İSTANBUL Galleria Alışveriş Merkezi'ne yapılan bir atamadan söz ettik; bin ah işittik.
Bu merkezin nasıl yapıldığına; katlamalı maliyetlerle kimlerin neler 'kazandığına' ve devlet bankalarının nasıl zarara uğratıldığına kadar... Hepsi ayrı bir öykü...
AKP iktidara gelince, Meclis'te hemen bir Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu kurdu. Komisyon çalışmaya başlayınca 1980'den önce CHP'nin Yolsuzluk Bakanı yaptığı AP'li Faruk Sükan'ı anımsadık. Ve 1991'de Demirel'in başbakan olunca 'Koskotas Dosyaları'nı araştırmak üzere bakan yaptığı Orhan Kilercioğlu'nu da...
Hepsi de fos çıktı.
Vakıfbank eski Genel Müdürü Hasan Kılavuz ile bu konuları görüşürken şöyle dedi:
‘‘O zamanki soruşturmaların çoğu siyasilere dayanmış ve nitekim gözle görülen bir sonuç alınamamıştı. İyi niyetle başlatılan bu tür komisyonların, belge ve bilgilerin yanı sıra yolsuzluğa esas teşkil eden sistemi analiz etmesi gerekiyor. Dileriz şimdiki komisyon aynı hatalara düşmez.
SORUŞTURMALARA ÇANAK TUTULDU
Soruşturmalar ne oluyor?
- Rant dağıtımının fazla olduğu kurum ve kuruluşlar göz önüne alındığında; Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu, Başbakanlık Teftiş Kurulu, Yüksek Denetleme Kurulu, Bankalar Yeminli Murakıpları, ilgili kuruluş bünyesindeki denetçilerle, uluslararası bağımsız denetim kuruluşlarının yolsuzlukları ve usulsüzlükleri belirttikleri raporlarına hiç bakan var mı? Yolsuzluklara siyasi iktidar çanak tuttuğundan ne yazık ki bir sonuç alınamaz.
Peki bu kadar rapor, dosya ne oluyor?
- Sümenaltı ediliyor. Yolsuzluk dosyalarını zamanaşımına uğratanlara hesap soran bir merci yok. Ne yazık ki, son af kanunu 3-5 kader mahkumu yerine, bu tür yolsuzlukları yapan ve yaptıranlara yaradı.
BANKALARI LİDERLER BATIRDI
Bankalar diyorsunuz.
- Yıllarca içleri boşaltılan Vakıfbank, Halkbank, Emlakbank ve Şekerbank gibi bankalar, ülkeyi yöneten başbakanların emrindeki örtülü ödenek gibi kullanıldı; ülke kaynakları hiçbir plan program olmadan Bakan talimatları ile seçildikleri illerdeki rantabl olmayan yanlış yatırımlarda kullandırıldı. Sendika, vakıf, dernek ve oda gibi devletten beslenen ve israfın binbir türlüsünün yaşandığı kurumların hesaplarının üzerine gidebileni bana gösterin.
Denetim...
- Kamu kuruluşlarının göz göre göre zarar etmesindeki en büyük nedenlerden birisi denetim sistemindeki aksaklıktır. Bugüne kadar konusuna vakıf olmayan ve ihtisası bulunmayan kişilerce yürütülen denetimlere, siyasi iktidarların baskıları da eklendiğinde, yolsuzlukların üzerinin nasıl örtüldüğü daha iyi anlaşılır.
YOLSUZLUK KOMİSYONUNA...
Kılavuz, bizim komisyona davet edilip edilmediğimizi sordu. Davet edildik ama komisyondan bir dileğimiz bulunduğunu anlattık:
‘‘Bu komisyon tam görev yapacaksa; önce Tayyip Erdoğan ve ekibinin müfettişlerce yapılan 33 soruşturma dosyası ile Cumhuriyet Savcılarının iddianamelerinde hangi cezaların istendiğini; AKP iktidara geldikten sonra hangi gerekçelerle beraat kararlarının verilmeye başlandığını; AKP'nin nasıl kurulup iktidar olduğunu; batıda çocuklarını 'arkadaş parası' ile okutan başka bir başbakanın olup olmadığını; bankaları kullanan parti liderlerinin üzerine gidilip gidilemeyeceğinin araştırılmasını; bunlara el atabilen bir komisyonun gerçek bir görev yapacağını belirttik.
