŞ-İSTANBUL
KIRŞEHİR Valisi İrfan Kurucu'ya; Kırşehir'den arayan bazı okurlarımız sesleniyor: İçişleri Bakanı Tantan, valilere 'Gösterişten uzak durun, halktan kopuk görüntü vermeyin. Kavşaklarda kırmızı ışıkta geçmeyin' diyor. Ancak geldiğinizden beri bunlara uymadığınız görülüyor. Valilik binasının ana caddeye bakan ön kısmını duvarla örerek, girişi sadece kendinize tahsis ettiniz. Hükümet binasına girişi arka kapıya attınız. Asansörden bir tek kendiniz yararlanıyor, yaşlı ve özürlüleri düşünmüyorsunuz. Uygulamaların Kırşehirliler arasında rahatsızlık yarattığını, yerel basında eleştirildiğinizi, üç milletimizin de bu konuda sizi uyardıklarını biliyorsunuz. Güvenlik önlemi tabii ki alacaksınız ama halkı dışlar gibi olmasa nasıl olur?''
Paylaş