Ülkeme özgü haksızlıklar

YILLARDIR yazılarınızı büyük bir keyifle takip ediyorum. Çok önemli konuların gündeme gelmesinde, vatandaşın kendini ifade etmesinde önemli rol üstleniyorsunuz. Bu açıdan size teşekkür etmek istiyorum.

Bugün bana enteresan gelen bir konuyu sizinle paylaşmak istiyorum. Yıllardır görüştüğüm bir dostum yaşadığı bir mağduriyetini anlattı birkaç gün önce... Eşinin üniversitede okurken almış olduğu öğrenim ve katkı kredisi başlarına dert olmuş. Onlarında büyük hatası var ancak yaşananlar, devletimizin tüm hortumculara, soygunculara izleyici pozisyonundayken vatandaşa nasıl şahin olduğunu göstermesi bakımından önemli diye düşünüyorum.

Dostumuzun eşi öğrenciliği sırasında Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu’ndan toplam 1.840 YTL kredi alıyor. Kurumun sözleşmesine ve ilgili kanuna göre okulu bittikten sonra iki sene içerisinde ödemelerin başlaması gerekiyor. Ancak ilgili tebligat ulaşmadığı (eşi o dönem Anadolu’nun ücra bir köşesinde öğretmenlik yaptığı için) ve kendileride takip etmediği için faiziyle beraber anapara 4.200 YTL’ye oluyor. Merak edip Google’da kredi borcu yazınca meğer binlerce insanın aynı durumda olduğunu, ’ekşi sözlük’te bile ve açılan forum sayfalarından gördüm.

Aslında buraya kadar bende çok yadırgamadım. Aynı krediyi öğrenciliğim sırasında ben de kullandım, zamanında ödedim. Fakat herkes aynı şartlara sahip olmayabilir, gerçekten ödeme gücü olmayan insanlarda olabilir. Kredi borcu ödemesi olan öğrenciler borç ödeme günü gelmeden kuruma başvuruda bulunursa öteleme yapılabiliyor. Ancak ödeme süresi gelmiş ve sadece ilk taksitin günü geçmiş dahi olsa borç muaccel hale getirilip çok yüksek oranlarda faiz işletiliyor. İlgili kanunda bu konuya atfen "Borçlunun Emekli Sandığı, SSK, Bağ-Kur veya sosyal güvenlik kuruluşu niteliğindeki başka kuruluşlarla ilk defa ilişkilendirildiğinin tespitine kadar, ilgilinin talebi halinde borcunu ödemesi, kredi alma süresinin bitiminden itibaren endeks uygulanmak suretiyle ve birer yıllık sürelerle Kurumca uzatılabilir. Katkı kredisi borcu ödemelerinde de aynı esaslar uygulanır" deniyor. Yani okulu bitirdiniz, bir işe girdiniz ve bir süre çalıştınız. Daha sonra bir şekilde işsiz kaldınız. Bu arada kredi borcunuzun ödeme zamanı geldi. Emekli Sandığı, SSK, Bağ-Kur veya sosyal güvenlik kuruluşu niteliğindeki başka kuruluşlara kaydınız yapıldığı için borç erteleme şansınız yok. Devletin çeşit çeşit alacakları için sanayiciye, esnafa, ticaret erbabına çıkarttığı af yasalarına, pişmanlık yasalarına, taksitlendirmelere, bir kısmını affetmelere rağmen üniversitede okurken ihtiyaçlarını karşılamak üzere kredi verdiği öğrencisine tam hayatın başında iken bu kadar acımasız davranması sosyal devlet anlayışıyla bağdaşmamaktadır.

Mesut KABA

Erdoğan 4 Doğan 7

BAŞBAKAN Erdoğan geçen hafta yaptığı konuşmayla bir hafta Türkiye’yi bugünkü (dünkü) konuşmasına kilitledi.

Son konuşmasını tekrar tekrar okudum boşuna kilitlenmişiz.

Açıkçası dağ fare doğurdu!

