Paylaş
İstanbul, organize sanayi bölgelerinin Trakya’yı bitirecek göçü herkesi endişelendirdi.
Biz de uzun süreden beri başta İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin “Trakya arka bahçem olsun” anlayışını ve iktidarın yeni havalimanı, otoyollar ve Kanal İstanbul gibi projeleri ortadayken, bu soruna değinmemek olmazdı. Onun için yağma projelerine “İhanetten de öte... İstanbul’un Türkiye ölçeğinde binde 75’lik coğrafyası artık bu yükü taşımaz... İstanbul Metropolitan Plan çalışması bir ‘kandırmaca’ imiş...” eleştirilerini yaptık dün köşemizde.
Hürriyet’in internet sitesinde bu haberin duyulması üzerine CHP Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülü konuyu Meclis gündemine hemen taşırken; Edirne Milletvekili yeni Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzin-oğlu karşılıklı olarak atıştılar: Köprülü “Ergene kirlenmişken Türkiye’nin en büyük katı atık tesisini Trakya’nın ortasına kurmak istiyorsunuz. Trakya’yı parselleyebilirsiniz ama Trakya size babanızdan, dedenizden miras kalmadı. Bu topraklar Türkiye’nin en verimli tarım topraklarıdır ve korunmaya muhtaçtır” dedi. Müezzin oğlu da Ergene’yi arıtma yapmayan CHP’li belediyelerin kirlettiğini söyledi. “Bakanlık toplantı yaptı, hiçbir belediye başkanı gelmedi. Biz yine sözleşme yaparak arıtmalarını yapıyoruz” diye sitem etti. (Bu konudaki tartışmaları www.hurriyet.com.tr/yazarlar/yalçınbayer’de okuyabilirsiniz.)
Trakya’yı kim kirletiyor; CHP’li belediyeler mi yoksa denetim yapmayan il çevre müdürlükleri mi?
GÜNÜN SÖZÜ
Bundan sonra Atatürk’ümüze ‘Atatürkiye’ mi diyeceğiz!
Oğuz ERGEÇ
Şeytanın aklına gelmez
- İSTANBUL Valisi Hüseyin Avni Mutlu, internette yer alan OSB ile ilgili haber ve eleştirilerimiz üzerine bize telefonda, “İstanbul Valisi böyle bir çılgınlık yapar mı? Bu kadar sanayi nasıl taşınır, 800 bin kişi nasıl gider? Bu işin ekonomik boyutu nedir?” diye sorduktan sonra “Böyle bir şey şeytanın aklına gelmez” dedi.
Bu habere OSB’cilerin şaşırdığını belirttikten sonra böyle bir konunun hiç gündeme gelmediğini savundu.
Valilikten yapılan açıklamada da şunlar kaydedildi:
“İstanbul Valisi ve İkitelli Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Avni Mutlu’nun katılımıyla 1.5 ay önce yapılan bahse konu OSBÜK toplantısında, İkitelli ve Dudullu OSB’lerinin taşınması veya göç planı ile ilgili bir konu görüşülmemiştir. Hürriyet Gazetesi’nin internet sitesinde yer alan haber, gerçeği yansıtmamaktadır. Aysel Alp’in ‘İstanbul’dan büyük göç planı’ başlıklı haberi asılsız olup kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi açısından önem arz etmektedir.”
TAŞINMIYORUZ YERİMİZDEYİZ
- İSTANBUL Dudullu Organize Sanayi Bölgesi (OSB) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Önay da taşınma haberlerinin doğruyu yansıtmadığını belirtti. OSB’lerin ilgili kanun hükümlerine göre kurulduğunu ve amacının da aynı kanunda açıkça ifade edildiğini belirten Önay, şunları kaydetti: “Yönetimimiz tarafından yapılan başvurularda resmi makamların verdiği bilgilerde gazete haberinde sözü edilen OSB’lerin taşınması konulu toplantının hiç yapılmadığı ve ayrıca bu taşınmaya ilişkin bir projenin olmadığı belirtilmiştir.”
Önay, Dudullu OSB içerisinde 2 bin 650 adet işyeri bulunduğuna ve faaliyet gösteren işyerlerinin çok büyük bedellerle yatırım yaptığına da dikkati çekerek şunları söyledi: “OSB sınırları içerisinde faaliyet gösteren ve yatırımlar yaparak istihdam sağlayan firmalar, bu haberden sonra tedirgin olmuştur. Bilindiği üzere, sanayi konusundaki büyük yatırımlar uzun zamanlı projeksiyonlar ve çalışmalar gerektirmektedir. Bu nedenle haberin yatırımcıları tedirgin edeceği ve uzun vadeli planlar yönünden belirsizliklere yol açacağı kesindir.”
