TOKİ, Kuşadası’na bunu yapmayacaktı

TOKİ, İstanbul’dan sonra turistik merkezlere ‘dalıyorsa’ artık o kentten hayır gelmez.

TOKİ bir ölçüm yapmaz, konut pazarında doyum nedir bakmaz, turistik ve kültürel değerlere hiç dikkate etmez.

Tam bir ‘Laz kalfa’ oldu.

Yap, sat!

Bugün sadece konut yapımında değil, ‘arsa kapatma’da da inşaat sektöründe dünyanın sayılı devlerinden biri olmuştur.

Kuşadası’na devam... TOKİ, Kalafat Dağı ve çevresindeki üç ayrı parseli arsa ya da konut olarak değerlendirme kararı aldı.

Kendi plan yapma yetkisi var ya...

Orada seçilenler varmış; dinlemez.

Kuşadası Belediye Meclisi’nin CHP, DSP, AKP ve DP’li üyeleri, TOKİ’ye sert tepki gösterdi doğal olarak...

BELEDİYENİN  HABERİ YOK

Ama olayın gerisini araştırınca ortaya şu çıktı:

Yaklaşık 1.5 milyon metrekareden oluşan üç ayrı bölgeden birincisinin Kuşadası Belediyesi’ne herhangi bir bilgi verilmeden aracı firma tarafından parsel ve 4 katlı konut yapılması amacıyla İzmir’de sessiz sedasız satışa çıkarıldığı saptandı. TOKİ’nin arazinin ikinci bölümünü de aynı şekilde değerlendirmek istemesi aşamasında bilgi sahibi olabildi Kuşadası Belediye Meclisi... Meclis üyeleri ortak hareket etme kararı aldı.

Belediye Meclisi’nde alınan kararda, “Kentte 12 bin apartman tarzı konut atıl durumdadır. İhtiyaç fazlası apartman tarzı binlerce konuta birkaç bin konut da TOKİ tarafından eklenmiş olacaktır” denildi. TOKİ’nin arazinin tümünü aynı şekilde satması halinde sadece bu bölgede 20 bini aşkın yeni konut yapılacağı belirtiliyor.

PAPANDREU, CEM’E NE DEMİŞTİ

Kuşadası, rant pazarını doyurmaz. Zaten adı ‘beton adası’na çıkmış bu güzel ilçeye TOKİ bir harç daha atarsa, yabancılar bizim kulaklarımızı çekecekler.

Anımsayalım:

Yıl 2000’lerin başı... Ecevit hükümetinin Dışişleri Bakanı İsmail Cem, Yunanlı meslektaşı Papandreu’yu, Kuşadası’nda ağırlayacak. Tekneyle Kuşadası Limanı’na gelen Papandreu, Cem’e şöyle diyor:

“Kuşadası’nı beton yığınına çevirmişsiniz”.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, tersine böyle bir manzara ile karşılaşsa Yunanlı meslektaşına, Yunan adaları için böyle bir sözcük söyleyebilir mi?

Aslında bizdeki yağmadan nefret eder; tabii adalara giderse...

Atatürk’ün adını sildiler, ‘muzaffer komutanlar’a soktular

OSMANİYE Müftüsü Ramazan Çortul, “Müftülüğün Atatürk düşmanlığı” (1.9.2009) başlıklı yazıya bir yanıt göndermiş. Okurumuz Ahmet Demir’in Zafer Bayramı ile ilgili hutbede Atatürk’ün isminin zikredilmemesiyle ilgili iddiasının gerçeklerle örtüşmediğini öne sürüyor. Diyanet’in hizmet ve faaliyetlerinin Anayasa’nın 136. maddesinde belirtildiği şekilde gerçekleştirildiğini belirten Çortul şöyle diyor: “Müftülük web sayfası bilgi almak amacı ile incelendiğinde hutbe metinlerinde ve değişik yerlerde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün isminin birçok yerde zikredildiği görülmektedir. 28.8.2009 Cuma günü ile genelinde camilerde yapılan vaazlarda halkımız Malazgirt’ten Büyük Taarruz’a ağustos ayında gerçekleşen bütün zaferlerimiz ve muzaffer komutanlarımız hakkında detaylı olarak bilgilendirilmiştir.”

