Paylaş
Tesisler çok temiz olacakmış! Ortalığı kirletmeyeceklermiş! Havamız daha temiz olacakmış! 20 bin kişiye iş bulunacakmış! 7.8 milyar dolar para kazanılacakmış! 30 yıl sonra da her yanı güllük gülistanlık olarak bırakıp, gideceklermiş! Sevinmemek elde değil. Epeyce düşünüp, değerlendirdim.
Trakya’nın ürettiği enerji yetmiyormuş! Trakya’daki elektrik enerjisi santralları boşuna doğalgaz yakıyorlar herhalde. Oysa; Hamitabat termik santralı Trakya’nın ve İstanbul’un ihtiyacını karşılıyor. Fazlasını da ihraç ediyor. Kömür ocakları açılınca her yer güllük gülistanlık olacakmış! Bulgaristan’daki kömür ocaklarının tarım alanlarını nasıl yok ettiklerini bütün dünya görüyor da biz görmüyoruz.
Vize, Saray, Çerkezköy ile tüm İç Trakya’da da soğuyan hava alçak araziye çökelir. Kırcılık yapmadığınız için bilemezsiniz beyler. Yaz aylarında bile İç Trakya’da çiğ düşer. Hani şu Frenkçe ‘inversion’ dediğiniz, Türkçesi ‘soğuk hava çökelmesi’ olayı. Bu olayı bilmiyorsanız, Trakya’yı ve insanını tanımıyorsanız, ‘bağa destursuz girmeyin’. Trakyalılar kibar insanlardır. Bir şey demezler. Gülümserler.
Yatağan termik santralının baca gazları Bencik Dağı’ndaki kızılçam ormanını kuruttu. Orman alanı yeniden ağaçlandırıldı. Kül yığınındaki ağır metaller sulama, yağış ve sızıntı suları ile çevreye karışıyor.
TAHRİP EDİLMİŞ DOĞA
Soma termik santrallarından çıkan gazlar (co2, so2, nox) ile ince toz ve içindeki ağır metaller halkın akciğerlerine gidiyor, ormanı kurutuyor.
İç Trakya 8 termik santral kapanı arasında yaşamak zorunda bırakılıyor ve Aşağı Trakya’da toplam 37 doğalgaz santralı var. Bunların toplam kurulu gücü 5059.08 mw. Hepsi özel santrallar. Kömür santralını çalıştırınca, özel şirketlerin santralları kapatılamaz. Kömür santralını kuran firma elektriği satıp, parasını kasasına koyacak!
Kömürden elde edilen enerjiyi satıp, 7.8 milyar dolar hesapladığınız parayı kazandıracaksınız. 30 yıl sonra da bize tahrip edilmiş bir doğa ve hasta insanlar bırakıp, gideceksiniz!
Kömürü zenginleştirmek için yıkama suyunu nereden bulacaksınız? Yeraltı suyu kritik derinlik seviyesine indiği için Devlet Su İşleri yeni kuyu açılmasını yasakladı, kömür yıkama suyunu hangi dereye akıtacaksınız?
SUYU NEREDEN ALACAKSINIZ
Bulgaristan’daki Maritza termik santrallarının kömür yıkama suyu ile Meriç Nehri’ni nasıl kirlettiklerinden haberiniz var mı? Kaldı ki, yeraltı suyunu çekip kömür yıkarsanız, çiftçimiz tarım alanlarını sulamak için suyu nereden alacak? Ekmek için buğday, yağ için ayçiçeği, şeker için pancar üretmek, insanımızı beslemek gerekiyor. Biliyor musunuz veya duydunuz mu? Buna ‘öncelikli kamu yararı’ derler.
Beyler! Eğri oturup, doğru konuşalım. Türkiye yapabileceği hidroelektrik üretiminin ancak % 35 kadarını üretebiliyor. Öyleyse: Milli Enerji Programı’na dönelim. Barajlarımızı yapalım. Sanayimizi ucuz ve temiz enerji ile destekleyelim. Kömür santralı yapmak ve üç kuruş para kazandırmak için Trakya’yı elden çıkarmayalım. Halkımızı toprağından, köyünden göç etmek zorunda bırakmayalım.
