Türk’e saldırıp, Türk’ün başbakanı olmak!..

69 yaşındayım. Türk ana ve babadan olmayım.

Haberin Devamı

Öyle olmasa bile kendimi bildiğimden beri, Türk kimliğiyle kendimi var bildim.

Şimdi sizin, benim kimliğimi ve aidiyetimi, Fransız ya da Yunan diye değiştirmeniz için, en az 50-60 yıl geriye götürmeniz gerekir. Tüm kötülüklerden Türk’ü sorumlu tutup, Anayasa’dan Türk sözcüğünü çıkarınca sorunları çözmüş mü olacaksınız?

Sorun olan Türk mü, yoksa sizin ülkenin yönetiminde olmanız mı?

Yani ben, bundan sonra, kendime Türk demeyeceksem ne diyeceğim?

Anayasa’dan Türk sözcüğünü çıkarırsanız geriye ne kalır?

Türkçeyi kaldıramayacağınıza göre Türk, ne olacak ki?

Başka bir soru, Türk varlığını ne ile takas edeceksin?

AKP iktidara geldiğinde bazıları diyorlardı ki, Türk sorunu çıkacak, pek anlayamamıştım. Türklerin yaşadığı yerde nasıl oluyor da Türk sorunu çıkar diye...

Her şeyin sorun olabileceğini düşünürdüm de, Türk sözcüğünün Anayasa’dan çıkarılıp sorun olacağını düşünemezdim.

Ben sol düşünceden gelen birisiyim. Yıllarca ırkçılığa karşı koymuş birisiyim.

Ama bana Fransız’sın denilmesine karşıyım.

Bu işi ben anlamakta zorluk çekiyorsam, bu işi yapmak isteyenlerin, ya aklı yok, ya da hiç dayak yememişler.

Bir iktidarın sonu geldiğinde, saçmalama adedi artar diye bir varsayım var.

Demek ki doğruymuş...

İnsanlar, bir toprağı vatan yapmışlar, üzerinde yaşayanlara Türk demişler. Dünyada var oluş şekilleri, ilişkileri, anlayışları, kültürleri hep bu Türk sözcüğünün etrafında dolaşmış.

Türk olduğu için, birlikte yaşadıkları adına ölmüş, öldürmüş.

Tüm duyguları, tüm geçmişleri, hep gelmiş bu sözcükte hayat bulmuş. Bu sözcüğe dayanmış.

Açlık, işsizlik, vatan savunması, dışarıdan gelen tehditlere karşı korunma sorunlarına, şimdi, Türk sorunu da girmiş oldu.

Batı emperyalizminin, Türkleri Anadolu’dan sürme düşüncesinin olduğunu biliyorduk...

Ama Türk sözcüğünü kaldırarak bunu yapmaya yeltenecek kadar ileri gideceklerini bilmiyorduk.

Kimliksizleştirmek, aidiyetsizleştirmek bu kadar mı kolay?

Kimliksizliğin ve aidiyetsizliğin sorumsuzluk olduğunun farkında mısınız?

Anayasa’dan Türk sözcüğünü çıkarmak isteyenlerin Anadolu’nun üzerine bir atom bombası atmaları gerekir.

Türk, sadece bir sözcük olsaydı, belki kaldırabilirdiniz.

Türk sözcüğü sadece Anayasa’da yazılı bir sözcük değildir.

Türk sözcüğü güvenliktir.

Savunmadır.

Dirençtir.

Ordudur.

Ruhtur.

İnşa edilmiş sorumluluktur.

En acı olanı da, Türk’e saldırıp Türk’ün başbakanı olmaktır.
Bülent ESİNOĞLU

Haberin Devamı

GÜNÜN SÖZÜ

Haberin Devamı

“Uyan çiftçi uyan... AKP dünyanın en pahalı mazotunu, en pahalı gübresini satıyor. En pahalı amortisman bedelleriyle üretim yapmakta zorlanan Türk çiftçisine AKP tarafından şimdi de sulama suyu darbesi indirildi. Kendi imkânlarıyla çıkardığın sulama suyuna sayaç takılacak. Sanki şehir şebeke suyu satar gibi AKP sayaç taktıracak. Sanki şehir şebeke suyu satar gibi senden ekstra para alacak. AKP, bu gidişle soluduğunuz havayı bile parayla satarsa şaşmayın.”
(MHP Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak)

Potada birlik var, bölücülük yoktur

TÜRKİYE Cumhuriyeti hudutları dahilinde kaç etnik yaşam olursa olsun, bütün bu etnikleri bir tek anadan doğmuş gibi Anadolu’nun bağrında birbirini kardeş bilerek kucaklayan, seven ve koruyan sağlam bir milliyetçilik vardır. Ne kadar düşman olursa olsun hiçbir güç bu milliyetçiliği ayaklar altına alabilecek kudrete sahip değildir. Anadolu için en geçerli, en yaşamsal, en insani anlayış olan bu milliyetçiliğin adı Atatürk milliyetçiliğidir.

