Paylaş
Trakya toprakları bu kadar ‘ucuz’ mu yağma edilecekti... İstanbul çarpık yapılaşma ile bu kadar mı büyütülürdü...
Boğaziçi bu kadar mı rezil edilirdi... Trakyalı kızgın... Tarım kesimi ‘bu tarlalar bir daha hiçbir zaman oluşmayacak’ tepkisi gösteriyor.
Siz, Türkiye coğrafyasının yüzde 3’ünü oluşturan Trakya’yı imar rantı uğruna yağmalatamazsınız.
Bir taraftan Ergene’nin kirliliğini önlenmek için 1.5 milyon dolar harcanırken, öbür taraftan da bir ‘ikinci Gebze’ yaratamazsınız.
10 yıl içinde Trakya’nın birinci sınıf tarım arazilerine onbinlerce kişiyi yerleştirmeniz hoyratlıktan ötürü Avrupa topraklarına bir ihanettir. Nüfus yoğunluğu ile boğduramazsınız.
(Trakya’da ekilen buğday ve ayçiçeğinden alınan verim Konya Ovası’ndaki verime yakındır.)
Çorlu’da TOKİ’nin talip olduğu bu kadar büyük bir alanın toplu konut alanı ilan edilmesinin mevcut arsa stoku ve her yıl nüfus artış hızına göre ‘Trakya Alt Bölgesi’ Ergene Havzası 1/100 000 ölçekli çevre düzeni planı 2023 projeksiyonu olarak belirtilen 600 bin (bize göre 2 milyon olacak) kişiye ulaşılamayacağı aşikârken böyle bir yatırım yapılması neden gerekmektedir?
Günümüz Türkiye’sinde çarpık yapılaşmanın ve sanayinin iç içe geçtiği ve en karmaşık Kocaeli’ne bağlı Gebze’nin yaklaşık olarak 350 bin nüfusuyla mevcutta nüfusu 245 bin olan Çorlu’nun 4’te 1’i büyüklüğündeki bir alanı toplu konut alanı ilana ederek yeni bir Gebze mi yaratılmak isteniyor?
Son bir not: Edirne’deki Kültür Koruma Varlıklarını Koruma Kurulu’nun, ‘tescil’ kararı aldığı yerlerin korumasını kimler mi yapacak?
İşte kurul üyelerinin adları; Fikret Bayhan (Serdivan Belediyesi Başkan Yardımcısı, ODTÜ Mimarlık mezunu), Abdullah Ergün Bal (Hukukçu), H.Gül Gökçek (Y. Mimar), Mesut Dündar (Sanat tarihçisi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi), Akın Yalçınkaya (Arkeolog), M. Cemalettin Satoğlu (Mimar), Prof. Dr. Nazlı Ferah Akıncı (Y. Mimar, Yıldız Teknik Üniversitesi), Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi Temsilcisi, Çorlu Belediyesi Temsilcisi ve Tekirdağ Müze Müdürlüğü yetkilisi.)
ASKERİN BAVULU, HİNLİĞİN BAVULU
ASKERİ yargılayıp mahkûm edenler hakkında komplo davasında iddianame hazırlanmış, bu sefer de yargı mensupları ve gazeteciler, terör örgütü kurmak, devlete ait belgelerde hırsızlık, gizli kalması gerekenleri açıklama ve de işin komiği terör propagandasından yargılanacaklar. Darbe iddiaları fos çıktı, askere komplo kuranlar yargının kantarında tartılacak, kantarın topu, “öyle mi olur, böyle mi olur” gösterecek.
Balyoz davaları, bir ‘bavul’ ile özdeşleşti, bir gazeteciye servis edilen koca bir bavul dolusu delil savcılığa intikal ettirildi ve savcı da, “ben bu delillerin hakkını veririm arkadaş” edasıyla, iddianameyi mahkemeye sundu. Arkadan gelsin mahkûmiyetler, müebbetler, ağır cezalar. Şimdi de aynı savcı, komplodan yargılanacak. Darbeyi yargılıyoruz derken komplo yaptıkları iddia ediliyor. Dünya tarihinde bu kadar kısa sürede, yargılayanların ‘sanık’ olduğu bir dava süreci görülmemiştir. Asker bavulu halk indinde, saflığın, vatan görevi sorumluluğunun, bir sembolü olarak bilinir, Balyoz’daki ‘bavul’ ise ‘hinliğin’ delili gibi... Kimsenin haksız hukuksuz yargılanmasının kimseye yararı yoktur, ama toplumun vicdanı zedelenir. Sorun yargıda, son zamanlarda iyice gün ışığına çıkan ‘yalpa’nın tashih edilmesinin aciliyetidir.
