BAHÇEŞEHİR Üniversitesi Srataejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Dr. Ercan Çitlioğlu’ya, üniversitenin Beşiktaş’taki kampüsündeki yarın başlayacak ‘Terör Okulu’ adlı 5 aylık sertifika programının neler içerdiğini soruyoruz.
‘Türkiye terörizmden çok acı çekti. Aslında Türkiye’de terörün tanımı üzerinde ciddi bir kavram kargaşası var. Terörist kimdir, aktif gösteri nedir, gösteri terörizmi nedir? Teröristlerin motivasyonları, eğitimleri, psikolojileri, intihar eylemlerinin nedenleri ve temeli nedir? Akademik çatı altında ilk kez bilimsel bir ders programı sunuyoruz. Dersler ‘Terörün tanımı, açılımı, içeriği, geleceği, çözüm ve önerileri’ başlıklarından oluşuyor. Dersleri anlatacak akademisyenlerden başka Emniyet Genel Müdürlüğü’nden 40’a yakın emniyet müdürü ve komiser, Jandarma’dan 20 subay ve astsubay, Genelkurmay’dan 20 subay, MGK Genel Sekreterliği’nden 5 uzman ders verecekler.
- Partilerden...
- Ne yazık ki davet edilen siyasi partilerimizden bir tek katılım olmadığı gibi genel merkezlerinden cevap da verilmedi. Demek ki, Türkiye’de terörizm diye bir konu yokmuş! Türkiye’nin duyarsızlığının en önemli göstergelerinden biri olsa gerek.
Derviş getirdi Babacan çıkardı
SONUNDA devlet alacakları da özelleştirilmeye başlandı. TMSF alacak tutarlarını yarıdan az fiyata yabancı firmalara devretti. TMSF bir ilke imza atarak bünyesindeki bankaların yaklaşık 1 milyar dolar alacaklarını Lehman Brothers-Finansbank konsorsiyumuna 161 milyon dolar ve %43 hasılat paylaşımı karşılığında sattı. Borçlu firmalar büyük bir tedirginlik içine girdi. Çünkü, söz konusu konsorsiyum özellikle mali durumu sıkıntılı olan firmaların yönetimini istediği anda devralabilecek.
IMF’nin geri kalmış ülkelerde uyguladığı ‘devlet alacaklarının özelleştirilmesi’ uygulamasının temeli Kemal Derviş tarafından atıldı ve AKP hükümetince hayata geçirildi.
Yaklaşık 3.500 firmayı yakından ilgilendiren olay için kamuoyu Ali Babacan ve Ahmet Ertürk’ten şu soruları yanıtlanmasını bekliyor:
‘Neden böyle bir ihaleye ihtiyaç duydunuz? Devlet kendi alacağını tahsil edemeyecek kadar acziyet içinde mi? Bu alacakların tahsilatı zor, bunun için ihale ile satıldı ise konsorsiyum bu alacakları nasıl tahsil edecek? Devletin alacaklarından da bazı çıkar gruplarına rant sağlanmış olmuyor mu?’
Saadettin İNAN
Hatırlayınız
GÖZTEPE Parkı’na cami tartışmaları üzerine gazeteci Erdal Bilallar, sağlıklı bir sonuca varmak için hafızaların tazelenmesinde yarar olduğunu belirterek şu hatırlatmayı yapıyor:
‘Erbakan’ın Başbakan olduğu dönemde Taksim’e cami inşaası için dönemin Kültür Bakanı Kahraman, Anıtlar Kurulu üyesi Prof. Semavi Eyice’yi görevinden almış, yerine mimar Kadir Topbaş’ı atamıştı. Bu cami inşaa edilemedi.
Devran döndü, Taksim’e cami için Anıtlar Kurulu’na üye yapılan Kadir Topbaş, İstanbul’a Büyükşehir Belediye Başkanı oldu. Ve o gün Taksim’de gerçekleştiremediği misyonunu bugün Göztepe’de gerçekleştirmeye soyundu. Olaya bu noktadan da bakılması gerekmiyor mu?’
Gürüz’ün dilinin altındaki
Eski YÖK Başkanı Prof. Kemal Gürüz, YÖK’ün şimdiki uygulamalarına sonunda patladı.