Bu milliyetçiliğin potasının adı da ‘Türklük’tür. Bu potada birlik vardır, bölücülük namussuzluğu yoktur.

Bu tarihi gerçeği bilenler bilmeyenlere anlatmak zorundadır.

Bu, bir milli görevdir.
Çetin HASPİŞİREN

Haberin Devamı

% 55 Türk, % 6 Kürt

KADİR Has Üniversi-tesi’nin bir araştırmasında üstkimlik sorusuna şu yanıt verildi: “Araştırmada toplumun % 55’i kendisini Türk olarak tanımladı. Kendisini Kürt olarak tanımlayanların oranı ise % 6. Kürtlerin % 19’u ‘PKK bizi temsil etmektedir’ derken % 35’i BDP’nin kendilerini temsil
ettiğini söylüyor.”

Kadir Has Üniversitesi Türkiye Sosyal-Siyasal Eğilimler Araştırması sonuçları
 
KADİR Has Üniversitesi’nin dört yıldır sürdürdüğü Türkiye’de kamuoyunun ülke gündemine ve sorunlarına bakışını belirlemek amacıyla yapılan ‘Türkiye Sosyal-Siyasal Eğilimler Araştırması’, 2012 yılında da çarpıcı sonuçlar ortaya çıkardı.

Prof. Dr. Mustafa Aydın, Prof. Dr. Hasan Bülent Kahraman, Prof. Dr. Osman Zaim, Prof. Dr. Bülent Çaplı, Prof. Dr. Banu Baybars Hawks ve Soli Özel’in yönlendirilmesiyle hazırlanan ankette kantitatif araştırma yöntemi uygulandı. Önceden hazırlanmış soru formuna bağlı yüz yüze görüşmelerle veri toplandı. Anket İstanbul, Ankara, Konya, Bursa, Kocaeli, İzmir, Aydın, Manisa, Tekirdağ, Balıkesir, Adana, Antalya, Hatay, Zonguldak, Samsun, Kastamonu, Kayseri, Kırıkkale, Trabzon, Gaziantep, Diyarbakır, Mardin, Malatya, Bitlis, Erzurum ve Ağrı illeri kent merkezlerinde ikamet eden 18 yaş ve üzeri 1000 kişiye uygulandı. Saha çalışması 26 Aralık 2012-6 Ocak 2013 tarihlerinde gerçekleşti.

“Türkiye ve Sorunları, Ekonomi, Güvenlik ve Terör, Siyaset”, “Kürt Sorununa Yaklaşım, Siyaset”, “Hükümet ve Muhalefet Değerlendirmesi, Siyaset”, “Kurum Değerlendirmesi”, “Dış Politika, Yargı Sistemi, Anayasa, Demokrasi ve Medya”, “Şiddet ve Toplumsal İlişkiler, Türkiye’de Yaşam” ana başlıklarında düzenlenen araştırma için, Türkiye genelini temsil eden 26 ilde 1000 kişi ile önceden hazırlanmış soru formuna bağlı yüz yüze görüşmeler gerçekleştirildi.

Kadir Has üniversitesi araştırmasında kamuoyuna Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve politik sorunlarına dönük düşünceleri soruldu.

- HALK PARLAMENTER DEMOKRASİ İSTİYOR Araştırmaya katılan deneklerin yüzde 66’sı yeni Anayasa’da yönetim tarzı olarak parlamenter demokrasinin benimsenmesini istedi. Toplumun % 21’i Başkanlık Sistemi’nden yana. Buna karşılık olası bir başkanlık sisteminde halkın % 34’ü Erdoğan’ı % 12’si Kılıçdaroğlu’nu Başkan olarak düşünüyor. Toplumda “Anayasa Reformu gereklidir” diyenlerin oranı % 53. Bu oran 2010’da yılında % 74’tü.