Yoksa havanda su dövülür.
Galleria ve Atakule
HASAN Kılavuz, İstanbul Galleria ve Ankara Atakule'den; devletin nasıl kazıklandığını şöyle anlatıyor:
‘‘Galleria'yı işadamı Hüseyin Bayraktar yapmış; sonra Özal'ın talimatı ile Vakıfbank'a satılmış. Ben 1990'ların ortasında genel müdür olunca bu yer dahil bankanın, bankacılık ve finans sektörü dışındaki tüm iştiraklerini satmak istedim. Çünkü çiftlik gibi yönetiliyordu, banka da 'siyasetçilerin bankası' haline dönüşmüştü. Örneğin, Galleria'yı işleten Ataköy A.Ş, sadece kira topluyor ama çok sayıda yüksek maaşlı personel istihdam ediyordu. Mesut Yılmaz geldiğinde Galleria'yı kendisine bağlı Özelleştirme İdaresi'ne aktardı; bunun anlamı 'özelleştirmemek'ti. Aslında o zaman epeyce taliplisi vardı buranın. Başına da bir ANAP'lı getirdiler. Maalesef Otel de, marina da aynı durumdadır. Ben buradan siyasetçinin elini çekmesine engel olamadım.
Atakule İş Merkezi de, bankaya tam bir kazıktır. Özal tarafından belirlenen 2-3 müteahhide, belediye arsasında yap-işlet-devret yöntemiyle yaptırılmışve Vakıfbank'a mülkün ve arsasının alımı 40 milyon dolara mal olmuştur. Biz burasını satmak istedik, ne yazık ki 20 milyon dolara bile müşteri çıkmadı.
Biliyor musunuz?
DEMOKRATİK Sol Parti'nin(Ecevitler), Yeni Türkiye Partisi (İ.Cem) ve Yurt Partisi (S. Tantan) ile birleşmesi konusunda liderler düzeyinde görüşmeler yapıldığını...
EMİNÖNÜ Belediyesi Başkanı Lütfi Kibiroğlu'nun Kültür Müdürlüğü'nü yaparken; laik düzene ve medeni kanuna aykırı hükümler içeren ve seks unsurlarını öne çıkaran 'Mutlu Bir Aile Yuvası' adlı kitabı bir 'kültür faaliyeti' olarak yayınlatan, daha sonra AKP Adana Milletvekili seçilen Recep Garip'in TBMM Milli Eğitim Komisyonu'nda görev yaptığını...
Biliyor musunuz
Said Nursi derin devlet mi?
TEMPO'nun son sayısında ilginç bir tartışma var. Tarihçi Cemal Kutay,Said Nursi'nin 'Teşkilatı Mahsusa' üyesi olduğunu iddia ediyor. Osmanlı'nın son döneminde kurulan bu istihbarat örgütü bugünkü MİT'in dedesi sayılır. Kutay'a göre Said Nursi, Teşkilat Başkanı Kuşçubaşı Eşref'e bağlıydı ve Edirne'nin kurtuluşunda bu örgüt içinde yer almıştı. Daha sonra yine 'Teşkilatı Mahsusa'nın önde gelen isimlerinden Celal Bayar, Demokrat Parti'yi kurunca Said Nursi ve taraftarları onu desteklemiştir. Bayar-Menderes'i destekleyen Nakşi-Nurcu tarikatların 'Teşkilatı Mahsusa'ya dayanan böyle bir geçmişi varsa bu tarihe yeni bir gözle bakmamızı gerektirir.
Fethullah Hoca cemaatine kadar uzanan bu tartışma umarım ilgili ve bilgili kişilerin katılımı ile açıklığa kavuşur.