TEİAŞ ve DHMİ’de ’mahalle baskısı’

AJANSLARA bir haber düştü. Buna göre, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi (TEİAŞ) Genel Müdürlüğü’nde yemek çıkarılması gerekçesine dayanılarak, tüm dairelerde oruç tutmayanların isimlerinin bildirilmesi istendi.

ANKA’nın haberi dayanak yapılarak verilen haber üzerine, "fişleme", "andaç" gibi yorumlar yapıldı. Oysa, bu uygulama Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığında yıllar öncesine dayanan bir uygulamadır. Melih Gökçek’ten önce ve hemen sonrasında Ramazan ayında yemek çıkmasına karşın, bir müddet sonra yemek verilmemeye başlanmış, Ramazan’a ayından önce birimlerden yemek yemek isteyenlerin bildirilmesi istenilmiş; insanlar oruç tutmayacaksa bile "o listeye girmemek" için isimlerini yazdırmayınca sayı azalmış; Sn. Gökçek de "bakın, yeterli sayı yok, olsaydı çıkartırdık" gerekçesine sahip olmuştur.

Son dönemde yaşanan ’mahalle baskısı’ kavramını akla getiren, aynı zamanda bazı yöntemlerin belediyelerde tecrübe edilebildiğini ortaya koyan ilginç bir örnek değil mi?

Oysa, bir kişi dahi her hangi bir nedenle oruç tutmuyor olsa, diğerlerinin onun aç kalmasından rahatsız olmaları, hem müslümanlığın, hem demokrasinin gereklerinden değil midir?

Rıdvan ARAS

CUMA HOCAMIZ

"DEVLET Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Ankara Genel Müdürlükte çalışan bir memurum. Ancak Kuruluşumuzda süregelmekte olan bazı uygulamalar Atatürkümüzün bize emanet ettiği Cumhuriyet Türkiye’siyle bağdaşmamaktadır.

Öncelikle şunu söylemeliyim.

Ben de müslümanım ve dinimize saygım sonsuz. Ancak bir kamu kuruluşunda devletin resmi aracıyla her cuma bodrum kattaki mescidimize imam getirilip namazdan sonra tekrar resmi araçla bırakılması hangi akla hangi akla hizmet etmektedir? Kaldı ki resmi aracın yakıt giderleri vatandaşlarımızın vergileriyle karşılanmaktadır. Ayrıca çoğu erkek çalışanımız hergün düzenli olarak namaz vakti olduğunda aşağıda toplanıp dairedeki işleri aksatmaktadırlar. Birşey söylenmesi imkansız; çünkü yönetimden tepki görülmesi büyük olasıdır.

DHMİ’deki uygulamalar bununla da kalmayıp Ramazan nedeniyle yemekhaneden yemek çıkarılması durdurulmuştur.

Yine her Cuma fotoselli musluklarda ayaklarını yıkayan daire başkanlarını lavabolarda görmek mümkündür. Yozlaşmış ve partizanca doldurulmuş olan bu kuruluşumuz da insanların bir çoğu masalarında hiçbir iş yapmadan maaş almakta ve ibadetlerini de sonsuz bir şekilde gerçekleştirmektedirler.

Sizlere bundan başka yazamam, gelip görmeniz gerekiyor."

Asil Bakan Çelik, kabak tadı veriyor

İSTANBUL Milletvekili Çetin Soysal, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’e ’zor’ sorular yöneltiyor:

2007-2008 Eğitim Öğretim yılı, AKP iktidarında her yıl yaşanan sorunlarla başlamıştır. Milli Eğitim Bakanı Sn. Hüseyin Çelik ise pembe bir tablo çizmeye çalışmaktadır.

Sn.Bakan basına verdiği beyanatlarda özel eğitim kurumlarının desteklenmesi teşvik edilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Ancak özel eğitim kurumlarının desteklenmesi anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle eski Cumhurbaşkanımızca reddedildiği halde, destekleme gizli yürütülmekte sadece belli grupların vakıf okullarına yardım verilmekte ve bu yolla rant sağlanmaya çalışılmaktadır.

