İLK kez bir Türkmen belgeseli hazırlamak üzere Irak’a gidip iki hafta kalan gazeteci Vedat Yenerer,Amerikan askerlerinin ilginç durumunu gözlemlemiş; toplumu aşağılayan uygulamalarını görmüş... Baskılara da bizzat tanıklık etmiş.
‘Gece 03.00’te şehrin 100 metre üstünden Amerikan jetleri geçiyor; yatağınızdan zıplıyorsunuz; ürküyorsunuz’ diyor.
O iğrenç fotoğraflar konusu...
- Bunlar maalesef gerçek. Ortaya çıkmasında geç bile kalındı; daha önce çıkmalıydı. Bu fotoğraflar gerçek bir ‘bomba’ da sayılabilir. Aslında gazeteciler rezillikleri biliyordu ama belgelemekten korkuyorlardı. Fotoğrafları da ancak Amerikan askerleri çekebilmişler.
Amerikan askerlerinin durumu...
- Kerkük’te, Süleymaniye’de Amerikan birliklerinin olduğu her yerde, seks var. Kadın pazarlamacılığı bir sektör haline gelmiş. Saddam’ın saraylarına Amerikan birlikleri yerleşmiş durumda... Açıkça fuhuş yapıldığı biliniyor. Kürt ve Arap kadın satıcıları bu işi yapıyorlar. Zaten sokakta, iyi giyimli iki Kürt varsa yanında mutlaka dört beş kadın da görüyorsunuz. 100-150 dolar, burada çok büyük para. Binlerce Amerikan askeri de böylelikle rehabilite oluyor denilebilir...
Sınır ticareti...
- Burada dikkat çekici bir durum var. Mersin serbest bölgesi ve İskenderun’dan TIR’larla büyük mal sevkıyatı var. Barzani ailesinin kontrolündeki bu mallar gümrüklerde yeterince kontrol edilmeden Irak’a geçiyor. Irak’a giden Türk şoförler de dönüşte çay, kola, deterjan ve sigaraları alıp Türkiye’ye satıyorlar. Bu ihracat nedense Türkiye’den yapılmıyor? Tabii gümrük vergisi olmadığı için bu mallar ucuz. Düşünün 24 adet kutu kola 5 dolar sadece. O yüzden Türkiye bu yolla bir şey kazanmıyor. Türkiye’de hükümete yakın bazı işadamları ve siyasilerin Mesut Barzani’nin yeğeni Neçirvan Barzani ile yakın ilişkileri olduğu konuşuluyor.
TÜRK OLMAK ZOR
Türkmenlerin hali....
- Türkmenler mahvolmuş vaziyette. Habur sınır kapısından geçtikten sonra üzerinizde Türkmenlere giden kitap, gazete varsa, anında Kürtler tarafından el konuluyor. Üniversite yaşlarındaki öğrenciler MİT ajanı olduğu iddiasıyla taciz edilip sürekli gözaltına alınıyor; buna karşı Türkiye bir şey yapamıyor.. Türkmenlerin temsilcilerine nefes aldırmıyorlar. Irak Türkmen Cephesi, Kürtlerin baskısı altında, ama Türkiye devleti, sadece ‘Kürtleri kızdırmayın, saygılı olun’ diyor... Amerika’nın güdümünde bir yönetim var; ne derse o oluyor. 3.5 milyon Türk var, Türkmenler sindiriliyor; ayaklanmaları istenmiyor. Türk olmak çok zor, Türk bayrağını yakacak kadar gıcık olunmuş; özellikle Kerkük’te. PKK’lıları da Musul ve Kerkük’e yığmışlar.
Çekim yaparken uğradığımız Misak-ı Milli sınırlarının en ucu sayılan Mansuriye El Cebel’deki (Şahraban) Adana Köyü’nün camiini görmelisiniz; dökülüyor. Böyle görkemli bir camiyi dünyanın en zengin vakıflarından sayılan Diyanet Vakfı onaramaz mı? Çevresinde 300 bin Türkmen’in yaşadığı Telafer Kalesi’nin de bir görülmesi lazım. Saddam Hüseyin,Türk düşmanlığından ötürü bir trafik lambası bile koymamış, bir sinema, kültür merkezi bile açtırmamış; utanç verici bir durum... Türklüğünü kaybetmemiş bir toplum görmezden mi geliniyor?
