Paylaş
28.8.2000'de YİMPAŞ'ın Almanya'nın Hamm kentindeki alışveriş merkezinin açılışı sırasında konuştuğumuz bazı YİMPAŞ küskünleri, 8 yıl 9 ay hapse mahkûm olmasına rağmen yurtdışında kaçak kalarak, aflardan ve değişen yasalardan paçayı kurtaran Kadir Şöhret'i övüyorlardı:
"Kadir Şöhret, YİMPAŞ'ın bugünlere gelmesinde Holding Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Uyar kadar emeği olan bir adamdır. Daha 1984'ten başlayarak Almanya'daki atıl parayı değerlendirmeye başlamıştır. Ancak Türkiye'ye altın götürürken yakalanmasından sonra Yönetim Kurulu üyeliğinden alındı. Keşke bu adamı tanısanız dünya iyisi bir adamdır. YİMPAŞ'ın oluşmasında en büyük emeği göstermiştir. Kadir Şöhret bu açılışta olmalıydı. O gün YİMPAŞ'ta olmayanlar burada var, Kadir Bey yok... Kendisi devletin yapmadığını yapmıştır. Ama sizin yazılarınızdan sonra bir taraf yıkılmış, bir taraf kurtulmuştur."
Biz de "Sistem dışı çalışılırsa bunlar oluyor" demiştik.
BEYAZ ÇORABI ATMIŞLAR
Meslektaşlarımızla açılışı izlerken o çevreyi bilen bir meslektaşımız kulağımıza eğilerek, "Önceden daha çok beyaz çorap giyiyorlardı, şimdi azalmış" diye takılmıştı bize...
UYAR'LA SÖYLEŞİ
Köln Havaalanı'na Uyar'la dönerken 'İslami sermaye' üzerinde konuşma fırsatı bulmuştuk altı yıl önce.
Şöhret'in altınlarla yakalanmasının suç oluşturmadığı görüşünde olduğunu belirterek "Aklanacağını umuyoruz" demişti.
Uyar'a sorularımız ve yanıtlarımız şöyleydi:
- SPK ile problemleriniz, izin konusunda sorunlarınız vardı.
- Bizi kaydı-kuydu yok sanıyorlarmış, her şeyin kayıtlı olduğunu gördüler. Türkiye'de ve Almanya'da yüzde 100'ü halka açık bir şirketin ne sorunu olabilir ki... YİMPAŞ AŞ için 1.5 milyar marklık hisse senedi izni aldık, 600 milyon mark topladık, devamı için yeni izin bekliyoruz. Bu paranın 300 milyon markı yatırım girdisi oldu, fena mı oldu?
FLU TANITIYORLAR
- 'Yeşil sermaye' ne demek?
- Bu söylentileri önemsemiyoruz. Suni bir şey o... Bazı çevreler bizi kasıtlı olarak flu tanıtmak istiyorlar. Biz sonradan kurulmuş bir şirket değiliz, geçmişimiz ta 1979'lara dayanıyor. Uzun zorluklar yaşadık. Bizi başka şirketlerle kıyas etmeyin.
- Partiler...
- Siyasilerle ilişkimiz yok. Bizi siyaseten yargılamayın. Partiler birleştirici olamıyorlar. Bizim halk şirketleri modelimizi tüzüklerine koysunlar, Türkiye için büyük hayır yapmış olurlar.
- MGK'nın sakıncalı firmalar listesinde yer aldığınızı bazı gazeteler yazdı...
- Genelkurmay böyle bir şey yok diyor. Bugüne kadar hiç kimse bize 'siz sakıncalısınız' demedi. Aramız kimseyle kötü değil.
- Halk şirketleri modeli dediğiniz nedir?
- Şeffaf, açık bir model, 150 bin ortağımızın hepsi kayıt altında. Şirket yapılarımız halka açık, genel kurullarını yapıyor. Uluslararası mali denetim şirketlerince inceleniyor.
HALKIN ELİNDE ÇOK PARA VAR
- Bu sistem için eleştiriler var, yani Avrupa'daki yandaşlarınızdan para ve altın toplayıp uçaklarla getirilmesine... Sistem dışı olmuyor mu?
- Bakın bir şey söyleyeyim, kontrol edilmek ve yanlışlık yapmamak koşuluyla bu sistem Türkiye için yararlıdır. Halkın elinde çok para var, bunlar Türkiye'ye neden getirilmesin? Bu zenginliği yatırıma dönüştürmek lazım, biz de bunu yapıyoruz. Bu kaynak kontrollü yapıldığında insanlarımızın önü açılacaktır, dolayısıyla Türkiye'nin de...
