İŞİM gereği sık sık bulunduğum Ankara’da, 13 Nisan 2010 tarihinde bir trafik suçu işlediğime dair 263774 sıra nolu ‘idari para cezası’ tutanağı işyerimde elime tutuşturuldu.
20 yıllık polis adliye muhabirliğimde, birinci elden sıkça rastladığım ölümlü trafik kazaları ve insana duyduğum sevgi-saygı gereği, trafik kurallarına hassasiyet gösteren, özellikle yayaların geçiş haklarına özen gösteren, şehir içi trafikte slalom yapmayı ayıp sayan bir geçmişten geliyorum. Elbette ki bu söylediklerim sonuçta subjektif şeylerdir ve kanıtlanmaya da muhtaçtır. Ve fakat; Tarafıma gönderilen ceza tutanağında ‘geçme kurallarına riayet etmemek’ gerekçesi dile getirilmiş ve bunu Ö.D. isimli bir fahri trafik müfettişi tespit etmiş! Böyle bir suç işlemediğime eminim, hatta sözü edilen tarih ve saatte çok büyük ihtimalle işyerimde bulunuyordum ve bunu şahitlerle de kanıtlayabilirim. Fahri trafik müfettişlerinin hukuki alt yapıları nedir bilmiyorum, ama bildiğim bir şey var; o müfettiş ya yalan söylüyor ya da trafik kurallarını bilmiyor! Ama yazık ki devletimiz hiçbir suçu olmayan bana değil, muhtemelen kendisine yol vermediğim için bana ‘ayar’ olan ve ‘cezayı kesen’ müfettişe güvenecektir. Oldu olacak fahri müfettişlerin araçlarına da ambulans gibi bir işaret koyup geçiş önceliği sağlasınlar, vatandaş da kurtulsun! Ben 4 yaşındaki oğlumun istediği oyuncağı almak için ayırdığım parayı, hayali bir suça ya da kompleksli bir fahri müfettişe kurban verdim, ayıptır, günahtır... Toplumsal barış bu tür faşizan uygulamalarla değil, insana yatırımla sağlanabilir. Fahri müfettişlik kurumunun bu haliyle, 12 Eylül öncesi evlere işaret koyan anlayıştan farkı olamaz. Devlet bu çağdışılığa bira an önce son vermelidir. Hakkımı yasal yollardan da takip ve fahri müfettişlik kurumunu mahkum etmek için girişimlere başladığımı da, aracılığınızla o pek muhterem müfettişimize de ilan ediyorum! Selahattin KINALI-Gazeteci
TCDD’yi acil önlemler almaya çağırıyoruz
BİRLEŞİK Taşımacılık Çalışanları Sendikası Genel Başkanı Yunus Akıl, Kocaeli’deki tren kazasınının, tren personelinin dikkatli ve sağduyulu davranması sonucu daha büyük bir felaketi önlediğini vurguluyor açıklamasında. Akıl, 1960’lı yıllardan beri ihmal edildiğini, 1980’lerden sonra özeleştirme ve kamunun tasfiyesi politikalarının hayata geçirildiğini, 1990’lı yıllarda ise demiryollarımız özelleştirme, taşeronlaştırma, hizmet alımı vb. yollarla kamusal bir hizmet olmaktan hızla uzaklaştırıldığını anlatarak şöyle diyor: “Dünya Bankası, AB ve IMF programları doğrultusunda hazırlanan raporların hayata geçirilmesi sonucu bugünkü noktaya gelinmiştir. Demiryollarımızda son dönemde ard arda kazalar yaşanmaktadır. Yaşanan bu kazaların nedeni olarak mevcut 11 bin km.’lik konvansiyonel demiryolu hattına uzun zamandan beri gerekli yatırımın yapılamayarak ihmal edilmesi, demiryolu altyapı ve üstyapısının yenilenip geliştirilememesi, hatların bakım ve yenileme çalışmalarının yeterince yapılmaması, personel sayısın hızla azalması vb. etmen sayılabilir. Demiryollarımızın içinde bulunduğu bu durumun değişmemesi önümüzdeki dönemlerde de can ve mal kayıplarının yaşanacağı kazaların meydana gelmesini kaçınılmaz kılacaktır. AKP hükümetini ve TCDD yöneticilerini bir an evvel demiryollarına gereken yatırımları yapmaya ve başka kazaların yaşanmaması için bir kez daha acil önlemler almaya çağırıyoruz. Dünyada demiryolu ulaşımının içinden geçtiği süreç nedeniyle 26?27 Nisan 2010 tarihlerinde İstanbul’da Avrupa Taşımacılık Çalışanları Federasyonu (ETF) tarafından Avrupa’nın birçok ülkesinden demiryolunda örgütlü sendikalar ile Sendikamızın katıldığı 2 günlük Demiryolu Seksiyon Toplantısı yapılmıştır. Toplantıda demiryollarının tüm dünyada içinde bulunduğu olumsuz durum değerlendirilirken, sendikalar olarak demiryollarında uygulanan yanlış politikalara karşı ortak eylem ve etkinlikler yapılması kararı alınmıştır.”
Şeker Kavşağı
GEÇTİĞİMİZ aylarda köşenizde Şeker Kavşağı’ndaki çarpık düzenlemelerle ilgili bir yazımı yayınlamıştınız. Ancak hala düzelen birşey yok. Sorun şuydu; Şeker Kavşağı’na geçtiğimiz yaz bir U dönüşü düzenlemesi yapıldı. Önceden normal bir kavşak olan bu dönemeç, bugün yalnızca bir U dönüşü vazifesini görüyor ve bu dönüşün çapı o kadar dar ki toplu taşıma araçları yani EGO otobüsleri buradan dönemiyorlar. Bu sebeple Şeker Kavşağı’nı kullanan İstanbul Yolu araçları yaklaşık 4 kilometre ötedeki kavşağı kullanıyorlar, böylelikle gidişte ve gelişte tam 8 kilometre boş yere gidilmiş oluyor.