Paylaş
Aşk odunun yakıp tutuşturarak bileştirdiği iki yürek, dinsel tutuculuğun inadına yenik düştü. İki damla kan olup toprağın bağrında çiçek oldu sonsuza dek.
İkinci olay Mersin’de, bir barda türkü söyleyen Sarp Öztürk’ten. Müşterilerden biri Kürtçe şarkı söylemesini ister. Sahnedeki türkücü, Kürtçe bilmediği için bu isteği yerine getiremez. Bu yanıt, Sarp’ı alıp götürür aramızdan. Elinde bağlaması, dilinde türkülerinden başka gücü olmayan Sarp bir daha sahnelerde olmamak üzere uçar gider sonsuzluğa.
Sarp’ın kanı, ekmeğini kazandığı sahneye akarken ezgileri ise dinleyenlerin kulaklarında bir anı olarak kaldı. Toplumu dil, kültür, etnik köken tartışmalarıyla sürekli geren, ayrıştıran, çatıştıran siyasilerimize Sarp’ın çocuğunun, eşinin ve yakınlarının gözyaşını dindirmek için “Ne yaptınız?” diye sormak hakkımız değil mi?
21 Aralık gecesi Pınar Karşıyaka basketbol takımı, Kıbrıs Rum kesiminde Apoel takımıyla yaptığı maç sonrası ortalık cehenneme döndü. Oyuncularımız ve teknik heyet, canlarını zor kurtardı. Bu, spor sahalarında gördüğümüz holiganizme benzemiyordu. Irkçılık, intikam kokan bir şiddet vardı orada. Türkiye’ye, Atatürk’e yönelik hakaret cümleleriyle saldırıyordu yüzleri maskeli sözde sporseverler. Güvenlik güçleri ortalıkta görünmüyordu. Oyuncularımızdan Burak bir Rum polisinin sözlerini şöyle aktarıyor: “Bugün sizi burada koruyorum yarın ailemin, kapımın önüne gelecekler ve neden sizi koruduğumu bana soracaklar, bunun hesabını vermek zorundayım.” Bu ilk değil, daha önce de bu tarz olaylar çok oldu komşuda.
Bir diğer olay da İstanbul Başakşehir’in Şahintepe Mahallesi’nden. 26 Aralık gecesi yüzleri kar maskeli yaklaşık yüz kişi Cemevi’ne taşlarla saldırdı. Üç yurttaşımız yaralandı. Cemevi’ndeki Türk bayrağının indirilmesini istemiş bölücü örgüt yandaşları... Ülkemizde birden çok bayrak isteyen bölücüler, ayyıldızımıza tahammül edemiyor. Provokasyon kokan bu tür eylemlere dikkat!
Ya, yukarıda anlattığım olayların tersi olsaydı, ne olurdu? Anlı şanlı basınımızın çokbilmiş kalemleri, gazetelerinde neler yazar; sözde aydınlarımız nasıl yorumlar yaparlardı ekranlarda? Bütün bu olayları Cumhuriyet’imizin kuruluş felsefesine bağlar, oradan da yeni Ergenekoncular yaratırlardı. Demek ki Allah korumuş bizi!
Bu olayların mağdurları, bir masumiyet edebiyatı yaratarak siyasal çıkar peşinde değiller. Kimsenin aklına sinekten yağ çıkarmak gelmiyor.
Adil HACIÖMEROĞLU
GÜNÜN SÖZÜ
“EXPO’yu almak için dört elle sarıldık.”
(Melih Gökçek)
Varan’a üzülürüm
YILBAŞI tatili için geldiğim Ankara’dan pazar günü Varan firmasının 15.00 otobüsüyle dönmeyi planlıyordum. Ancak, ailevi sebeplerden dolayı bileti açığa aldırmak yada değiştirme talebiyle firmayı aradım. Ancak Varan, bütün bu işlemlerin en az altı saat önceden yapılabildiğini, bu nedenle ertelemenin veya açığa aldırmanın mümkün olmadığını bildirdi.
Günümüzde uçak biletlerinin bile bir saat öncesine kadar, belli bir ceza ödeyerek değiştirilmesi imkanı bulunmaktadır. Varan’ın, yolcusunu mağdur eden, biletini yakmasına sebep olan, tek taraflı biçimde kendisini koruyan bu uygulaması günümüz çağdaş, teknolojik ulaşım sistemine aykırı düşmektedir.
Umarım Varan, bu uygulamasıyla benim gibi bir çok kişinin uğradığı mağduriyetine son verecek adımları atar. E.A.
KISA...KISA...KISA...KISA...
- ULUSAL Güç Birliği Kuvayi Milliye Platformu’nun düzenlediği, Eski Devlet Bakanı, Milli Düşünce Merkezi Başkanı Sadi Somuncuoğlu ‘Yeni Anayasa Ve Milli Kimlik’ konulu sunumu, Süleyman Akdemir ‘Akıl Ve Vicdan Bütünlüğü’ konulu sunumu, ardından Prof.Dr. Anıl Çeçen Atatürkçü Bakışla günceli değerlendireceği salı toplantısı bugün 18.30’da Kıbrıs Türk Kültür Derneği’nde yapılacak. (Halk sok. No:17 Yenişehir)
- MEHMET Yangır’ın 7 Ocak Cuma günü açılacak ‘Anlar ve İzler’ isimli resim sergisi 26 Ocak tarihine kadar Galeri Soyut’ta izlenebilir. (www.galerisoyut.com.tr)
Paylaş