ÖZVARLIKLARIMIZ
Dursun Uyar'a göre, "YİMPAŞ 'şahsa, zümreye, aileye dayalı bir şirket değil, gücünü halktan alıyor". 1 numaralı kurucu ortak olmasına rağmen 150 bininci ortakla arasında hiçbir farkın olmadığını... Sembolik hissesi dışında sadece maaş aldığını... "Özel işlerimiz dışında kullandığımız şirket aracının benzin parası maaşımdan kesilir..." Bugüne kadar 1.5 milyar mark topladıklarını, holdingin özvarlıklarının 5 milyar marka ulaştığını ve sermaye yapılarının yüzde 90'ını gayrimenkullerin oluşturduğunu... Almanya'da iki yıl öncesine kadar ortakların evlerinde yattıklarını anlatıyor.... "Artık otelde kalıyoruz, dünya şirketi olurken, bizim de kendimizi yenilememiz gerekiyor" diyordu.
CHP, Yimpaşçılar bize oy vermezler diye ilgilenmiyor
BENDENİZDE 'yeşil sermaye' mağdurlarındanım. Son zamanlarda medyada YİMPAŞ’ın gündeme gelmesi, bilhassa Hürriyet Gazetesi tarafından yazılması biz mağdurların kaybolan ümitlerini az da olsa canlandırdı.
Kasım 1999’da Ankara’dan ev almak için Alman Merkez Bankası’nda vadesi dolan paralarımı çektim. Ancak istediğim evi almadım, ve vergi kaçakçısı muamelesi gördüm, Alman Maliyesine ceza ödedim.
Türk yetkilileri "Korkmayın, Alman Maliyesine bildirmenize gerek yok, çifte vergilendirme yok" demişlerdi halbuki...
Ben bu tip holdinglere karşı olmama rağmen, hatta zaman zaman bu holdinglere para yatıranları eleştirmeme rağmen elimdeki parayı, senelerdir YİMPAŞ’tan kâr payı adı altında yüksek faiz alan bir yakınımın tavsiyesiyle (istediğim zaman çekmek şartıyla) Ulus’taki YİMPAŞ mağazasına yatırdım. Güya Ankara’daki istediğimiz ev denk gelirse parayı YİMPAŞ’tan çekip evi alacaktık. Şubat 2000’de Almanya'dan yanımıza gelen YİMPAŞ temsilcisi, yatırdığım paranın birkaç ay içinde 17 bin Mark kâr yaptığını, haziran-temmuz arasında ödeyeceklerini söyleyince inanamadım.
Gidiş o gidiş...
Geçen birkaç sene içerisinde YİMPAŞ’tan paralarını alanlar olduğunu biliyorum. Paranın karşılığı olarak tarla verildiğini hatta geçen sene yönetimden ayrılan adını hatırlayamadığım 'Lekesiz' soyadlı şahsın adamlarının paralarını aldıklarını öğrendim.
Ben de 2003’te Abdullah Örnek vasıtasıyla (kimseye söylememek şartıyla) 3500 Euro aldım. Yani öyle ya da böyle krizden sonra paralarını alanlar oldu. Geriye dönük yapılan ödemelerin de araştırılmasını, ne kadar mal veya para kaçırılmış araştırılmasını istiyoruz. Göreceksiniz ki çok sürpriz isimler çıkacak.
Ayrıca ben şöyle bir yanlışı da tespit ettim. Buraya gelen siyasiler meseleyi TBMM'de gündeme getireceklerini söylüyorlar, tabii iktidara gelirlerse... Şu anki iktidarın davranışı belli. CHP bizimle ilgilenmeye çalışıyor gibi gözükse de, en azından gönderdiğimiz maillere cevap veriyorlar. Fakat "Bu mağdurlar bizlere oy vermediler, yine de vermezler, he halleri varsa görsünler" tavrı içindeler sanki...
Halbuki ben ve benim gibi CHP'liler de bu holdinglere para kaptırdılar.
