Paylaş
Sonraları kimi yurtdışından alınan kimi kendi tersanelerimizde yapılan, fuel-oil yada motorin ile çalışan, daha büyük,daha fazla personele ihtiyaç duyulan ama Boğaz hattı için fazlaca büyük martı gibi yolcu vapurlarımız devreye girdi.
Bildiğiniz gibi, aynı zamanda Beşiktaş-Üsküdar arasında ilk zamanlar, 8-10 kişi taşıyan küçük motorlarda hizmet vermekte idi. Zaman içinde, bu motorlarda büyüyerek şimdilerde birer küçük gemi gibi, 1000 kişilerle ifade edilen sayılarda yolcu taşımaya başladılar. Bu motorlar ta başından beri, az personelle hareket ettirilebilen, daha az yakıt harcayan ama Şehir Hatları kadar, bazen de daha fazla yolcu taşıyan karlılığı yüksek araçlardır.
Gördüğümüz gibi bu rekabet şartlarında Şehir Hatları kapandı, İDO mevcut vapurlara ilaveten bahsettiğimiz motorları da devreye alarak hizmet vermeye başladı.
BOĞAZ VAPURLARI YETİYOR
Şu anda Boğazda oturan bizler, sabahları ve iş dönüşü yarım saatte bir, aralarda saat başı olmak üzere deniz yolunu kullanarak yolculuk yapabilmekteyiz. Gerek Boğaz hattında gerekse diğer hatlarda acil vapur ihtiyacı olmadığı kanaatindeyim. Hele hele eskiye dönerek, çalıştırılması masraflı ve fazla personele gerek duyulan vapurlarla hiç...
Yolcu nakli için vasıtaya ihtiyaç varsa şu anda özel motorlardan daha fazla sefere koymak kabil sanırım zira Turyol ve Dentur'un elindeki motorlar vardiyalı olarak çalışmakta ve haftanın belli günleri boş kalmaktalar.
Hala vapur ihtiyacımız varsa o zaman niye Avrupa tersaneleri aranmakta?
Türk tersaneleri şu anda yurtdışına gönderilmek üzere yüzlerce gemi yapıyor ve inanılmayacak kısa sürelerde ve kalitesi yüksek olarak.
Ben vatandaş olarak İstanbul'a vapur istemiyorum. Olanlar şu anda yeterde artar bile.
Yok illa lazımsa bizim tersanelerimizde yapılsın, bizim işçimiz kazansın, bizim demir, çeliğimiz kullanılsın, biz gururlanalım.
M. Emin OKÇUOĞLU
Kaçak kat hesabı da 'öbür dünyaya' kaldı.
ÜSKÜDAR ne kadar şanssızmış. Geçen dönemki RP-SP'li belediye başkanı Yılmaz Bayat'ın yaptıklarını biliyoruz.
Şimdi de AKP'den Mehmet Çakır var; Korkut Özal'ın DP'deki 'kontenjanı'ndan gelmiş, manevi oğluymuş... Başkanın, Kemal Unakıtan'ın 'malum' villası için neler yaptıklarını tefrika halinde okumuştuk. Bu kez Akşam'da, Korkut Özal'ın Altunizade'deki Aköz İş Merkezi'ne 'kaçak kat'ının yapımına göz yummuş. Ne yazık ki, Özal bunu 'tadilat ve kapalı olan kısmı pencereli hale getirme' olarak tanımlamış. AKP'den istifa edip bağımsız kalan Belediye Meclis üyesi Enver Hacıosmanoğlu bile bu duruma isyan ederek soru önergesi vermiş ve "Bu bir diyettir. Belediye Başkanı olmanın bedeli bu" demek zorunda kalmış Başkan Çakır için.
Korkut Özal, geçmişte mal beyanında bulunmayacak kadar zenginleşince "Ben yalnızca Allah'a hesap veririm" deyip işin içinden çıkmıştı; şimdi de kaçak katı öbür dünyaya götürüyor.
Anayasa suçu Gezmiş'e var Dinçer'e yok
CHP İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek, birbiriyle bağlantılı Meclis'e bir kanun teklifi vermiş, bir de Başbakan'a soru yöneltmiş.
İlki, 20 arkadaşıyla imzaladığı kanun teklifinde, 2.5.1972 tarihli ve 1586 sayılı 'Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın ölüm cezalarının yerine getirilmesine dair kanun'un yürürlükten kaldırılması isteniyor.