“Ben Trakyalıyım” diyen herkes adına, bir Trakyalı Prof. Dr. Doğan KANTARCI
VARLIK FONU KÂRI NEREYE AKTARILDI
OHAL ilanıyla herhangi bir ilgisi olmamasına rağmen Türkiye Varlık Fonu’nun Kuruluş Kanunu’nda 684 sayılı OHAL KHK’sıyla yapılan düzenlemeyle kamunun KİT’ler dahil bütün varlıklarının Türkiye Varlık Fonu’na devredilmesinin yolu açılmıştı. Özelleştirme kapsamındaki Halk Bankası ve THY’deki kamu hisseleri de bu fona bağlandı. OHAL’le herhangi bir ilgisi olmamasına rağmen, 680 sayılı KHK’yla Milli Piyango, Hemen Kazan, Şans Topu, On Numara ve Süper Loto ve at yarışlarının lisansı da Varlık Fonu’na verildi.
Türkiye Varlık Fonu’na devredilen şirketlerden THY dışındakiler 2016 yılında önemli ölçüde kâr ettiler. Bu kuruluşların 2016 yılında elde ettikleri kârın normal koşullarda Hazine’ye, dolayısıyla ‘Bütçe’ye aktarılması gerekiyordu.
CHP Ankara milletvekili Levent Gök bu hususlara vurgu yaparak Başbakan’a yönelttiği soru önergesinde diyor ki:
“Türkiye Varlık Fonu’na devredilen kamu şirketlerinin tümü kâr eden kuruluşlardır. Bu kuruluşların her birinin 2016 yılında elde ettiği vergi sonrası kârı kuruluş bazında açıklar mısınız? Bu kuruluşlar 2016 yılı kârının ne kadarını dağıtmıştır? Kuruluş bazında açıklar mısınız? Dağıtılan bu kardan kim ne kadar pay almıştır?”
NUSRET ÇORLU'YA GİDİYOR
SON yıllarda İspanya’dan ödül alan Çorlu Kanaat Lokantası, 1000 kişilik salonu ve etleriyle ünlenen Piknik Lokantası’nın açılmasından sonra ünlü Nusret’in de Çorlu şubesinin açılması için Omurtak Caddesi üzerinde yer kiraladığını...
AHMET Mümtaz Taylan, Nurhak Kaya, Erdem Öztop ve Kerem Erdal’ın hayata geçirdiği aylık ‘fikir-sanat ve edebiyat’ dergisi ‘Tuhaf’ın Nisan 2017’de okurla buluştuğunu...
ÜNİVERSİTE Öğretim Üyeleri Derneği’nin (ÜNİVDER) düzenlediği, 1933’ten bugüne üniversite tasfiyelerini belgeler ve basından derlenen haberler, gazete kupürleri, karikatürler, video gibi çeşitli görsellerle sunulduğu ‘Dünden Bugüne Üniversite Tasfiyeleri: Akademik Kıyım’ başlıklı serginin Beyoğlu Karşı Sanat Çalışmaları’nda izlenebileceğini...
ŞİDDETSİZ Toplum Derneği’nin bugün 14.00’te Türkiye Spor Yazarları Derneği Ankara Şubesi Salonu’nda ‘Alkol ve Madde Bağımlısı Sokak Çocukları ve Çocuk Hakları’ adı ile bir panel düzenleyeceğini...
Keellem yekün!...
TÜRK tipi Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin can alıcı noktalarından biri, ‘kararnamele’lerin yürütmenin yerini alması...
Yürütmenin rutin işleri, bakanlıklar tarafından yapılacak, bir nevi sekretarya, bu nedenle başkanlık sisteminde kritik bakanlıklar sekreter olarak sıfatlanıyor. Önemli işler, Cumhurbaşkanlığının resen yayınladığı kararnameleri vasıtasıyla görülecek.