- İKİTELLİ Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkan vekili Nihat Tunalı, OSBÜK toplantısında İkitelli OSB’nin taşınmasına yönelik bir öneri gelmediğini, Vali Hüseyin Avni Mutlu’nun da bu konuda kendisini görevlendirmediğini söyledi.
Tunalı anlatıyor: “Biz ülkemize en çok katma değer sağlayan OSB olarak, bölgemizdeki sanayicimizle hareket etmeyi ilke edindik. Alınacak kararlar noktasında sanayicimizle ve bölge üreticisiyle istişarede bulunmayı öncelikli kılmaktayız. Asli görevimiz İkitelli Organize Sanayi Bölgesi sanayicisiyle birlik içinde ülke kalkınmasına katkı sağlamaktır.”
Böyle bir plan yok ama gelecek ne gösterecek hep birlikte göreceğiz.
Atila Kart: Kayseri’de kimler neler neler yapmış?
CHP Konya Milletvekili Atila Kart dün bir basın toplantısı yaparak ‘Kayseri Vakası’ için ilginç değerlendirmeler yaptı. Kart’ın belgesel nitelikleri açıklaması şöyle:
"Milletvekilliği görevini yaparken; hiç kimseyle iddialaşmak, bilek güreşi yapmak, inatlaşmak ya da kimseye iftira atmak, karalamada bulunmak yahut ego tatmini gibi duyguların arayışı içinde olmadık. Popülizm yapmaya ve polemiğe girmeye gerek görmedik.
"Bu ülkede kimsenin yaptığı yanına kalmasın", "Bu Ülkede gerçekler ortaya çıksın", "Bu ülkede hırsızlık yapan, yolsuzluk yapan hesabını versin", . "Kul hakkı yiyen onmasın.", "Beytülmâle el uzatmaya kimse cesaret edemesin", "Devlet’in kuralları herkes için işlesin", "Üstünlerin Hukuku yerine, hukukun üstünlüğü herkes için geçerli olsun" diyoruz. Bunun mücadelesini karınca kararınca veriyoruz.
"Bu Ülke hiç kimsenin çiftliği haline gelmesin" diyoruz.
Bu anlayış ve kararlılıkla ve ‘fikri takip’ disipliniyle; Kayseri Büyükşehir Belediyesi odaklı yolsuzluk iddialarındaki son gelişmeleri 2 yeni bulguyla – belgeyle sizlerle paylaşmak istiyoruz.
(I) Dönemin Kayseri Vali Yardımcısı Ali Yener Erçin; Kayseri’deki görevine 2006 Kasım ayında başlamış, Ağustos 2010 tarihinde Antalya Vali Yardımcılığı görevine atanmıştır.
Kayseri Vali Yardımcısı olarak görev yaptığı dönemde ‘Kayseri Şeker Fabrikasında yolsuzluk yapıldığı’ iddialarıyla ilgili olarak yürütülen soruşturma kapsamında; "suç örgütüne üye olma", "görevi kötüye kullanma", "yetkili olmadığı iş için çıkar sağlama", "Kamu Görevlisinin ticareti" suçlarını gerçekleştirdiği iddiasıyla;
Kayseri ve Ankara Eski Emniyet Müdürü Orhan Özdemir, Kayseri Şeker Fabrikaları eski Yönetim Kurulu Başkanı Vedat Ali Özışık, Ticaret Odası Başkanı Ali Kilci’nin de aralarında bulunduğu, 154 kişiyle birlikte Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmaktadır.
Mülkiye Müfettişlerince yapılan disiplin soruşturması sonucu düzenlenen raporlarda; "... memurluk sıfatıyla bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunduğu; belirlenen durum ve sürelerde mal bildiriminde bulunmadığı; yetki almadan gizli belgeleri açıklayacak şekilde ‘gizli damgalı’ belgeler hakkında 3. kişilere bilgi verdiği..." iddialarıyla ilgili olarak; Bakanlık Yüksek Disiplin Kurulu kararıyla "Devlet Memurluğundan Çıkarılmasına" karar verilmiş, adı geçen kararı beklemeden emekliye ayrılmıştır.
Yukarıda sözü edilen özellikleri üst amirleri tarafından da bilinmesine rağmen, adı geçen Kayseri Valiliği tarafından birçok kritik soruşturmada Muhakkik olarak görevlendirilmiştir.
Bu görevlendirmeler ve soruşturma dönemlerinde görev yapan Kayseri Valisi, daha sonra İçişleri Bakanlığı Müsteşarı olan ve Bakanlık yapan, halen de Bakan Yardımcısı konumunda olan Osman Güneş’tir.
