Çocuk kanalına dönüştürülen TRT 4’deki öz musikimiz sizleri bu kadar mı rahatsız etti
BİR müessese, bir kuruluş düşünün ki, kökleri, asırlar öncesine uzanan öz musikimize sahip çıkmıştır ve bir ekol haline gelmiştir... ’TRT Ekolü’
Bu niteliğini de herkese kabul ettirmiştir. Burada sayamayacağım kadar çok ses ve saz sanatçısın da yetişmesine ön ayak olmuştur. TRT, adeta bir marka olduğunu tescil ettirmiştir. Bu gün, bir sanatçının TRT’den yetişmiş olması bile ayrıcalık kabul edilmektedir.
Okul özeliği olmanın ötesinde, TRT, yalnız yurtiçinde değil, kıtalar ötesinde de bu müziğe gönül vermiş inanları, yaptığı gerçekten güzel ve doyurucu yayınlarla, son derece mutlu etmekte ve övgüler almaktadır.
Hal böyle iken, sizler ve ekibiniz hiçbir makul gerekçeye dayanmaksızın, bu kanalı bir çocuk kanalına çevirmekte bir sakınca görmediniz, TV’lerde sayısız çocuk kanalı varken.
Bu nasıl bir mantık ve nasıl bir yönetim şeklidir?
Devletten maaş alan birçok sanatçı, TRT 4 yayınları olmazsa aldıkları ücretin karşılığını halkımıza nasıl yansıtacaklardır? Bu pencereyi nasıl kapatırsınız?
Ülkemizde yönetim mantığı bu kadar mı yozlaştı?
Büyük Itri’den beri hayatiyetini devam ettiren öz musikimiz, sizleri bu kadar mı rahatsız etti? Manevi değerlere bağlılık bu mudur?
Yoksa ’pop star’ yarışmaları düzenlemeye mi niyet ettiniz?
Ben, Her şeye rağmen TRT yönetiminin bu kadar akıl ve mantık dışı uygulamayı devam ettirmeyeceğini,bu duruma yeni bir çözüm bulacağına olan inancımı muhafaza ediyorum.
M.Sevil ÇALIŞKAN
Baykal, hanyayı Konyayı görecektir
CHP yönetilmiyor, idare ediliyor!
Bu sorun toplum katında yanıtsız kaldığı sürece ne demokrasimiz gelişebilir, ne ekonomimiz... Ne de toplumsal gerilim düşer.
Peçeliler, çarşafllar ve cüppelilere rozet takarak mı CHP seçim kazanacak?
Hüseyin Üzmez, ’Cüppeli Ahmet’ hoca ve benzerlerine rozet ne zaman takılacak bekliyoruz!..
Bu gidişat, benim gibi partili üyelerden ve sağduyulu Atatürk ilkelerine inanmış toplum kuşaklarından oy alacağını hayal ediyorsa havasını alır.
"Denize düşen yılana sarılırmış."
Sayın Deniz Baykal seçimlerde ’hanyayı Konya’yı’ bir kez görecektir.
Salim EREL- Eski Konya milletvekili (1983-87)
Geçit yapmak kolay ama...
ANKARA doğumlu TED ve ODTÜ mezunu inşaat mühendisi, 60 yaşında bir bayanım.
Size aynı şeyleri tekrarlayıp vaktinizi almak istemedim. Zaten herşeyi yazmaya kalksam, bir sene devamlı yazsam bitiremem.
Ankara diye bir şehir kalmadı zaten bir de utanmadan sıkılmadan ’Avrupa başkenti’
denmiyor mu; diyecek söz ve kelime bulamıyorum.
Neyse bunları geçiyorum. Benim size bahsetmek istediğim bugün başlayan bir durum. Barış Sitesi’nde oturuyoru. Haftada üç gün spora Bilkent’e gidiyorum ve Bilkent Köprüsü’nün altındaki alt geçidi kullanıyorum. Zaten o alt geçit ve alt geçitten sonra Bilkent’e gitmek için beklediğiniz otobüs durağına gidiş bir felaket. Kışın çamur yazın tozdan berbat, yapılan her iş gibi uyduruk, alt geçit daha doğrusu alt geçit iyi inşa edilmiş fakat metro olmadığı için bakımı yok şu anda. Bir sürü erkek çorabı ve giysiler ve pislik var.
Bunlarda geçtim iki sene önce kapalı otobüs durağı vardı o yok oldu. Çevre düzenlemesi diye ve halen ne çevre düzenlendi ne de otobüs durağı kondu. Bütün bunlara ilaveten o köşede Ankara’nın
ikinci büyük cami inşaatı başladı ve o hafriyat kamyonları üstlerini örtmeden tozu dumana katarak toprak taşıdılar ve taşıyorlar. Bugün de (dün) betoniyerler gelmiş ve bir güzel Eskişehir tarafından Bilkent’e giren yola kurulmuşlar. Oralar balçık çamur... Taksi durağının içinden tek sıra araçlar ve yayalar geçmeye çalışıyor.
Lütfen birini yollayıp bir resim çektirebilir misiniz?
Rezilliği anlatamam. İnsana saygı yok. yayaya saygı yok.
O durak ve o alt geçit çıkışı hergün Ümitköy istikametinden Bilkent’e gelenlerin ve Atatürk Hastanesi’ne gelenlerin kullandığı yol ve duraktır. Lütfen bu konuya ilginizi rica edeceğim.
İnci YILMAZ
Soğuksu’ya uzun devreli plan
ANKARA Soğuksu Milli Parkı Uzun Devreli Gelişme Planı’nın Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu tarafından onaylanarak yürürlüğe girdiği bildirildi.
Çevre ve Orman Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, parkın sahip olduğu orman dokusunun, yüksek dağ ve çayır eko sistemleri, endemik bitki türleri, yaban hayatı ve bunların yaşama ortamlarını barındırdığı belirtildi.
Karaçam, sarıçam, meşe, karaçam-göknar, sarıçam-göknar ormanlarının parkın orman alanlarını oluşturduğu ifade edilen açıklamada, bu orman alanlarının dünyada nesli tükenmekte olan, 1 metreye varan boyu, 3 metreye ulaşan kanat açıklığı ve 10 kilogramdan fazla ağırlığı ile Avrupa’nın en yırtıcı kuşu olan karaakbaba’nın da yaşama ve üreme alanlarını barındırdığı kaydedildi.
Açıklamada, planda, ekolojik açıdan öneme sahip endemik bitki alanları ile jeolojik açıdan önemli olan fosil ağaçlarının olduğu alanlar ve karaakbabaların yaşama, yuvalama alanlarını barındıran orman alanında ayrıca, 113 mantar türü, 119 kara yosunu, 3 iki yaşamlı türü, 10 sürüngen türü ve 128 kuş türünün yaşamını sürdürdüğü bildirildi.