- İDEOLOJİK TANIM MUHAFAZAKÂRLIK Araştırmaya gore Türkiye’de Kendisini muhafazakâr diye nitelendirenlerin oranı artıyor. Halkın % 22.5’u kendisini “Muhafazakar”, % 15’i “Ilımlı Muhafazakar” olarak nitlendiriyor. Bu oranlar 2009 yılından bu yana sürekli olarak yükseliyor. Buna karşılık kendisini “Milliyetçi”diye nitelendirenlerin oranında düşüş var. 2009’da “Milliyetçiyim” diyenler % 23.5 iken bugün % 16.

- ÜST KİMLİK TÜRK Araştırmada toplumun % 55’i kendisini Türk olarak tanımladı. Kendisini Kürt olarak tanımlayanların oranı ise % 6. Kürtlerin % 19’u “PKK bizi temsil etmektedir” derken % 35’i BDP’nin kendilerini temsil ettiğini söylüyor

- 2012 SONUNDA SÜRDÜRÜLEN KÜRT POLİTİKASI BAŞARISIZDI Halkın % 19’u hükümetin Kürt politikasını başarılı bulurken, % 50’si başarısız ve kesnlikle başarısız diye nitlenediriyor. Toplumun % 27’si ise ne başarılı ne de başarısız buluyordu.

- ERDOĞAN AKP’DEN DAHA BAŞARILI Halkın % 39’u AKP’yi başarılı bulurken % 42’si Başbakan Recap Tayyip Erdoğan’ı başarılı buluyor.CHP’de durum değişik. Toplumun % 18.5’i CHP’yi başarılı sayarken, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu başarılı bulanların oranı % 17.

- EN BÜYÜK SORUNLAR: İŞSİZLİK VE TERÖR Son üç yılda olduğu gibi Türkiye’nin en büyük sorunu yine ‘işsizlik’; ‘terör’ ise en büyük ikinci sorun olarak ortaya çıktı. Türkiye’nin en büyük ekonomik sorununun geçen yıl olduğu gibi ‘işsizlik’ olduğu ortaya çıktı. (Yüzde 40,2)..

- “TERÖRÜ ASKER ÇÖZER” 2010 döneminde terörle mücadelede en etkin yöntemin ‘siyasi yöntemler’ olduğu düşünülürken, 2011 ve 2012 yıllarında ‘askeri yöntemler’ ön plana çıktı. Terör sorununu çözmede askeri yöntemlerin kullanılması gerektiğini düşünenlerin oranı bir önceki yıla göre daha da artış göstererek yüzde 50,1 oldu. Diğer bir deyişle, 2012’de her iki kişiden biri “terörü asker çözer” dedi.

- AB UMUDU VE İSTEDİĞİ AZALDI Ankete göre, Türkiye’nin AB’ye üye olamayacağını düşünenlerin oranı % 66.AB üyeliğini destekleyenlerin oranı % 50. Bu oran 2010’da % 55’ti.

- GÜVEN KURUMU OLARAK ‘ORDU’ LİDERLİĞİNİ KORUDU Her ne kadar siyasetteki gücü ve etkisinin son yıllarda azalmış olsa da, kurumlara güven sıralamasında ‘Ordu’ 2012 yılında da liderliğini sürdürdü. (Yüzde 56,3). Ordu’yu ‘Cumhurbaşkanı’ (yüzde 53,7) ve ‘Başbakanlık’ (yüzde 47,9) takip etti. YÖK’e duyulan güven de 2011’e göre yüzde 3,3 oranında azaldı

- “SURİYE’YE ASKERİ MÜDAHELEDE BULUNULMAMALI” Türkiye’nin Suriye politikasını başarısız bulunların oranı yüzde 46 iken, yüzde 36,5’luk bir kesim hiçbir şart altında Suriye’ye uluslararası müdahalede bulunulmaması gerektiğini savundu. Katılımcılar Türkiye’nin Suriye’ye askeri müdahalede bulunması için öncelikle Türkiye’ye doğrudan yönelecek bir tehdit olması gerektiğini düşündü ve yüzde 43,5 oranında Türkiye’nin tarafsız kalması ve Suriye’ye karşı herhangi bir müdahalede bulunmamasını vurguladı. Halk Suriye’ye müdahaleyi ancak Türkiye’ye dönük bir askeri müdahalede istiyor. Halkın % 43.5’I Türkiye tarafsız kalmalı diyor.