Osman Güneş, İçişleri Bakanlığı Müsteşarlığına atanma kararnamesi yayınlanmış olmasına rağmen, Ali Yener Erçin tarafından hazırlanan Araştırma Dosyasının işlemden kaldırılması gerektiğini İçişleri Bakanlığına bildirmiş;
Ankara’da göreve başladıktan sonra, kendisinin ‘Vali’ sıfatıyla gönderdiği dosya için, bu kez ‘Müsteşar’ sıfatıyla;
Büyükşehir Belediye Başkanı Özhaseki ve diğer Belediye personeli hakkında dosyanın işlemden kaldırılmasına yönelik ‘Nihai onayı’ vermiştir.
Garabete ve tesadüflere bakar mısınız!
KARA KUTUSU
Soruşturmayı yaptıran Vali, kendisiyle ilgili Müsteşarlık Kararnamesi yayınlandığı halde ‘Vali Sıfatıyla’ işlemden kaldırma önerisini Bakanlığa iletmiş, Bakanlık aşamasında ise ‘Müsteşar’ sıfatıyla Onay vermiştir.
Hukuk tarihimizde örneği görülmeyen ve İdare Hukuku derslerinde ‘İdari Vaka’ olarak değerlendirilmesi gereken bir işlemler silsilesine imzalar atmıştır. Osman Güneş bu anlamda Kayseri sürecinin ‘Kara Kutusu’ konumundadır.
Ali Yener Erçin’in idari soruşturma sürecinde ‘usulsüzlükler yaptığı, delilleri kararttığı’ yönündeki iddialarımız ve sunduğumuz belgeler; Türkiye Cumhuriyetinin başta Savcılıkları olmak üzere ilgili mercileri tarafından gözönüne alınmamıştı.
Ancak, yolsuzlukları, adaletsizlikleri ömür boyu gizlemek hiçbir zaman mümkün olamamıştır. Vali Yardımcısının sanık sıfatıyla yargılandığı yukarıda sözü edilen Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi dosyasıyla ilgili soruşturma sürecindeki yasal dinleme ve fiziki takip sonucunda; Ali Yener Erçin’in Kayseri soruşturmasında; Mülki İdare ve Belediyenin bilgi ve dahli doğrultusunda; ‘delilleri kararttığı, soruşturmayı kapattığı’ açık bir şekilde ortaya çıkmıştır.
YASAL DİNLEME KAYITLARI
Yasal dinleme kayıtlarının birer örneğini ilişikte sunuyorum.
Bu kayıtlar, Kayseri Büyükşehir Belediyesi odaklı suç ilişkilerinde, Büyükşehir Belediyesinin ‘Üst Düzey Görevlilerinin’ bilgisi ve dahli doğrultusunda yolsuzlukların geliştiğini açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
Vali Yardımcısı ortada bırakıldığını; yaptığı mesainin karşılığını alamadığını, Büyükşehir Belediyesi üst düzey görevlilerinin isimlerinden ve ihale konularından söz ederek, ihaleleri nasıl etkilediğini ve yönlendirdiğini dosya dosya anlatmaktadır.
(II) Kayseri olayının görünürdeki sorumlusu ve kurbanı olan Hacı Ali Hamurcu’nun konumu;
İlk andan itibaren soruşturmaya Emniyet aşamasında müdahale edildiğini, bu aşamada delillerin karartıldığını hep ifade ettik. Bu iddialarımız, gerek Mülki İdare ve gerek Savcılık Makamı tarafından tahkik edilmedi.
Hacı Ali Hamurcu’nun 18 Temmuz 2007 tarihinde yapılan Emniyet sorgusunda; 9-3 nolu CD olarak anılan görüntü kaydının orijinal kasetlerinin bulunmadığı, bunların CD’ye dönüştürülmüş halinin bulunduğu ve bu kaydın Adli Emanette bulunan kayıt ile aynı olduğu, 02.00:06 ile 02:03:43 arasındaki görüntülerin bulunmadığı;
HAMURCU KURBAN SEÇİLDİ
Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/19 esas sayılı dosyasına sunulan 26.12.2012 tarihli Bilirkişi Raporuyla ortaya çıkmıştır.
Bu raporun anlamı son derece açıktır; ilk andan itibaren Biri’leri korunmuştur. Biri’leri soruşturma dışına çıkartılmıştır. Biri’leriyle ilgili ifade ve görüntüler yok edilmiştir. Bu görüntülerde yasa dışı bir şekilde kimlerin sorgulama esnasında hazır bulunduğu bilgileri mevcuttur. Hacı Ali Hamurcu ‘kurban’ olarak seçilmiş ve onun üzerinden çıkar örgütü yapılanması aklanmaya çalışılmıştır.