Şimşek, "Gezmiş, Aslan ve İnan, 'Bu Anayasayla memleket yönetilmez' diyen dönemin Başbakanına karşı, Anayasa sahip çıkmak için direnmişlerdi. Anayasayı savundukları için de idam edilmişlerdi. Türkiye'de idam cezası kaldırıldı. Gezmişlerin idamıyla ilgili kanun bugün niye hala yürürlüktü? Bu nedenle 12 Eylül vesayetinin sürdürülmesi istenmiyor ve sivilleşmeden söz ediliyorsa, o zaman 'siyasi' kararla verilmiş olan bu idam cezasıyla ilgili kanun değiştirilmelidir" diyor.
Bunun toplumsal vicdanda yarattığı tahribatın gideceğini ve toplumsal barışa katkı sunacağını bildiriyor Gezmiş.
Şimşek, Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer'in, Tümgeneral (E) Osman Özbek'le davasında, Yargıtay'ın verdiği kararla, görüşlerinin Anayasa ile bağdaşmadığının ortaya çıktığını belirterek, Başbakan Erdoğan'a "Bu durumda Müsteşarınızla çalışmaya devam edecek misiniz? Edecekseniz, bu durum sizin Anayasa ile size yüklenmiş görevlerinizle ve 'Anayasa'ya sadakatten ayrılmayacağınıza' dair ettiğiniz yeminle bağdaşmakta mıdır?" diye soruyor.
Yine bir tarafta Anayasa'yı ihlalden idam edilen Gezmiş ve arkadaşları, bundan 34 yıl sonra da laik düzenin kaldırılmasını isteyerek Anayasa'ya karşı gelen bir müsteşar...
VATAN İÇİN
Neler yapmadık şu vatan için!
Kimimiz öldük;
Kimimiz nutuk söyledik.
¦ BEŞİKTAŞ Belediye Başkanı İsmail Ünal'ın bazı uygulamaları karşısında Kemal Akar'ın "siyasi sorumluluğum var" diyerek başkan yardımcılığından istifa ettiğini, ancak CHP Büyükşehir Meclis Grubu Başkanvekilliği görevini ise sürdüreceğini...
MESAJ PANOSU
¦ SANATÇI Rahmi Saltuk'un 'Türküler ve Anılar' adlı konseri yarın 21.00'de Yeni Melek Gösteri Merkezi'nde.
KÖŞEMİZDEN İNTERNETE TAŞIDIĞIMIZ YAZILAR
Trakya'dan notlar:
TEKİRDAĞ'ın nüfusu 100 bin, ilçesi Çorlu'nun da 300 bini buldu. Her gün 60-70 aile Çorlu'ya göç ediyor; sosyo-ekonomik ve çevresel sorunları gün geçtikçe büyüyor. Çorlu, tekstil fabrikalarının sorumsuzca çekip kirlettiği yeraltı suları nedeniyle 'kurtlu suya' muhtaç kalıyor.
Plansız bir büyüme ile 'Zeytinburnulaşıyor" Trakya'nın merkezi...
Tekirdağ AKP'li, Çorlu CHP'li belediyenin elinde.
Biz bugün çarpıcı iki konuyu gündeme getirelim:
- Tekirdağ belediyesi, kent ulaşımını özelleştiriyor.
2.8 milyon YTL muhammen bedelle geçen ocak ayında yapılan taşıma ihalesini
2.860 milyon YTL'ye Turex adlı firma alıyor. Bu bedelin 7 yıl için olduğunu belirtelim. Turex'in ortakları arasında Metin Kiler ismi dikkat çekiyor. Kiler'in ağabeyi, AKP Bitlis Milletvekili Vahit Kiler. Bilindiği gibi aile, son yıllarda büyüyen Kiler Marketler'in sahipleri.
Başbakanın geçen hafta kongre için Tekirdağ'a geldiğinde resmen sefere başlıyorlar. 43 yolcu taşıma kapasiteli olarak gösterilen 37 midibüsün iki yanında 'Herşey Tekirdağ için-Belediye Başkanı Ahmet Aygün' yazısı çok kişinin garibine gidiyor. Ayrıca iki minibüste resimlerini koydurmuş
Aygün...