A.H
İhlas Finans unutulmasın
- İHLAS Finans çok cüzi öd-düşü emeler yapıp büyük reklamlar yaparak sanki ödemelerini büyük ölçüde tamamlıyormuş gibi izlenim veriyor. Aradan 5-6 yıl geçmesine rağmen hala 1000-2000 Dolar gibi cüzi hesabı olanlara ödeme yapıyor. Bu gidişle daha üst meblağlarda alacakları olanlar 15-20 yıl bekleyecek.
Aydın APAYDIN-SAMSUN
- İNANÇ sömürücülerinin, din simsarlarının çarptıkları sadece YİMPAŞ olayıyla sınırlı değil. Lütfen İhlas Finans mağdurlarının durumunu da gündeme getiriniz.
Ümit TARAKÇI
- ŞU sıralar hep YİMPAŞ ve Kombassan konuşuluyor, yazılıyor.
Lütfen biraz da İhlas Finans'ı irdeleyin.
K. GENÇTÜRK
- BİZ İhlas Holding'e bağlı İhlas Kargo'nun eski çalışanlarıyız. Şirketimizi 15 Ağustos 2006'da kapattılar. Şirketleri tek tek satıyorlar ya da içlerini boşaltıyorlar. Türkiye genelinde 2000 İhlas Kargo elemanını işten çıkardılar; 3 ay geriden maaş ödüyorlardı. Şimdi ne maaşlarımız, vergi iadelerimizi ne de tazminatımızı alabiliyoruz. Danışmadığımız avukat kalmadı ama üzerlerine hiçbir mal, mülk para yok.
Y. BOĞA
Bulgaristan seçiminden dersler
BULGARİSTAN Cumhurbaşkanlığı seçimi Pirvanov yeniden kazandı.
Bu sıradan bir seçim olmasa gerek.
Türkiye'deki Bulgaristan vatandaşlarından, Georgi Pırvanov'a rekor sayıda tam
55.136 oy çıktı. Diğer aday, aşırı milliyetçi parti ATAKA'ın lideri Volen Siderov ise Türklerden ancak 114 oy alabildi.
ATAKA, Bulgaristan'da Türklere karşı bir politika güdüyor.
Bulgaristan, bir geçen yılki milletvekili seçimlerinde 50'den fazla ülkede vatandaşlarına oy kullandırtmış, 13 ilde 74 sandık kurmuştu.
Türkiye'den HÖP partisine 41 bin oy çıkmıştı.
Eğer HÖH geçen seçimde de 55.136 oy alsaydı, 34 olan milletvekili sayısının 38'e çıkacağı hesaplanıyor.
HÖH, Türkiye Temsilcisi Enver Hatipoğlu bunu "Azmin zaferi" olarak nitelendiriyor.
Bulgaristan bu kadar çok ülkede binlerce sandık kurarak yurttaşlarına oy kullandırıyor, biz ise ancak gümrük kapılarında bunu yapabiliyoruz.
Yoksa, Türkiye'deki iktidarlar beceriksiz mi?
Biliyor musunuz
- AKP Edirne Milletvekili Ali Ayağ ve Rumeli Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği'nin, 10 Kasım'da Atatürk'ün vefatının 68. yıldönümü dolayısıyla 'Atatürk ve silah arkadaşları' için Türkiye'de Edirne, İstanbul, Ankara, Samsun ve İzmir'de; Yunanistan'da Selanik, Makedonya, Üsküp, Gostivar, Kırcali ve Sofya'da, Kosova'da da Prizren ve Gilan'daki merkezi camilerde mevlit okutulacağını...
Milletvekillerine duyurumdur
ELAZIĞ Valisi Sayın Muammer Muşmal, geçen gün yaptığı bir açıklamasında memleketin %99’u Müslüman, ama nasıl oluyorsa %60’ı hırsız demiş.
Bu haberi okuyunca, aklıma Aziz Nesin’in de zamanında halkın geneline ilişkin yaptığı, hepimizin malumu o meşhur tespiti geldi. Bilindiği gibi, Nesin de bu halkın %60’ı aptal demişti. Hatta yakın dostlarına, aslında gerçek oranı söylemediğini, gerçek oranın söylediğinin çok çok üstünde olduğunu, ama ülkede infiale neden olmamak için, oranı %60’larda tuttuğunu o günlerde sağır sultan bile duymuştu.