Prof. Gürüz, Saygı Öztürk’ün ‘Gözcü’deki köşesinde, YÖK’ün hükümetle yakın ilişki içinde olduğunu, karşılıklı şikayette bulunmalarının bizi aldatmaması gerektiğini ileri sürüyor. Uzun süre YÖK başkanlığı yapmış olan Gürüz, ‘YÖK hükümetle gayet uyumlu görünüyor, karşılıklı şikayette bulunmaları kamuflaj için.Vakıf üniversitelerinden birisi, YÖK’te başkan vekili, YÖK üyelerinden bazıları vakıf üniversitelerinde ders veriyorlar.Hükümet YÖK ilişkileri gayet yakın ve samimi... Hükümet eskiden şikayet etmekte haklıydı, ama şimdi şikayette hakları yok’ diyor.
Gürüz’ün ağır suçlamalarına karşı eski bir YÖK üyesi arayarak özetle şunları söylüyor:
‘Ben bu konuda tarafsızım ama Gürüz’e hak vermek zorundayım. YÖK’ü son günlerde tanımakta zorluk çekiyorum. YÖK bir süredir yaptıkları ile bizi ziyadesiyle şaşırtıyor.’
Bu iddiaların üzerleri örtülmemeli. Gerçekten YÖK son zamanlarda ne yapmak istiyor?
Şimdi Kemal Gürüz’den beklenen şudur; ağzındaki baklayı çıkartıp iddialarındaki kişileri isimlendirmelidir. Kısaca YÖK’ün başkanvekili ve bazı üyeleri gerçekten vakıf üniversitelerinde de ders veriyorlar mı? Veriyorlarsa kimler ne kadar aylık alıyor? Bütün bunlar etik midir? Kuşkusuz bu sorulara YÖK Başkanı Prof. Erdoğan Teziç hocamızın ayrıca vereceği cevaplar konuyu aydınlığa çıkaracaktır.’
1. sınıf tarım arazisine otel
TRAKYA’da geçmişte ne kadar devletçe kurulmuş tarım arazisi varsa ‘ranta’ kurban edilmeye başlandı.
Pancar üreticileri için Atatürk döneminde oluşturulan Alpullu’daki ‘Sarımsaklı’,Lüleburgaz’daki ‘Türkgeldi’ ve Muratlı’daki ‘İnanlı’ çiftliklerinden sonra son göz dikilen bir başka yer; Edirne’nin girişinde Tarım Bakanlığı’na bağlı ‘Trakya Tarımsal Araştırma Enstitü’nün arazisi.. 210 dönümlük arazinin yanında Hazine’nin arazisiyle birlikte 370 dönümü buluyor bu yerin.
Enstitü’nün önemli bir işlevi var; ülkemizin çeltik üreticilerinin tümünü, buğday ve ayçiçeği tohumluk ihtiyacının da önemli bölümünü karşılıyor. Orijinal olarak 20 çeltik ve 10 ayçiçeği tohumunu geliştiren enstitü, daha sonra bunları özel sektöre vererek Trakya’nın tüm tohum ihtiyacını karşılatıyor.
Çiftçi ve üretici bugün ‘Kırpınar’, ‘Gelibolu, ‘Tekirdağ’ ve ‘Pehlivan’ gibi adlar verilen türleri severek kullanıyor. Bunların bazı türleri İspanya ve Bulgaristan tarafından da tescil edilmiş durumda.
Ulusal Ayçiçeği ve Çeltik Araştırma Koordinatörlüğü’nü de yürüten bu enstitü bu yıl 200 bin ton çeltik, 1000 ton tohum üretti.
İŞ MERKEZİ VE OTEL
Edirne Ziraat Odası Başkanı Cengiz Yorulmaz, 1. sınıf tarım arazisine iş merkezi ve otel yapılması girişimine karşı sert tepki göstererek, arazinin tahsisine karşı çıktıklarını söylüyor. ‘AB sürecinde tohum üretimimizi daha da geliştirmemiz gerekirken bu anlamsız girişime anlam veremiyoruz’ diyor.