Birçok Tekirdağlının kafasında ihale ile ilgili soru işaretleri uçuşuyor: Bizim Tekirdağlı minibüscüler-taşımacılar, niye bu ihaleye giremediler diye.
Girmek isteseler de, İstanbul'da hazırlanan şartnameye TSE belgesi koşulu getirilince, baştan 'taça' atılmışlar...
Turex taşımacılık firması, söylendiğine göre, ihaleyi aldıktan sonra 10 hattı, yolcu kapasitesine göre, 200-200 milyar arasında bedellerle satmış; 7 yıllık ihale bedeli olan 2.850 milyon YTL'nin önemli bir kısmını şimdiden karşılamış. Peki bu hatlar, Tekirdağ dışından kimlere verildi acaba? Başkan Ahmet Aygün, midibüsler üzerinde kendi reklamı için belediye kasasına bir harç ödedi mi
AKP'li belediye başkanı, kendisini 'becerikli' görebilir ama kenara itilen Tekirdağlı taşımacılar-minibüsçülerin hakkında neler söylediklerini biliyor mu hiç? Bir minibüsçü yakınıyor; "Minibüs hatları eskiden 250-300 milyara devrediyordu, bugün Bitlis kökenli şirket geldikten sonra bugün 10 milyara alan yok" diyor.
Yani Başkan Aygün, kentinin rantını Kilerlere aktardı demek istiyorlar.
Tekirdağlılar, AKP'li belediyenin kendilerine sırtını döndüğünü anlamışlar.
Vatandaş küçülüyor, AKP büyüyor!
GÜNDOĞDU OPERASYONU
- TEKİRDAĞ'da bu konu dillerden düşmezken, Çorlu'da ilginç bir operasyon dikkati çekiyor. Çorlu göç alıyor dedik ya, asayiş sorunları da o kadar büyümüş durumda... Güneydoğu'dan gelen bazı kişiler 'çeteler' kurmuş, halkı bezdirmeye başlamıştı. Geçen hafta Tekirdağ İl Emniyet Müdürü Cemil Demir, Çorlu İlçe Emniyet Müdürü Muhittin Sert ve Tekirdağ Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Müdürü Savaş Sezgin'ın yönettiği operasyon 8 ay sürmüş, 19 şüpheli yakalanmış, bunlar İzmir 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne sevk edilmiş, bunlardan 8'i tutuklanmış; 11 kişi de tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmış
Önceki gün Çorlu'da basın önüne çıkan emniyet müdürleri, operasyon hakkında Vali Aydın Nezir Doğan adına bir basın açıklaması yapmışlar.
Açıklamada, bulunan tabancalar ve mermiler dışında ele nelerin geçirildiği de açıklanmış:
"8 adet başka şahıslara ait nüfus cüzdanı aslı ve fotokopileri, bir başka kişiye ait 1 pasaport, 13 adet üzerlerinde isim ve meblağ yazılı kağıt, 105 adet toplam 383.000 YTL değerinde senet, 245 adet boş senet, 30 adet topla 257.000 YTL değerinde çek, 65 adet tapu senedi, 80.220 YTL nakit para, 4.25 gram plaka halinde esrar..."
Bir tarafta belediye rantı, öbür tarafta da vatandaşın huzurunu bozanlara karşı idarenin aylardır süren çabası... Bir tarafta halkın tepkisi, bir yanda halkın rahat nefes alması... Hangisini istersiniz.
YILDIZ Teknik Üniversitesi’nden bir öğretim üyesi, "üzüntü duydukları bir gelişmeyi' şöyle anlatıyor:
"1911’den beri eğitime hizmet veren YTÜ’de, Rektörlük, iddiaya göre İstanbul’un merkezinde bulunan 33 dönümlük (tapuda YTÜ’ye) kayıtlı kampüs arazisini mobilyacılara satma girişiminde bulunuyor.
Şişli’deki bu kampüs yerini yap-işlet-devret formülü ile MODOKO isimli mobilyacılar grubuna vermek için YÖK Başkanlığı’na yazı yazıldığı belirtiliyor. İnanılması güç ve üzüntü verici bu olayın doğru olup olmadığını ilgililerden öğrenmek istiyoruz.