Gerçi bu ülkede devletin en üst makamını zamanında temsil eden "benim memurum işini bilir" derse; kah bir diğeri "minareler süngü, kubbeler miğfer, camiler kışlamız, müminler asker" deyip, halkın içine nifak sokarsa; eğitimin ülke genelindeki yüzdesi gelişmemiş Afrika ülkeleri düzeyinde kalırken, verilen eğitimin de kalitesi ortadayken, okul kantinlerinde kitap yerine, uyuşturucular peynir ekmek gibi satılırken, Milli Eğitim Bakanlığından çıt çıkmıyorsa; dini inanç sömürüsünün en alasını, Ramazan ayı içerisinde devletin yetkilileri yapıyorsa, Cumhuriyet ilkelerini hiçe sayan tarikat üyeleri, ortalığı sahipsiz bularak aymazlığı camilerde adam öldürmeye kadar vardırıyorsa; İçişleri Bakanı, kırmızı bültenle aranan suçluyla saf tutarken, memleketin her yerinde can güvenliği neredeyse ortadan kalkmışsa, suç yapanın yanına kar kalıyorsa; emeğin değeri ayaklar altına alınıp, gayri meşruluk meşrulaşmışsa; Sayın Kültür Bakanın uyuklamadan başka meziyetinin olmadığı bir ülkede, televizyon kanallarından adam öldürmenin inceliğini öğreten diziler saat başı yayınlattırılıyorsa, Türk toplumunun gelenek, görenek ve inançlarına ters düşen, onlarca televole programlarına prim verdirilerek toplumun millet olmasının en önemli nüvesi olan aile çekirdeğinin parçalanmasına neden olunuyorsa; asgari ücretlinin maaşı, sahibini ayın 11 günü aç bırakırken, işsizlik hat safhadayken, emeklilik öbür dünyada gerçekleşirken, milletin vekilleri kendi maaşlarının azlığından şikayet ediyorlarsa; sağlık sektörünün neresini tutsanız elinizde kalıyorsa; tarım ve hayvancılık sektörü, tükenmeye yüz tutmuşsa; esnaf ve küçük sanayici siftah yapamadığı için kepenk indiriyorsa; Güneydoğuda şehit düşenlerin acısı sadece anaların ciğerini yakarken, bunlardan dert yananları Başbakan "askerlik yan gelip yatma yeri değil" diyerek azarlıyorsa; maalesef bizlere yakıştırılan bu olumsuz benzetmeler ve onlara bağlı yüzdelik oranlar korkarım günbegün artacaktır.
Milletin, dertlerimizi çözsün diye seçip TBMM’ye vekil olarak gönderdiği yan gelip yatanlara önemle duyurulur.
Dip Not: Şunu da kulaklarına küpe yapsınlar ki: Bu halk gerçekte ne aptaldır, ne de hırsız! Bu halk şimdilik sadece sahipsizdir, sahipsiz.)
Hasan UĞURTÜRK
Trafik işkencesi
İKİTELLİ'deki toplu konutlarda oturuyorum. Burası adeta inşaat alanına döndü, birçok konut yapıldı. İnsan sayısı artınca yollar yetersiz gelmeye başladı. İkitelli köprüsündeki trafik felaket özellikle sabah ve akşam saatlerinde.. Bazen trafik polisi olmuyor ya da varsa sayıları yetersiz. Belediye Başkanı buradaki trafiği halletmek için bir önlem düşünüyor mu? Yoksa biz işkence çekmeye devam mı edeceğiz? Ülkemizde yol denilince herkesin aklına karayolu geliyor, o da sorunu çözmüyor aksine daha da ağırlaştırıyor.
Aslında ben belediyeye bu soruyu sordum fakat cevap alamadım.
Belki sizin aracılığınızla sorarsam cevap alabilirim.
Ayhan ERGÜN
Döşenen granit taşlar müteahhidini mahçup ediyor
BAĞDAT Caddesi, Şaşkınbakkal ile Plaj Yolu arası kaldırımlar bir seneden az bir zaman zarfında 'Gür Yapı' adlı firma tarafından (muhtemelen Çin'den getirildi) granit taşları ile yenilendi. Ancak henüz bir yılı dolmadan taşların bir kısmı kırıldı, bir kısmında çatlaklar var. Alt yapı dolayısı ile koydukları kapakların üstündeki granitler kırık ve üzerine basıldığında oynuyor. Ayrıca kaldırım kenarlarına yaptıkları şap uygulaması tamamı ile aktı gitti ve kaldırımların bitiş noktalarında kanallar oluştu. Bütün bunlardan ayrı olarak, kaldırımlara araç çıkmaması için yerleştirilen babaların büyük bir kısmı ya sökülmüş, veya araba çarpması dolayısı ile yan yatmış. Dünyanın parası harcanarak yapılan kaldırımlara görgüsüzler gene araç bırakıyor. Müteahhidin yandaş olduğu da herkesin ağzında. Peki bu iktidar gelecek seçimlerde Kadıköy'ü belediye olarak ele geçirmeyi düşünüyor ise ki öyle, bu kafa ile mi olacak? Herkesi kör ve alemi sağır mı zannediyorlar?
