Paylaş
TEMA'dan Bergama altın madeni için ağır suçlama: Bilim adamları etik davranmadı
TEMA Başkanı Hayrettin Karaca aradı, son derece sertti. ‘‘Hükümet böyle bir oyun yapamaz. Siyanürlü altın madeninin üretimi için bilim adamlığı bu ölçüde ayaklar altına alınamaz’’ dedi.
Bu konuda TEMA olarak bir bildiri yayınlamışlar.
Okuduğumuzda TEMA'nın şimdiye kadar yayınladığı en sert bildiri olduğunu gördük.
‘‘Hani altın üretimi, yöre halkının hukuka saygılı direnişi ve bir grup hukukçu aydınla açtıkları dava, Danıştay'da onanarak kesinleşmişti, tesis mühürlenmişti?’’ deniliyor.
Ama öyle değilmiş...
Hukukun gereği olarak sökülmesi gereken tesiste bir süredir hareketlilik gözlenmiş... Ardından da ÇED Yönetmeliği'ne kaşla göz arasında bir madde eklenmiş...
Karaca şöyle diyor:
‘‘Bununla ruhsatsız -yani kaçak- çalışan ve üretim yapan işletmelere, bir defaya mahsus ve yeteri kadar süre (?) verilerek ruhsat almaları kurallaştırılmıştır. Yeteri kadar sürenin ne anlama geldiği ve ruhsatlı çalışanların da bu durumda ne yerine konduğunu yüce halkımızın takdirine bırakıyoruz. Vakfımız, ÇED Yönetmeliği'nin bizzat kendisine ve üstün kamu yararına aykırılık konularından derhal Danıştay'da yürütmeyi durdurma istemli iptal davası açmıştır.’’
Başbakanlığın, TÜBİTAK raporu ve Çevre Bakanlığı'nın 31.1.2000 tarihli yazılarına dayanan 5.4.2000 tarihli yazısını esefle öğrendiklerini söylüyor Karaca.
Kesinleşmiş mahkeme kararını, TÜBİTAK raporu ve Çevre Bakanlığı görüşü ile yok etmeye çalışan bu yazının hukuk dışı ve yok hükmünde olduğunu söyleyen TEMA Başkanı Karaca, ‘‘Bu raporu hazırlayan ve imzalayan TÜBİTAK üyesi bilim adamlarını, hukuk bilimine ve genel bilim etiğine saygı duymadıkları için şiddetle protesto ediyoruz’’ diyerek, şu uyarılarda bulunuyor:
Bu bilim adamlarının dahil oldukları odaların yönetim kurullarını, hukuku ve bilimsel etiği yok sayan bu meslektaşlarına karşı gerekli işlemleri yapmaya davet ediyoruz.
Görevi çevreyi korumak olan Çevre Bakanlığı'nı, yasaların kendisine verdiği görevleri yapmaya davet ediyoruz.
Toplumda hukukun, erdemin, dürüstlüğün, tarafsızlığın sembolü haline gelen İçişleri Bakanı'nın, bu hukuka aykırılıkta yer almamasını diliyoruz.
Başbakanlığın, bu işlemi nedeniyle tüm hukuk çevrelerinden ve çevre gönüllülerinden özür dileyerek, bu hukuk dışı işlemi ortadan kaldırmasını istiyoruz.
Ve Cumhurbaşkanımızdan da bu olaya el koymasını ve STK, Basın ve halkımızın da konuya duyarlılık göstermesini diliyoruz.
Ukrayna-İran
hattı suskun!
UKRAYNA'dan kalkıp İran'a gitmekte olan bir uçağın Sinop açıklarına düştüğü aylar önce açıklandı.
O günden beri nasıl düştü, nereye düştü; hiçbir kaynaktan bir açıklama yapılmadı.
Uçağın yükü neydi?
Pilotla birlikte kaç mürettebat kayboldu?
Anlaşıldığı kadarıyla uçak personelinin yakınları bile merak etmiyor.
O günlerde İran basınında bu olay tek haber bile olmadı. İnternette de tek satır yok.
Kurtarma çalışmalarına katılmak isteyen Ukrayna ekibine, Türk Dışişleri Bakanlığımız izin vermedi.
Bütün bunlar biraz garip değil mi?
O günlerden bugünlere geldik; İran'la ilişkilerde gelinen nokta kafalarda soru işaretleri uyandırmıyor mu?
GÜNÜN SÖZÜ
‘‘Ağca, Papa'yı, İtalyan adaletini ve hatta Tanrı'yı bile kandırdı. Fatima'nın sırrı olayında da yalan söyledi.’’
(Roma İstinaf Mahkemesi Başsavcısı Antonio Marini)
GÜMRÜKLERDEN HABERLER!
EDİRNE'den telefon eden okurumuz, kaçak et uyarısında bulunuyor:
‘‘Bulgaristan üzerinden getirilen kaçak etleri kimse görmüyor mu?
Et fiyatları 3-4 milyonu buldu, kaçak et girişi arttı. 1.5 milyon liraya müşteri buluyor. Bunları alan kasaplar ve yemek fabrikaları yoluyla bu etleri bol bol yiyoruz. Ne eti oldukları da belli değil.
Bu arada bir ihbarı Kırklareli Valisi Memduh Oğuz'a ilettik; şunu söyledi: ‘‘Kıyıköy kıyılarından kosterlerle kaçak olarak fuel-oil, mazot ve benzin getirilmesine karşı jandarma botumuz yakın takip yapıyor. Böylelikle bu yolu kapamış olduk.’’
ANTALYA gümrük teşkilatından bir personel yazıyor: ‘‘Antalya'daki bazı personelin Antalya'nın en lüks semtlerinde evleri varsa veya bu semtlerde kirada oturuyorlarsa, bu devletin vermiş olduğu 200 milyon maaşla olur mu? 15 milyarlık arabalarda gezebilirler mi? Yeter artık.’’
GÜMRÜKLERLE ilgili yaptığımız haberler için teşekkür eden başka bir okurumuz anlatıyor: Neden kimse ülkemize sokulan çocuk bezlerinin nasıl ve ne şekilde geldiğini araştırmaz?. Şu anda ülkemize kaçak olarak sokulan çocuk bezleri Belçika, Yunanistan, İsrail, Almanya'dan getirilmektedir. Bu ülkelerden getirilen ürünler -üzerine basarak söylüyoruz- hurda káğıt ve orijinal poşete hurda ürün konularak sokuluyor. Özellikle Mersin ve İzmir Gümrüğü bu konuda dikkat edilmesi gereken yerlerdir. Bu gümrük kaçakçılığı değil de nedir?
Paylaş