1950'lerden beri tartışılan ancak kimsenin cesaret edemediği kamu yönetiminde reformun adımı AKP tarafından atıldı.
Türkiye'nin devlet yapısı açısından çok önemli bir adım atılıyor. Hemen ciddi eleştiriler ortaya çıktı. Bu projenin uygulanması, açıklandığı gibi 7 yılda bitirilebilir mi?
Bu nedenle pek çok yasanın değişmesi gerekiyor. Kamu maliyesi, personel rejimi, belediye ve il genel meclisi kanunlarından tutun da sağlık, eğitim ve personel yasalarına kadar bir dizi değişiklik gerekiyor yasalarda...
Yasaya bu nedenle 'mahcup kanun' adını veriyor araştırmacı-yazar Tarhan Erdem... ‘‘Bu reformla sosyal devletin sonu mu geliyor?’’ sorusuna ‘‘Hayır’’ diyor, ‘‘Halkın seçtiği yönetimden daha etkin hizmet beklenebilecek, artık hesap sorulabilecek ve de hizmetler ucuzlayabilecektir.’’
KUŞKULAR VAR
Bizim de ilgili bürokrat ve siyasetçilerle yaptığımız görüşmelerde 'demokrasi kültürü' açısından ortaya çıkan sakıncalar şöyle özetleniyor:
- Vali ve belediye başkanlarına büyük yetki verilmesi tehlikeli değil mi? Partizanlığa karşı nasıl bir önlem alınacak? Teftiş Kurulları kaldırılırsa yerine hangi denetim organı getirilecek? IMF'nin isteği doğrultusunda bu 'reform'la kaç memurun işine son verilecek? 'Sözleşmeli personel' ile ücret adaletsizliği daha da mı yaygın hale gelecek? Dolaylı vergiler ağırlaşacak mı? Cumhuriyet Bayramı resepsiyonu ile adı ortaya çıkan Sayıştay Başkanı gibi başkanlar, bu reformun önünde engel olabilir mi? Üniter devletin yapısı bozulacak mı? Belediyelerin ABD'deki gibi 'Eyalet Sistemi'ne göre yönetilmesi mi amaçlanıyor? Devlet terbiyesi nedir bilmeyen, eğitimsiz ve rantçı zihniyetteki belediye başkanları bu sistemi içlerine nasıl sindirecekler?
PALDIR KÜLDÜR OLMASIN
Ama esas olan şu olmalıdır... Ortaokul ve lise mezunu 'rantçı' belediye başkanları, 'partizan' valilerle, milli geliri 2500 dolar dolayında olan bir ülkede zihniyet devrimi yapılmadan bu sistemin paldır-küldür uygulanmaya koyulmasının ne sonuçlar vereceği çok iyi düşünülmelidir.
Prof. Sait Güran, ‘‘AKP'li Mir Dengir Fırat'ın açıklamalarına göre, Türkiye'yi tersine çevirtmek istiyorlar. Asıl merkeziyet önemlidir; yerinden yönetim istisnadır. Anayasa'yı değiştirmeden yapılacak değişiklikler sakat olur. Kamu Reformu Kanunu, Anayasa'nın önüne geçemez. Bu kanunun aceleye getirilecek bir tarafı yoktur; ciddi şekilde tartışılmalıdır’’ diyor.
Dilerizhükümet bu 'reformla' Türkiye'yi çıkmaza sokmaz.
Alevilerden tarihi karar
ALEVİLER yıllardır Diyanet İşleri Başkanlığı'nda temsil edilememelerinin AB yolundaki Türkiye için büyük bir eksiklik olduğunu düşünerek 'Alevi İslam Din Hizmetleri Başkanlığı' (AİDH) adlı bir örgüt kuruyorlar. Cem Vakfı'ndan yapılan açıklamada; Anadolu ve Balkanlar'dan gelecek 2000 Alevi/Bektaşi/Mevlevi inanç öncüsü arasından yine kendileri tarafından kendi içlerinden seçecekleri 366 kişi adı geçen başkanlık kurumunu oluşturacak. Tarihi bir örgütlenme sayılıyor bu girişim.