Biz 30 Ağustos Zafer Bayramı’ndan söz ediyoruz. Bu hutbede Atatürk’ten söz edilmiyor diyoruz. Bol hamaset dolu bir bir metin. Hoca, hiç olmazsa ramazan ayında böyle bir açıklama yapmayacaktı.

Konya geriliyor

CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, Ulaştırma Bakanı Yıldırım’a “2002 yılından önce de kamu yatırımlarından hak ettiği payı alamayan Konya; AKP hükümetleri döneminde daha da ihmal edilmeye başlanmıştır. Konya’nın hayati projesi olan Mavi Tünel projesinde aradan geçen 7 yıla rağmen ciddi bir gelişme olmamıştır” diyerek

Konya’ya sivil havaalanı yapılacak mıdır? Ne zaman yapılacaktır? Konya’nın coğrafi konumu, yolcu potansiyeli ve diğer özellikleri göz önüne alındığında, Konya yerine, yolcu kapasitesi çok daha düşük olan illere ağırlık verilmesi bölgecilik ve ayrımcılık anlamına gelmez mi?” dediğini...

YÖK’ten yeni bir oyun

YÖK, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne bağlı eğitim kurumları ile Polis Akademisi’ne bağlı yükseköğretim kurumlarında önlisans ve lisans düzeyindeyden atılan öğrencileri bir başka üniversiteye tepeden yerleştiriyor. Bu, 5806 sayılı Af Yasası’nın 15. ve 16. bentlerine dayandırılıyor, ancak geçmişte aflar, öğrencilerin ‘ayrıldıkları’ veya atıldıkları kurumlara dönmesi ile sınırlıydı, şimdi ise kayırmacı bir “af uygulaması” yapılıyor. TSK’ya söz geçiremeyen Hükümet ve YÖK elbirliği ile bu öğrencileri diğer üniversitelere yerleştiriyor. Bu durum üniversitelerin çeşitli dallarından atılan öğrencilere karşı haksız bir uygulamadır. Üniversitelerden atılanlar bugüne kadar çıkarılan 11 af yasası ile hep kendi kurumlarına geri dönmüşlerdir. Bu af yasası ise bir ayrıcalık getirmiştir.

Üniversiteye, ilk olmayan ama böylesine yıpratıcı müdahale hiç yapılmamıştır. Bu, üniversite özerkliğini bitirmiş bir uygulama olmuştur. Rektörler, Üniversitelerarası Kurul bu uygulamaya sessiz kalmamalıdır.

Prof. Dr. Tahsin YEŞİLDERE

Kapalıçarşı’ya ‘işgaliye’ şoku

KAPALIÇARŞI esnafından,
Fatih Belediye Başkanlığı’na mektup var:

“Kapalıçarşı cadde ve sokaklarında ölçüm yapılarak çarşı esnafının uygun görülen işgal ölçüleri tespit edilmiştir. Daha sonra metrekaresi 75 TL’den işgaliye bedeli ödenmesi gerektiği bizlere bildirilmiştir. Ortalama 5-6 metrelik bir tezgah sahibinin 300-350 TL civarında işgaliye ödemesi o işyerinin giderlerine ek bir yük getirecektir. Kapalıçarşı esnafı zihinlerde yer ettiği gibi zenginlik içinde yaşamamaktadır. Bu durum göz önüne alınarak m2 bedelinin 25 TL’ye indirilmesini talep etmekteyiz. Belediye başkanlığımızın Kapalıçarşı esnafının bu zor günlerdeki makul isteklerine duyarsız kalmayacağına inanıyoruz.”

NOT: Gündemimizin yoğunluğundan ötürü Münih Belediye Başkanı C.Ude ile ilgili yazımızı yarına bırakıyoruz.