Paylaş
ÖNEMLİ bir muhalif seçmen kitlesi CHP ve MHP’ye aynı nedenle kızgın ve kırgın: 13 yıl boyunca doğru dürüst muhalefet yapamadılar ve AKP’nin bu kadar azgınlaşmasına yol açtılar diye. Bu iki parti de Cumhurbaşkanlığı seçimini kötü yönettiler. Ortak aday gösterdiler. Ama ikisinin parti örgütleri de Ekmeleddin İhsanoğlu’na sahip çıkmadılar. MHP’nin şimdi onu milletvekili adayı yapması bundan. Halkın yarıdan fazlası gibi, CHP ve MHP kırgınları da AKP‘den kurtulmanın yolunu arıyor. Bunun tek yolu, 1 (veya 2) partinin barajı aşıp Meclis’e girmesidir.
CHP ve MHP bu seçimden taş çatlasa oylarını 3-5 puan artıracaktır. Tüm anketlerin ortaya koyduğu gerçek budur.
Bunun karşılığı ise en fazla 15-25 milletvekilidir. Bu da 276’yı bulmalarına ve AKP’yi devirmelerine yetmeyecektir.
Oysa barajı aşacak 1 (veya 2 parti) en az 50-60 milletvekili çıkaracağından muhalefetin toplam ağırlığı 276’nın üstüne çıkacaktır.
Eğer hedef AKP’den kurtulmak ise bunun tek yolu vardır:
Yeni bir partinin barajı geçmesidir. TBMM’deki matematiksel siyasi gerçek budur.
Bu formülü ilk seslendiren HDP olduğu için bu parti Meclis’in 3. muhalefet partisi gösterilmektedir.
Ancak MHP’li küskün tabanın HDP’ye emaneten de olsa oy vermesi söz konusu olamaz.
Ulusalcı eğilimdekilerin ve geleneksel CHP seçmeninin de PKK’nın ‘siyasi kanadı’ olduğunu inkâr etmeyen HDP’ye oy vermesi beklenemez.
Onlar için de en güçlü alternatif, komutanlardan sonra, Ergenekon için en ağır bedeli ödemiş olan ve Ermeni soykırımı iddialarını Avrupa’ya taşıyıp büyük takdir toplayan Doğu Perinçek ve Vatan Partisi’dir.
HDP eliyle AKP’den kurtulma hesabı risklerle doludur.
Vatan Partisi’nin barajı geçmesi Türk siyasetine yeni bir renk katıp parlamentoya da rahat bir nefes aldırması mümkün olur mu?
13 yıldan beri CHP–MHP gibi HDP’de zaten Meclis’tedir.
AKP’nin karşısına dikilecek mücadeleci, inançlı yeni bir siyasi kadro gerekiyor.
Ataköy sahili ile ilgili tartışma büyüyor
‘Ruhsat harcını Erzen tahsil etti, ben değil’
BAKIRKÖY Belediye Başkanlığı Hukuk İşleri’nden ‘Kerimoğlu kimin başkanı’ başlıklı yazıya bir açıklama geldi. Şöyle deniliyor: “Ataköy 6. Kısım Mahallesi sahil bandında yer alan 564 ada 181 parsel üzerindeki inşaata ilişkin olarak, önceki Belediye Başkanı Sn. Ateş Ünal Erzen döneminde ruhsat harçları tahsil edilerek 03.12.2013 tarih ve 5736 sayılı inşaat ruhsatları verilmiştir. Haberinizde ise Kerimoğlu’nun “4 milyon TL civarında ruhsat harcı alma uğruna ruhsat verdiği’ iddia edilmiş olup, tamamı ile asılsızdır. Ayrıca konuya bahisle; Ataköy sahil bandındaki hiçbir inşaat ruhsat izni, Dr. Bülent Kerimoğlu’nun belediye başkanlığı döneminde verilmemiştir. Görev almadan önce gerçekleşmiş olan bu işlemler (2009-2014) bilahare yargıya intikal etmiş olduğundan, belediye başkanlığını savunmakla görevli Hukuk İşleri Müdürlüğü avukatlarının yargı kararını ve üzerine düşen görevleri yerine getirmek zorunda olduğu açıktır.