Olayın özü ve büyük fotoğraf budur.
Bu karartmalar, bu müdahaleler yaşanırken, soruşturmalar kapatılırken Kayseri’deki Savcı’lar ne yapmıştır?
Kayseri’yi bırakın... Ankara’daki Savcı’lar ne yapmıştır? Bu Savcı’ların görevi nedir? Bu Savcılar Devlet’in, Cumhuriyet’in, demokrasinin , hukukun Savcısı değiller midir?
Bu Savcı’lar Hükümetin Ajanı olarak mı görev yapmaktadırlar?
TCK’nun 279. maddesinde düzenlenmiş olan ‘Kamu Görevlisinin Suçu Bildirmemesi’ maddesinin gereği olarak; Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı üstüne düşen görevi bu güne kadar neden yapmamıştır?
Yasal dinleme kayıtlarının ortaya çıkmasından bu yana 2 yılı aşkın bir süre geçmiş olmasına rağmen HSYK neden devreye girmemiştir?
Hiç kimsenin suç işleme imtiyazı ya da muafiyeti veyahut bu anlamda dokunulmazlığı söz konusu olamaz.
Hiç kimseye iftirada bulunmuyoruz. Maddi gerçek yani hakikat ortaya çıksın istiyoruz. Gerçekler nereye kadar, ne zamana kadar gizlenebilir? Yolsuzluk yapanlar, Devlet gücünü kötüye kullananlar, ortaya çıkan bulgulara rağmen bundan böyle de himaye edilecek midir?
Türkiye Cumhuriyetini en üst düzeyde yönetenlerin iktidar kavgasına, Türkiye’nin Kurum’larını alet etmeye kimsenin hakkı yoktur.
Cumhurbaşkanı’nı göreve davet ediyoruz. Türkiye Cumhuriyetinin Savcı’larını göreve davet ediyoruz. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nu göreve davet ediyoruz."
McDonald’s’dan patates açıklaması
HER zaman olduğu gibi dünkü yazınızı da beğenerek okuduk. Yazınızda adımızın geçmesi de bizim için çok önemli, ancak ‘Çiftçi açlıkla karşı karşıya...’ alt başlığında CHP Niğde Milletvekili Doğan Şafak’ın bu yıl sadece patatesten kentin kaybının 360 milyon lira olduğunu açıklamalarına değinerek McDonald’s’ta da yabancı patates tüketiliyor ifadeniz gerçeği yansıtmamaktadır.
Size bu konuda bilgilendirme yapmak isteriz;
McDonald’s Türkiye’de 1986 yılından beri faaliyet göstermektedir. 2005 yılından bu yana da Anadolu Grubu çatısı altında ve yüzde 100 Türk sermayesi ile yönetilmektedir.
McDonald’s’ satın alma hacminin yüzde 98’ini oluşturan ürünleri Türkiye’den temin etmekte ve bundan da gurur duymaktadır. Eti, sütü, peyniri, ekmeği, salatası, turşusu ve ambalajıyla toplam 450 kalem malzemenin %98’i yurt içinde imal edilmektedir. Bunların tamamı Türkiye’deki üreticilerden sağlanmaktadır.
McDonald’s’ın patates tedarikçisi Konya Şeker’dir. Konya Şeker San. ve Ticaret A.Ş.’yi 1952 yılından beri faaliyet gösteren ve Türkiye’nin önde gelen şirketlerine patates yetiştiren dev bir Türk kuruluşudur.
Bugün Türkiye’nin her yerinde bulunan 207 restoranımızla tüketicilerimizin sevdiği ve tercih ettiği bir markayız.
Sizin gibi Türkiye’nin önde gelen yazarlarıyla çeşitli vesilelerle bir araya geliyor ve McDonald’s’ın faaliyetlerini aktarıyoruz. Size de kendimizi daha yakından anlatabilmek için uygun bir vaktinizde bir araya gelebilmeyi çok isteriz.
Nedret TÜRKKUŞU- McDonald’s Kurumsal İletişim Müdürü
Biliyor musunuz
SEVİNÇ-Erdal İnönü Vakfı ve İstanbul Kültür Üniversitesi’nin düzenledikleri ‘Prof. Dr. Erdal İnönü’yü Anma Günü’ etkinliğinin bugün 14.00’te üniversitede Emir Kıvırcık’ın konuşmacı olarak katılacağı ‘Demir Ağlar’ konulu konferansla yapılacağını...
Paylaş