Kararname rejimi ile 15 Temmuz sonrası, içli dışlı olduk... Pıtırak gibi kararnameler ile, kitleleri ilgilendiren tasarruflar yapıldı, yapılıyor. Darbe kalkışması bahanesi ile, olağanüstü hal kararnameleri adeta çuval çuval yayınlanıyor. AKP iktidarı, meclisi ‘sözde’ çalıştırırken, torba kanunları rutin hale getirmişti. Bugünün olağanüstü halinde, çuval boyutlarında kararnameleri uyguluyor.
Olağanüstü kararname tasarruflarının zaman bakımından ucu açık olanları, Anayasaya kesin olarak aykırı...Anayasa Mahkemesi ‘zaman bakımından’ uygulama ihlali teşkil edenler üzerinde, denetim fonksiyonundan feragat etti, esas bakımından incelemiyor.
Dünya anayasacılık tarihinde, -zaman bakımından hukuki denetim görevinden- iptidaen feragat eden ilk ve tek örnek olarak ortada... Yürütme, Anayasa Mahkemesinden aldığı cesaretle, anti-normatif bir uygulamayı sürdürüyor.
Olağanüstü hal süresini tecavüz edecek, hukuki etkiye sahip bütün kararnameler, keenlem yekun, yok hükmünde... Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, bu uygulamayı olağan hale getiriyor..
Olağanüstü hal kararnamelerini es geçen Anayasa Mahkemesi, olağan kararname rejiminin anayasaya uygunluğunu hangi ölçüde denetler sorusunun cevabı yok, bugünkü uygulamaya bakınca, umutlu olmaya dair bir işaret de yok... İktidar yanlıları da, kararnamelerle bir çok kanunsuz, hukuksuz icraat yapıldığı ve çok kişinin mağdur olduğunu kabul ediyorlar. Kararname hukuksuzluklarını telafi etmek için ilave kararnameler çıkarılıyor. Böyle bir garabeti, ‘hukuk devleti’ içinde bir yere oturtmak mümkün değil.Olağanüstü kararname sicili hukuksuzluklarla malül bir iktidar erkini, olağan kararnameler yoluyla, tek bir kişiye emanet etmek, kuvvetler ayrılığı ile bağdaşmıyor..
S.ÖZKAN
Turizmci Hüseyin Baraner diyor ki:
AVRUPA Seyahat Acentaları, özellikle Almanya’daki 10 binin üzerindeki seyahat satış büroları Türkiye olmadan cirolarını koruyamazlar inancım doğru çıkmadı:
Tam tersi bir gelişme oldu: Avrupa Seyahat Acentaları 2017 Türkiye satışlarında %50-80 arasında düşüş göstermesine rağmen Avrupa’da 2017 satışlarında toplamda %5-12 arası artış var. Binlerce Avrupalı Seyahat acentası yeniden İspanya, Yunanistan ve Mısır ile ilşkilerini güçlendirdi.Türkiye’yi 30 yıldır en iyi satan acentalar ‘ispanya uzmanı’ acentasına dönüştüler. Kıdemli Repeat Golf turistimiz 5 kıtada kendilerine yeni alternatif sahalar buldular. Yunanistan ekonomisi, turizmdeki beklenmedik ‘muhteşem artış’ sayesinde milli iflastan kurtuldu. Yüksek segment grup müşterilerimizin % 90’nı başka ülkelere kaptırdık. Bazı otelci arkadaşların “Ben doluyum, sorun yok!” beyanatları ne kadar doğru bilmiyorum, ancak siyasetteki gerginlik, dış politika ve terörün Türkiye’de onbinlerce turizm müteşebbisine verdiği zarar onlarca yıllık değer ve birikimleri yok eder duruma geldi.Artık otellerimizi değil uluslararası ilşkilerimizi yenilemeliyiz (renove) etmeliyiz. Bu gaye ile Çanakkale ve Küçükkuyu’da başlayıp bütün Anadolu’yu kapsayan programlar hazırladık. Türk-Alman halklarının barış turu Mein-Anatolien (Benim Anadolu’m) programı yakında başlayacak.
GÜNÜN SÖZÜ: “Mantıkla beslenmeyen şey mantıkla yönetilemez.”
(Arthur Schopenhauer)
Paylaş