MEB tarafından zorunlu temel eğitimin sağlanması ve fırsat eşitliğinin yaratılması gibi temel görevler göz ardı etmekte ve anayasal bir suç işlemektedir. Bu nedenle MEB sosyal devlet ilkesinden giderek uzaklaşmaktadır. Bakanlığın UNİCEF’le birlikte yürüttüğü ’Haydi Kızlar Okula’ kampanyası MEB’nin temel görevini yerine getiremediğinin en somut örneğidir. MEB asıl sorunları tespit edemediği gibi çözümleme konusunda da herhangi bir girişimde bulunmamıştır. Toplumumuzu bu kampanyalarla oyalayarak aczini ve yetersizliğini kapatmaya çalışmaktadır. Zira MEB, ülkenin her köşesinde her vatandaşına eğitim hizmeti götürmekle mükelleftir. Bu en basit ve temel görevi bile yerine getiremeyen Milli Eğitim Bakanı, başarısızlığını kabul ederek derhal görevinden istifa etmelidir.

Kadrolaşma zihniyetiyle hareket eden bakanlık ayrıca Diyanet’ten naklen 600’e yakın personelin atamasını gerçekleştirmiş, konuyla ilgili sorulan sorulara ise ’kabak tadı verdi’ ifadesini kullanmıştır. Asıl kabak tadı veren kamuoyunu rahatlatıcı bir açıklama yapmaktan kaçınan Sn. Hüseyin Çelik’tir. Kadroların ne amaçla ve neden verildiği soruları Bakan tarafından derhal cevaplandırılmalıdır. Üstelik verilen kadroların büyük bir çoğunluğu üst düzey yöneticiliklerdir. AKP’nin işe alımlarda önceliği her zaman yeterlilik yerine yandaşlıktır.

EĞİTİMDE FIRSAT EŞİTLİĞİ

1- Özel okulları ve vakıf okullarını desteklemekle eğitimde fırsat eşitliğini ortadan kaldırdığınızı düşünüyor musunuz?

2- ’Haydi Kızlar Okula’ kampanyasıyla kaç çocuğa eğitim olanağı sağlanmıştır? Bakan olarak sağlamakla yükümlü olduğunuz eğitim hizmetini kampanyalarla yapmış olmaktan rahatsızlık duyuyor musunuz?

3- Diyanet’ten kaç kişi naklen Bakanlığa alınmıştır?

4- Diyanet’ten naklen alınana personel hangi unvan ve pozisyonlarda değerlendirilecektir?

5- Naklen alınan personelin kaçı daire başkanı olarak görevlendirilecektir?

6- Tüm bu gelişmeler karşısında istifa etmeyi düşünüyor musunuz?

Büyükşehir çim ekiyor

ANKARA’
daki su sorunu malumunuz barajlarda %2 civarında su kaldığı bildiriliyor. Ancak Ankara Büyükşehir Belediyesi bütün yaz boyunca tankerlerle suluyorum diye yeşil alanları kuruttu şimdi ise kuruyan alanlara hummalı bir çalışma ile tekrar çim ekiyor. Bu çimlerin sulanması gerekiyorsa, bu çimlendirme yağışların miktarlarına bakılarak ilkbahar mevsiminde yapılamaz mıydı? Selçuk ARAS

KISA...KISA...

AVEA reklamlarında Türkiye’nin %93.7’sini kapsadığını vurguluyor. 2002’den beri Avea müşterisiyim. Türkiye’nin %93.7’lik kapsama alanı Ankara’nın Yenimahalle/Demetevler’ini kapsamıyor galiba. Evimin içinde Avea düzgün çekmiyor. Konuşmak istediğim zaman ya pencereden kafamı uzatarak konuşmak zorunda kalıyorum ya da dışarı çıkmak... Avea ile irtibata geçip durumu aktardım. Bana söylenen bölgeyle ilgili çalışma yaptıklarıydı. Lakin ben bu durumu aktaralı yaklaşık 5 ay oldu; ancak değişen hiçbir şey yok ortada. Geçenlerde tekrar irtibata geçtim, bana aynı şeyi söylediler; calışma sürüyor... Herhalde ben o evden taşınana kadar yada Avea hattımı en sonunda kırıp atana kadar sürecek.

Haydar HOZAR
Yazarın Tüm Yazıları