Tersanelerimiz ne güne duruyor
İSTANBUL'u 1958 yılından beri Beylerbeyi'nde Halas, Kalender, Güzelhisar gibi Boğazın vapurlarından seyrederek ve onlarda seyahat ederek yaşadım. Sonraları kimi yurtdışından alınan kimi kendi tersanelerimizde yapılan, fuel-oil yada motorin ile çalışan, daha büyük,daha fazla personele ihtiyaç duyulan ama Boğaz hattı için fazlaca büyük martı gibi yolcu vapurlarımız devreye girdi.
Bildiğiniz gibi, aynı zamanda Beşiktaş-Üsküdar arasında ilk zamanlar, 8-10 kişi taşıyan küçük motorlarda hizmet vermekte idi. Zaman içinde, bu motorlarda büyüyerek şimdilerde birer küçük gemi gibi, 1000 kişilerle ifade edilen sayılarda yolcu taşımaya başladılar. Bu motorlar ta başından beri, az personelle hareket ettirilebilen, daha az yakıt harcayan ama Şehir Hatları kadar, bazen de daha fazla yolcu taşıyan karlılığı yüksek araçlardır.
Gördüğümüz gibi bu rekabet şartlarında Şehir Hatları kapandı, İDO mevcut vapurlara ilaveten bahsettiğimiz motorları da devreye alarak hizmet vermeye başladı.
BOĞAZ VAPURLARI YETİYOR
Şu anda Boğazda oturan bizler, sabahları ve iş dönüşü yarım saatte bir, aralarda saat başı olmak üzere deniz yolunu kullanarak yolculuk yapabilmekteyiz. Gerek Boğaz hattında gerekse diğer hatlarda acil vapur ihtiyacı olmadığı kanaatindeyim. Hele hele eskiye dönerek, çalıştırılması masraflı ve fazla personele gerek duyulan vapurlarla hiç...
Yolcu nakli için vasıtaya ihtiyaç varsa şu anda özel motorlardan daha fazla sefere koymak kabil sanırım zira Turyol ve Dentur'un elindeki motorlar vardiyalı olarak çalışmakta ve haftanın belli günleri boş kalmaktalar.
Hala vapur ihtiyacımız varsa o zaman niye Avrupa tersaneleri aranmakta?
Türk tersaneleri şu anda yurtdışına gönderilmek üzere yüzlerce gemi yapıyor ve inanılmayacak kısa sürelerde ve kalitesi yüksek olarak.
Ben vatandaş olarak İstanbul'a vapur istemiyorum. Olanlar şu anda yeterde artar bile.
Yok illa lazımsa bizim tersanelerimizde yapılsın, bizim işçimiz kazansın, bizim demir, çeliğimiz kullanılsın, biz gururlanalım.
M. Emin OKÇUOĞLU
Kaçak kat hesabı da 'öbür dünyaya' kaldı.
ÜSKÜDAR ne kadar şanssızmış. Geçen dönemki RP-SP'li belediye başkanı Yılmaz Bayat'ın yaptıklarını biliyoruz.
Şimdi de AKP'den Mehmet Çakır var; Korkut Özal'ın DP'deki 'kontenjanı'ndan gelmiş, manevi oğluymuş... Başkanın, Kemal Unakıtan'ın 'malum' villası için neler yaptıklarını tefrika halinde okumuştuk. Bu kez Akşam'da, Korkut Özal'ın Altunizade'deki Aköz İş Merkezi'ne 'kaçak kat'ının yapımına göz yummuş. Ne yazık ki, Özal bunu 'tadilat ve kapalı olan kısmı pencereli hale getirme' olarak tanımlamış. AKP'den istifa edip bağımsız kalan Belediye Meclis üyesi Enver Hacıosmanoğlu bile bu duruma isyan ederek soru önergesi vermiş ve "Bu bir diyettir. Belediye Başkanı olmanın bedeli bu" demek zorunda kalmış Başkan Çakır için.
Korkut Özal, geçmişte mal beyanında bulunmayacak kadar zenginleşince "Ben yalnızca Allah'a hesap veririm" deyip işin içinden çıkmıştı; şimdi de kaçak katı öbür dünyaya götürüyor.
Anayasa suçu Gezmiş'e var Dinçer'e yok
CHP İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek, birbiriyle bağlantılı Meclis'e bir kanun teklifi vermiş, bir de Başbakan'a soru yöneltmiş.