AİDH Başkanlığı,‘‘bugüne kadar gözardı edilen Alevilerin haklarının alınması ve uzun yıllardan beri toplumsal adaleti askıya alan inanç ayrımcılığına son verilmesi amacıyla devleti yönetenlere sunulacak, Alevilerinde Sünni İslam inanıcını benimseyen vatandaşlar gibi eşit haklara sahip olmalarının önünü açmayı’’ amaçlıyor.
Açıklamada; başkanlığın, Alevilerin büyük şehirlerde ve köy, kasaba gibi taşrada ibadet mekanlarını belirleyip ibadetlerini yönetecek inanç önderlerinin her türlü ihtiyacını karşılayacak, yeni inanç önderlerinin yetiştirilmesini sağlayacak, bilgi, belge, kaynak toparlayarak eserler üretecek, tüm Alevi, Bektaşi, Mevlevi gruplarının içinde yer alacakları bir organizasyonu sağlamak amacıyla kurulduğu belirtiliyor. Böylece Alevi İslam inanç öncüleri, kendi aralarında seçecekleri en bilgili, toplumca en fazla sevilen, olayı en iyi bilen ve kendileri adına hizmet yürütecek tarihinde bir ilk olan ve devlet bünyesinde yer almasını istedikleri bir resmi inanç kurumu oluşturulmuş olacaklar.
İki doktor farkı
TÜRKİYE Tabipler Birliği bugün tüm Türkiye'de 'işi bırakma' eylemi yapacak. Bu eylemde kamu hastanelerinin acil servisleri dışında hizmet verilmemesi açıklandı.
Bu eylem öncesi bir bildiri yayınlayan Ankara'daki Tıp Kurumu, hekimlerin emeklerinin karşılığını alamadığını ve zorlu bir mücadele verdiğini belirterek şöyle bir örnek veriyor:
‘‘Türkiye'deki hekimler gelir seviyelerindeki farklılaşma bakımından toplumdaki en uç örneklerden biridir. Toplumsal katmanlar arasındaki dengesizlikte müstesna bir yeri olan hekimlerin en alttakileri ile en üsttekileri arasındaki uçurum, Türkiye ortalamasını bile geride bırakmaktadır. En alttakiler aylık 700 milyon civarında bir gelire sahipken, en üsttekiler ayda 70 milyar TL dolayında kazanmakta, yani en üsttekiler en alttakilerin yaklaşık 100 katı gelir elde etmektedir.’’
Soru: Bu bedele 'bıçak parası' dahil midir?
GÜNÜN TEPKİSİ
Neden ramazan
ALEVİLERİN kendi diyanetlerini kurma kararını, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın geçen eylül ayında Almanya'da yaptığı ziyaret sırasında, aldıkları anlaşılıyor. Almanya Alevi Dernekleri Federasyonu Başkanı Hasan Ögütçü'nün camilerle cemevlerinin Diyanet İşleri Başkanlığı'nca eşit tutulmasına ilişkin değerlendirilmesine kızan Erdoğan; ‘‘Müslüman'ın ibaret yeri camidir. Alevilik bir din değildir. Dolayısıyla mukayese edilemez. Bu ayrımı yaparsak, Türkiye'nin bölünmesine neden oluruz. Birisi ibadethanedir, diğeri ise kültürevidir’’ demişti.
Atatürk'e ve laik cumhuriyete bağlılıkları bilinen Alevilerin bu ilginç toplantıyı ramazan ayı içinde, önümüzdeki cumartesi günü CRR Konser Salonu'nda yapmaları anlamlı bulunuyor.
Otopark ihalesi
EMİNÖNÜ Belediyesi'nin otopark (26 sokak, 802 araç) ihalesini Bilpark, 3 yıllığına aylık 196 milyardan 'kazandı'. Eski ihale yasasına göre yapılan 3. ihalede, belediyeye iş yapmakta olan Azem Ltd (yemek) 195 milyar; TEMAY (temizlik) 191 milyar ve Belediyenin şirketi Emin Ltd (sağlık, spor ve Sultanahmet Şenlikleri) de 136 milyar teklif verdi. Başkan Lütfi Kibiroğlu ekibinin oluşturduğu şirketlerin böylece bütün işleri kapattığından yeni yönetime hiçbir kaynak kalmamış oldu.