Bu yere ‘bir grup işadamı’ göz dikmiş. Maliye Bakanlığı’na başvurmuşlar; Edirneli bakan Kemal Unakıtan da Milli Emlak Müdürlüğü’ne talimat vererek ölçüm yaptırmış. Tarım Bakanlığı da, Araştırma Enstitüsü’ne görüş sormuş... Ancak enstitü, bu girişime karşı çıkmış.
Buna karşın bazı AKP’liler olumsuz görüş bildiren bürokratlara baskı yapmaya başlamışlar. Bunlar arasında AKP Edirne Milletvekili Ali Ayağ’ın da bulunduğu söyleniyor. Bilindiği gibi Ali Ayağ, Uzanlar’ın Lalapaşa çimento fabrikası ihalesine katılacak Edirne Girişim Çimento Madencilik, Sanayi ve Ticaret AŞ’nin Yönetim Kurulu Başkanı... (AKP Kayseri milletvekili Mustafa Elitaş’ın, Başbakan’ın son gezisine 80 işadamından biri olarak katılması gibi bu olayın da sorgulanması gerekmiyor mu?)
Milletvekilleri siyaset mi yapacak, ticaret mi, hangisi?
Türkiye’nin en önemli tohum üretim merkezinin arazisi, ‘iş merkezi-otel’ için tahsis edilirse imar planının değişmesi gerekiyor. Belediye Başkanı CHP’li Hamdi Sedefçi bu konuda ne diyor acaba? Yoksa AKP’lilere söz mi verdi?
Türkiye’nin bilimsel anlamda çalışan tek kurumu dururken bu işyeri-otelin Karayolları’nın boş bulunan arazisinde yapılması neden düşünülmez?
‘Ata dede’
EVİMİN duvarında Atamın resmi her zaman asılı durur. Kızım ve oğlum konuşmaya başladıklarında resme bakıp ‘Ata dede’ diye işaret ederlerdi. Büyüdüler hálá ‘Ata dede’ derler. Şimdi Avrupa Parlamentosu üyesi Andrew Duff’a sormak istiyorum; benim de evimin duvarında asılı duran ve içime işleyen Atatürk’ün, çocuklarımın Ata dedesinin fotoğrafını da indirmem gerekiyor mu?
Mustafa KÜÇÜKTEKİN-VİYANA
Biliyor musunuz
TÜRKİYE’nin çeltik tohumunun tümünü, buğday ve ayçiçeği tohumunun da büyük bölümünü karşılayan Edirne’deki ‘Trakya Tarımsal Araştırma Enstitü’nün 210 dönümlük arazisine yerel AKP’li politikacıların desteğiyle ‘bazı kişiler’in talip olduğunu, Ziraat Odası Başkanı Cengiz Yorulmaz’ın ‘Bu ranta hemşehrimiz Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın engel olması gerektiğini’ söylediğini...
MESAJ PANOSU
AYAZAĞA Uğur Erkey İlköğretim Okulu, iki aydır müdür ve müdür muavinsiz; Allaha emanet. Şişli Milli Eğitim Müdürlüğü, 1450 öğrencinin okuduğu 8 derslik okula neden ilgisiz kalıyor? Bu çocuklarla ilgilenmezse geleceğin nesillerini ne olacağını görürüz.
S.Ç.-Veli
MALTEPE Bağlarbaşı mahallesi sakinleri olarak Belediye Başkanımız Mehmet Doğan’a, her yağmurda evlerimizi su basıyor, dedik. ‘Biz asfalt döker, kaldırım yaparız. Yağmur ızdarası yapmak İSKİ’nin görevidir’ dedi. İSKİ ise bu işin belediyenin görevi olduğunu söylüyor. Belediyemize görev ve sorumluluğunu hatırlatmak istiyoruz.
Figen DOĞANAY-MALTEPE
BAKIRKÖY sahilindeki parkta çay bahçeleri geçen kış yıkılmıştı. Yaz başında ise yeşil alanlar tekrar düzenlendi. Nedense tek bir aydınlatma lambası yok. Karanlık bir sahil parkı Bakırköy’e yakışmıyor. Can güvenliğinin sağlanmaması, defnekciler ve seyyar satıcılar da cabası.