Turizm Özal'ı arıyor

ANTALYA'da bu mevsimde düşen sağanak yağış turistleri şaşkına çeviriyor. Sonra güneş açıyor; biraz sonra gene kapıyor. Yazın başladığı dönemde bu havalardan turizmciler elbette ki memnun olmaz... Bir de yabancı turist sayısında geçen yıla göre yaklaşık yüzde 15 oranında azalış varken...

Yani acentecilerin, otelcilerin derdi, sorunları dinmiyor. PKK terörü, Körfez Savaşı, Apo, deprem, ekonomik kriz ve yine Irak Savaşı... Turizmde ‘Gün yüzü görmedik’ diyor bir turizmci...

Aynı şeyleri Bekir Okan da söylüyor.

Kemer Çamyuva'daki Marco Polo Oteli bugün 15. yaşını doldurdu. Turizm Bakanlığı'ndan tahsis edilip yapılan üç otelden biri; diğerleri iseRobinson (Burhan Silahtaroğlu) ve Simena (Ağa Ceylan)... Okan Holding'e bağlı olarak yaptırılan Marco Polo, dönemin Başbakanı Turgut Özal tarafından 1987'de açılmış... Holdingin Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Okan, ‘‘40-50 milyon dolara mal etmiştik. Bu yıl yenilendik; bunu yapmazsak İspanya'daki eski tesislere döneriz. Kapısından banyosuna, minibarından anahtarlı kartlara kadar her şeyini değiştirdik. Ayrıca 300 oda ilave ettik, bunlar için 10 milyon dolar harcadık’’ diyor.

Okan, Özal'ın turizm atağını başlattığı 1980'li yıllara dönüyor:

‘‘Galiba 1985 yılıydı. Özal, ciddi sanayicileri arayarak, turizm işine girilmesini istiyordu. Beni de aradı; ‘Bak sen ihracat yapıyorsun, haydi turizm yatırımına' dedi... Biz gıda işi ile uğraşan bir grubuz; turizmden ne anlarız? Baktım aradan bir süre geçti, bu sefer Turizm Bakanı Mükerrem Taşçıoğlu aradı. Güney Antalya Projesi kapsamında Kemer'de arazi tahsisi yapılacağını, bize de bir yer vereceklerini söyledi... Baktık Özal işin peşini bırakmıyor. Bu kez arayan Turizm Bankası Genel Müdürü Serhan Altınordu idi; güzel bir proje getirirsek, bizleri bankaca destekleyeceklerini söyledi. Evet dedik ve 49 yıllığına Çamyuvada'ki bu alan tahsis edildi; ilk başta 100 dönümdü; şimdi 140... Geldik, baktık ki bataklık bir yer; bir köşesinde de Karayolları'nın şantiyesi var... 800 yatak olarak planladığımız tesisi iki yılda bitirdik ve o zaman çok ilgiyle karşılanan ‘Her şey dahil' sistemini uygulamaya soktuk. Şimdi de yenileme ve ilave tesisler yaptık. İşte bu yerde 350 kişiye istihdam sağlarken; 15 yılda Türk turizmine 100 milyon dolar sağladık.’’

Peki turizmden ne kazanmış Okan grubu?

‘‘Samimi söylersek para kazanmadık, ülkeye hizmet ettik’’ diyor.

TURİZM NEREYE GİDİYOR?

Türk turizminin nereye gittiğini sorgulamak gerekiyor.

Konuştuğumuz turizm yatırımcıları, pek iç açıcı şeyler söylemiyorlar.

Türkiye ilk darbeyi Euro'dan yedi; Almanlar daha doğrusu Avrupalılar eskisi gibi tatil yapamıyorlar. Neyse ki son yıllarda Rus turistler devreye girdi de yataklar boş kalmıyor...

Okan diyor ki:

‘‘Tanıtımımız çok düşük; son yıllarda büyük fiyat rekabeti doğdu. Bu yerin gerçek değeri gecede 100 dolar ama 50 dolara satamıyorsun. Bir de Rus-Alman ayrımı ortaya çıktı...’’

Türkiye bugüne kadar turizme 45 milyar dolar yatırım yaptı; yatak sayısı 50 binden 1.2 milyona çıktı.

Altından topla, çıkar böl; yılda gelen turizm geliri 10 milyar doları bile bulmuyor.

Türkiye'nin sıcak döviz girdisini sağlayan ve vazgeçilmez turizm sektörü, Özal'lı yılları mumla arıyor.

Rus ve Alman zıt kardeşler


ALMANYA'nın ekonomik daralması karşısında Rusların Türk turizmine katkısı çok önemli bir duruma gelmiş... Antalya'da Alman çoğunluğu azalarak, kapasiteyi yüzde 50-50'lere getirmiş neredeyse...

İki millet çok farklı; birbirlerini sevmeyi bırakın, bir arada olmayı da istemiyorlar.

Genel bir tarif yaparsak...

Alman her zaman kibar, insani ilişkileri sıcak, sakin ortamı seviyor; aile birliğine önem veriyor. Ruslar kaba; selamsız, soğuk ve uyumsuz; açıkçası insani ilişkileri zayıf... Tatil kültürüne yeni yeni alışıyorlar.

Ruslar, tekne turuna çıkıp, Antalya'ya gidip gerektiğinde şık bir lokantada yemek yiyebiliyor. Alman için böyle şey pek mümkün görülmüyor.

Rus, Türkiye'nin sebze ve meyvesine bayılıyor; tabağını üç kişilik yemekle dolduruyor. Alman ise yiyeceği kadar alıyor; geride artık bırakmıyor.

Ruslar normal yaşamlarında olduğu gibi tatilde de çok içiyor; masasını her çeşit içki ile dolduruyor. Alman ise keyif noktasında kesiyor birasını... Onun için sağlığı daha önemli...

Almanlar iki yıl öncesine kadar gerektiğinde alışveriş ederdi. Şimdi sudan başka bir şey almamaya özen gösteriyor.

Rusların alışverişte en çok aldıkları şey; deri...

Almanlar kumar oynamıyor; Ruslar ise bayılıyor. Bir de casino açılırsa...

MAFYA DEĞİL MİSİNİZ

Türkiye'ye tatile gelenlerin çoğunluğunun ‘kara para'cı aileler olduğu genel kabul gören bir olgu... Gerçi bundan kimsenin rahatsız olduğu yok... Ancak önceki akşam otelin barının önünde gördüğümüz bir kavga ‘mafya' olgusu tartışmalarının buraya kadar taşındığını gösteriyor. Yandaki Simena Oteli'nde kalan Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev'in iki korumasından birinin, Moskova'da oturan yedi Rus çifti ile tartışmaları.... Korumaların, gençleri ‘animasyon ekibinden' sanıp asılmak istemeleri sonucu, ‘body' yapan iri yarı gençler tarafından eşek sudan gelinceye kadar dövülmelerinin ardında ‘Siz mafya değil misiniz?' sorusunun yattığı öğrenildi. Rus-Kazak kavgasının altında biraz da ırkçılık yatıyordu.

MESAJ


- Y.T.D ve D. (B)'den.... Hayatımıza girdiğin ilk günden beri bize verdiğin sevgiye, mutluluğa ve yaşattığın anılara binlerce teşekkür... Seni unutmayacağız Raki... Huzur içinde yat!
Yazarın Tüm Yazıları