Behzat RIZVANİ
İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü duyarsız
BELGRAD ormanlarından geçen, Bahçeköy'ü Kemerburgaz’a bağlayan yer yer çukurlarla dolu asfalt bir yol vardır.
Cennet tabir edilebilecek bu yol sahipsiz, başı boş, kaderine terkedilmiş bir haldedir.
Bu yol Sarıyer ile Kemerburgaz arasını çok kısalttığı için her gün yüzlerce özel araç ve okul servisleri tarafından kullanılmaktadır. Büyükşehir Belediyesi, yolun temizliğinin İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü'ne ait olduğunu belirtmekte ve bu yolda tam 18 aydan bu yana hiçbir temizlik yapılmaktadır.
İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü ise yarım ağızla, yolun değil ama ormanın ve dolayısıyla yol kenarının temizliğinin kendilerine ait olduğunu söylüyorlar.
Geçtiğimiz kış kar ve fırtına sonrası kırılıp bu yolu kapayan ağaçlar haftalarca kaldırılmamış, duyarlı vatandaşlar tarafından el birliği ile yol kenarına alınmıştır.
Yolun ortasına dökülmüş ve geçişi yarı yarıya yavaşlatan moloz yığını 4 aydır burada durmaktadır.
İstanbul Orman Bölge Müdürümüz, konuya en küçük bir duyarlık göstermemekte, Koruma Şube Müdürü Yüksel Yüksel bu molozların kaldırılmasını isteyen bir faksa şöyle cevap vermektedir:
"Bu kabil yerlerin temiz olması için toplumsal bilinç ve oto-kontrol uygulamasının geliştirilmesi gerektiği mütalaa edilmiştir."
Ne yazıktır ki konu Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe’ye de 25 Ağustos'ta vatandaşlar tarafından mektupla iletiliyor. Aradan bu kadar zaman geçiyor, Pepe'den ne bir cevap ne de bir talimat...
Çöp ve moloz atıkları her geçen gün artıyor. Buraların sahipsizliğinden cesaret bulan bazı vatandaş müsveddeleri ve kamyon/kamyonet şoförleri bu yola inşaat atıklarını ve çöplerini dökmeyi sürdürüyor.
İstanbul Orman Bölge Müdürü ve sözde ilgililer, sizleri görev yapmaya çağırıyoruz. Bu vurdumduymazlıkla aldığınız maaşlarınızı, ödeneklerinizi, oturduğunuz lojmanlarınızı hak ettiğinize inanıyorsanız, bizim size söyleyecek hiçbir lafımız yok. Güle güle oturun...