- TÜRKİYE’DE YARGI SİYASALLAŞTI- Türkiye’de anayasa reformu yapılması gerektiğini düşünenlerin oranı 2011 yılı ile kıyaslandığında azaldı. Ancak bu oranın yine de yüzde 53,2’lerde olması, durumun siyasi görüşlerden bağımsız olduğunu gösterdi. Katılımcıların yarısından fazlası (yüzde 52,5) Türkiye’de yargının siyasallaştığını söyledi, bu oranda 2011 yılına göre yükselme eğilimi gözlendi.

- TÜRKİYE’DE YAŞAMAKTAN MUTLU VE UMUTLUYUZ Katılımcıların 2011’de yarıya yakını, 2012’de ise her üç kişiden biri Türkiye’deki değişimin iyiye gittiğine inandığını söyledi, yarısı ise değişmediğini vurguladı. Buna karşılık halk yüzde 65 oranında Türkiye’de yaşamaktan mutlu olduğunu dile getirdi, başka bir deyişle geleceğine umutla baktığını söyledi.

Çiftçi bırakın yoksulluğu açlıkla karşı karşıya...
 
NİĞDELİ çiftçilerimizin sorunlarını hükümete bir kez daha duyurmak için geçen hafta sonu CHP bir çiftçi mitingi düzenledi.

Kış ayında ve kötü hava koşullarına rağmen yaklaşık 5.000 çiftçi mitinge katılmış; Mitinge, aralarında Umut Oran, Muharrem İnce ile birlikte 20'ye yakın milletvekilikatılmış...

Bize CHP Niğde Milletvekili Doğan Şafak'ın konuşması çarpıcı geldi, ilginç veriler anlatmış...

Niğde ili, Türkiye tarımında önemli bir merkez... Patatesin %20’si, pancarın %13’ü; lahananın %12’ünü, elmanın %14’ü, kirazın %3’ü Niğde sınırlarında üretiliyor.

İlde ekiliş bakımından buğdayın ilk sırada yer aldığınıbildiren Şafak, patates ürününden bir örnek veriyor:

"Türkiye’nin toplam patates üretimi 4.5 milyon tondur.

Bu üretimin %20’sini, yani 900 bin tonunu Niğde karşılıyor.

Patates, 50 krş ederse, Niğde’ye girecek olan para50x900 = 450 trilyon, 10 krş ederse 900x10 = 90 trilyon

Bu yıl sadece patatesten Niğde ilimizin kaybı 360 trilyon liradır. Lahana, pancar, buğday, elma, kiraz gibi ürünlerimizin de para etmediğini biliyoruz. Bu demek oluyor ki; Niğde ilinin ekonomik kaybı yılda yaklaşık 650 trilyondur.

Bu ürünler para etmezse, ihracata gitmezse, Niğde esnafı da çöker. Bugün bu çöküşü yaşıyoruz.

Hatırlayın 2002 yılında Recep Tayyip Erdoğan, Niğde’ye geldiğinde “Yav kardeşim; un var, şeker var, yağ var, helva yapacak usta yok! İşte o usta benim” demişti. Litresi 700 TL'ye yeşil mazot söz vermişti. Şimdi Niğde meydanlarından sesleniyorum. 11 yıllık iktidarında helvadan haber yok, ancak mazottan haber var, Litresi 4500 TL oldu.

Sabah sadece bir tabak yoğurtla kahvaltı eden çiftçilerimizden haberin var mı?

Patatesler ambarlarda çürüyor.

Anadolu çiftçisi bırak yoksulluğu, açlıkla karşı karşıya.

Bugün MEDAŞ trafoları söküyor, milletin olan bakır telleri topluyor tarlalardan… Enerjide, mazotta, gübrede ve ilaçtaki pahalılık yetmiyormuş gibi üstüne bir de su kotası, su sayacı getiriyorlar. Borcu olmayan kuyuların bile aboneliğini iptal ediyorlar. Yeniden aboneliğe ise 7500 TL maliyet çıkarıyorlar.

Çiftçilerimizin traktörüne, aracına, evine, çocuklarının bisikletlerine bile icra geliyor. Bu icralar nedeniyle her gün adam tutuklanıyor, hapishaneler daha şimdiden doldu taştı.

Sadece Edikli’ de 750 icralık dosya var.

Diyorlar ki üretim fazla, onlar yalan söylüyorlar. 2002’de Türkiye’nin patates üretimi 6.5 milyon ton, 2012’de ise patates üretimi 4,5 milyon tona düşmüştür.

Peki, neden para etmiyor?

İhracata gitmiyor. Bütün ülkelerle kavgalıyız. Suriye ile kavgalıyız, İran’la küsüz, Irak’la, Mısır’la, Libya’yla sorunluyuz. Kime satacağız bu ürünleri.