İlki, 20 arkadaşıyla imzaladığı kanun teklifinde, 2.5.1972 tarihli ve 1586 sayılı 'Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın ölüm cezalarının yerine getirilmesine dair kanun'un yürürlükten kaldırılması isteniyor.
Şimşek, "Gezmiş, Aslan ve İnan, 'Bu Anayasayla memleket yönetilmez' diyen dönemin Başbakanına karşı, Anayasa sahip çıkmak için direnmişlerdi. Anayasayı savundukları için de idam edilmişlerdi. Türkiye'de idam cezası kaldırıldı. Gezmişlerin idamıyla ilgili kanun bugün niye hala yürürlüktü? Bu nedenle 12 Eylül vesayetinin sürdürülmesi istenmiyor ve sivilleşmeden söz ediliyorsa, o zaman 'siyasi' kararla verilmiş olan bu idam cezasıyla ilgili kanun değiştirilmelidir" diyor.
Bunun toplumsal vicdanda yarattığı tahribatın gideceğini ve toplumsal barışa katkı sunacağını bildiriyor Gezmiş.
Şimşek, Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer'in, Tümgeneral (E) Osman Özbek'le davasında, Yargıtay'ın verdiği kararla, görüşlerinin Anayasa ile bağdaşmadığının ortaya çıktığını belirterek, Başbakan Erdoğan'a "Bu durumda Müsteşarınızla çalışmaya devam edecek misiniz? Edecekseniz, bu durum sizin Anayasa ile size yüklenmiş görevlerinizle ve 'Anayasa'ya sadakatten ayrılmayacağınıza' dair ettiğiniz yeminle bağdaşmakta mıdır?" diye soruyor.
Yine bir tarafta Anayasa'yı ihlalden idam edilen Gezmiş ve arkadaşları, bundan 34 yıl sonra da laik düzenin kaldırılmasını isteyerek Anayasa'ya karşı gelen bir müsteşar...
VATAN İÇİN
Neler yapmadık şu vatan için!
Kimimiz öldük;
Kimimiz nutuk söyledik.
¦ BEŞİKTAŞ Belediye Başkanı İsmail Ünal'ın bazı uygulamaları karşısında Kemal Akar'ın "siyasi sorumluluğum var" diyerek başkan yardımcılığından istifa ettiğini, ancak CHP Büyükşehir Meclis Grubu Başkanvekilliği görevini ise sürdüreceğini...
MESAJ PANOSU
¦ SANATÇI Rahmi Saltuk'un 'Türküler ve Anılar' adlı konseri yarın 21.00'de Yeni Melek Gösteri Merkezi'nde.
KÖŞEMİZDEN İNTERNETE TAŞIDIĞIMIZ YAZILAR
Trakya'dan notlar:
TEKİRDAĞ'ın nüfusu 100 bin, ilçesi Çorlu'nun da 300 bini buldu. Her gün 60-70 aile Çorlu'ya göç ediyor; sosyo-ekonomik ve çevresel sorunları gün geçtikçe büyüyor. Çorlu, tekstil fabrikalarının sorumsuzca çekip kirlettiği yeraltı suları nedeniyle 'kurtlu suya' muhtaç kalıyor.
Plansız bir büyüme ile 'Zeytinburnulaşıyor" Trakya'nın merkezi...
Tekirdağ AKP'li, Çorlu CHP'li belediyenin elinde.
Biz bugün çarpıcı iki konuyu gündeme getirelim:
- Tekirdağ belediyesi, kent ulaşımını özelleştiriyor.
2.8 milyon YTL muhammen bedelle geçen ocak ayında yapılan taşıma ihalesini
2.860 milyon YTL'ye Turex adlı firma alıyor. Bu bedelin 7 yıl için olduğunu belirtelim. Turex'in ortakları arasında Metin Kiler ismi dikkat çekiyor. Kiler'in ağabeyi, AKP Bitlis Milletvekili Vahit Kiler. Bilindiği gibi aile, son yıllarda büyüyen Kiler Marketler'in sahipleri.
Başbakanın geçen hafta kongre için Tekirdağ'a geldiğinde resmen sefere başlıyorlar. 43 yolcu taşıma kapasiteli olarak gösterilen 37 midibüsün iki yanında 'Herşey Tekirdağ için-Belediye Başkanı Ahmet Aygün' yazısı çok kişinin garibine gidiyor. Ayrıca iki minibüste resimlerini koydurmuş
Aygün...
