KAMU ve gönüllü kuruluşlarca oluşturulan ’Daha temiz ve daha yeşil Türkiye... Türkiye çöplük olmasın girişimi’, bugün 11.00 de; ’Temiz İnsan, Temiz Toplum, Şiddetsiz Türkiye... Şiddete şiddetsiz tepki girişimi’ de 8 Mayıs 2008 Perşembe günü 11.00 de TSYD Ankara Şubesi Konferans Salonunda (19 Mayıs Sitesi, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü yanı) kamuoyuna birer bildiri sunacaklar.
Çevre ile ilgili bildiride, tüm kişi ve kuruluşlar, daha temiz ve daha yeşil bir Türkiye için, yerlere çöp atmamaya, yaşadığı alanları temiz tutmaya, yeşillendirmeye ve korumaya, şiddet ile ilgili bildiride ise, tüm kişi ve kuruluşlar, her çeşit şiddetten uzak durmaya, birlikte, sevgi, huzur, uzlaşma, güven ve paylaşma içinde yaşamaya davet edilecek. Bildirilerde ayrıca, programlanan etkinliklerle ilgili bilgiler verilecek.
Kuruluş temsilcileri bildirileri medya ve davetliler önünde imzalayacaklar. İmza ve açıklama törenine bazı bakanların da katılmaları bekleniyor.
Çevre ile ilgli girişimin amacı "kentlerde ve kırsal alanlarda çevre ve gürültü kirliliğinin azaltılması, kentsel ve kırsal tüm alanların insan eliyle çöplük haline gelmemesi ve kirletilmemesi, çöplerin ekonomiye geri kazandırılması için; eğitim ve diğer etkinliklerle halkın bilgi, ilgi ve duyarlılık düzeyinin artırılmasına, örgütlenme ve katılmanın özendirilmesine, tüm kamu ve yerel yönetimler, özel ve gönüllü kuruluşlar, halk ve medya arasındaki iletişim ve işbirliği anlayışının güçlendirilip yaygınlaştırılmasına katkıda bulunmak" olarak belirlendi.
Şiddetle ilgili girişimin amacı ise şöyle:
"Şiddete şiddetsiz tepki gösterilmesine, her düzeydeki eğitim-öğretim kurumlarının, kamu, yerel, özel ve gönüllü kuruluşların, meslek örgütlerinin ve halkımızın, şiddetin önlenmesi için ulusal düzeyde bütünleşmesine ve işbirliği yapmasına katkıda bulunmak..."
Ayıp, ayıp, ayıp
SAYIN Bayer, köşenizi severek ve sinirlenerek okuyorum.
Dünyanın hiçbir yerinde iktidar kendine medya yaratmak için kredisini devlet bankasından verip kişilere satmaz (Geri kalmış ve bıraktırılmış ülkeler hariç).
ATV-SABAH’ı satmak için devletin bankasından kredi verip yandaşı Çalık grubuna bunları alması için teklif eden damadınıda oraya müdür yapan, bu kadar pişkin bir iktidar görülmemiştir. Tek firmanın katıldığı ihale hiç görülmemiştir. Yüksek yargının bu ihaleyi iptal edeceğini umut ediyorum.
Halkbank ve Vakıfbank’ın yöneticileri bu suça sizlerde ortak oldunuz, ilerde yargının karşısına çıktığınız zaman, ağlamayın sızlamayın. Hukukun arkasına dolananlar bu hukuk hepinize birgün lazım olacak bunu unutmayın.
Mesut Yılmaz’ın başına Yüce Divan’da gelenleri unutmayın. Bu işte imzası olanlar Başbakan... Bakanlar, banka yöneticileri bu paralar halkın vergisinden toplanmaktadır. Esnafa kredi için kullanılması gereken paraları yandaşlarınıza harcamayın ne olur.
Ayıptır, günahtır.
Orhan YOLCU
Türk-İş Başkanına demokrasi notu: O
TÜRK-İş Başkanı çok mantıksız ve anlamsız konuşuyor. 1 Mayıs meydanını kana bulayanların yüzünden Taksim’den vazgeçme sendrumunu anlayamıyorum. Üreten çalışan en yüce değeri ortaya koyan işçilere sen burada kutlama yapamazsın mantığı kabullenilemez. 1 Mayıs resmi bayram ve o alanı kana bulayanları lanetlemek için Taksim’in adı da 1 Mayıs Meydanı olmalıdır.
Ama beyninde demokrasi kavramı olmayanlar bunu anlayamaz.
Baki OKUTAN
Sorumlu vali değil İçişleri Bakanıdır
KAMUOYUNDA ’Vali istifa’ talebini doğru bulmuyorum. Çünkü İstanbul Valisi M.Güler kendisine verilen emirleri yerine getiren bir memurdur. Bu hadiseye de kendisi karar vermedi, biliyoruz. "Ne yapın edin, Taksim’e bir kişiyi bile sokmayın" emrini verenlerdir sorumlu.
Herhangi bir AB ülkesinde böyle birşey olmazdı, çok daha ufak bir hadisede ise fatura hemen İçişleri Bakanı’na, dolayısiyla seçilmiş hükümete çıkardı. Çünkü vatandaşa karşı doğrudan o seçilmişler sorumludur, atanmış valiler değil (ki zaten o valiyi atayan ve emirleri veren de ilgili bakandır).
Yanılıyor muyum,bu emri M. Güler’in vermediğini düşünerek.
Dilek ZAPTCIOĞLU
Basın özgürlüğü nedir?
ANKARA’da 11 gazeteci örgütünün oluşturduğu ’G-9 Gazeteci Örgütleri Platformu’nun ’Dünya Basın Özgürlüğü Günü’ nedeniyle ÇGD Genel Başkanı Ahmet Abakay’ın okuduğu açıklamadan:
"Biz gazeteciler, asıl sorumluluğumuzun ülkenin insanlarına karşı ve görevimizin de kamuoyunu doğru bilgilendirmek olduğu bilinciyle; daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi taleplerimizi yükseltmeye devam edecek ve daha iyi bir yaşam mücadelesinde hep halkımızın yanında olacağız.
Siyasi iktidarın şimdiye kadarki performansının, basın özgürlüğü ve sendikal haklar konusunda yasal iyileştirmeler yapılabileceği umudumuzu büyük ölçüde sarmış olduğunu vurgulamalıyız. Yine de, hükümeti, gazetecilerin özgürce çalışması önüne engeller çıkarmamaya, eleştirilere tahammüllü olmaya, medyayı tehdit eden ve hedef gösteren söylemlerden kaçınmaya ve basın emekçilerinin örgütlenme hakkını kullanabilmelerinin önünü açmaya çağırıyoruz.
Basın özgürlüğünün yalnızca gazeteciler için özgürlük değil ama asıl olarak herkesin demokratik bir toplumda yaşamasının en önemli garantisi olduğunu anımsatmak istiyoruz.
İyi bilinmeli ki, basın özgürlüğünün olmadığı yerlerde, ne demokrasi vardır ne de özgür vatandaşlar!"