Mehmet ASAL-E.Dz. Kurmay Kd. Albay
Bize gelen kitaplar
HIFZI Topuz "Başın Öne Eğilmesin" (Remzi), Uğur Dündar-Haluk Şahin "Haramzadenin Dönüşü" (Güncel), Alev Coşkun "Tarihi Unutmamak Günceli Yakalamak" (Cumhuriyet), İnal Batu "Dış Politika Kıskacında Türkiye" (Pegasus), Nurettin Koç "Laik Eğitimden Şeriatçı Eğitime" (Berfin), Dr. Tahir Tamer Kumkale "Atatürkçü Olabilmek" (Pegasus), Alev Aksoy Croutier "Üçüncü Kadın" (Remzi), Nermin Bezmen "Kırk Kırık Küp" (Remzi), Turan Güven "İnsan Gelecekte Yaşar" (Bilgeoğuz), Burak Özdemir "Tanrı'nın Doğum Günü" (Güzeldünya), İsmet Bozdağ "Soykırım Efsanesi" (Emre), Haluk Tarcan "Kökenindeki Ön-Türk Kültürünü Bilmeyen Avrupa Birliği" (Editions Caft), Sami Önal "Harbiye'den Dersim'e" (Remzi), Jurien de la Gravière "Doria ve Barbaros" (Profil), Erol Manisalı "Türkiye'nin Askersiz İşgali: Gümrük Birliği" (Truva), Aytunç Altındal "Hangi İsa" (Destek), Osman Özbek "Laik Cumhuriyete 11 Kurşun" (Ümit), Prof. Özcan Yeniçeri "İtirazlar" (Bilgeoğuz), Süreyya Özyurtkan "Başlangıçtan Günümüze Patrikhane Dosyası" (TEM Vakfı), Hüsnü Merdanoğlu "Ulusal Kurtuluş Süreci ve Kuvayı Milliye" (Ümit), Erdal Sarızeybek "Hesaplaşma" (Ümit), Mustafa Yaratmak "Meczup Yaratmak" (Ulus Dağı), Prof. Osman Öztürk "Ordu ve Politika" (Fark), Abdullah Ağar "Türk Komandoları" (Birharf), Metin Gür "Kına'nın Soluşu" (Günizi), İ. Gürşen Kafkas "Düşlerimde Şiirlerim" (Kavram), Lester R. Brown "Dünyayı Nasıl Tükettik" (İş Bankası) Arslan Bulut "Atatürk Modeli Mi? Hitler Modeli Mi?"; "Çift Başlı Yılan"; "Atatürk'ün Yol Haritası" (Bilgeoğuz), İsmail Tokalak "Bizans-Osmanlı Sentezi" (Gülerboy), Memduh Bayraktaroğlu "Bu Ülkeyi Hâlâ Cahiller Yönetiyor'" (Arkaplan), Ersin Toker, "Yanlız Değilsin" (TMMOB), Ahmet Uludağ "Güneydoğu'daki Komando Alayından Çalınan 240 Komando Askeri" (K Yayıncılık), Osman Pamukoğlu "Ayandon" (İnkilap), Ayketin Gezici "SONer Efendi" (Akis), Yılmaz Polat "Washington'da Akrobasi" (Ulus Dağı), Emcet Olcaytu "Devlet Bahçeli'nin Dokuz Sabıkası" (Kaynak), Prof. Levent Sevgi "Ne Bilim Yahu" (Eksen), Dr.Furkan Aydıner "Rabbini Arayan Thomas" (Nesil), Erdoğan Aktaş "Aşık Olan Terkeder" (Birharf).
TÜYAP'ın Kitap Fuarı'nın bugün son günü, unutmayın.
Tarsus arıtma tesisi için Orman Bakanı'na sorular
MERSİN Milletvekili Ersoy Bulut, Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe'ye, Tarsus'ta kurulmak istenen katı atık bertaraf tesisine halkın karşı olduğunu belirterek şu soruları yöneltiyor:
1- Hükümet olarak, yerel yönetimleri güçlendirme, yerelleşme, yerinden yönetimi önemsiyor iddiasında olmanıza karşın, halk adına ve haklı gerekçelerle yörelerinde kurulmak istenen Katı Atık Bertaraf Tesisine karşı çıkan ve her defasında itirazlarını Bakanlığınız ilgili birimine belgeleriyle birlikte ileten Tarsus Belediye Başkanlığının itirazının neden dikkate alınmadığını açıklar mısınız?
2- Daha önce değerlendirmeye alamadığınız, reddettiğiz Bakanlığınız tasarrufunda olan orman alanının talebine ilişkin olarak, dört ay içerisinde ne tür değişiklikler oldu ki ön izin verilmesinde bir sakınca görülmemiştir diye Olur verdiniz. Açıklar mısınız?
3- Birbiriyle çelişen bu iki yazıda da aynı bürokratlarınızın imzası vardır. Bürokratlarınız görevlerini iyi mi yapmıyorlar? Yoksa ikinci yazıyı imzalamaları için siz mi baskı yaptınız. Açıklar mısınız ?
4- Yöre halkının itirazlarına rağmen ön izin verdiğiniz bu yere söz konusu tesisin yapılmasında ne tür kamu yararı ve zaruret vardır. Açıklar mısınız?
5- Yapılan bu uygulamalar emsal oluşturmayacak mıdır, bu uygulamalarla korumakla yükümlü olduğunuz orman alanlarını daraltmış olmuyor musunuz?
6- Yanan orman alanları için göstermiş olduğunuz hassasiyeti, ormanlık alanların gerçek ve tüzel kişilere tahsisi aşamasında neden göstermiyorsunuz?
Paylaş