Bunların bakımı ve onarımı da çok zordur. Astarı yüzünden pahalıdır. Zaten bakanlığın kararıyla ikinci el artık yok; Gümrük Bakanlığı da DPT
de yasakladı’’ dedi.
Köşemizde başlayan
'ikinci el tıbbi cihaz' kaçakçılığı ile ilgili ihbara dayalı bakanlık yazısına karşı görüşlere katkı sağlamak üzere bir açıklama yapan Dr.
Ofluoğlu, 1.300'ü hekim 6.500 kişinin çalıştığı gruplarına bağlı 58 hastane ve sağlık merkezinde bir tek ikinci el tıbbi cihazın bulunmadığını bildirdi;
Alman Hastanesi'ndeki cihazları da 9 milyon dolarlık yatırımla yenilediklerini anlattı. Bu arada
Sudan, Beyrut, Abu Dabi ve
Tunus'ta sağlık yatırımı yaptıklarını söyledi:
‘‘Yazınızda hakkında suç ihbarında bulunulan
'Üniversal Hospital' ve
'Özel Ege' isimli iki özel hastaneden söz edilmektedir.
'Üniversal Hospital' olarak zikredilen hastane kesin olmamakla birlikte
Adana'da bulunan
'Üniversale Hospital'; 'Özel Ege' olarak anılan hastane ise muhtemelen
Denizli'de bulunan
‘Özel Ege Tıp Hizmetleri Sanayi ve Ticaret AŞ' olabilir.’’ Dr.
Ofluoğlu, Türkiye’ye ikinci el cihaz sokulduğunu doğruluyor. Bu sistemin nasıl çalıştığını da şöyle anlatıyor:
‘‘
Almanya'da yeni cihaz alanlara üç yıl vergi yok. Bir hastane üç yıl dolarken bu cihazı geri verip, yenisini alıyor. Böylece vergi ödemekten kurtuluyor. Üç yıldan sonra ise kazanç vergisini ödemek zorunda. Bu nedenle cihazını yenisiyle değiştirmesi daha avantajlı hale geliyor. Üretici firma da onu alıp onarımını ya da bakımını yaparak satıyor. Bir yerde kendi üreticisi korunmuş oluyor.’’
Peki bunları kim ülkeye soruyor?
‘‘Kim soktu, kim getirdi bilmiyorum. Ancak getirilen cihazların bütün listeleri Sağlık Bakanlığı'nda ve DPT'de var. İkinci eller hemen tespit edilebilir.’’
Bu cihazlar radyasyon saçıyor mu?
- Çalıştırıldığı sürece tabii; fakat önlemi var. Hurdaya çıkarttıklarımızı da biz bir depoda tutuyoruz. Çalışmadığı için zararlı olmuyor.
Yağda oyunlar
MARMARA bölgesindeki bir yağ üreticisi anlatıyor:
AYÇİÇEK, soya, mısır yağında yine Bizans oyunları başladı... Yine birileri milyarlar götürecek.
Ayçiçeği ürünü eylül ayında piyasaya çıkıyor. Spekülatörler şimdiden vurguna hazırlanıyor.
Trakyabirlik, elindeki son ayçiçeğini satışa çıkardı. Ancak işlemeden tohum olarak satması dikkati çekiyor.
Bu arada geçen yılkı oyunlar sırasında ithal ayçiçeğinden alınan fon % 39'dan 12'ye indirilmişti. Şimdi yeniden % 32 veya % 39'a çıkarılacağı yolunda söylentiler çıktı. Bu konudaki kararnamenin bakanların imzasına sunulduğunu duyuyoruz.
Elinde büyük mal bulunanlar
'tatlı kár' hayalini şimdiden yaşıyor. Düşük fonla ithal edilmiş yağı bulunanlar, bir anda inanılmaz rant elde edecekler.
Ticaret Bakanlığı bu oyunlara izin vermemelidir.
Hani hayrattı?