Birçok Tekirdağlının kafasında ihale ile ilgili soru işaretleri uçuşuyor: Bizim Tekirdağlı minibüscüler-taşımacılar, niye bu ihaleye giremediler diye.
Girmek isteseler de, İstanbul'da hazırlanan şartnameye TSE belgesi koşulu getirilince, baştan 'taça' atılmışlar...
Turex taşımacılık firması, söylendiğine göre, ihaleyi aldıktan sonra 10 hattı, yolcu kapasitesine göre, 200-200 milyar arasında bedellerle satmış; 7 yıllık ihale bedeli olan 2.850 milyon YTL'nin önemli bir kısmını şimdiden karşılamış. Peki bu hatlar, Tekirdağ dışından kimlere verildi acaba? Başkan Ahmet Aygün, midibüsler üzerinde kendi reklamı için belediye kasasına bir harç ödedi mi
AKP'li belediye başkanı, kendisini 'becerikli' görebilir ama kenara itilen Tekirdağlı taşımacılar-minibüsçülerin hakkında neler söylediklerini biliyor mu hiç? Bir minibüsçü yakınıyor; "Minibüs hatları eskiden 250-300 milyara devrediyordu, bugün Bitlis kökenli şirket geldikten sonra bugün 10 milyara alan yok" diyor.
Yani Başkan Aygün, kentinin rantını Kilerlere aktardı demek istiyorlar.
Tekirdağlılar, AKP'li belediyenin kendilerine sırtını döndüğünü anlamışlar.
Vatandaş küçülüyor, AKP büyüyor!
GÜNDOĞDU OPERASYONU
- TEKİRDAĞ'da bu konu dillerden düşmezken, Çorlu'da ilginç bir operasyon dikkati çekiyor. Çorlu göç alıyor dedik ya, asayiş sorunları da o kadar büyümüş durumda... Güneydoğu'dan gelen bazı kişiler 'çeteler' kurmuş, halkı bezdirmeye başlamıştı. Geçen hafta Tekirdağ İl Emniyet Müdürü Cemil Demir, Çorlu İlçe Emniyet Müdürü Muhittin Sert ve Tekirdağ Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Müdürü Savaş Sezgin'ın yönettiği operasyon 8 ay sürmüş, 19 şüpheli yakalanmış, bunlar İzmir 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne sevk edilmiş, bunlardan 8'i tutuklanmış; 11 kişi de tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmış
Önceki gün Çorlu'da basın önüne çıkan emniyet müdürleri, operasyon hakkında Vali Aydın Nezir Doğan adına bir basın açıklaması yapmışlar.
Açıklamada, bulunan tabancalar ve mermiler dışında ele nelerin geçirildiği de açıklanmış:
"8 adet başka şahıslara ait nüfus cüzdanı aslı ve fotokopileri, bir başka kişiye ait 1 pasaport, 13 adet üzerlerinde isim ve meblağ yazılı kağıt, 105 adet toplam 383.000 YTL değerinde senet, 245 adet boş senet, 30 adet topla 257.000 YTL değerinde çek, 65 adet tapu senedi, 80.220 YTL nakit para, 4.25 gram plaka halinde esrar..."
Bir tarafta belediye rantı, öbür tarafta da vatandaşın huzurunu bozanlara karşı idarenin aylardır süren çabası... Bir tarafta halkın tepkisi, bir yanda halkın rahat nefes alması... Hangisini istersiniz.
YILDIZ Teknik Üniversitesi’nden bir öğretim üyesi, "üzüntü duydukları bir gelişmeyi' şöyle anlatıyor:
"1911’den beri eğitime hizmet veren YTÜ’de, Rektörlük, iddiaya göre İstanbul’un merkezinde bulunan 33 dönümlük (tapuda YTÜ’ye) kayıtlı kampüs arazisini mobilyacılara satma girişiminde bulunuyor.
Şişli’deki bu kampüs yerini yap-işlet-devret formülü ile MODOKO isimli mobilyacılar grubuna vermek için YÖK Başkanlığı’na yazı yazıldığı belirtiliyor. İnanılması güç ve üzüntü verici bu olayın doğru olup olmadığını ilgililerden öğrenmek istiyoruz.
Paylaş