İç pazarda tüketim yok: MC Donalds, Burger King ve 1500 restorantta yabancı patates tüketiliyor. Benim çocuğum dahil Niğde’de Burger King restorantında dondurulmuş Amerikan cipsi yiyor.

Çözümü; yerli gıda sanayiinde Amerikan patatesini değil, kendi ürününü kullanacaksın kardeşim.

Hatırlayın Özal ne demişti. 1984 te benim vatandaşım bırakın Malbora'yı, Parlement'i içsin niye yasaklıyoruz demişti. Hepimiz Malbora, Parlement içtik, Türk Tütün Piyasası fabrikalarıyla çöktü.

Ne mi istiyoruz:

Çiftçinin Ziraat Bankası’na olan borçlarını 2 yıl ertelenmesini talep ediyoruz. Çiftçinin Tarım Kredi Kooperatifi’ne olan borçlarının 2 yıl ertelenmesini talep ediyoruz.

Çiftçinin Medaş’a olan borçlarının 2 yıl ertelenmesini talep ediyoruz. Ambarlarda çürüyen patateslerin yazılmasını istiyoruz.

Haberin Devamı

KREDİLER AKP'LİLERE

Hayvancılıkta da çiftçinin ağır sorunları vardır. Trilyonlarca hayvancılık kredisini Çiftçi yerine zenginler ve AKP’nin meclis üyeleri alıyor. Bunların hayvancılıkla ilgisi yok, ineğin kaç ayaklı olduğunu bilmezler. Millet, yemi samanı pahalıya alıyor, sütü ucuza satıyor. 7000 TL’ye aldığı hayvanı, 2000 TL’ye bile satamıyor.
Niğde’nin neresine dokunsanız yıkılıyor, dökülüyor. Atanamayan öğretmenler, Niğde sokaklarında boş geziyor.

“Taşeron firmada işe girecek olanlar, önce AKP’ ye üye olacak sonra işe alınacak” diyorlar. Bu memleketin CHP’lisi, MHP’lisi, garibanı neden işe alınmıyor. Kendi memleketlerinde gavur muamelesi görüyorlar. Üniversitemizde 15.000 öğrenci var. Yurt sayısı ise 4000, 11.000 öğrenci açıkta ve 1500 öğrenci ev bulamadığı için kayıt dondurdu. İlimize Tıp Fakültesi açacaklardı. O zamanın siyasileri müjde yarışına girmişti, şimdi ne oldu?
Milli eğitim okullara hizmet vermede havlu attı. Sanayide, 10 kişiden fazla işçi çalıştıran işyerlerine uygulanan teşvik kalktı.

Havaalanı yapımı için 11 yıldır bir çivi çakmadılar, verdiğimiz önergeye gelen yanıt yapılmayacağı yönünde.

Çamardı- Pozantı, Tepeköy -Çiftlik yolu hala yapılmadı, toz toprak içinde.

Şeker fabrikasını satacaklar. Askeri fabrikada, 550 kişi çalışıyordu, 8 ünitesi kapandı. Şimdi 60 kişi çalışıyor.

Niğde’de 23 belediyeye kilit vurdular. 11 yılda, 10 kişinin çalışacağı bir tane bile iş yeri açmadılar.

İktidar belediye el ele dediler. Belediyenin döktüğü asfalt 1 yıl içinde çöktü. Sonra tekrar asfalt döktüler. 25 trilyon para çöpe gitti. Kenti köstebek yuvasına cevirdiler.

İmar planını beceremediler, ranta çevirdiler.

Haberin Devamı

Bayat ekmek sağlıklı mı

EKMEK israfına karşı bazı tedbirler alınıyor. Bu anlamda bayatlamış ekmekler fırınlara götürüldüğünde tazeleriyle değiştirilecekmiş. Bence bu tedbir birçok sağlık sorununu doğurur. Acaba bayatlamış olan bu ekmekler hangi şartlarda muhafaza edildi? Hijyen bakımından ne durumdalar? Toplanan bu ekmekler değerlendirilmek üzere herhalde yeniden bazı işlemlerle belki de galeta, kraker gibi yeni versiyonlarla şatışa çıkıp karşımıza gelecek. Bu durumda bunları almak sağlık bakımından doğru olur mu? Bunu sorumluların düşünmesinde fayda var diyorum. Saygılarımla...
Osman Altan İLTER

Yazarın Tüm Yazıları