MARMARİS Armutalan'da
Kenan Evren'in rahmetli eşi
Sekine Evren adına yaptırdığı hayrat bir çeşme, çeşmenin yanında da bir masa, sandalye ve bir de görevli bulunuyor. Memurun görevi su almak için gelenlerden makbuz karşılığı para almaktır. Belediyeler, halkına içilebilir, iyi kalitede su temin etmekle yükümlü olması gerekirken, hayrat olarak yapılan çeşmenin başında eli makbuzlu tahsildar bulundurmayı anlamak zor.
Sevim HOŞGÖRÜR-MARMARİS Amblem
‘DANIŞTAY 8. Dairesi'nin, Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin açtığı bir temyiz davasını reddettiğini ve Atakule çarşısına benzetilmiş
Kocatepe Camii'li amblemin
Ankara'nın simgesi olamayacağına karar verdiğini biliyor musunuz?’’ diyen okurumuz
İzzet Ünlüer, kendi olanaklarıyla 6 yıldır bu konuda hukuk savaşı veren eski CHP Trabzon milletvekili, avukat
Rahmi Kumaş'ı kutluyor.
Hodri meydan
KARAYOLLARI Genel Müdürü
Dinçer Yiğit, Üstyapı firmasının sahibi
Hüseyin Gündoğdu ve bize, aralarındaki müteahhitlik ilişkileriyle ilgili tartışma üzerine aracılığımızla 27.5.2002'de bir araya gelme çağrısı yapmıştı. Ancak bizim aynı tarihte yurtdışında bulunmamız nedeniyle bu toplantının bir hafta sonraya (3 Haziran) ertelenerek, örneğin Ankara Gazeteciler Cemiyeti'nde yapılmasını önermiştik. Öneriyi kabul etmeyen
Yiğit geçen pazartesi günü
Karayolları'nda bürokratlar, bazı müteahhitler ve üç gazeteciyle bu toplantıyı yapmış... Haberimiz olunca bize ‘‘Sayın
Gündoğdu'ya bir şans verdim gelmedi. Halk mahkemesi gibi düşündüğüm bu toplantıya gelseydi iddialarına cevap verip yargı kararlarını gösterecektim. Görevimi yaptım. Ben genel müdürlük dışında da bir yere gidemem, uluorta konuşamam, bu devlete yakışmaz’’ dedi.
Hüseyin Gündoğdu ise şunları söyledi: ‘‘Tarafların olmadığı bir toplantı yapmak gülünç olmuyor mu? Ben kaçmıyorum, istediği yerde tartışmaya her zaman hazırım. İnsanlara çamur atmak, yüz yüze gelmekten çok daha kolaydır; kaçmasın gelsin. Karşıma çıkarsa
Kıbrıs'taki asfalt ihalesine nasıl fesat karıştırıldığını anlatacak, ayrıca
'görevde keyfi davranmak' suçunun unsurları bulunduğu halde bakan tarafından hakkında soruşturma izni verilmemesine karşı
Ankara Cumhuriyet Başsavcısı'nın, Danıştay 2. Dairesi'ne yaptığı gerekçeli başvuruyu yüzüne okuyacaktım. (
Başsavcı, Danıştay'dan bakanın soruşturma izni vermemesine ilişkin kararın kaldırılmasını talep ediyor.) Suçluluk psikozu içinde değilse yiğitçe karşıma çıksın.’’
İhale karıştı
TÜRKİYE Denizcilik İşletmesi tarafından 2001 fiyatıyla 7 trilyona ihale edilen
Giresun liman inşaatının kime verileceği önümüzdeki salı belli olacak. İhale medyada geniş şekilde yer alıyor.
‘‘TDİ'de bir ihale’’ (23.5.2002) yazımızda yönetim kurulunda yapılan değişikliklere değinirken,
Hasan Pulur ‘‘Bir memleketin deniz işleri’’ (25.5.2002) yazısında alaycı bir dille
‘‘Elbette bir denizcilik işletmesine denizcilikten anlayanlar seçilir, suyu çamaşır leğeninde görenler değil!’’ dedi.