NEREDEN TUTSAN ELDE KALIYOR
CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun “Artık kendimizi koruyacağız” açıklamasını birileri gayet ciddiye almış olmalı ki Edirne’deki şehit Nefize Özsoy’un cenazesine CHP’li Ataşehir Belediyesi’nden oluşturulan özel korumalar da gitmiş... Hıncahınç dolu camide cenaze namazından sonra çıkışta bir kişinin CHP liderine sözlü tacizde bulunması üzerine koruma görevi için gelen grup, çıkan arbedeye karışmış. Bu arbede yaşanırken, bunun üzerine bir de Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan tarafından Kılıçdaroğlu’nu korumakla görevlendirilen partinin gençlik kolları üyesi 10 kişilik grup da Kılıçdaroğlu’na laf attıklarını sandıkları Ataköy’den gelen gruba müdahale etmiş. Kavgada Ataköy’den gelen Ali Haydar Kahraman yaralanmış.
Devlet adamlarını siyasi liderleri devletin polisi korur. Kaos ortamında ne olacağı belli olmaz. Yaşananlar nereden tutsanız elde kalıyor. Kendimizi savunacağız açıklamasının anlamı umarız bu değildir!
TÜRKİYE’NİN BATAN TURİZMİ VE ‘ZENGİN’ FRANSA FUTBOL TURU
FRANSA’da Avrupa EURO 2016 dün başladı.
Dikkat ederseniz Avrupa Şampiyonası mı başlıyor, yoksa turizmi yerlerde sürünen bir ülkenin ‘devlet veya federasyon kesesinden Avrupa turu mu başlıyor belli değil.
Daha şimdiden yaklaşık 500 kişilik bir davetli listesi olduğu söyleniyor. Valiler, bürokratlar, emniyet müdürleri... Parti büyükleri, bakanlar, milletvekilleri, bunların yakınları, damatları, enişteleri, daha bitmedi.
Bunları tek bir uçak taşımayacak; peyderpey gidecekler.
1., 2. ve 3. lig kulüp başkanlarını da gidecekler... Süper lig kulüplerine bir-iki isim daha ilave olabilir. Futbol Federasyonu’nun 310 delegesi de var, hepsi de davetli bunların. Sponsorları da ihmal etmeyiniz. TTF ‘davetlilerin’ isimlerini açıklayabilir mi?
Terör, bomba, şehit derken Türkiye’yi kim düşünüyor? Varın düşünün devlet eliyle ‘hormonlu’ olarak büyümüş federasyon bütçeleri nereye harcanıyor.
Lay lay lom!...
GS’Lİ BELEDİYE BAŞKANI BJK’Lİ BAŞKANDAN TORPİL İSTİYOR
BAKIRKÖY Belediye Meclisi’nde dün de kıyamet koptu.
Atatürk Spor ve Yaşam Köyü’nün Beşiktaş Kulübü’ne verilmesine Bakırköy halkı karşı çıkıyor ama Bakırköylü olmayan siyasetçiler ise bildiğini okuyor.
Halk belediyenin önünde isyanını sürdürüyor, ‘Burasını veremezsiniz’ diyor.
Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu Galatasaray Kongre üyesi... Ama Beşiktaşlı Fikret Orman’dan imar, daha doğrusu kentsel dönüşüm konusunda bazı talepleri varmış. Fikret Orman, Ankara’nın yüksek tepelerine kolay ulaşıyormuş. Orman da, Kerimoğlu’na ‘kıyak’ yapabilirmiş.
Kemal Bey belediyelerle pek ilgilenmiyor. Bakırköy’de imar üzerine olanlar pek duyulmuş şimdiye kadar... Çaycılar gazeteciler dövülüyor.
Bakırköylü olmayanlar ‘satıyorlar’, yerli vatandaşlar ise aman elimizden gitmesin diye savaşıyorlar!
Paylaş