Başbakan Erdoğan, şok belgelerle ve yeni hortum olayıyla Aydın Doğan’ı bitirecek diye bekledim.

Yaptığı konuşma ne yazık ki hamaset dolu bir konuşma.

Aydın Doğan’ın kendisine yazdığı mektuptan bazı bölümler açıkladı.

Başbakan’a herkes açık veya kapalı mektup yazabilir.

Mektupları okumak veya çöpe atmak hakkı ve yetkisi Başbakandadır.

Bugünkü (dünkü) açıklamalar sonrasında bende oluşan hava Başbakan Erdoğan’da gözle görülür bir düşmenin ve gizli bir paniğin olduğudur.

Her iki açıklamadaki mesajların şiddetini ’Richter Ölçeğiyle’ ölçersek Başbakan Erdoğan’ın konuşması 4 şiddetinde, Doğan’ınki ise 7 şiddetindedir.

Aydın Doğan ’Hodri Meydan’ dercesine bir üslupla haklı ve güçlüyüm diyen taraf oldu.

Başbakan Erdoğan, nereden girdim bu tartışmaya der gibi bir havada.

Sonuçlara gelirsek...

4 şiddetindeki depremlerde çoğu zaman depremi bile hissedemeyiz.

7 şiddetindeki depremler can alır, mal alır ve yıkar, yakar.

Bir soru ile durumu irdeleyelim.

Başbakan’ın 4’ü, Aydın Doğan’ın 7’si karşısında ne olacak?

Bekleyelim ve görelim.

Tevfik DİKER-19-20. dönem milletvekili

Uyumak istiyorum

BEN 100. Yıl Mahallesi, ODTÜ Sitesinde oturuyorum.

Her gece saat 20.00’den sonra ortalıkta inanılmaz bir köpek ’himayesi’ başlıyor ve o saatten sonra sokakta gezmek bile mümkün olmuyor.

Bu konuyu Büyükşehir Belediyesi’ne ilettiğimde Çankaya Belediyesi’ne yönlendirdi. Çankaya Belediyesi ise görüşmelerim sırasında ellerinde yeterli barınak bulunmadığını, köpekleri kısırlaştırıp tekrar saldıklarını söylediler. Bundan fazlası ellerinden gelmiyormuş. Bu belediyecilik anlayışıyla yapılan hizmet demek ki bu kadar... Bu sokaklarda köpek himayesini bitirmek için neler yapabilirim. Sokağımda saat 22.00’den rahat dolaşmak ve gece yatağımda köpek kavga seslerini duymadan uyumak istiyorum.

Bu konuyla ilgilenirseniz inanın size her gece uyumadan once rahat uyuyabileceğimi düşünerek dua edeceğim. Hakan ÖZGÜZEN

Fenerbahçe mi yenildi Hacettepe mi yendi

TURKCELL Süperlig’te Hacettepe, Fenerbahçe’yi 2-1 yendi. (Maçı izleyen biri olarak).

Fenerbahçe’li dostlarıma geçmiş olsun diyorum.

Ertesi günü manşetler, Fenerbahçe’nin şoka girmesinden, neden yenildiğinden manşetlerle bahsedecek doğal olarak.

Neden Hacettepe’nin başarısını manşetlere geçmeyecekler? Neden Hacettepe, Fener’i yendi değil de, Fener Hacettepe’ye yenildi, manşetleri oluyor.

Bir Galatasaraylı olarak aynı durumlar Galatasaray için de geçerli. Beşiktaş ve Trabzonspor için de...

Pekin Olimpiyatları’ndaki vahim tablo ortada. Spor futbol tekeli dışına çıkamıyor. Futbol dört büyüklerin dışına çıkamıyor. Büyükler göstemiş dışında başka hedeflere yönelmiyorlar.

Futbol gene tüm hızıyla sürecek. Fatih Terem, şov yapmaya devam edecek. Başbakan hep futbol maçlarına gidecek.

Yuvarlanıp gidiyoruz deyimi de burada daha gerçekci olur artık.

Gürel GÜRSES
Yazarın Tüm Yazıları