Milliyet de olayı
‘‘Saltanat kayığı’’ (26.5.2002) manşeti ile duyurdu.
İhale öncesinde TDİ Yönetim Kurulu'ndan İTÜ eski Rektörü
Reşat Baykal, Av.
Sıtkı Cengiz Esin ile
Jale Ümmügülsüm Aygen görevden alınarak yerlerine Yük. Müh.
Üstünel Akoğuz, Dr.
Hüsamettin Kutlu ve
Orhan Öcal getirilmişti. İhaleye;
Limak-İnted; Cengiz İnşaat-Yüksel, Doğuş-FK konsorsiyumları ile
Atacan Aksay firmaları teklif atmıştı. Son 2 firmaya yeterlililik verilmedi.
TDİ Yönetim Kurulu üyesi,
ANAP İstanbul İl Başkan Yardımcısı
A.Tahsin Sağlam ‘‘Salı günü Limak-İnted ile Cengiz-Yüksel'i karşımıza alıp kapıştıracağız’’ diyor. Denizcilik çevreleri,
Mesut Yılmaz'ın ‘‘Teşkilatlarda görev alanlar, kamu kurum ve kuruluşlarında yönetim ve denetimlerde kesinlikle görev almayacaklardır’’ genelgesini hatırlatıyor.
TDİ Genel Müdürü
Erkan Arıkan'ın
‘‘Bu ihaleye şaibe karıştı, yeni bir ihale açalım’’ diyerek baskılar karşısında tatile gittiği konuşuluyor.
TDİ'nin bağlı olduğu Devlet Bakanı
Yılmaz Karakoyunlu, gelişmeleri danışmanı
Osman Yazıcı'ya sorsun deniliyor.
MESAJ
SAYIN Devlet Bahçeli, 1999 seçimlerinden başarılı çıktıktan sonra
‘‘Yemeyeceğiz, yedirtmeyeceğiz’’ demişti. Sanıyorum Sayın
Bahçeli'nin Tarsus Belediye Başkanı
Burhanettin Kocamaz'dan haberi yok.
Kocamaz, kendisini yasaların üstünde tutuyor. Yeni Hal içindeki karpuz pazarında kimlere yer verdiğini teşkilat başkanınıza sordurabilir misiniz?
Kemal ERKEÇ-TARSUS
ODTÜ lojmanlarında kaloriferler son raddeye kadar yanıyor. Lojmanlarda oturanlar pencereleri açarak
'havanın ısınması'na katkı sağlıyorlar. Rektörlüğün tahsisatı mı çoktur? Hava sıcaklığına göre doğalgaz tüketimi ayarlamak bu kadar zor mu?
Hüseyin ECE-ANKARA TRAFİK Vakfı şoförlerinin tek başına araç çekmeye ve çekici ücreti tahsil etmeye ve eğer ödemezsek aracı rehin tutmakla tehdit etmeye hakları var mı? Eğer varsa, trafik polislerine ne gerek var?
Esra ERAY-Kozyatağı-KADIKÖY
İSKİ'den
'Hava Parası' yazısına yanıt: 1996'da 18 km. boru döşenmek suretiyle
Adalar suya kavuşturulmuştur. Şikayetçinin ikamet ettiği bina yüksek kottadır. Kış aylarında su tüketiminin az olmasından dolayı şebeke hattına ve su deposuna su verilen motorlar münavebeli çalıştırılmaktadır. Yaz başlamasıyla su devamlı verilmektedir.
DÜZELTME
'Bıyıklı başkandan Tunceli öyküsü 'yazısında Bavyera Eyaleti'nde kullanılan selam 'Groos Goot' değil 'Grüss Gott'tur (Tanrı'ya Selam). Avusturya'nın hemen tamamında bu deyim kullanılır. Ayrıca
Almanya'nın
Berlin'den sonra ikinci büyük kenti
Münih değil,
Hamburg'dur.
Münih üçüncü büyük kentir. (Yurtdışındaki okurlarımız Akar Duru ve Atilla Tamer'e teşekkürler.)