Habere konu yürütmeyi durdurma kararı bir mahkeme kararıdır. Kerimoğlu, hukuka uygun davranarak, ‘yargı kararını uygularım’ beyanında bulunarak mühürleme işlemlerini başlatmış, Hukuk İşleri Müdürlüğü avukatları da her davada olduğu gibi rutin görev ve işlemlerini yerine getirmiştir. Bu çerçevede belediye başkanının bilgisine ve iznine başvurulmamıştır. Zira yapılan işlem yasal bir zorunluluktur.”
Bizim de yanıtımız olacaktır. Kerimoğlu ‘topa’ esastan girmiyor; imzaları yardımcısına attırıyor. Bakalım onun döneminde kime ruhsat verilmiş, göreceğiz?
Ataköy’de sahil yağmasına karşı bugün CHP ve MHP’nin yapacakları eyleme bakalım kimler katılacak?
Yaşamın yağmalanmasına dur diyoruz!
DERELERİN Kardeşliği Platformu (DEKAP) Yürütme Kurulu adına Ömer Şan, Çevre Günü dolayısıyla bir mesaj yayınladı: Yaşam alanlarımıza, doğamıza, sularımıza, topraklarımıza vahşice saldırmaktan bıkmadılar!
Doğal yaşam alanlarımızın, hukukun, bilimin, hatta demokrasinin genetiği ile oynuyorlar.
Bizi ‘bir avuç çapulcu’, ‘bir takım çevreci tipler’ olarak niteleyenler, sularımıza, vadilerimize, yaşam alanlarımıza göz koyduğu gibi canımıza da kastederek, ‘eşkıyalıkla’ özdeşleştirmeyi sürdürüyorlar.
Doğal varlıklarımız, geri gelmemek üzere yok ediliyor.
Sözde enerji bahanesiyle binlerce HES projesi, onlarca termik ve nükleer santral, zehir saçan madencilik çalışmaları, taşocaklarını, yolları ve çimento/beton tesislerini ülkemiz doğasına bela etmeye, kanser virüsü gibi bütün vadi ve yaşam alanlarına enjekte ediyor! Bizler vadisini, deresini, köyünü, ormanını, yaylasını savunan herkesi omuz omuza vermeye, hep birlikte yaşamı savunmaya çağırıyoruz! Bizler için artık 5 Haziran’lar ülkemizde dayatılmaya çalışılan ‘yasa değişikliklerine’ karşı da birlik ve direniş günü olacaktır!
Tehcir politikasında Almanya’nın rolü!
GAZETECİ-Yazar Kerem Çalışkan, İttihat ve Terakki Cemiyeti ve iktidarını eksen alan ‘100 Yılla Yüzleşme’ üçlemesinin ardından ‘Alman Cihadı ve Ermeni Sürgünü-100. Yılında Ermeni Sürgünü’nün Perde Arkası’ (Remzi) kitabıyla yeni bir tartışmanın fitilini ateşliyor. Çalışkan’ın araştırma ve analizlerine göre tehcirde bugüne dek mükemmel şekilde perdelenmiş esas rol, Nazizmin mayalandığı Prusya Almanya’sına ait. Osmanlı’yı bu politikaya sevk ve idare eden Almanya. Kitapta yanıt aranan sorulardan biri; Ermeni tehcirini, Osmanlı Genelkurmayı’nı yöneten hangi Alman subaylar, Talat ve Enver Paşa’ya brifing vererek istedi?
Biliyor musunuz?
-CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın, TBMM’de 2 aydır hiçbir soru önergesi ve yasa teklifinin işleme konulmadığını belirterek Cemil Çiçek’e başvurup milletvekilinin yasama yetkisini fiilen askıya alan bu uygulamaya acilen son vermeye davet ettiğini...
-CHP K.Maraş milletvekilli adaylarından Kamil Dalkara ile eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Vural Beyazıt’ın kızı Nilden Bayazıt Postalcı’nın “100 bin oy alacaklarını ve Kahramanmaraş’ta iki milletvekili çıkaracaklarını” söylediklerini...
-AĞAOĞLU Şirketler Grubu desteğiyle Boğaz’da sefere çıkan ‘Temiz Deniz Süpürgesi’nin, 8 günde İstanbul Boğazı’nda 2 ton 790 kilogram atık topladığını...
Paylaş