Paylaş
Lojmanla makam odası arasında gidip gelen devlet büyüklerimiz, vatandaşın ne düşündüğünü ve hangi söylentilerle zihninin bulandırıldığını bilemeyebilecekleri için yardımcı olalım istedik! Hiç eğip bükmeden sıralayalım:
1- Emperyalizm ve onun öncüsü Fetoşizm ile icra kurulu AKP; sabırla beklediği Atatürk’ün Cumhuriyeti’ni ele geçirmek üzere önünde engel olarak gördüğü Silahlı Kuvvetler, yüksek yargı, muhalefet partileri, medya, iş dünyası gibi kurum ve kesimlerde görev alan ve alacak olan herkesi yıllar öncesinden dinleme ve izleme yoluyla takibe almıştır. Bu konuda, çökertilen ‘Uzan İmparatorluğu’nun elindeki CIA kaynaklı ‘kişisel bilgileri havi’ 5000 VCD’nin desteğinden de söz edilmektedir.
ŞANTAJ KAYITLARI
2- Özelleştirme, maden araması, Vakıflar vs. yasaları ile, Kıbrıs, Güneydoğu, Ermenistan, Patrikhane vs. açılımları din devleti için yanıp tutuşanlara destek olmanın diyeti olarak iktidardan istenecek; gerek ödünlerin verilmesine, gerekse laik direnişi bitirmek konusunda yasama, yürütme ve bağımsız yargının (!) görevini yapmasına direnenler olursa, onlar da bu parasal, bedensel vs zaafların yer aldığı şantaj kayıtlarıyla veya yapışılan makam koltuklarından alınma korkusuyla hizaya getirilecektir.
3- Bu açıdan bakınca;
* 2002’de Derviş’ane bir harekâtla koalisyonun kendi ipini çekip erken seçime gitmesinin,
* Erdoğan’ın Başbakan, Gül’ün Cumhurbaşkanı oluşunda, muhalefetin demokrasi aşkından(!) kaynaklanan ve hiç zorluk çıkarmayan, dokunulmazlık koşulu aramayan katkısının,
* Birbirine yakın görüşteki muhalefet partilerinin; güç birliği oluşturmak yerine daha da ayrışmasının,
GÜÇBİRLİĞİ YERİNE AYRIŞMA
* Anayasa Mahkemesi’nin; bir kısım üyeleri tarafından da liyakati ve yaşam görüşü eleştirilen Başkanı’nın seçilişinin ve AKP hakkındaki tuhaf mahkumiyet kararının,
* Yüksek Seçim Kurulu’nun elektrik kesilmesi, bilgisayar kilitlenmesi, sandık kaçırılması şeklindeki aksaklıkları önemsemeyip, boya gibi önemli bir kanıtı kaldırmasının,
* Sivil toplum örgütlerinin seferberliğiyle gerçekleşen ve birilerini çok korkutan Cumhuriyet Mitinglerinin muhalefet tarafından tekrarlanamamasının,
SESSİZ GEMİ
* Askerin başına çuval geçirilmesinden, Dolmabahçe görüşmesine, uyduruk kağıt parçasının belgeye dönüşmesinden, askere sivil yargı yolunun açılmasına kadar birçok konuda “TSK adına yalnız ben konuşurum” diyen Genelkurmay Başkanları’nın; bu haklarını kullanmayıp alışılmışın ötesinde suskun kalışlarının, tarafsız(!) yargıya her istenen personelini teslim edişlerinin ve hatta malum ‘Taraf’tan gelen hakaret üslubundaki meydan okumalara dahi tepki veremeyişlerinin nedenlerini; sade vatandaş dediğimiz; taksi şoförü, manav, berber gibi halkla iç içe olanlar, onlarla bu görüşleri paylaşan ev hanımı, emekli, işçi, çiftçi, memur, tüccar, üniversiteli vs.ler, yukarıdaki ‘tehdit ve şantaja dayalı korku’ çerçevesinde değerlendiriyor, koskoca ülkenin korunmasız kalarak belirsiz bir ufka yelken açan ‘Sessiz Gemi’ye dönüşmesini ancak böyle yorumlayabiliyorlar!
SUSTURABİLİRSİNİZ AMA...
Sayın Devletliler!
Konuşanı, yazanı, eleştireni, uyaranı, toplumu uyandıranı, ulusal heyecanı örgütleyeni, korkutarak, vergi, yargı yoluyla üzerine giderek, tutuklayarak belki susturabilirsiniz! Ama halkı ne yapacaksınız? Milyonları susturacak haliniz de yok ya! Ama doğru, ama yanlış! Ona bu seçeneği icraatınızla sizler sunuyorsunuz. Ne devlete, ne de devleti temsil edenlere artık kimsenin güven ve saygısı kalmadı. Gördüğüne, okuduğuna, duyduğuna bakarak ‘alaylı haliyle’ değerlendiriyor ve bir şey yapamamanın öfkesiyle konuşuyor da konuşuyor işte! Bunu bilesiniz!
Ama ağızları da torba değil ki büzesiniz!Reşit ÇAĞIN
GÜNÜN SÖZÜ
“Dinleme konusunda toplum uzun süredir rahatsız; herkes kuşku ve korkular içinde... Türkiye’deki böyle bir olay, Almanya’nın Nazi döneminde, totaliter seçimlerde olur. Böyle bir toplumda yaşanmaz.”
(Emekli Cumhuriyet Savcısı
Mete Göktürk)
AKP kimleri neden dinletiyor
ÜLKE bir korku cumhuriyetine dönüşmüştür. Kimse telefonla konuşmaya, internetten yazışmaya cesaret edemez hale gelmiştir. Bu ayıptır, suçtur. Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı gerçek kuruluş görev ve yetkileri hakkında yönetmelik çerçevesinde hareket edecek tarzda görev alanına çekilip AKP’nin karşıtlarının izlendiği bir kamu örgütü olmaktan çıkarılmalıdır. Bu konuda görev CHP ve MHP’ye düşmektedir. Bir an önce bu kurumun yönetmeliğinin değiştirilmesi ve aksine hareket eden yöneticilerin cezalandırılması için gereken her hareketi yapmalıdırlar. Yunus BÜLBÜL
Florya Atatürk Ormanı’na rezidans mı dikeceksiniz
FLORYA Atatürk Ormanı Koruma Derneği Onursal Başkanı Av. Eyyüp Sabri Gürsoy, yağmacı bir zihniyeti teşhir ediyor.
“İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi 12.11.2009 tarihli toplantısında aldığı bir kararla Florya Atatürk Ormanı’nı imara açmıştır. Amaç orman içerisine yapılmış 12 villayı ve Kadir Topbaş için yapılmakta olan üç katlı villayı yasallaştırmak ve ormanı birilerine peşkeş çekmektir. Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın daha önceki yıllarda yaptığı ormanı birilerine peşkeş çekme çabalarını bugüne kadar büyük ölçüde bertaraf ettik.
Bakırköy’ün en önemli oksijen kaynağı olan Florya Atatürk Ormanı yok edilmek üzeredir. Herkesin Büyükşehir Belediyesi’ne protesto göndermesini ve bu haberin köşenizden duyurulmasını bekliyoruz.”
Florya’da, Menekşe’de, Şenlikköy’de, Yeşilköy’de, Yeşilyurt’ta, Bakırköy’de oturanlar... Hiç vicdanınız sızlamıyor mu? Yine mi seyrediyorsunuz?
Paylaş