Öpücük
EKONOMİSTLER der ki; öpücük, talebin her zaman için arzdan fazla olduğu bir alışveriştir.
Muhasebeciler der ki; öpücük, geri dönüşüm sağladığı için kár oranı yüksek bir tür kredidir.
Matematikçiler der ki; öpücük, sonsuzluktur çünkü burada 2’nin böleni yoktur.
Geometreciler der ki; öpücük, iki dudak arasındaki en kısa mesafedir.
Dişçiler der ki; öpücük, hem bulaşıcı, hem de antiseptiktir.
Mimarlar der ki; öpücük, iki dinamik nesnenin arasında sağlam bir köprü oluşturan değerdir.
Ve bilgisayar bilimcileri der ki; öpücük, bazen iki sistemin iletişimini hızlandıran önemli bir sistem dosyası, bazen de bütün sistemimizi altüst eden bir virüstur.
(universiteliler@topica.com grubundan)
Türk Alman Oscarları
MERKEZİ Almanya’nın Münih kentinde bulunan Türk-Alman Dostluk Federasyonu’nun (DTF)2001’den beri verilen ‘Türk Alman Dostluk Ödülleri’ bugün Ankara TÜBİTAK’ta 18.00’de veriliyor.
DTF Genel Başkanı Ali Kılıç ‘DTF’nin kültür etkinliklerine olan ilgi sürekli artıyor. İlk yıl 4500 olan katılım, üç yılda 30 bine yükseldi’ diyor. Bugün ödül alacak kurum ve kişiler şöyle: Politika: Prof. Dr. Rita Süssmuth (Federal Göçmen Komisyonu Başkanı, CDU’nun eski Meclis Başkanı Türkiye’nin AB’ye girmesini isteyen tek başkan), Kültür:Şinasi Dikmen (Kabare sanatçısı), Medya:Milliyet ve Süddeutsche Zeitung (İcra Kurulu Başkanı Hanzade Doğan- Yazı İşleri Müdürü Arno Makosvky),Spor: Christoph Daum (Fenerbahçe Teknik Direktörü, ödülü lig sonrası İstanbul’da), Dayanışma: DGB (Alman Sendikalar Birliği adına Genel Sekreter Klaus Beck), İş dünyası: BMW (Yönetim Kurulu üyesi Werner Mörlein), Teşvik:Mehmet Ali Yeniçeri (Erzincan, Üzümlü İlçe Fatih Mahallesi Muhtarı, dilsiz olduğu halde, Özal’ın desteğiyle sağlık memuru yapıldı), Ayla Olsen Uzun (Solingen Türk-Alman Çocuk Yuvası Kurucusu).
Ali Kılıç, Almanya’dan 25 gazeteciyi de töreni izlemek üzere davet ettiklerini, bunların Kapadokya, Konya ve Antalya’yı ziyaret edeceklerini belirtiyor. Kılıç, ‘Türkiye’nin tanıtımı için, bu gazetecileri bizzat sorumlu yayın müdürlerinden izin alarak getirdik. Çünkü Almanya’da gazeteciler etik olarak kurum ve kişilerin davetlerine katılmıyor. Eğer gerekiyorsa, harcamalarını kurumları karşılıyor’ diyor.
Ali Kılıç iki ülke arasında dostluk köprüsü oluşturmak ve Türkiye’yi tanıtmak amacıyla büyük çaba sarf ediyor. Ne yazık ki kendisine THY ve ÖGER dışında katkıda bulunan olmamış. Acaba böyle bir etkinliği Turizm Bakanlığı yapsa kaç bin-milyon Euro’ya mal edebilirdi? Bakalım böyle bir ödül törenini davet edilen siyasilerden kimler izleyecek?
Biliyor musunuz?
İZMİR Büyükşehir eski Belediye Başkanı Burhan Özfatura’nın, AKP’li Gaziantep Belediye Başkanı Asım Güzelbey’in başdanışmanı olduğunu...
Biliyor musunuz?
GÜNÜN SÖZÜ
‘En büyük sermayem, insanlarda yaratacağım heyecandır.’